Asıl Delilik
- 07-04-2015
- KATEGORİ Tuğba Akbey İnan
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Bir süredir çocuk, aile, insan, değişim ekseninde konuştuğum hanım arkadaşlarım “söylediklerinden sonra bir süre kendimi dağılmış hissediyorum.” diyorlar. Gülümseyerek bunun bir süreliğine çok iyi olduğunu söyleyip onlara dolap düzeltme örneğini veriyorum. Dolabımızı düzeltmeden önce hepsini dışarı çıkartır, dağıtır, ondan sonra belli bir kategori ile düzenleriz.
Bence insanın iç dünyası da böyle. Düzelme olmadan önce dağılma kaçınılmaz. Sonrasında bazen arkadaşla, bazen kitaplarla bazen de uzman desteğiyle iç dünyamızdan dışarı çıkan dağınıklıkları düzenlemek mümkün oluyor.
Bunun çok kolay olmadığının da farkındayım. Zaten bu zorluğu yaşamak istemeyenler uzun yolculuğa çıkmak yerine en kestirme yoldan daha önceki yollarına sapıveriyorlar.
***
Evlilik ve anne baba olmak dağılan parçalarımızı toplamamız için en önemli vesileler aslında. Kendimiz olma yolunda adım atabileceğimiz şükür sebeplerimiz de aynı zamanda. Oysa sadece “sözüm dinlensin” egosuyla göremiyor bu lütfu pek çok kişi.
Hep bir önceki kuşaktan çokça eleştirerek miras aldığı tavır, eda ve uslupla çözmeye çalışıyor mutsuzluk anlarının çözümlerini. Olmayınca bir daha aynısı, bir daha, bir daha…
“Asıl delilik aynı şeyi defalarca yapıp farklı sonuç beklemektir” diyor Einstain. Aslında pek çoğumuz hep aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar uman bir ilişki ağı yaşıyoruz. İnsanın birden köklü değişmesi mümkün gözükmese de, bir süreliğine göstereceği ufacık tavır değişikliklerine bile kapalı olması ilginç sahiden de.
Hep aynı davranarak birbirinden farklı çocuklar yetiştirebilmeyi, eşiyle ve eşin ailesiyle yaşadığı sorunlara çözüm bulmayı, etrafla olan ilişkide “ ben böyleyim” kabulüyle daha anlaşılır olmayı beklemek delilik değilde nedir sizce de?
Problemi, kriz anlarını, ilişki ağlarını yönetememekten kaynaklanan sıkıntıların sonucu değil mi her gün okuduğumuz şiddet olayları? Başka bir dil, başka bir uslup, başka bir yöntem kullanmayı göze alsa kişi, etrafındaki tüm olumsuzlukları ahiretini kazandığı başka bir bakışa dönüştürecek belki de…
***
Teli uzun süre açmayan eşin sonrasında sağ olduğunu öğrenip mutlu olmak yerine sinirden deliye dönmek, kaybolan çocuğu bulunca şükretmek yerine tokat atmak, hata yapan bir yakının hatasını bir ömür boyu taşımak gibi aynılıkların içinde daha iyi evlilikler, daha iyi ebeveynlikler ve ilişkiler istiyoruz.
***
İnsanın en büyük hazinesi ailesiyse, en çok onun mutluluğundan ya da mutsuzluğundan besleniyorsa onların için atacağı adıma neden taviz gözüyle bakalım ki? Her gün daha iyi olabilmesi için adım atacağımız bir rolde, kim kaybettiğimizi söyleyebilir ?
Sonuçları değiştirmeye zaman zaman gücümüz yetmese de, süreçleri değiştirmek bile, en azından elimden geleni yaptım rahatlığı verecektir insana.
Eve geç gelen beyi surat asmadan karşılamak, hanımla muhabbet etmek, çocuklara emanetçi bakışını yeniden yakalamak çok mu zor gerçekten?
Yazının devamı için;
http://www.gazetevahdet.com/asil-delilik-1646yy.htm
Bence insanın iç dünyası da böyle. Düzelme olmadan önce dağılma kaçınılmaz. Sonrasında bazen arkadaşla, bazen kitaplarla bazen de uzman desteğiyle iç dünyamızdan dışarı çıkan dağınıklıkları düzenlemek mümkün oluyor.
Bunun çok kolay olmadığının da farkındayım. Zaten bu zorluğu yaşamak istemeyenler uzun yolculuğa çıkmak yerine en kestirme yoldan daha önceki yollarına sapıveriyorlar.
***
Evlilik ve anne baba olmak dağılan parçalarımızı toplamamız için en önemli vesileler aslında. Kendimiz olma yolunda adım atabileceğimiz şükür sebeplerimiz de aynı zamanda. Oysa sadece “sözüm dinlensin” egosuyla göremiyor bu lütfu pek çok kişi.
Hep bir önceki kuşaktan çokça eleştirerek miras aldığı tavır, eda ve uslupla çözmeye çalışıyor mutsuzluk anlarının çözümlerini. Olmayınca bir daha aynısı, bir daha, bir daha…
“Asıl delilik aynı şeyi defalarca yapıp farklı sonuç beklemektir” diyor Einstain. Aslında pek çoğumuz hep aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar uman bir ilişki ağı yaşıyoruz. İnsanın birden köklü değişmesi mümkün gözükmese de, bir süreliğine göstereceği ufacık tavır değişikliklerine bile kapalı olması ilginç sahiden de.
Hep aynı davranarak birbirinden farklı çocuklar yetiştirebilmeyi, eşiyle ve eşin ailesiyle yaşadığı sorunlara çözüm bulmayı, etrafla olan ilişkide “ ben böyleyim” kabulüyle daha anlaşılır olmayı beklemek delilik değilde nedir sizce de?
Problemi, kriz anlarını, ilişki ağlarını yönetememekten kaynaklanan sıkıntıların sonucu değil mi her gün okuduğumuz şiddet olayları? Başka bir dil, başka bir uslup, başka bir yöntem kullanmayı göze alsa kişi, etrafındaki tüm olumsuzlukları ahiretini kazandığı başka bir bakışa dönüştürecek belki de…
***
Teli uzun süre açmayan eşin sonrasında sağ olduğunu öğrenip mutlu olmak yerine sinirden deliye dönmek, kaybolan çocuğu bulunca şükretmek yerine tokat atmak, hata yapan bir yakının hatasını bir ömür boyu taşımak gibi aynılıkların içinde daha iyi evlilikler, daha iyi ebeveynlikler ve ilişkiler istiyoruz.
***
İnsanın en büyük hazinesi ailesiyse, en çok onun mutluluğundan ya da mutsuzluğundan besleniyorsa onların için atacağı adıma neden taviz gözüyle bakalım ki? Her gün daha iyi olabilmesi için adım atacağımız bir rolde, kim kaybettiğimizi söyleyebilir ?
Sonuçları değiştirmeye zaman zaman gücümüz yetmese de, süreçleri değiştirmek bile, en azından elimden geleni yaptım rahatlığı verecektir insana.
Eve geç gelen beyi surat asmadan karşılamak, hanımla muhabbet etmek, çocuklara emanetçi bakışını yeniden yakalamak çok mu zor gerçekten?
Yazının devamı için;
http://www.gazetevahdet.com/asil-delilik-1646yy.htm
5 Yorum Yorum Yaz