Her Şeye Sahip Kız Anneleri!
- 26-11-2014
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
Her şey sahip kadınlar, genellikle her şeyi sahiplenen otoriter anne ve pasif baba modeli olan ailelerde yetişir. O zaten öyle görmüştür; her şeyin sahibi annesidir, baba sadece bir emir eridir. Genç kız aynısını evlendiğinde kendi evliliğinde de devam ettirir.
Zaten annesi de kızının üzerindeki sahipliğini, o evlendi diye bırakmaz, devam ettirir. Talimatlarla sürekli kızını yönlendirir. El kapısı onun kızını ezmesin, üzmesin diye var gücüyle çalışır.
Bu anneler etkilerini zaten nişan, düğün alışverişinde gösterir. Her şey onların istediği gibi olmalıdır. Kendi doğrularını kızlarına dayatırlar ve kendi evini döşüyormuş gibi kızlarının evlerini döşerler. Bu arada damat ve ailesi ile ilgili çıkacak bütün tatsızlıklar, ilerde onun elinde şantaj malzemesi olarak saklanır. Vay ki damat ve ailesi onun isteklerine tam olarak itaat etmesinler.
Kızlar da pek çok konuda anneleri ile anlaşamazken, konu eş ve ailesi olduğunda genellikle tıpış tıpış annelerini dinlerler. Karşı cephe için anneleri yanlarında hazır kuvvettir. Ayrıca annelerine minnet borçları da vardır; çünkü anneleri; kocasını bir tarafa, kendi hayatını bir tarafa bırakmış ve bütün ömrünü çocuklarına adamıştır. Bunu sık sık hatırlatırlar zaten çocuklarına. Sizler için şunu yaptım, bunu yaptım diye. Hatta bazıları bakarsan evliliği bile çocukları için sürdürmüşlerdir. Bu da doğal olarak çocuklar üzerinde psikolojik baskı yapar. Tabii duygusal şantaj olarak da bunu kullanan anne sayısı da çok.
Her şeye sahip kadınlar, damadını da sahiplenmek ister. Damat annesine düşkün olmamalıdır. Hatta damat kendi ailesini bir tarafa bırakmalı ve tamamen onların ailesine dahil olmalıdır. Damat bunu kabul eder ve kendi ailesine sırt çevirirse, damadı üzerinde de otorite kurmaya çalışır. Çünkü en doğrusu bilen, en doğrusunu gören odur.
Fakat damat ailesine sırt çevirmez, kayınvalidesinin emrine girmezse, her şeye sahip olmak isteyip olamayan kadın, kızını damadından ve kayınvalidesinden kıskanır. (Gizlemeye çalışsalar bile bu davranışlarında açık açık okunur.)
Gerçi bu kadınlar hep şunu beklerler: Damadı ile farklı düşündüğü her konuda, kızı muhakkak annesinin dediğini yapmalı ya da annesinden yana olmalıdır, kocasından yana olursa vay haline. (Annesini çiğnemiş, koca için ölmüş, gebermiş sayılır ve kınanır.) Kızına gel dediğinde gelmeli, git dediğinde gitmelidir; aksi halde kızını da üzmekten kaçınmaz.
Her şeye sahip olmaya çalışan bir kadın, kızının kayınvalidesi ile iyi anlaşmasından ve onu sevmesinden de rahatsız olur. Kendi de zaten kocasını paylaşamadığı için kayınvalidesi ile anlaşamamıştır. Kızının kayınvalidesini ise kendine rakip olarak görür; bu yüzden kızı ile kayınvalidesinin arasına nifak tohumları atmaktan çekinmez. Kızına kayınvalidesinin hatalarını sık sık hatırlatır; aralarını soğutmaya çalışır. Aman onu çok sevmesin, çok görmesin diye. Hatta mümkünse hiç görmesin diye. Bu annelerin kızlarının boşanmasında da ciddi etkileri vardır.
Velhasıl her şeye sahip kadın olmak zordur. Çokça kaygı ve kaybetme duygusu; bolca kıskançlık yaşarlar Sahip olmak sorumluluğu beraberinde getirir. Bu yüzden bu kadınlar hiçbir zaman kendilerini tam rahat hissedemezler. Ayrıca sevdiklerini her tehlikeden korumak zorunda da hissederler. (Tabii burada tevekkül eksikliği de var) Oysa sahiplenmek, korumak ve kollamak erkekçe bir davranıştır. Fakat bu kadınlar bu sorumluluğu kocalarına bırakamazlar çünkü güvenemezler. Bu ağır yük de onlara çoğu zaman psikolojik ve fiziksel hastalık olarak geri döner. Kısacası kendi hayatlarını mahvettikleri gibi kızlarının da hayatını olumsuz etkilerler. Ah bir farkında olsalar...
Not: Tabii ki genellemek doğru değil; fakat maalesef bu konuda genelleyecek kadar çok örnek var. Ancak istisnalar da muhakkak vardır.
Her şeye sahip kadınların oğulları ve kocaları ile ilişkileri başka bir yazı konusudur.
Zaten annesi de kızının üzerindeki sahipliğini, o evlendi diye bırakmaz, devam ettirir. Talimatlarla sürekli kızını yönlendirir. El kapısı onun kızını ezmesin, üzmesin diye var gücüyle çalışır.
Bu anneler etkilerini zaten nişan, düğün alışverişinde gösterir. Her şey onların istediği gibi olmalıdır. Kendi doğrularını kızlarına dayatırlar ve kendi evini döşüyormuş gibi kızlarının evlerini döşerler. Bu arada damat ve ailesi ile ilgili çıkacak bütün tatsızlıklar, ilerde onun elinde şantaj malzemesi olarak saklanır. Vay ki damat ve ailesi onun isteklerine tam olarak itaat etmesinler.
Kızlar da pek çok konuda anneleri ile anlaşamazken, konu eş ve ailesi olduğunda genellikle tıpış tıpış annelerini dinlerler. Karşı cephe için anneleri yanlarında hazır kuvvettir. Ayrıca annelerine minnet borçları da vardır; çünkü anneleri; kocasını bir tarafa, kendi hayatını bir tarafa bırakmış ve bütün ömrünü çocuklarına adamıştır. Bunu sık sık hatırlatırlar zaten çocuklarına. Sizler için şunu yaptım, bunu yaptım diye. Hatta bazıları bakarsan evliliği bile çocukları için sürdürmüşlerdir. Bu da doğal olarak çocuklar üzerinde psikolojik baskı yapar. Tabii duygusal şantaj olarak da bunu kullanan anne sayısı da çok.
Her şeye sahip kadınlar, damadını da sahiplenmek ister. Damat annesine düşkün olmamalıdır. Hatta damat kendi ailesini bir tarafa bırakmalı ve tamamen onların ailesine dahil olmalıdır. Damat bunu kabul eder ve kendi ailesine sırt çevirirse, damadı üzerinde de otorite kurmaya çalışır. Çünkü en doğrusu bilen, en doğrusunu gören odur.
Fakat damat ailesine sırt çevirmez, kayınvalidesinin emrine girmezse, her şeye sahip olmak isteyip olamayan kadın, kızını damadından ve kayınvalidesinden kıskanır. (Gizlemeye çalışsalar bile bu davranışlarında açık açık okunur.)
Gerçi bu kadınlar hep şunu beklerler: Damadı ile farklı düşündüğü her konuda, kızı muhakkak annesinin dediğini yapmalı ya da annesinden yana olmalıdır, kocasından yana olursa vay haline. (Annesini çiğnemiş, koca için ölmüş, gebermiş sayılır ve kınanır.) Kızına gel dediğinde gelmeli, git dediğinde gitmelidir; aksi halde kızını da üzmekten kaçınmaz.
Her şeye sahip olmaya çalışan bir kadın, kızının kayınvalidesi ile iyi anlaşmasından ve onu sevmesinden de rahatsız olur. Kendi de zaten kocasını paylaşamadığı için kayınvalidesi ile anlaşamamıştır. Kızının kayınvalidesini ise kendine rakip olarak görür; bu yüzden kızı ile kayınvalidesinin arasına nifak tohumları atmaktan çekinmez. Kızına kayınvalidesinin hatalarını sık sık hatırlatır; aralarını soğutmaya çalışır. Aman onu çok sevmesin, çok görmesin diye. Hatta mümkünse hiç görmesin diye. Bu annelerin kızlarının boşanmasında da ciddi etkileri vardır.
Velhasıl her şeye sahip kadın olmak zordur. Çokça kaygı ve kaybetme duygusu; bolca kıskançlık yaşarlar Sahip olmak sorumluluğu beraberinde getirir. Bu yüzden bu kadınlar hiçbir zaman kendilerini tam rahat hissedemezler. Ayrıca sevdiklerini her tehlikeden korumak zorunda da hissederler. (Tabii burada tevekkül eksikliği de var) Oysa sahiplenmek, korumak ve kollamak erkekçe bir davranıştır. Fakat bu kadınlar bu sorumluluğu kocalarına bırakamazlar çünkü güvenemezler. Bu ağır yük de onlara çoğu zaman psikolojik ve fiziksel hastalık olarak geri döner. Kısacası kendi hayatlarını mahvettikleri gibi kızlarının da hayatını olumsuz etkilerler. Ah bir farkında olsalar...
Not: Tabii ki genellemek doğru değil; fakat maalesef bu konuda genelleyecek kadar çok örnek var. Ancak istisnalar da muhakkak vardır.
Her şeye sahip kadınların oğulları ve kocaları ile ilişkileri başka bir yazı konusudur.
11 Yorum Yorum Yaz