Alınganım,Alıngansın,Alıngan...

Anneliğimin ilk dönemleriydi.İnternette bir paylaşım sitesinde sevdiğim bir kitabı tavsiye ettiğim bir yazı yazmıştım.Daha önce birlikte çalıştıgımız birinden;

-Anne olacağına ,reklamcı olsaydın keşke diye bir mesaj aldım akabinde.

Aman ben bir alın bir alın.Sonra bu espriyi yapan kişi de geri adım attı bu alınganlığımın ardından.Sadece espri yapmıştı ama ben de kutsal annelik sevdasına düşmüş biri olarak alınmıştım işte.Sonra kendime ;

-Ne oluyor sana Tuğba! Kutsal olan annelik, sen değilsin.Bu alınganlık diye...Elbette eleştirilecek şeyler yapacaksın,hata yapacaksın ki zaten bu yüzden okuyorsun.Önce “ama”larından ve “alınganllığından” vazgeçmen gerek,dedim.

O sebeple kendi kendime kararlar aldım;

Alınganlığı bırakacağım, esprinin gücüne sarılacağım, her şartta nazik olmaya özen göstereceğim, değiştiremeyeceğim şeyler için kendimi heba etmeyeceğim, okuduğum ya da duyduğum cümleler nefsime ağır geldiğinde hemen reddetmek yerine üzerinde düşüneceğim. Okumalar yapmayı ihmal etmeyeceğim.Sürekli kendimi savunmaktan vazgeçeceğim... diye

Bir rahatladım ki sormayın sonrasında. Aslında btüün ilişkilerimi kapsayan bir iyi hal üzerine yol almaya başladığımı hissediyorum günden güne.(Daha iyi olur inşallah her geçen gün)

***

İnternette,sosyal medyada gördüğüm pek çok cümle benim en başta gösterdiğim alınganlıkla yol alıyor aslında.Herkes birbirinin kötü niyetli olacağından emin,hemen gardını alıyor.Kendine bu kadar hüsnü zanla yaklaşanlar neden öteki için bu kadar karamsarlar, düşünmek gerek...

***

“Haksızlığa gelemem, ben bu saatten sonra değişemem, hep ben mi adım atacağım” diye düşünenler için yine bir çözümüm yok...Ama ben de yapabilirim diyenlere üstündeki yükleri atmanın değeri paha biçilmez notunu da düşeyim...

tugbaakbeyinan@gmail.com

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

4 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz