Ben Onu Çok Sevdim
- 10-02-2014
- KATEGORİ Evlilik Hayatı
- YAZAR Sema Maraşlı
Ben onu çok sevdim.
Allah rızası için hayallerimi bir kenara koymam gerektiğimi anladığım zamanlarda bir ümit oldu bana…
Seksen beş dakikalık tanışma merasimimizde iki hafta sonra sözlenmeye cesaret edecek kadar yüreğime girdi. Hayattan, evlilikten beklentilerimizi anlattığımız anlarda öylesine samimi ve dürüsttü ki. Kendime şunu sormuştum: Bu insanla bir ömür geçirebilir miyim? O an bir emniyet ve şefkat hissi kaplamıştı içimi. Evet demiştim, evet; utangaçlıkla harmanlanmış her gülüşü; evet, evet dedirtiyordu bana.
Belki bir rüyaya kapılmıştım ilk zamanlar, evlilik sonrası bunalımlar yaşamıştım. Hiç hayal ettiğim gibi değildi. Sonra fark ettim, hayalim neydi ki benim? TV’lerde, romanlarda anlatılan nefis odaklı, abartılı, gerçek hayatta yaşanması imkânsız hikâyelerin peşine düşmüştü zihnim. Hayır dedim kendime, hayır. Bu bir zulüm, eşime, bu hayatta en sevdiğim insana karşı yaptığım bir zulüm. Sonra evliliği güzelleştirmeye dair seçkin kitaplar okudum. Anladım, çok hatalarım vardı ve hamdolsun geç değildi, telafi etme fırsatı verdi ve hala da veriyor Rabbim.
Ben onu çok sevdim. Bazen özlemek sebebiyle bunaltırcasına sevdim. İstedim hep yanımda olsun, daha çok şey paylaşalım. Tabi dünya fani, biliyorum yetmeyecek ki.
Ben onu bazen kırdım, hatta çok kırdım, incittim. Ama o öylesine beyefendi ki; beni, incitmemeye, kırmamaya, çocukça hallerimi görmemeye özen gösterdi.
Bazen dedim boşanalım, olmayacak, bir şeyler eksik gibi. Konuştu benimle sabahlara kadar, ben ağladım, anlattım o dinledi. Biliyorum çok kere içine attı sıkıntılarını, sadece gülümsedi bana. Elimi tuttu, teselli oldu. Kendi iç mücadelemi evliliğe mal etmeme konusunda destek oldu. Başörtü yasağı sebebiyle üniversiteyi bırakmak zorunda mı kaldın, gel şimdi serbest, helalinden, açık öğretimden oku, arkandayım dedi.
Rabbim bu arada bize çok güzel yaratılmış, babasının kopyası bir bebek hediye etti. Kızımızı bir ay koynunda uyuttu babası, çok gazı vardı bebeğimizin. Bazı gecelerde birlikte uyumadık; hiç yastığını alıp, odadan çekip gitmedi eşim, ben ısrar ettim çok kez. Sen git uyu, yarın işe gideceksin, zihnin dinlensin dedim. O bizi öptü ve dualarla gitti başka bir odada uyumaya.
Belki bana hiç çiçek almadı ya da özel bir günde hediye; ama sevmek bu değilmiş ki. Zorluklara beraber göğüs germek, birbirinden vaz geçmemek, hep motive etmek, saygı göstermek, kazandığın her lokmayı ailenle paylaşmakmış hakiki sevmek.
Ben onu çok sevdim.
Kalbime, telefon rehberime GÜNEŞİM diye yazdım.
Çünkü o, sıcacık, sevgi dolu yüreği, dinimizi daha iyi yaşamaya azmetmiş ruhuyla hep ısıtıyor gönlümü ve evimi.
Çünkü o, eve biraz geç gelse gecenin soğuğunu hisseder, bir yalnızlık hüznü kaplar içimi; taa ki zil çalana kadar, sonrası neşe ve mutluluk cıvıltıları.
Ve ben şahidim ki; o iyi bir kul, iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir evlat ve iyi bir damat.
Ben onu çok sevdim Rabbim; GÜNEŞİMİ cennetine, beni de GÜNEŞİM’in yanına koy lütfen.
Sümeyye
Allah rızası için hayallerimi bir kenara koymam gerektiğimi anladığım zamanlarda bir ümit oldu bana…
Seksen beş dakikalık tanışma merasimimizde iki hafta sonra sözlenmeye cesaret edecek kadar yüreğime girdi. Hayattan, evlilikten beklentilerimizi anlattığımız anlarda öylesine samimi ve dürüsttü ki. Kendime şunu sormuştum: Bu insanla bir ömür geçirebilir miyim? O an bir emniyet ve şefkat hissi kaplamıştı içimi. Evet demiştim, evet; utangaçlıkla harmanlanmış her gülüşü; evet, evet dedirtiyordu bana.
Belki bir rüyaya kapılmıştım ilk zamanlar, evlilik sonrası bunalımlar yaşamıştım. Hiç hayal ettiğim gibi değildi. Sonra fark ettim, hayalim neydi ki benim? TV’lerde, romanlarda anlatılan nefis odaklı, abartılı, gerçek hayatta yaşanması imkânsız hikâyelerin peşine düşmüştü zihnim. Hayır dedim kendime, hayır. Bu bir zulüm, eşime, bu hayatta en sevdiğim insana karşı yaptığım bir zulüm. Sonra evliliği güzelleştirmeye dair seçkin kitaplar okudum. Anladım, çok hatalarım vardı ve hamdolsun geç değildi, telafi etme fırsatı verdi ve hala da veriyor Rabbim.
Ben onu çok sevdim. Bazen özlemek sebebiyle bunaltırcasına sevdim. İstedim hep yanımda olsun, daha çok şey paylaşalım. Tabi dünya fani, biliyorum yetmeyecek ki.
Ben onu bazen kırdım, hatta çok kırdım, incittim. Ama o öylesine beyefendi ki; beni, incitmemeye, kırmamaya, çocukça hallerimi görmemeye özen gösterdi.
Bazen dedim boşanalım, olmayacak, bir şeyler eksik gibi. Konuştu benimle sabahlara kadar, ben ağladım, anlattım o dinledi. Biliyorum çok kere içine attı sıkıntılarını, sadece gülümsedi bana. Elimi tuttu, teselli oldu. Kendi iç mücadelemi evliliğe mal etmeme konusunda destek oldu. Başörtü yasağı sebebiyle üniversiteyi bırakmak zorunda mı kaldın, gel şimdi serbest, helalinden, açık öğretimden oku, arkandayım dedi.
Rabbim bu arada bize çok güzel yaratılmış, babasının kopyası bir bebek hediye etti. Kızımızı bir ay koynunda uyuttu babası, çok gazı vardı bebeğimizin. Bazı gecelerde birlikte uyumadık; hiç yastığını alıp, odadan çekip gitmedi eşim, ben ısrar ettim çok kez. Sen git uyu, yarın işe gideceksin, zihnin dinlensin dedim. O bizi öptü ve dualarla gitti başka bir odada uyumaya.
Belki bana hiç çiçek almadı ya da özel bir günde hediye; ama sevmek bu değilmiş ki. Zorluklara beraber göğüs germek, birbirinden vaz geçmemek, hep motive etmek, saygı göstermek, kazandığın her lokmayı ailenle paylaşmakmış hakiki sevmek.
Ben onu çok sevdim.
Kalbime, telefon rehberime GÜNEŞİM diye yazdım.
Çünkü o, sıcacık, sevgi dolu yüreği, dinimizi daha iyi yaşamaya azmetmiş ruhuyla hep ısıtıyor gönlümü ve evimi.
Çünkü o, eve biraz geç gelse gecenin soğuğunu hisseder, bir yalnızlık hüznü kaplar içimi; taa ki zil çalana kadar, sonrası neşe ve mutluluk cıvıltıları.
Ve ben şahidim ki; o iyi bir kul, iyi bir eş, iyi bir baba, iyi bir evlat ve iyi bir damat.
Ben onu çok sevdim Rabbim; GÜNEŞİMİ cennetine, beni de GÜNEŞİM’in yanına koy lütfen.
Sümeyye
15 Yorum Yorum Yaz