Benim Diplomam Senin Diplomanı Döver!
- 10-07-2019
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
Okuyucularım bilirler; sataşmalara, hakaretlere cevap vermem yine vermeyecektim fakat şu diploma kibri üzerine üç beş kelam etmesem içimde kalır diye yazmaya başladım.
Aileyi yok edecek politikaları desteleyen, KADEM i eleştirdiğim için KADEM ciler tarafından twitter da saldırıya uğradım. Bunca zaman beni duymamış gibi yapıyorlar, görmezden gelmeye çalışıyorlardı fakat en son aileye sahip çıkan insanların sayısının arttığı görünce patlamışlar. Hakaretler, iftiralar, saçmalıklar…
İçlerinden en saçma olan da “Hangi vasıfla yazıp çiziyormuşum, üniversite diplomamın YÖK ten denkliği bile yokmuş.” oldu.
Bunu da bir ilde diş hekimi olan KADEM başkanı söylüyor. Tüh ya. Çök üzüldüm şimdi. Dt beni diplomasıyla dövdü:)) YÖK ün tanıdığı diplomam olsaydı ezilir miydim böyle. Vay bana!
Sonra bir de “internet üzerinden aldığı eğitimle..” demiş. İnsan bir şeyi yazmadan azıcık araştırır emek verir sonra mahcup olmamak için. Evet bitirdiğim Newport Üniversite'si son yıllarda sadece internet üzerinden eğitim veriyor fakat ilk açıldığı zaman başörtülü olarak gidilebilen ilk özel üniversitelerden biriydi ve derslere çok iyi hocalar geliyordu.
Zaten diploma için gitmedim ben okula, denkliği de hiç umurumda olmadı. Ben kitap yazıyorum, “Davranış Bilimleri” okumam beni geliştirir, iyi olur diye gittim. İyi ki de gitmişim o okulda “Kadın Psikolojisi” dersinde kadın erkek arasında cinsiyet farklılığını öğrenmek hayatımda dönüm noktası oldu ve farkında bile olmadığım gizli feministliğimden kurtuldum. Allah'a bin şükür. Yoksa şimdi KADEM cilerle aynı safta olabilirdim. Rabbim bu bilgiyi başka bir yerde de karşıma çıkarabilirdi. Nasip oradaymış.
Fakat esas problem şu ki ben hiç üniversite de okumamış olabilirdim. Ne zamandan beri yazar olmak için üniversite diploması gerekli olmaya başladı!
Ayrıca benim aile konusunu savunmamın yazarlıkla da alakası yok. Bir mümin olarak görevimi yapıyorum. İyiliği emretmek, kötülükten nehyetmek, mazlumun yanında olmak, haksızlık karşısında susmamak… Bunlar için de diplomaya gerek yok. Hiç okula gitmemiş fakat kendini yetiştirmiş biri de olabilirdim. Diploma kibrinden, ondan daha kötüsü statü kibrinden Allah'a sığınmak lazım.
Kısacası YÖK ün tanıdığı diplomanız sizin olsun. Ahiret aleminde YÖK diploması olanlara geçiş üstünlüğü verselerdi “vay benim niye yok” diye ancak o zaman üzülürdüm.
Bir de “hangi vasıfla uzmanı olmadığı konularda konferanslar veriyor” demiş. Çocuk ve Aile konusunda 16 kitap yazmış olamam yeterli gelmemiş. Ayrıca merak etmesinler konferans vermeye çok hevesli değilim. Zaten çok az konferans veriyorum bunun yerine yazmayı tercih ediyorum.
Yazı yazacağıma gidip Kur’an Kursu hocalığı yapmalıymışım, hocalık daha mı değersizmiş. Dt hanım sanki çocuk kandırıyor. Hocalık elbette çok değerli, gurur duyuyorum fakat şu an yaptığım iş de çok değerli benim adıma merak etmesinler. Beni susturmak için “hocalığına dön sen ne işin var yazarlıkta” demiş olmuş. Oysa bilseler ben yıllarca çıkmadığım televizyona sırf ortalık feministlere kalmasın diye çıkmaya başladım.
Bir de KADEM e iftira attığımı söylemiş dt hanım. Hangi konuda iftira attığımı söylememiş. KADEM in yaptıkları ortada zaten iftira falan yok. Hayır madem iftira attığımı düşünüyor desin ki “şunu şunu söylemiş o işin aslı bu…” Cevap versin. Yok. Çünkü aslında haksız olduklarını biliyorlar. KADEM sadece kadın tarafından olayları değerlendirerek cinsiyetçi davranıyor, hem kadınlara hem erkeklere zarar veriyor.
İddialara cevap vereceğine kendi ve avaneleri bana iftiralar atmışlar: Erkeklerin hınca hınç olduğu salonlarda konuşma yapıyormuşum. Terbiyesiz. Aklınca bel altı vurmaya çalışıyor. Eğitimlerimi sadece hanımlarla yapıyorum. Konferanslarımın yüzde doksanı sadece hanımlarla. Çok nadir olarak aile seminerleri oluyor, ona da karı-koca birlikte geliyorlar.
Bunu da kendimi savunmak için söylemiyorum KADEM in iki yüzlülüğünü göstermek için yazıyorum. Hani kadınlar çalışsın, güçlü olsun, hani çocuklar kreşe kadınlar iş hayatına hani kadınlar yönetici olsun, hani kadınlar camide erkeklerden geri kalmasın, hani devlet başkanı kadın olabilir, diyordunuz ne oldu? Neredeyse kadınların çalışması, twitter da yazması haram diyecekler konu ben olunca. Ne çok korkmuşsunuz ya. Ama ben sizden hiç korkmuyorum.
Sonra soyadıma takmışlar. Soyadımla gurur duyuyorum çünkü benim için özel bir anlamı var. Gençliğimi Necip Fazıl (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) şiirleri ezberleyerek geçirmiş, dava şuurunu ondan öğrenmiş biri olarak Necip Fazıl’ın Maraşlı olmasından hep içten içe gurur duydum. Ve yedi güzel adam gibi, Abdurrahim Karakoç gibi değerli insanların çıktığı Maraş’ın adını yazarlık hayatımda taşımak istedim, bir dönem resmi olarak da değiştirmiştim, sizin için bir mahsuru mu var!
Bunun dışında özel hayatımla ilgili atılan çamurlara hakaretlere hiç cevap vermeyeceğim, bu konuda kendime verilmiş sözüm var. İftiralara cevap vereceğim diye özel hayatımı insanlara anlatmam çok gereksiz olur. Boşanmış olabilirim, evli olabilirim kimseyi ilgilendirmez. Magazin programı yapmıyoruz, Ben hiçbir KADEM cinin özel hayatı ile ilgilenmiyorum, herkes kendi hayatına baksın.
Geçmiş yıllarda bir yıl yazı yazdığım Haber 7 den Papa ile Mısırlı imamın foto montajla öpüşme fotoğrafını yayınladıkları için tepki gösterip ayrıldığımdan sonra iftiralar arttı. Yazarlar ve basın camiasında dönen aşağılamalar, karalamalar, iftiralar… İftira atanlar iftiralarında boğulsunlar.
Bazen benimle röportaja gelen gazeteciler soruyorlardı. En basiti “kocanız iflas etmiş onu terk etmişsiniz...” saçmalıklarıyla başlayan hiç adını duymadığım insanlarla evlendirip boşandırmalar falan bir dizi yalan dolan. Gazetecilere “yok öyle bir şey olmadı” diyorum ama “çok güvenilir birinden duyduk” diyorlardı. Nerdeyse beni inandıracaklardı yaşamadığım şeylere. En son iyice anlatınca yalan olduğun anlıyorlardı.
Ayrıca bir de İslam'ın aile ile ilgili hükümlerini anlattığım için, dininden utanan, dinin hükümlerini hatırlattığım için benden nefret eden bir başörtülü feminist tayfa da oluştu. Onların da hakaretleri, iftiraları...
Sonra baktım internette bir sürü hakkımda pek çok küfür hakaret ve gerçek olmayan şeyler var. Küfürlere cevap vermeyi hiç düşünmedim, onların seviyesine inmeyi Müslüman bir hanım olarak kendime yakıştıramam, küfürler sahiplerine açılmadan paketle iade. Fakat iftiralara önce cevap vermeyi düşündüm, sonra dedim ben bunlarla baş edemem, enerjimi de gereksiz yere harcamayayım, Rabbime havale edip işime bakayım. Ben kalemin hakkını vermeye çalışayım.
Bazen iftiracılardan mesajlar aldığım oluyor “Sema hanım hakkınızı helal edin” diye. Ben onları Allah’a havale ettim. Rabbim onlar için ne uygun görürse razıyım.
Dt. hanım bana “Aldığın vebalin farkında bile olacak kadar bilgi ve birikime sahip olmayabilirsin.” diye seslenmiş. Alınan vebalin farkında olmak için bilgi yeterli olsaydı YÖK ün tanıdığı üniversiteleri bitiren KADEM ciler aldıkları vebalin farkında olurlar bir an önce tövbe ederlerdi.
Aldığın vebalin farkında olmak için vicdan lazım. O da bende var çok şükür, benim adıma hiç merak etmeyin. Kendi veballerinizi düşünün.
Bir de "Asfalta ölüleri serilen kadınların veballeri sizin boynunuza" demiş. Niye benim boynumaymış. Ben insan haklarını savunuyorum, kadın-erkek diye bir taraf için özel haklar isteyip cinsiyetçilik yapmıyorum.
İstanbul sözleşmesini ve 6284 ü savunan sizsiniz. Bu sözleşmeden sonra kaç kat arttı kadın cinayetleri. Bunları gördüğünüz halde hâlâ İstanbul Sözleşmesini destekliyorsunuz. Siz elinize bulaşmış masumların kanına bakın.
Dt. hanımın en çok zoruna giden de şu olmuş: “Bir müfterinin peşine düşen akademik ünvanlı abiler siz de mi bilimsel bilginin ne olduğunu bilmiyorsunuz” diye akademik ünvanı olup bana destek olanlara teessüf etmiş.
Sayın Dt. Çok şükür memleket senin gibi ünvan görgüsüzleri ile dolu değil. Ayrıca onlar bilimsel bilgiye değil, Allah’a taptıklarından haksızlık karşısında susmamak için bana destek oluyorlar. Sen bilimsel bilgiye tapmaya devam et.
Konu ile bağlantılı yazım:
Haber 7 yi bırakma sebebim: http://www.cocukaile.net/haber-7-yi-birakma-sebebim/
Aileyi yok edecek politikaları desteleyen, KADEM i eleştirdiğim için KADEM ciler tarafından twitter da saldırıya uğradım. Bunca zaman beni duymamış gibi yapıyorlar, görmezden gelmeye çalışıyorlardı fakat en son aileye sahip çıkan insanların sayısının arttığı görünce patlamışlar. Hakaretler, iftiralar, saçmalıklar…
İçlerinden en saçma olan da “Hangi vasıfla yazıp çiziyormuşum, üniversite diplomamın YÖK ten denkliği bile yokmuş.” oldu.
Bunu da bir ilde diş hekimi olan KADEM başkanı söylüyor. Tüh ya. Çök üzüldüm şimdi. Dt beni diplomasıyla dövdü:)) YÖK ün tanıdığı diplomam olsaydı ezilir miydim böyle. Vay bana!
Sonra bir de “internet üzerinden aldığı eğitimle..” demiş. İnsan bir şeyi yazmadan azıcık araştırır emek verir sonra mahcup olmamak için. Evet bitirdiğim Newport Üniversite'si son yıllarda sadece internet üzerinden eğitim veriyor fakat ilk açıldığı zaman başörtülü olarak gidilebilen ilk özel üniversitelerden biriydi ve derslere çok iyi hocalar geliyordu.
Zaten diploma için gitmedim ben okula, denkliği de hiç umurumda olmadı. Ben kitap yazıyorum, “Davranış Bilimleri” okumam beni geliştirir, iyi olur diye gittim. İyi ki de gitmişim o okulda “Kadın Psikolojisi” dersinde kadın erkek arasında cinsiyet farklılığını öğrenmek hayatımda dönüm noktası oldu ve farkında bile olmadığım gizli feministliğimden kurtuldum. Allah'a bin şükür. Yoksa şimdi KADEM cilerle aynı safta olabilirdim. Rabbim bu bilgiyi başka bir yerde de karşıma çıkarabilirdi. Nasip oradaymış.
Fakat esas problem şu ki ben hiç üniversite de okumamış olabilirdim. Ne zamandan beri yazar olmak için üniversite diploması gerekli olmaya başladı!
Ayrıca benim aile konusunu savunmamın yazarlıkla da alakası yok. Bir mümin olarak görevimi yapıyorum. İyiliği emretmek, kötülükten nehyetmek, mazlumun yanında olmak, haksızlık karşısında susmamak… Bunlar için de diplomaya gerek yok. Hiç okula gitmemiş fakat kendini yetiştirmiş biri de olabilirdim. Diploma kibrinden, ondan daha kötüsü statü kibrinden Allah'a sığınmak lazım.
Kısacası YÖK ün tanıdığı diplomanız sizin olsun. Ahiret aleminde YÖK diploması olanlara geçiş üstünlüğü verselerdi “vay benim niye yok” diye ancak o zaman üzülürdüm.
Bir de “hangi vasıfla uzmanı olmadığı konularda konferanslar veriyor” demiş. Çocuk ve Aile konusunda 16 kitap yazmış olamam yeterli gelmemiş. Ayrıca merak etmesinler konferans vermeye çok hevesli değilim. Zaten çok az konferans veriyorum bunun yerine yazmayı tercih ediyorum.
Yazı yazacağıma gidip Kur’an Kursu hocalığı yapmalıymışım, hocalık daha mı değersizmiş. Dt hanım sanki çocuk kandırıyor. Hocalık elbette çok değerli, gurur duyuyorum fakat şu an yaptığım iş de çok değerli benim adıma merak etmesinler. Beni susturmak için “hocalığına dön sen ne işin var yazarlıkta” demiş olmuş. Oysa bilseler ben yıllarca çıkmadığım televizyona sırf ortalık feministlere kalmasın diye çıkmaya başladım.
Bir de KADEM e iftira attığımı söylemiş dt hanım. Hangi konuda iftira attığımı söylememiş. KADEM in yaptıkları ortada zaten iftira falan yok. Hayır madem iftira attığımı düşünüyor desin ki “şunu şunu söylemiş o işin aslı bu…” Cevap versin. Yok. Çünkü aslında haksız olduklarını biliyorlar. KADEM sadece kadın tarafından olayları değerlendirerek cinsiyetçi davranıyor, hem kadınlara hem erkeklere zarar veriyor.
İddialara cevap vereceğine kendi ve avaneleri bana iftiralar atmışlar: Erkeklerin hınca hınç olduğu salonlarda konuşma yapıyormuşum. Terbiyesiz. Aklınca bel altı vurmaya çalışıyor. Eğitimlerimi sadece hanımlarla yapıyorum. Konferanslarımın yüzde doksanı sadece hanımlarla. Çok nadir olarak aile seminerleri oluyor, ona da karı-koca birlikte geliyorlar.
Bunu da kendimi savunmak için söylemiyorum KADEM in iki yüzlülüğünü göstermek için yazıyorum. Hani kadınlar çalışsın, güçlü olsun, hani çocuklar kreşe kadınlar iş hayatına hani kadınlar yönetici olsun, hani kadınlar camide erkeklerden geri kalmasın, hani devlet başkanı kadın olabilir, diyordunuz ne oldu? Neredeyse kadınların çalışması, twitter da yazması haram diyecekler konu ben olunca. Ne çok korkmuşsunuz ya. Ama ben sizden hiç korkmuyorum.
Sonra soyadıma takmışlar. Soyadımla gurur duyuyorum çünkü benim için özel bir anlamı var. Gençliğimi Necip Fazıl (Allah’ın rahmeti üzerine olsun) şiirleri ezberleyerek geçirmiş, dava şuurunu ondan öğrenmiş biri olarak Necip Fazıl’ın Maraşlı olmasından hep içten içe gurur duydum. Ve yedi güzel adam gibi, Abdurrahim Karakoç gibi değerli insanların çıktığı Maraş’ın adını yazarlık hayatımda taşımak istedim, bir dönem resmi olarak da değiştirmiştim, sizin için bir mahsuru mu var!
Bunun dışında özel hayatımla ilgili atılan çamurlara hakaretlere hiç cevap vermeyeceğim, bu konuda kendime verilmiş sözüm var. İftiralara cevap vereceğim diye özel hayatımı insanlara anlatmam çok gereksiz olur. Boşanmış olabilirim, evli olabilirim kimseyi ilgilendirmez. Magazin programı yapmıyoruz, Ben hiçbir KADEM cinin özel hayatı ile ilgilenmiyorum, herkes kendi hayatına baksın.
Geçmiş yıllarda bir yıl yazı yazdığım Haber 7 den Papa ile Mısırlı imamın foto montajla öpüşme fotoğrafını yayınladıkları için tepki gösterip ayrıldığımdan sonra iftiralar arttı. Yazarlar ve basın camiasında dönen aşağılamalar, karalamalar, iftiralar… İftira atanlar iftiralarında boğulsunlar.
Bazen benimle röportaja gelen gazeteciler soruyorlardı. En basiti “kocanız iflas etmiş onu terk etmişsiniz...” saçmalıklarıyla başlayan hiç adını duymadığım insanlarla evlendirip boşandırmalar falan bir dizi yalan dolan. Gazetecilere “yok öyle bir şey olmadı” diyorum ama “çok güvenilir birinden duyduk” diyorlardı. Nerdeyse beni inandıracaklardı yaşamadığım şeylere. En son iyice anlatınca yalan olduğun anlıyorlardı.
Ayrıca bir de İslam'ın aile ile ilgili hükümlerini anlattığım için, dininden utanan, dinin hükümlerini hatırlattığım için benden nefret eden bir başörtülü feminist tayfa da oluştu. Onların da hakaretleri, iftiraları...
Sonra baktım internette bir sürü hakkımda pek çok küfür hakaret ve gerçek olmayan şeyler var. Küfürlere cevap vermeyi hiç düşünmedim, onların seviyesine inmeyi Müslüman bir hanım olarak kendime yakıştıramam, küfürler sahiplerine açılmadan paketle iade. Fakat iftiralara önce cevap vermeyi düşündüm, sonra dedim ben bunlarla baş edemem, enerjimi de gereksiz yere harcamayayım, Rabbime havale edip işime bakayım. Ben kalemin hakkını vermeye çalışayım.
Bazen iftiracılardan mesajlar aldığım oluyor “Sema hanım hakkınızı helal edin” diye. Ben onları Allah’a havale ettim. Rabbim onlar için ne uygun görürse razıyım.
Dt. hanım bana “Aldığın vebalin farkında bile olacak kadar bilgi ve birikime sahip olmayabilirsin.” diye seslenmiş. Alınan vebalin farkında olmak için bilgi yeterli olsaydı YÖK ün tanıdığı üniversiteleri bitiren KADEM ciler aldıkları vebalin farkında olurlar bir an önce tövbe ederlerdi.
Aldığın vebalin farkında olmak için vicdan lazım. O da bende var çok şükür, benim adıma hiç merak etmeyin. Kendi veballerinizi düşünün.
Bir de "Asfalta ölüleri serilen kadınların veballeri sizin boynunuza" demiş. Niye benim boynumaymış. Ben insan haklarını savunuyorum, kadın-erkek diye bir taraf için özel haklar isteyip cinsiyetçilik yapmıyorum.
İstanbul sözleşmesini ve 6284 ü savunan sizsiniz. Bu sözleşmeden sonra kaç kat arttı kadın cinayetleri. Bunları gördüğünüz halde hâlâ İstanbul Sözleşmesini destekliyorsunuz. Siz elinize bulaşmış masumların kanına bakın.
Dt. hanımın en çok zoruna giden de şu olmuş: “Bir müfterinin peşine düşen akademik ünvanlı abiler siz de mi bilimsel bilginin ne olduğunu bilmiyorsunuz” diye akademik ünvanı olup bana destek olanlara teessüf etmiş.
Sayın Dt. Çok şükür memleket senin gibi ünvan görgüsüzleri ile dolu değil. Ayrıca onlar bilimsel bilgiye değil, Allah’a taptıklarından haksızlık karşısında susmamak için bana destek oluyorlar. Sen bilimsel bilgiye tapmaya devam et.
Konu ile bağlantılı yazım:
Haber 7 yi bırakma sebebim: http://www.cocukaile.net/haber-7-yi-birakma-sebebim/
32 Yorum Yorum Yaz