İki Gözüm Ciğerim Seni Çok Sevdim
- 11-02-2014
- KATEGORİ Evlilik Hayatı
- YAZAR Sema Maraşlı
Sevginin emek isteyeceğini bilemeyecek kadar küçük yaşlarda tanıştım eşimle. Hani şu üstüne türküler yazılan, şarkılar söylenilen on yedili yaşlarda. Yaşın dertlere birkaç beden büyük olduğunu düşünür ya insan o çağlarda, işte tam da o zamanlarda çıktı karşıma ciğerimin sağ yarısı !
O acılı, ben gamlı, anlayan da yok bizi, arabeskiyle evli bulduk bir an da kendimizi. Kendimizce bizi dertlere gark edenler haliyle evinize hoş geldiniz nidalarıyla karşılamadılar. Hepsi bir heyecandan ibaretmiş cümlesini kurduracak kadar hoşluklarda yaşatmadılar. Kaçarak kurtulamıyor insan sıkıntılarından da malumunuz o yaşlarda bu tecrübe edilemiyor.
Çok şey öğrendik birlikte. Herkes kadar sorunlarımız, bir kısmımız kadar da mutluluklarımız. Hayatın öğrettikleri yetmedi daha fazlasını istedim.Üniversite de okumak, kurslara gitmek vs. Eşim o yıllarda garson olarak çalışıyor.
Memur bir ailenin kızıyım fakat büyük hayallerim var.Para, mal, mülk ya da şöhret değil. Kendimi bildim bileli annemin ‘’Çalışın kızım koca eline bakmayın.Kendi ayaklarınızın üstünde durun ‘’ öğretisiyle büyüdüm. Elde değil, damarlarıma kadar işlemiş, tek istediğim bu. İstemediği, onu aştığı halde elinden geleni yaptı.
Önce başka bir şehre Üniversite okumaya gittim. İlk dönem sonunda olamayacağını anlayıp bırakıp geldim. Sonra Açık Öğretimi bitirdim ve bir harman kurs belgesi!
Derken 20’li yaşlarda Rabbim her ikimize de hidayet nasip etti. Yaşantımız tamamen başka bir yöne evrildi; hayallerimizde, ideallerimizde. Ben yine kendimi ilme adadım, o ise benim için yaptıklarımla mutlu oldu, gurur duydu, destek oldu.
Yaşadığımız tüm olumsuzluklarda vardır bir hikmeti, teslimiyetiyle daha da çok sarıldık birbirimize.
Bir evladımız olmadı mesela. Kısırlıkla imtihan edilenlerdeniz belki ayetine iman ederek içimize akıttık gözyaşlarımızı diğerini üzmemek için. Ümmetin çocukları bizim de çocuklarımız oldu ve kendi evlatlarımız kadar acılarına yandık, yaralarını sarmaya çalıştık. Ama hiçbiri bizim değildi işte.
Gelen en nihayetinde ruhen de olsa bedenen de olsa bir gün ait olduğu yere dönüyordu.Bizim Ahmetimiz, Alimiz, Ömerimiz, Zeynebimiz sadece hayallerimizde kaldı. Üzüldük, hem de çok fakat asla birbirimizden vazgeçmedik. Elhamdulillah bir kere iman etmiştik ve daha Cennet vardı İnşaallah.
Zaman evliliğimizin başları sayılabilecek yıllar. Eşime karaciğer yetmezliği teşhisi kondu. İlerleme olasılığı çok yüksek ve Siroza da hazırlıklı olmak gerekiyor.Her şeye hazırlıklı olun diyor doktor. O sadece diyor, ben ise yaşarken ölüyorum. Hastalık her gün biraz daha ilerliyor. On seneyi devirdiğimiz yıllarda seyri de değişiyor acıların. Komalar başlıyor, bilinç kayıpları, ambulanslar, acil servisler.Panik yapmamayı öğreniyorum zamanla.
Bir köşede ilaçlar, raporlar ve çamaşırlarımızın olduğu bir çanta hazırda bekliyor. Hastahaneye gitmek sorun olduğu için zamanında alıp yüzüne bakmadığım ehliyetim gün yüzüne çıkıyor. Bir an da kendimi büyük bir şehrin trafiğinde ürkek bir o kadar da cesur araba kullanırken buluyorum. Kimseye eyvallah etmem, kocamı kimseye muhtaç etmem anaçlığına fena halde kapılıp gidiyorum.
Şuur kayıpları yaşıyor kısa kısa. Balkonu tuvalet sanan, arabada benzinlik arayan kocaman adam bir tek beni hatırlıyor o anlarda. Ve öyle bir an geliyor beni de hatırlayamaz oluyor. Üstüme yürüyor, bağırıyor ,çağırıyor. Kızmıyorum O’na . O kadar çaresiz ki küçük bir çocuk masumiyetiyle ne yaptığını bilmiyor. Sadece çok ağlıyorum, bir o kadar da dua ediyorum Rabbim beni yalnız bırakma diye.
Bir Ahmet kaya şarkısında ki gözüydüm O’nun, sonra da ciğeri. O bilerek üzmezdi beni. Geçecek diyordum. Ki artık tamam ciğer bulmanız gerekiyor denilene kadar. Kardeşlerinden umulan sonuç elde edilemeyince, bana da bakın demiştim tek bir an bile düşünmeden.Ve her şeyiyle uymuştu ciğerim eşime. Bizi birbirimize geçinelim diye örtü kılan Rabbim ciğerimi de eşime uygun kılmıştı.Ve yıllarca söz de ciğeri gerçekten ciğeri olacaktı.Uzun bir ameliyat ve sonrasında da çok zorlu bir süreç geçirdik. 6 ay oldu. Şu an her ikimiz ameliyatlı bir şekilde yine yan yanayız hamdolsun.Hala eşim için riskler mevcut. Ama şu an yaşıyor ya o her şeye değer.
Velhasıl en zor günlerimde eşim beni teselli etti, babamın ölüm haberini verdiğinde onun boynuna sarılarak sabır dedim, sevindiğimde de ona sarıldım kırıldığımda da. Kimse yokken de hep yanımdaydı.İtiraf ediyorum belki en sevdiğim rengi bilmez (ki bunun hiç kıstas olmayacağını bilecek yaşlardayım) ama bildikleri de bana yeter.
O benim ciğerimin sağ yarısı ve ben onu 22 senedir gerçekten çok sevdim. Şimdi anlıyorum ki sevmiyorum, yanılmışım, yanlış yapmışım dediğim zamanlarda bile hep sevmişim.
Bugün eşimin doğum günü ve inşaallah nefes aldığı her gün bundan sonra O’nun doğum günü… Seni Allah için çok seviyorum. Ben senden razıyım, Rabbimde senden razı olsun bizi Cennetinde de buluştursun inşallah.Unutma daha seninle Hacca Gideceğiz :) Sevda
www.cocukaile.net
O acılı, ben gamlı, anlayan da yok bizi, arabeskiyle evli bulduk bir an da kendimizi. Kendimizce bizi dertlere gark edenler haliyle evinize hoş geldiniz nidalarıyla karşılamadılar. Hepsi bir heyecandan ibaretmiş cümlesini kurduracak kadar hoşluklarda yaşatmadılar. Kaçarak kurtulamıyor insan sıkıntılarından da malumunuz o yaşlarda bu tecrübe edilemiyor.
Çok şey öğrendik birlikte. Herkes kadar sorunlarımız, bir kısmımız kadar da mutluluklarımız. Hayatın öğrettikleri yetmedi daha fazlasını istedim.Üniversite de okumak, kurslara gitmek vs. Eşim o yıllarda garson olarak çalışıyor.
Memur bir ailenin kızıyım fakat büyük hayallerim var.Para, mal, mülk ya da şöhret değil. Kendimi bildim bileli annemin ‘’Çalışın kızım koca eline bakmayın.Kendi ayaklarınızın üstünde durun ‘’ öğretisiyle büyüdüm. Elde değil, damarlarıma kadar işlemiş, tek istediğim bu. İstemediği, onu aştığı halde elinden geleni yaptı.
Önce başka bir şehre Üniversite okumaya gittim. İlk dönem sonunda olamayacağını anlayıp bırakıp geldim. Sonra Açık Öğretimi bitirdim ve bir harman kurs belgesi!
Derken 20’li yaşlarda Rabbim her ikimize de hidayet nasip etti. Yaşantımız tamamen başka bir yöne evrildi; hayallerimizde, ideallerimizde. Ben yine kendimi ilme adadım, o ise benim için yaptıklarımla mutlu oldu, gurur duydu, destek oldu.
Yaşadığımız tüm olumsuzluklarda vardır bir hikmeti, teslimiyetiyle daha da çok sarıldık birbirimize.
Bir evladımız olmadı mesela. Kısırlıkla imtihan edilenlerdeniz belki ayetine iman ederek içimize akıttık gözyaşlarımızı diğerini üzmemek için. Ümmetin çocukları bizim de çocuklarımız oldu ve kendi evlatlarımız kadar acılarına yandık, yaralarını sarmaya çalıştık. Ama hiçbiri bizim değildi işte.
Gelen en nihayetinde ruhen de olsa bedenen de olsa bir gün ait olduğu yere dönüyordu.Bizim Ahmetimiz, Alimiz, Ömerimiz, Zeynebimiz sadece hayallerimizde kaldı. Üzüldük, hem de çok fakat asla birbirimizden vazgeçmedik. Elhamdulillah bir kere iman etmiştik ve daha Cennet vardı İnşaallah.
Zaman evliliğimizin başları sayılabilecek yıllar. Eşime karaciğer yetmezliği teşhisi kondu. İlerleme olasılığı çok yüksek ve Siroza da hazırlıklı olmak gerekiyor.Her şeye hazırlıklı olun diyor doktor. O sadece diyor, ben ise yaşarken ölüyorum. Hastalık her gün biraz daha ilerliyor. On seneyi devirdiğimiz yıllarda seyri de değişiyor acıların. Komalar başlıyor, bilinç kayıpları, ambulanslar, acil servisler.Panik yapmamayı öğreniyorum zamanla.
Bir köşede ilaçlar, raporlar ve çamaşırlarımızın olduğu bir çanta hazırda bekliyor. Hastahaneye gitmek sorun olduğu için zamanında alıp yüzüne bakmadığım ehliyetim gün yüzüne çıkıyor. Bir an da kendimi büyük bir şehrin trafiğinde ürkek bir o kadar da cesur araba kullanırken buluyorum. Kimseye eyvallah etmem, kocamı kimseye muhtaç etmem anaçlığına fena halde kapılıp gidiyorum.
Şuur kayıpları yaşıyor kısa kısa. Balkonu tuvalet sanan, arabada benzinlik arayan kocaman adam bir tek beni hatırlıyor o anlarda. Ve öyle bir an geliyor beni de hatırlayamaz oluyor. Üstüme yürüyor, bağırıyor ,çağırıyor. Kızmıyorum O’na . O kadar çaresiz ki küçük bir çocuk masumiyetiyle ne yaptığını bilmiyor. Sadece çok ağlıyorum, bir o kadar da dua ediyorum Rabbim beni yalnız bırakma diye.
Bir Ahmet kaya şarkısında ki gözüydüm O’nun, sonra da ciğeri. O bilerek üzmezdi beni. Geçecek diyordum. Ki artık tamam ciğer bulmanız gerekiyor denilene kadar. Kardeşlerinden umulan sonuç elde edilemeyince, bana da bakın demiştim tek bir an bile düşünmeden.Ve her şeyiyle uymuştu ciğerim eşime. Bizi birbirimize geçinelim diye örtü kılan Rabbim ciğerimi de eşime uygun kılmıştı.Ve yıllarca söz de ciğeri gerçekten ciğeri olacaktı.Uzun bir ameliyat ve sonrasında da çok zorlu bir süreç geçirdik. 6 ay oldu. Şu an her ikimiz ameliyatlı bir şekilde yine yan yanayız hamdolsun.Hala eşim için riskler mevcut. Ama şu an yaşıyor ya o her şeye değer.
Velhasıl en zor günlerimde eşim beni teselli etti, babamın ölüm haberini verdiğinde onun boynuna sarılarak sabır dedim, sevindiğimde de ona sarıldım kırıldığımda da. Kimse yokken de hep yanımdaydı.İtiraf ediyorum belki en sevdiğim rengi bilmez (ki bunun hiç kıstas olmayacağını bilecek yaşlardayım) ama bildikleri de bana yeter.
O benim ciğerimin sağ yarısı ve ben onu 22 senedir gerçekten çok sevdim. Şimdi anlıyorum ki sevmiyorum, yanılmışım, yanlış yapmışım dediğim zamanlarda bile hep sevmişim.
Bugün eşimin doğum günü ve inşaallah nefes aldığı her gün bundan sonra O’nun doğum günü… Seni Allah için çok seviyorum. Ben senden razıyım, Rabbimde senden razı olsun bizi Cennetinde de buluştursun inşallah.Unutma daha seninle Hacca Gideceğiz :) Sevda
www.cocukaile.net
13 Yorum Yorum Yaz