Annelikte Zafer Mi Sefer Mi?

517467221Bir önceki yazının üzerinden epey geçmiş olmasına rağmen aynı konuya devam etmek istiyorum. Yıllar önce annelerin çalışmasıyla ilgili yazdığım bir yazıya şerh koyma ihtiyacı hissetmiştim hatırlarsanız. Çalışmamayı tercih ederkenki niyetimizin önemli olduğuna vurgu yapmıştım.

Şimdi devam ederken biraz mevzunun özüne gelmek istiyorum. Konu karşıdan annelik gibi görünüyor ama değil. Annelerin çalışmayı ya da evde çocuklarıyla ilgilenmeyi tercih edip etmemesi de değil. Konu bizim başarı odaklı zihinlerimiz. Bireysel hayatlarımızda dahi sefer değil zafer odaklı hale gelen yaşam tarzımız.

Zafer odaklı olmak sonucu gaye edinmek demek. Sonuç için yaşamak demek.

Elde edeceğimiz başarıya kilitlenmek demek. O başarıyı elde edemezsek yaptıklarımızın boşa gideceğini düşünmek demek.

Böyle seküler bir zihne göre başarısızlık çekilir dert değil. Çünkü sonucun olmayışı, süreci de karartıyor onun için. Sürecin de yok zannedilmesi anlamına geliyor.

Sefer odaklı olmaksa, sonuçla değil süreçle hemhal olmak demek. Dikkati kendi yapabileceklerini geliştirmeye vermek demek. Görünür başarıya takık seküler zihni değil, görünmeyen hakikatle mutlu olmaya çalışan zihni temsil ediyor.

Süreci elbette bir sonucu hesaplayarak ilerletiyorsunuz yine. Ama sonuç sadece aşamalardan bir aşama. Gaye değil. Bu odakta süreç de sonuç da bizim imtihanımızın bir parçası. Asıl gerçek gaye hayat imtihanında doğruyu işaretleyebilmek.

Bu odakta da, sebep sonuç ilişkilerini takip etmek var. Bir şeyler yapma var. Hatta belki daha fazla var. Fakat niyet çok farklı. Tatmin olma duygusu, süreç boyunca yapılanlarla gerçekleşiyor. Sonuçla değil. Çünkü sonuç görülmese de süreç görülüyor. Kim tarafından? En sıradan halimizde bile bizimle olan, en ufak gayretimizi ölçen kaydeden izleyen Semi-i Basir tarafından. Zaten gayemiz buydu.

Sonuç odaklı olmamanın bazı Müslümanlarca gayretsizlik gibi yorumlanmasına ise hayret ediyorum. ‘Netice Allah’tan’ dersen hiçbir şey yapmamayı savunduğunu düşünüyorlar. Nasıl olsa sonuç garanti değil, hiçbir şey yapmaya gerek yok gibi mi düşünüyorlar? Nasıl böyle okuyorlar ağzım açık kalıyor doğrusu.

Oysa sonuç Allah’tan deyip sürece odaklanmak kadar güzel bir şey yok.

Çevremde gördüğüm kadarıyla kalben sonuç(mutlaka iyi evlat yetiştirmek) odaklı anneler bir süre sonra sanıldığı gibi azimli olamıyor. Korkunç derecede gayretsizlik ve ümitsizliğe düşüyorlar. Çünkü hayalkırıklığı bir yerlerde durmalarına neden oluyor. Olmayacak deyip çökme noktasına geliyorlar.

Ruhunu süreçle besleyebilen insansa ümitsizliğe niye düşsün ki? Eğer zafer odaklı olsaydı Fatih İstanbul’u fethedebilir miydi acaba diye düşünmek lazım. Sanki hep öyleymiş gibi gösterilir.

Anneleri eve çekmek için kullanılan söylemlere de işte tam bu süreç - sonuç motivasyonu açısından bakmak gerekiyor. Zaten biz bakmasak bile zaman bizi bu açıdan bakmaya mecbur bırakıyor.

Annelere, ‘gelin evinize dönün çalışmayın, siz kendi çocuğunuzu kalifiye yetiştirin, geleceğin Fatihlerini Yavuzlarını büyütün’ demek kadar sonuç odaklı bir söylem olamaz. Anneleri hayal kırıklığına uğratacak bu kadar seküler, bu kadar başarı vurgulu bir söylem olamaz. Bu söylemin dinî bir tarafı varmış gibi kullanılması ise ayrıca garip.

Fatihler böyle mükemmel sonuç saplantısıyla mı yetişir?

Bırakın Fatih’i normal bile olamayan çok sorunlu bir evlat çıkarsa ortaya o zaman ne olacak?

Ne olacak bilmem ama biraz gerçek dünyanın gerçeklerine dönsek iyi olacak. Bu gazlarla anneliğe başlayıp çocuklarında beklediği şeyleri göremeyen annelerin gayreti puf diye sönüyor sonra. Onlar sürecin kendisinin bir anlam ifade edeceğini düşünemediler ki hiç.. Hep sonuçta ortaya çıkacak iyi güzel şeylere motive oldular. Sonuçta onlar çıkmayınca da gayret etmenin bir anlamı kalmaz oldu. Her yeni sorun şevklerini daha çok kırdı. Yetersiz annelik sendromuna geçişler hız kazandı.

Anneleri çalışmamaya çağırmak doğru bulunabilir, ki ben de öyle buluyorum. Kadınların çoğunlukta olmadığı yerlerdeki çalışma hayatında, en çok kadının incindiği anlatılabilir. Duruma dinî açıdan bakmak için ruhsatı azimeti konuşulabilir. Kadın yaratılışı ve erkek yaratılışının özelliklerine göre değerlendirme yapılabilir. Çocukla ilgilenmek için daha fazla zaman esnekliği olacağından söz edilebilir.

Ama yıllar yılı gördüğüm şudur ki, bir kadının evinde olup çocuğuyla ilgilenmesi, iyi evlat yetiştirmenin başlıca sebebi olabilirmiş gibi, o tercih kesin o sonucu doğuracakmış gibi söylemlerin gerçek dünyada hiçbir karşılığı yok.


Bunlar da ilginizi Çekebilir

5 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz