Annelik ve Tecrübe Tercihi
- 05-01-2012
- KATEGORİ Tuğba Akbey İnan
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Çok yakında bebeği olacaklar vardır muhtemel aramızda. Ya da küçük bir bebeğin telaşını ve güzelliğini yaşayanlar. Bir süredir yeni annelere yaşadıkları şeylerin hoş süreçler olduğunu anlatıyorum büyük mutlulukla. Çünkü bütün anneler gibi etraftan duyduğum birbirinden farklı cümlelerin şaşkınlığını yaşadım ben de. Bu sebeple bebeğimi kucağıma aldığımdan itibaren anneliğin iki derin cizgi arasında bir tercih olduğuna inandım.
Önce normal doğum mu? sezeryan mı ? diye bir tercihle karşı karşıya kalır anneler.
Sonra “ altı ay sadece emzir ” ile “ bu çocuk doymuyor “cümleleri arasında bebeğinin ağlamalarının sebebini çözmeye çalışırlar.
“Emzik verme dişleri bozuk olur” diyenlerle “ emzik ver rahat edersin “ diyenlerin yüzüne şaşkın şaşkın bakma durumu başlar hemen akabinde.
“ Çocuğu kucağına alma kokuna alışır ” diyenlerin şokuna “ sana alışmayacak da kime alışacak ” diyenlerin cümleleri iyi gelir.
“Bu çocuğu bu kadar kalın giydirme” diyenlerin sözünü dinleyecek olursunuz , başka bir yerde “ yeleği nerde bu çocuğun hasta olacak” diyen başka bir tecrübeyle karşılaşırsınız.
“Bebeği yanında yatır diyenler “ ve “ doğduğu ilk gün odasını ayırdım “ diyenler asla ortak noktada buluşamazlar.
Doğal olmayı tercih edenler ve bebeğine her şeyi erkenden öğretmeye çalışanlar daha iyisi konusunda yarışırlar.
Bu arada bebek ağlıyordur, cümleler havada uçuşuyordur ve acilen bir karar vermek gerekiyordur.
Bir de bunlara radyolarda ve televizyon programlarında dinlediğiniz uzmanlar ve okuduğunuz kitaplar da eklenir ve çok bilinmeyenli denklem içinde anneler kendini bir türlü iyi bir anne gibi hissetmezler.
Dediğim gibi en başında itibaren ben de bu tercihlerin arasında kaldım, yanıldığım da oldu , sevinçle doğrusu bu dediğim de...
Benim tercihlerim şöyleydi;
Normal doğumu tecih ettim. (Sağlık sorunu olmadığı için elbette.Onlar istisna.Tercihli sezeryanlardan bahsediyorum) Bebeğimi iki yıl emzirdim (hem de istediği her zaman), emzik almayı istemedi, çok kalın giydirmedim, iki yıl yanımda yatırdım , kucağımdan hiç indirmedim , çocuğuma proje gibi bakmamaya özen gösterdim, okumayı bırakmadım ama özellikle nasıl çocuk yetiştireceğime karar verdikten sonra bu düşünceyi destekleyecek herkesi okumaya özen gösterdim.(tabi bu cümleler şimdiki zamanda da devam ediyor)
Demem o ki ; hepimiz benzer süreçlerden geçiyoruz. Aynı kararsızlıkları yaşıyoruz ve çocuğumuz için en uygun olanı tercih ettiğimizi düşünüyoruz.
Ya en başından bir tercih yapmak gerek bu konuda ya da başkalarının söylediği herhangi bir cümleye takılıp dünyayı kendinize zehretmemek . Unutmamak lazım ki her tercih bir bedel ister.
En mükemmel anne diye bir şey söz konusu olmadığına göre çocuğunu/çocuklarını daha iyi tanıyan bir anne olmak en güzeli bence... Yaşlarının ve dönmelerinin mutluluğunu ıskalamamak duasıyla...
tugbaakbeyinan@gmail.com
Önce normal doğum mu? sezeryan mı ? diye bir tercihle karşı karşıya kalır anneler.
Sonra “ altı ay sadece emzir ” ile “ bu çocuk doymuyor “cümleleri arasında bebeğinin ağlamalarının sebebini çözmeye çalışırlar.
“Emzik verme dişleri bozuk olur” diyenlerle “ emzik ver rahat edersin “ diyenlerin yüzüne şaşkın şaşkın bakma durumu başlar hemen akabinde.
“ Çocuğu kucağına alma kokuna alışır ” diyenlerin şokuna “ sana alışmayacak da kime alışacak ” diyenlerin cümleleri iyi gelir.
“Bu çocuğu bu kadar kalın giydirme” diyenlerin sözünü dinleyecek olursunuz , başka bir yerde “ yeleği nerde bu çocuğun hasta olacak” diyen başka bir tecrübeyle karşılaşırsınız.
“Bebeği yanında yatır diyenler “ ve “ doğduğu ilk gün odasını ayırdım “ diyenler asla ortak noktada buluşamazlar.
Doğal olmayı tercih edenler ve bebeğine her şeyi erkenden öğretmeye çalışanlar daha iyisi konusunda yarışırlar.
Bu arada bebek ağlıyordur, cümleler havada uçuşuyordur ve acilen bir karar vermek gerekiyordur.
Bir de bunlara radyolarda ve televizyon programlarında dinlediğiniz uzmanlar ve okuduğunuz kitaplar da eklenir ve çok bilinmeyenli denklem içinde anneler kendini bir türlü iyi bir anne gibi hissetmezler.
Dediğim gibi en başında itibaren ben de bu tercihlerin arasında kaldım, yanıldığım da oldu , sevinçle doğrusu bu dediğim de...
Benim tercihlerim şöyleydi;
Normal doğumu tecih ettim. (Sağlık sorunu olmadığı için elbette.Onlar istisna.Tercihli sezeryanlardan bahsediyorum) Bebeğimi iki yıl emzirdim (hem de istediği her zaman), emzik almayı istemedi, çok kalın giydirmedim, iki yıl yanımda yatırdım , kucağımdan hiç indirmedim , çocuğuma proje gibi bakmamaya özen gösterdim, okumayı bırakmadım ama özellikle nasıl çocuk yetiştireceğime karar verdikten sonra bu düşünceyi destekleyecek herkesi okumaya özen gösterdim.(tabi bu cümleler şimdiki zamanda da devam ediyor)
Demem o ki ; hepimiz benzer süreçlerden geçiyoruz. Aynı kararsızlıkları yaşıyoruz ve çocuğumuz için en uygun olanı tercih ettiğimizi düşünüyoruz.
Ya en başından bir tercih yapmak gerek bu konuda ya da başkalarının söylediği herhangi bir cümleye takılıp dünyayı kendinize zehretmemek . Unutmamak lazım ki her tercih bir bedel ister.
En mükemmel anne diye bir şey söz konusu olmadığına göre çocuğunu/çocuklarını daha iyi tanıyan bir anne olmak en güzeli bence... Yaşlarının ve dönmelerinin mutluluğunu ıskalamamak duasıyla...
tugbaakbeyinan@gmail.com
12 Yorum Yorum Yaz