Bir de Burdan Bakınca
- 12-05-2014
- KATEGORİ Tuğba Akbey İnan
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Bizim kuşağın yetiştirdiği çocukların nasıl olduğunu Rabbim nasip ederse on beş yirmi yıl sonra göreceğiz. Muhtemelen yine “ne oldu bu gençlere, eskiden biz böyle miydik” deriz ama yine de bu cümleleri kurmak istemeyenler için epey zaman var.
Şu anın gençleri ailelerin “bu dönem imam hatiplerde katsayı uygulaması var, biz çocuğumuzu düz liseye verelim de üniversiteye giderken puanları düşmesin” denilen kuşağı…
Yani bir taraftan ailede veremediğini okulda kapatmaya çalışan anne ve babaların mesele dünyevi kaygılar olunca hepten bu işi boşladıkları dönemin ürünlerini toplama zamanı…
Şartlar böyleyken gençlere kızabilir miyiz biz? Oysa biraz düşününce yalnızca “statü” isteyen ebeveynlerin duaları kabul olmuş oldu. Ama görünen o ki; bu da mutlu etmiyor onları…
Ayrıca çocuğunu üniversiye girerken puanı kırılmasın diye başka okula veren ailelerin kayınvalide- kayınpeder olma zamanları da geldi…
Sanırım bir dönemin “izim”lerinin, tv dizileriyle verilmek istenen mesajlarının , üste söylediğim kırılmalarının meyvelerini toplamaya başladık ki; kimsenin gençleri evlendirmek gibi bir kaygısı da yok. Özellikle eve para getiriyorsa gencimiz “ ne gerek var, nerden çıktı evlilik” demeye başladı aileler…
Bunu epeydir internette yapılan paylaşımlardan, etrafta gözlemlediklerimden görebiliyorum. Eskiden de kıskanırdı anneler erkek evlatlarını ama bu yine de onları baş göz etmelerine mani olmazdı. Eskiden de kayınvalide-gelin sorunları vardı ama kızlar için bu derece “fobik” bir duruma dönüşmemişti.
Nureddin Yıldız Hoca “Erkektir yapar diyen babalar ile, ben yaşamadım kızım yaşasın diyen anneler sebebiyle böyle bir nesil yetişti” tespitinde bulunuyor. Görünen o ki haklı…
Muhafazakar bir yaşam biçimini sergilemiş aileler şöyle kendilerine dönüp baksalar, olaylara ve sıkıntılara karşı geliştirdikleri reflekslere oldukça dünyevi olduğunu görürler. Kimse “mü’mine yakışan duruş” neresidir diye sormuyor nerdeyse. Bir ömrün tüm rollerini kuşatıcı bir yanı yokmuş gibi davranıyor. Dolayısıyla bu ailelere, çocuk terbiyesine , komşuluğa, güvene, eşin ailesiyle olan ilişkilere yansıyor.
**
Biz imam hatipteyken yıllarca “her koyun kendi bacağından asılır” sözünün yanlışığının altı çizildi durdu. “Ama sonra kokusu tüm mahalleyi sarar” diye ısrarla belirtti hocalarımız. Görünen o ki, biz de geçmişin kokusunu yaşamaktayız şimdilerde…
Ve şikayet ettiğimiz, beğenmedğimiz gençlerimiz çocuklarımızın öğretmeni, doktoru, işçisi, hukukçusu,eşi olacaklar bir süre sonra…
Tam da bu sebeple şimdiki zamanda bize emanet edilen çocuklarımıza nasıl örnek olduğumuza bakma zamanı…Çocuklarımız için bir gelecek hayali kurarken salt dünyevi bir kaygı ile mi yaklaşıyoruz sorma vakti…
Zaman hızla geçiyor yoksa… Her şey yolunda nasıl olsa bugünlerde diye kendimizi rehavete kaptırmayalım diye hatırlatmak ve meselelere bir de bu penceren bakın isterim.
tugbaakbeyinan@gmail.com
Şu anın gençleri ailelerin “bu dönem imam hatiplerde katsayı uygulaması var, biz çocuğumuzu düz liseye verelim de üniversiteye giderken puanları düşmesin” denilen kuşağı…
Yani bir taraftan ailede veremediğini okulda kapatmaya çalışan anne ve babaların mesele dünyevi kaygılar olunca hepten bu işi boşladıkları dönemin ürünlerini toplama zamanı…
Şartlar böyleyken gençlere kızabilir miyiz biz? Oysa biraz düşününce yalnızca “statü” isteyen ebeveynlerin duaları kabul olmuş oldu. Ama görünen o ki; bu da mutlu etmiyor onları…
Ayrıca çocuğunu üniversiye girerken puanı kırılmasın diye başka okula veren ailelerin kayınvalide- kayınpeder olma zamanları da geldi…
Sanırım bir dönemin “izim”lerinin, tv dizileriyle verilmek istenen mesajlarının , üste söylediğim kırılmalarının meyvelerini toplamaya başladık ki; kimsenin gençleri evlendirmek gibi bir kaygısı da yok. Özellikle eve para getiriyorsa gencimiz “ ne gerek var, nerden çıktı evlilik” demeye başladı aileler…
Bunu epeydir internette yapılan paylaşımlardan, etrafta gözlemlediklerimden görebiliyorum. Eskiden de kıskanırdı anneler erkek evlatlarını ama bu yine de onları baş göz etmelerine mani olmazdı. Eskiden de kayınvalide-gelin sorunları vardı ama kızlar için bu derece “fobik” bir duruma dönüşmemişti.
Nureddin Yıldız Hoca “Erkektir yapar diyen babalar ile, ben yaşamadım kızım yaşasın diyen anneler sebebiyle böyle bir nesil yetişti” tespitinde bulunuyor. Görünen o ki haklı…
Muhafazakar bir yaşam biçimini sergilemiş aileler şöyle kendilerine dönüp baksalar, olaylara ve sıkıntılara karşı geliştirdikleri reflekslere oldukça dünyevi olduğunu görürler. Kimse “mü’mine yakışan duruş” neresidir diye sormuyor nerdeyse. Bir ömrün tüm rollerini kuşatıcı bir yanı yokmuş gibi davranıyor. Dolayısıyla bu ailelere, çocuk terbiyesine , komşuluğa, güvene, eşin ailesiyle olan ilişkilere yansıyor.
**
Biz imam hatipteyken yıllarca “her koyun kendi bacağından asılır” sözünün yanlışığının altı çizildi durdu. “Ama sonra kokusu tüm mahalleyi sarar” diye ısrarla belirtti hocalarımız. Görünen o ki, biz de geçmişin kokusunu yaşamaktayız şimdilerde…
Ve şikayet ettiğimiz, beğenmedğimiz gençlerimiz çocuklarımızın öğretmeni, doktoru, işçisi, hukukçusu,eşi olacaklar bir süre sonra…
Tam da bu sebeple şimdiki zamanda bize emanet edilen çocuklarımıza nasıl örnek olduğumuza bakma zamanı…Çocuklarımız için bir gelecek hayali kurarken salt dünyevi bir kaygı ile mi yaklaşıyoruz sorma vakti…
Zaman hızla geçiyor yoksa… Her şey yolunda nasıl olsa bugünlerde diye kendimizi rehavete kaptırmayalım diye hatırlatmak ve meselelere bir de bu penceren bakın isterim.
tugbaakbeyinan@gmail.com
3 Yorum Yorum Yaz