6284 e Medya Desteği
- 08-03-2012
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
Mecliste önemli bir konu görüşülürken medyamızın hainleri ve gafilleri de iş başında oluyor çoğu zaman. Meclisi ve halkı yönlendirmek düzmece haber çok yapılıyor. Kadına şiddet ile ilgili yeni haber bulamamışlarsa eskileri ısıtıp yeni gibi yayınlıyorlar.
Başkaları tarafından öldürülen kadınlar onları pek fazla ilgilendirmiyor. Özellikle koca şiddetine bayılıyorlar. Maksat "kocalar kötü, sizi her an öldürebilir, şikayet edin" Dertleri aile kurumunu bitirmek.
8 Martta kocasının bir akrabası tarafından öldürülen kadının haberini bile "Kocası öldürdü" diye verdiler.
Bu haberler gerçek olsa bile alkollü, ruh hastası ya da Allah' tan korkmayan bazı erkeklerin uyguladığı şiddetin cezasını neden suçsuz erkekler de çeksin. Bu da başka bir şiddet değil mi?
Aşağıdaki yazı 8 Mart tarihli. Yazı üzerinde bir değişiklik yapmadım. Düzmece habere iyi biri örnek:
Bugün mecliste "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı şiddetin Önlenmesi" yasası görüşülüyor. Kadına şiddeti kaldırma iddiası ile çıkacak kanun erkeğe şiddeti getiriyor. Konu ile ilgili bir kaç yazı yazmıştım. Asla şiddeti önlemeye çözüm olmayacak pek çok iftiraya ve haksızlığa sebep olacak bir kanun. Zaten kanunun mevcut halinde bile yeterince erkek mağdur oldu.
Bugün Vatan Gazetesi manşetten bir haber verdi. Haber tabii ki bağlantılı pek çok haber sitesinde de yer almıştır.
Yüzü ve boynu yanmış bir kadının resminin altında :
''İlk kelepçeyi kocama takın!'' başlığı "Eşini asit döküp yakan koca tehdit etmeye devam ediyor." diye bir haber vardı. Haberi okur okumaz düzmece olduğunu anladım.
Bir haber ancak bu kadar düzmece ve yalan olabilir. Yer yok, zaman yok, mahkeme adı yok, polis karakolu yok, koymuşlar bir resim altına da kurguyu yazmışlar. İş bitirici medyamız bunu sık sık yapıyor. Kimse de haberleri gerçek mi diye araştırmıyor. Bunun adı "gündem belirleme" suretiyle psikolojik savaştır. Bu gün oy kullanacak milletvekillerini etki altında bırakacaklar
Bu haberin bilinçli olarak bugün servis edildiği o kadar aşikar ki. Bir kere olay yeni değil. 2011 temmuz ayında yaşanmış ve anlatıldığı gibi değil. Gazeteci tanıdıklarımla kısa bir araştırmaya girdik:
Karı koca boşanmışlar, baba sürekli olarak haftanın belirli günlerinde çocuğunu görüyor, bu olay hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı yok.
Olay olduğunda sivil toplum örgütleri gelmiş, olayı haber yaptırmışlar. Ancak kocanın asit dökme olayı yalanmış. Ve devlet koruması olmadığı yönündeki bilgi "yalan haber" olarak yapılmış. Çünkü devlet tarafından kadına olay netlik kazanmasa bile koruma verilmiş. Şu an itibari ile de baba çocuğu görüyormuş eski karı koca arasında bir sorun yokmuş.
Haberin yalan olduğu o kadar belli ki. Habere göre kocası kadının suratını asitle parçalamış ve tutuklanmış ve bir günde bırakılmış. Hiç bir yaralama olmadan delilsiz, belgesiz bu kadar erkek hapse girerken böyle ağır bir suç olacak da hakim onu serbest bırakacak! Mümkün değil.
Bu haberin bilinçli yapıldığını vekillleri etkilemek ve psikolojik savaş yöntemi olarak "gündem belirmemek" için yapıldığını o kadar belli ki.
Sosyal yapı üzerinde tahribatların amacıyla; kadın cinayetlerinin arttığı, devletin görevini yerine getiremediği, can güvenliğin tehlike altında olduğu yönünde iyi niyetten ve gerçeklerden uzak propagandalar farklı amaçlar doğrultusunda bu ülkede hep yapılıyor.
Ülkenin her hangi bir bölgesinde yaşanan spesifik ve lokal bir olayın medya yoluyla çarpıtılarak simgeleştirilmesi, bu olay üzerinden bir takım medya ve sivil toplum örgütleri destekli genellemeler yapılarak 8 mart dünya kadınlar günü gibi bir günde ve önemli bir kanunun onay gününde ülke gündeminin ana sorunu olarak gösterilmesi de nedir?
İş bitirici medyamızın "kadınlar her gün şiddet görüyor" diye çığlık atarken yeni haber bulamayıp eski bir habere mahkum kalmaları da ne kadar yalancı olduklarının delili. Fakat maalesef ki her kesimden insanlar bu haberlere inanıyorlar ve şiddeti destekliyor gibi görünmemek için böyle bir kanun karşısında sessiz kalıyorlar.
İnsaflı bir gazetenden görüş almak için beni aradılar ve benden önce yirmiye yakın akademisyen ve köşe yazarını aradıklarını fakat hepsinin de "görüş bildirmek istemediklerini" söyledi. "Kanun iyidir çıkmalıdır" diyemiyorlar çünkü topluma getireceği zararlar ortada. Çıkmasınlar da diyemiyorlar, hükümeti eleştirmiş olmak istemiyorlar.
"Yazıklar olsun. Köşe yazarlarımız korkaklığın dibine vurdular. Nasıl çıkarlar bilmiyorum. Oysa iyi bir tahlil yapsalar CHP nin ve dış destekli medyanın neden bu kanunu bu kadar istediklerini düşünseler bulacaklar. Onlar ülkede kaos çıkarıp Ak Partiyi bu kanunla bitirecekler.
Kanun çıktıktan sonra her gün medyada yarım saat "kadınları bilinçlendirme eğitimi olması" teklifi vardı kadın derneklerinin. Medyamız böyle olduktan sonra o da yapılır.
Kanun sadece fiziki değil psikolojik şiddete de ceza getiriyor. Her gün televizyonlarda yarım saat "Kocan sana bağırırsa, paranı az verirse, psikolojik şiddete girer susma ve şikayet et." propagandasından kaç kadın etkilenecek, kaç yuva yıkılacak, kaç çocuk anne babasız kalacak düşünmek bile istemiyorum.
Ak Partiyi sevenler sessiz kalarak iyilik yapmıyorlar. Dost yeri gelince acı söyler. Tasarıyı eleştirirlerse sanki Ak Parti'ye kötü demiş olacaklar. Bunnu ayrımını yapamıyorlar mı? Benim derdim hükumetle değil. Yapılan pek çok hizmetten memnunum ve hizmetlerin devamını getirmelerini isterim. Fakat yanlışı da desteklersem hem onlara kötülük yapmış olurum, hem memleketime.
Vekillerimiz medyanın yanlı haberlerine bakarak bu kanunu çıkarırlarsa biz de takipçisi olacağız. Sadece vekillerimiz değil, bu kanuna destek olan, sessiz kalan herkes vebal altında. Son söz ne diyelim "Bu kanun gereklidir" diyen, sessiz kalan, destek olan kişileri Allah (c.c) kendilerini ve sevdikleri ile bu kanunla imtihan etsin." Zaten edecektir. Ne kadar gerekli olduğunu ancak o zaman anlayacaklar! Kanun yüzünden mağdur olanların ahı yerde kalmayacaktır. Devletimiz erkeği şiddet altında bırakmadan, gerçekten şiddet gören mazlum kadınlara yardım etmenin yolunu bulmalıdır.
Sema Maraşlı www.cocukaile.net
Not:Yazıyı vekillerimizin mail adreslerine gönderelim. Belki bir yanlıştan dönmelerine sebep olabiliriz.
“Aileyi koruma kanununun mevcut halinin iyileştirilmesini, erkek aleyhine olan bölümlerin
düzenlenerek adalete uygun olmasını istiyoruz, yeni taslağı bu haliyle kabul etmiyoruz.” diye CİMER e şikayette bulunalım.
Ayrıca tanıdığınız politikacılara, takip ettiğiniz köşe yazarlarına, milletvekillerine yazıyı mail atabilirsiniz. Biz de sesimizi duyuralım.
Başkaları tarafından öldürülen kadınlar onları pek fazla ilgilendirmiyor. Özellikle koca şiddetine bayılıyorlar. Maksat "kocalar kötü, sizi her an öldürebilir, şikayet edin" Dertleri aile kurumunu bitirmek.
8 Martta kocasının bir akrabası tarafından öldürülen kadının haberini bile "Kocası öldürdü" diye verdiler.
Bu haberler gerçek olsa bile alkollü, ruh hastası ya da Allah' tan korkmayan bazı erkeklerin uyguladığı şiddetin cezasını neden suçsuz erkekler de çeksin. Bu da başka bir şiddet değil mi?
Aşağıdaki yazı 8 Mart tarihli. Yazı üzerinde bir değişiklik yapmadım. Düzmece habere iyi biri örnek:
Bugün mecliste "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı şiddetin Önlenmesi" yasası görüşülüyor. Kadına şiddeti kaldırma iddiası ile çıkacak kanun erkeğe şiddeti getiriyor. Konu ile ilgili bir kaç yazı yazmıştım. Asla şiddeti önlemeye çözüm olmayacak pek çok iftiraya ve haksızlığa sebep olacak bir kanun. Zaten kanunun mevcut halinde bile yeterince erkek mağdur oldu.
Bugün Vatan Gazetesi manşetten bir haber verdi. Haber tabii ki bağlantılı pek çok haber sitesinde de yer almıştır.
Yüzü ve boynu yanmış bir kadının resminin altında :
''İlk kelepçeyi kocama takın!'' başlığı "Eşini asit döküp yakan koca tehdit etmeye devam ediyor." diye bir haber vardı. Haberi okur okumaz düzmece olduğunu anladım.
Bir haber ancak bu kadar düzmece ve yalan olabilir. Yer yok, zaman yok, mahkeme adı yok, polis karakolu yok, koymuşlar bir resim altına da kurguyu yazmışlar. İş bitirici medyamız bunu sık sık yapıyor. Kimse de haberleri gerçek mi diye araştırmıyor. Bunun adı "gündem belirleme" suretiyle psikolojik savaştır. Bu gün oy kullanacak milletvekillerini etki altında bırakacaklar
Bu haberin bilinçli olarak bugün servis edildiği o kadar aşikar ki. Bir kere olay yeni değil. 2011 temmuz ayında yaşanmış ve anlatıldığı gibi değil. Gazeteci tanıdıklarımla kısa bir araştırmaya girdik:
Karı koca boşanmışlar, baba sürekli olarak haftanın belirli günlerinde çocuğunu görüyor, bu olay hakkında kesinleşmiş bir mahkeme kararı yok.
Olay olduğunda sivil toplum örgütleri gelmiş, olayı haber yaptırmışlar. Ancak kocanın asit dökme olayı yalanmış. Ve devlet koruması olmadığı yönündeki bilgi "yalan haber" olarak yapılmış. Çünkü devlet tarafından kadına olay netlik kazanmasa bile koruma verilmiş. Şu an itibari ile de baba çocuğu görüyormuş eski karı koca arasında bir sorun yokmuş.
Haberin yalan olduğu o kadar belli ki. Habere göre kocası kadının suratını asitle parçalamış ve tutuklanmış ve bir günde bırakılmış. Hiç bir yaralama olmadan delilsiz, belgesiz bu kadar erkek hapse girerken böyle ağır bir suç olacak da hakim onu serbest bırakacak! Mümkün değil.
Bu haberin bilinçli yapıldığını vekillleri etkilemek ve psikolojik savaş yöntemi olarak "gündem belirmemek" için yapıldığını o kadar belli ki.
Sosyal yapı üzerinde tahribatların amacıyla; kadın cinayetlerinin arttığı, devletin görevini yerine getiremediği, can güvenliğin tehlike altında olduğu yönünde iyi niyetten ve gerçeklerden uzak propagandalar farklı amaçlar doğrultusunda bu ülkede hep yapılıyor.
Ülkenin her hangi bir bölgesinde yaşanan spesifik ve lokal bir olayın medya yoluyla çarpıtılarak simgeleştirilmesi, bu olay üzerinden bir takım medya ve sivil toplum örgütleri destekli genellemeler yapılarak 8 mart dünya kadınlar günü gibi bir günde ve önemli bir kanunun onay gününde ülke gündeminin ana sorunu olarak gösterilmesi de nedir?
İş bitirici medyamızın "kadınlar her gün şiddet görüyor" diye çığlık atarken yeni haber bulamayıp eski bir habere mahkum kalmaları da ne kadar yalancı olduklarının delili. Fakat maalesef ki her kesimden insanlar bu haberlere inanıyorlar ve şiddeti destekliyor gibi görünmemek için böyle bir kanun karşısında sessiz kalıyorlar.
İnsaflı bir gazetenden görüş almak için beni aradılar ve benden önce yirmiye yakın akademisyen ve köşe yazarını aradıklarını fakat hepsinin de "görüş bildirmek istemediklerini" söyledi. "Kanun iyidir çıkmalıdır" diyemiyorlar çünkü topluma getireceği zararlar ortada. Çıkmasınlar da diyemiyorlar, hükümeti eleştirmiş olmak istemiyorlar.
"Yazıklar olsun. Köşe yazarlarımız korkaklığın dibine vurdular. Nasıl çıkarlar bilmiyorum. Oysa iyi bir tahlil yapsalar CHP nin ve dış destekli medyanın neden bu kanunu bu kadar istediklerini düşünseler bulacaklar. Onlar ülkede kaos çıkarıp Ak Partiyi bu kanunla bitirecekler.
Kanun çıktıktan sonra her gün medyada yarım saat "kadınları bilinçlendirme eğitimi olması" teklifi vardı kadın derneklerinin. Medyamız böyle olduktan sonra o da yapılır.
Kanun sadece fiziki değil psikolojik şiddete de ceza getiriyor. Her gün televizyonlarda yarım saat "Kocan sana bağırırsa, paranı az verirse, psikolojik şiddete girer susma ve şikayet et." propagandasından kaç kadın etkilenecek, kaç yuva yıkılacak, kaç çocuk anne babasız kalacak düşünmek bile istemiyorum.
Ak Partiyi sevenler sessiz kalarak iyilik yapmıyorlar. Dost yeri gelince acı söyler. Tasarıyı eleştirirlerse sanki Ak Parti'ye kötü demiş olacaklar. Bunnu ayrımını yapamıyorlar mı? Benim derdim hükumetle değil. Yapılan pek çok hizmetten memnunum ve hizmetlerin devamını getirmelerini isterim. Fakat yanlışı da desteklersem hem onlara kötülük yapmış olurum, hem memleketime.
Vekillerimiz medyanın yanlı haberlerine bakarak bu kanunu çıkarırlarsa biz de takipçisi olacağız. Sadece vekillerimiz değil, bu kanuna destek olan, sessiz kalan herkes vebal altında. Son söz ne diyelim "Bu kanun gereklidir" diyen, sessiz kalan, destek olan kişileri Allah (c.c) kendilerini ve sevdikleri ile bu kanunla imtihan etsin." Zaten edecektir. Ne kadar gerekli olduğunu ancak o zaman anlayacaklar! Kanun yüzünden mağdur olanların ahı yerde kalmayacaktır. Devletimiz erkeği şiddet altında bırakmadan, gerçekten şiddet gören mazlum kadınlara yardım etmenin yolunu bulmalıdır.
Sema Maraşlı www.cocukaile.net
Not:Yazıyı vekillerimizin mail adreslerine gönderelim. Belki bir yanlıştan dönmelerine sebep olabiliriz.
“Aileyi koruma kanununun mevcut halinin iyileştirilmesini, erkek aleyhine olan bölümlerin
düzenlenerek adalete uygun olmasını istiyoruz, yeni taslağı bu haliyle kabul etmiyoruz.” diye CİMER e şikayette bulunalım.
Ayrıca tanıdığınız politikacılara, takip ettiğiniz köşe yazarlarına, milletvekillerine yazıyı mail atabilirsiniz. Biz de sesimizi duyuralım.
21 Yorum Yorum Yaz