Bir Ramazan Hikayesi

tuğbaBir Ramazan’ı daha ardımızda bıraktık. Ramazan başında eğitim grubumdaki arkadaşlarla sosyal medya ve whatsapp orucuna da niyetlendiğimizi yazmıştım. Bayram itibariyle kendimize verdiğimiz süre doldu. Bu uzaklığın kendi iç dünyamdaki etkilerinden bahsedeceğim inşallah.


Tabi öncelikle herkese Hayırlı Bayramlar diliyorum. Trafik ve iletişim kazalarının, “ Senin annen de daha çok kaldık” tartışmalarının, “ Onlar geçen bayram bize gelmemişti” hesaplarının, “ Ben onunla küsüm” kibrinin olmadığı bir bayram geçirmeyi dilerim herkes için. Huzurla, hayırla yad ettiğimiz bayramlardan olur inşallah bu bayram. Çocuklarımızın iç dünyasında da güzel anılar albümünde yer alır, yetişkinliklerinde hatırlayıp mutlu olurlar inşallah bu bayramı düşünüp.

Gelelim ardımızda bıraktığımız vakitlerin nasıl geçtiğine. Aslında yaptığımız şeyden çok mühim bir şeymiş gibi söz etmek istemem. Ama kabul edersiniz ki teknoloji hayatımıza bir şekilde girince , hep varmış gibi bir algımız olduğu için , öncesi hiç yokmuş, onsuz olmazmış gibi bir durumla hareket ediyoruz. Bir süre sonra vücudumuzdaki bir organ gibi taşıyoruz iç dünyamızda ve hayatımızda teknolojiyi. Beğeni, yorum, mesaj, kim nereye gitmiş derdi olmadan, bir alışkanlığı terk ediyor olmanın bilinciyle bunu hayata geçiriyor olmak bu yüzden anlamlı geliyor bana. Özellikle büyük kızımın şahitliği benim için önemliydi.

Aynı zamanda kendi küçük dünyamda geçirmek de uzak kaldığım bir şeydi. Kim ne paylaşmış, nereye gitmiş, ne yapmış bilmeden geçirilen günlerdi. Sanırım bu sebeple uzun zamandan sonra sakin, sükûnetli, nasıl geçtiğini anlamadığım bir Ramazan geçirdim. Uyarı mesajlarına aklım gitmeden yaptım tüm işleri. Telefon elimdeyse boş boş dolanmak yerine bu zamanı eğitim programları seyretmek ve dinlemek ile geçirdim. Hem önümüzdeki dönem için zihnimdeki şeylerin netleşmesine sebep oldu bu süreç hem de bereketli geçmesine vesile oldu.

Gittiğim bağımlılık eğitiminden sonra bir kez daha fark ettim ki, her an her şeye bağımlı olmaya müsait bir yanımız var. Duygularımızın iniş çıkışları bunu kolaylaştırıyor da üstelik. Biz madde kullanmadığımız için kendimizi zararsız zannetsek de, aslında yemin edilen ve hüsranda olduğumuz bildirilen zamanda, kendimizi kaybediyoruz sıkça. “Kendini bilen Rabbini bilir “ diyorsa Kudsi hadis de Efendimiz (s.a.v) kendimizi kaybettiğimiz yerden çekip çıkarmakta önemli sorumluluklarımızdan olsun isterim.

Elbette bu uzaklıklar her zaman bir risk taşıyor. Eski haline dönmek, daha fazla elden düşürmemek gibi. Ama bunu bilerek, farkında olarak adım atmak da bir tercih. Her adımı paylaşmayı düşünmek, fotoğrafları hemen birilerine göndermek yerine, zihnimize ve kalbimize almayı hatırlatmak gerek sıkça.

Benim için bu uzaklığın başka bir yanıysa bana ölümü hatırlatmasıydı. Bir gün öleceğiz ve tıpkı bu ay içinde olduğu gibi başka insanlar paylaşmaya, yaşamaya, gülmeye, ağlamaya, anne baba olmaya devam edecekler. Bu bir ayda olduğu gibi bazılarınca özlenecek, yadedilecek, bazılarınınsa aklına bile gelmeyeceğiz. İnsanların kalbinde nasıl bir boşluğa sebep olmak istediğimizle yüzleştirecek bizi bu hatırlatma. Artık olmayacağız ama dünya dönmeye devam edecek. Hazır mıyız dersiniz?

İnşallah tefekkürü ve sadakası bol olan bir ayı geride bırakmışızdır. İnşallah Ramazan dışına taşırabildiğimiz şeyler ile karşılıyoruzdur bayramı.

Ve İnşallah Ramazan bizi iyileştirmiştir. Yeniden kavuşmak nasip olsun…

Hayırlı Bayramlar …

 

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

0 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz