Aramızda bebek var!
- 01-06-2013
- KATEGORİ Hayatın İçinden
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Aile ve çift terapisti Nur Karaman, evlendikten sonra bebek beklerken anne-baba rollerine geçiş döneminin sancılı olabildiğine dikkat çekti. Karaman, "Aileye bebeğin katılmasıyla eşler arası ilişkilerin sağlıklı sürdürülmeye devam edebilmesi için eşler bireysel alanlarını korumalı ve birlikte geçire
Evliliklerde eşler arasındaki ilişkinin çocuğun da duygusal olarak sağlıklı gelişmesinde belirleyici bir etken olduğuna dikkat çeken Karaman'a göre, eşler kendilerini dinlemeli, birbirlerine zaman ayırmalı, bebeğin gelişiyle yaşadığı deneyimleri anlamaya çalışmalı ve bunları birbirleriyle paylaşmalı. Yoksa ilişkilerde konuşulmayan, çözülmesi ertelenen problemler bir süre sonra karmaşıklaşır.
Hatta eşler arasındaki ilişki iltihaplanır. Bu durum çocukta da anne-babanı yakınlığını önleme, yalnız yatamama ya da yalnız kalamama gibi davranış problemleri oluşturabilir.
Eşlerin paylaşımları olmalı
Doğumun kendisinin önemli bir biyolojik ve psikososyal değişimi getiren bir olay olduğunu hatırlatan Karaman şunları söyledi: "Araştırmalara göre, kimi kadınlarda doğum sonrası depresyon, aşırı duyarlılık, ağlama, kaygı, yorgunluk, uyku bozuklukları görülürken kimi anneler kendilerini her zamankinden daha sağlam hissedebiliyor.
Annelerin gebelik döneminde veya sonrasında baş edemediği durumlar, eş veya aile desteğiyle daha baş edilebilir bir hal alabilir. Araştırmalar, annelikle ilgili problemlerini eşiyle paylaşabilen kadınların gebelik döneminde ve sonrasında daha az problem yaşadıklarını gösterebiliyor. Gebelerin karşılaştıkları problemlerle etkin bir şekilde baş edebilmeleri için desteğe ihtiyaçları vardır.
Dolayısıyla gebelik ve doğum dönemlerinde, eşin ne kadar işin içinde olduğu, bebeğe bakım sürecinde anneye ne kadar destek olduğu, kadınların gebelik ve doğum sonrası ilk dönemlerle baş etmeleri açısından oldukça belirleyicidir. Bu dönemlerde annenin yanında onu destekleyen birinin olması ve annenin de kendine kısa da olsa bireysel zaman yaratabilmesi önemlidir."
Yeni durum çiftleri sarsabilir
Nur Karaman, aileye bir bebeğin katılmasının aynı zamanda anneanne, babaanne, dede, teyze, hala, bakıcı gibi farklı bireylerin de evi kalabalıklaştırdığına dikkat çekerek, " bu dönemlerde, çiftlerin ilişkilerine ve gündelik yaşamlarına üçüncü-dördüncü kişilerin de katılmasıyla, ilişkilerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri zorlaşabilir. Çiftler bu yeni durumla birlikte sarsılabilirler ve değişirler. Zamanla duruma uyum sağlarlar ve baş etme becerileri gelişir." dedi.
SERDA KIVILCIM - BUGÜN GAZETESİ
Evliliklerde eşler arasındaki ilişkinin çocuğun da duygusal olarak sağlıklı gelişmesinde belirleyici bir etken olduğuna dikkat çeken Karaman'a göre, eşler kendilerini dinlemeli, birbirlerine zaman ayırmalı, bebeğin gelişiyle yaşadığı deneyimleri anlamaya çalışmalı ve bunları birbirleriyle paylaşmalı. Yoksa ilişkilerde konuşulmayan, çözülmesi ertelenen problemler bir süre sonra karmaşıklaşır.
Hatta eşler arasındaki ilişki iltihaplanır. Bu durum çocukta da anne-babanı yakınlığını önleme, yalnız yatamama ya da yalnız kalamama gibi davranış problemleri oluşturabilir.
Eşlerin paylaşımları olmalı
Doğumun kendisinin önemli bir biyolojik ve psikososyal değişimi getiren bir olay olduğunu hatırlatan Karaman şunları söyledi: "Araştırmalara göre, kimi kadınlarda doğum sonrası depresyon, aşırı duyarlılık, ağlama, kaygı, yorgunluk, uyku bozuklukları görülürken kimi anneler kendilerini her zamankinden daha sağlam hissedebiliyor.
Annelerin gebelik döneminde veya sonrasında baş edemediği durumlar, eş veya aile desteğiyle daha baş edilebilir bir hal alabilir. Araştırmalar, annelikle ilgili problemlerini eşiyle paylaşabilen kadınların gebelik döneminde ve sonrasında daha az problem yaşadıklarını gösterebiliyor. Gebelerin karşılaştıkları problemlerle etkin bir şekilde baş edebilmeleri için desteğe ihtiyaçları vardır.
Dolayısıyla gebelik ve doğum dönemlerinde, eşin ne kadar işin içinde olduğu, bebeğe bakım sürecinde anneye ne kadar destek olduğu, kadınların gebelik ve doğum sonrası ilk dönemlerle baş etmeleri açısından oldukça belirleyicidir. Bu dönemlerde annenin yanında onu destekleyen birinin olması ve annenin de kendine kısa da olsa bireysel zaman yaratabilmesi önemlidir."
Yeni durum çiftleri sarsabilir
Nur Karaman, aileye bir bebeğin katılmasının aynı zamanda anneanne, babaanne, dede, teyze, hala, bakıcı gibi farklı bireylerin de evi kalabalıklaştırdığına dikkat çekerek, " bu dönemlerde, çiftlerin ilişkilerine ve gündelik yaşamlarına üçüncü-dördüncü kişilerin de katılmasıyla, ilişkilerini sağlıklı bir şekilde sürdürebilmeleri zorlaşabilir. Çiftler bu yeni durumla birlikte sarsılabilirler ve değişirler. Zamanla duruma uyum sağlarlar ve baş etme becerileri gelişir." dedi.
SERDA KIVILCIM - BUGÜN GAZETESİ
0 Yorum Yorum Yaz