Bir Yastıkta Kırk Yılın Sırları
- 29-09-2013
- KATEGORİ Hayatın İçinden
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Uzun süren evlilikler toplum tarafından her zaman takdir görmüştür. Özellikle evlilikte 20 ve 40 yılını dolduranlar için özel kuruluşlar tarafından plaket törenleri de yapıldığı olur. Peki nedir uzun evliliklerin sırları? Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Balkanlıoğlu başkanlığındaki bağımsız 15 kişilik ekip bu sorunun cevabını aradı.
Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Balkanlıoğlu başkanlığındaki bağımsız 15 kişilik Aile ve Sosyal Politikalar Araştırma Grubu, “”Uzun Evliliklerin ”Sırları”nı araştırdı. Bir buçuk yıl süren projede veri toplamak için anket, mülakat ve doküman analizi ile gözlem teknikleri kullanıldı. Onlarca aileyle birebir görüşülerek uzun evliliklerin profili çıkartıldı.
Uzun evlilikle 20 yıl ve üzeri evlilikleri kastettiklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Balkanlıoğlu, bunun sebebini şöyle açıklıyor: “Bizim araştırma ekibimizle 20 yıl ve üzeri evliliği, uzun evlilik olarak kabul etmemizin nedeni, evliliğin reşit bir birey yetiştirecek kadar uzun olması gerektiğidir. Yani reşit olma yaşı 18 olduğuna göre bir yıl hamilelik süresi, bir yıl da herhangi bir sebepten dolayı risk payı eklendiğinde bu süre 20 yıl etmektedir. Ayrıca Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine bakıldığında, ilk beş yıldan sonraki en fazla boşanma, 20 yıl ve üzeri evliliklerde görülmektedir. Dolayısıyla 20 yıl ve üzeri evliliklerin, uzun evlilik olarak kabul edilmesi bu yönüyle de ayrıca önemlidir. Konuyla ilgili literatür incelendiğinde; Batı’da, mesela Amerikan bilim dünyasında, uzun evliliğin kaç yıl olacağı konusu hâlâ tartışmalıdır ve herkes kendince bir sebep öne sürmektedir ancak bizim araştırmamızda baz aldığımız 20 yıl mantıki bir temele oturmaktadır. Türkiye’de ise çalışmalar belli konulara odaklandığı için bu konularda uygulamalı araştırmalar yok denecek kadar azdır. Dolayısıyla bizim bu çalışmamız pek çok yönden bir ilktir.”
Böyle bir çalışmaya çok ihtiyaç duyulduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Balkanlıoğlu, çok ilginç sonuçlara ulaştıklarını belirtti. Mesela pek çok kişinin inandığının aksine evlilik aşkı öldürmüyor. Eşlerden kimisi âşık olarak evleniyor kimisi de evlendikten sonra âşık oluyor ama evliliğin aşkı öldürmediği konusunda pek çok çift hemfikir. Aşkı tarif edemeyenler de var; aşkı, eşi olarak tarif edenler de var. Uzun evliliklerde fiziki şiddet ise yok denecek kadar az. Sözel şiddeti ise kimse şiddetten saymıyor. Yani eşlerin birbirine bağırıp çağırmasını evliliğin tuzu-biberi olarak gören anlayış hâkim uzun evlilerde. “”Şimdikiler her şeyi çok ”abartıyor” onlara göre...
Görüşülen eşler ise araştırmada çeşitliliği yakalamak için her açıdan çok farklı gruplardan seçilmiş. Görüşülen çiftler içinde işçiden memura, avukattan öğretmene, ev hanımından şoföre ve emekliye varana kadar pek çok meslek grubundan eşler olduğu gibi, dinî hayat olarak da ömür boyu alnı secdeye gitmemiş olanından beş vakit namaz kılanına kadar farklılıklar yakalanmış. Görüşülenler arasında Alevi ve Sünni eşler olduğu gibi, daha önce Hıristiyan iken evlenerek Müslüman olan ve Türkiye’ye göçenler dahi var. Ekonomik gelir, cinsiyet, yaş, eğitim ve diğer yönlerden pek çok çeşitliliğin gözetildiği araştırmada eşler, zaman zaman duygusal anlar yaşansa da nasıl evlendiklerini, eşleri hakkındaki kanaatlerini, evlilikte kadının rolünü, erkeğin rolünü, çocuğun yerini, kadının çalışması hakkındaki kanaatlerini, uzun evliliğin sırlarını ve pek çok konuyu uzun uzun anlatmışlar.
Yrd. Doç. Dr. Balkanlıoğlu ve ekibinin yaptığı araştırma; “”Uzun Evliliklerin ”Sırları” adıyla kitaplaşarak yeni sezonda okuyucuyla buluşacak.
Aile alanında Amerika ve Türkiye’de çalışmalar yapan ve konferanslar veren Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Balkanlıoğlu’nun çalışmasında ortaya çıkan uzun evliliğin sırlarından bazıları şöyle:
Uzun evliliklerin sırları-1
Niyet
Uzun ve mutlu evliliklerin ilk ve en önemli şartı niyettir. Uzun evlilerde görülen bu niyet, evlilikle başlayıp, daha sonra da devam etmektedir. Uzun ve mutlu bir evlilik isteyenler için de bu niyet, bireyin henüz evlilikle ilgili düşüncelere başlamasından itibaren başlar ve ölene kadar devam eder. Maalesef bugün evliliklerde mutlu olunamayışının ve evliliklerin kısa sürmesinin temel sebebi, niyetteki zafiyettir.
Bireyler daha evliliği düşünmeye başlar başlamaz, “İyi bir evlilik yapacağım ve eşimle beraber mutlu olmanın yollarını araştıracağız. Ailem benim ilk önceliğim olacak ve hem bu dünyada hem de ahirette birlikte olacağız!” diye niyet etmeli, sözlüklerinden “”ihanet (aldatma), şiddet ve ”boşanma” gibi olumsuzluk içeren sözcükleri çıkarmalı, yerine daha olumlu sözcükleri koymalıdır.
Niyet, ibadetlerde de ilk şarttır. Mesela bir kişi bir hafta aç kalsa sadece aç kalmış olur ama Ramazan veya Muharrem orucuna niyet etmiş olsa, oruç sevabı kazanır. Evlilik gibi ömür boyu yapılan bir ibadette de niyet ilk şarttır. Bireylerin mutlu ve uzun bir evliliğe niyet etmeleri, bu evliliğin ilk gereğidir.
Uzun evliliklerin sırları-2
İsabetli eş tercihi
Uzun evliliklerin sırlarından birisi de isabetli eş tercihidir. Evlenecek kişi öncelikle iyi bir eş olmalı, daha sonra da iyi bir eş bulmalıdır. Bunların ikisi de tek başına yeterli değildir. Kendisi iyi bir eş fakat iyi bir tercih yapamamışsa ya da iyi bir eş olamamışsa, mutlu ve uzun bir evlilik hayal demektir. Hiçbir şey tek taraflı değildir.
Psikolojide bir kural vardır: “Verici ne kadar kuvvetli olursa olsun, alıcı kapalıysa vericinin yapabileceği hiçbir şey yoktur.” Bu kural evlilikler için de geçerlidir. Eşlerden birisi “iyi bir evliliğimiz olsun” diye çırpınırken diğerinin umurunda değilse, bu evlilikte başarı yakalanamaz. Onun için evlenmeden önce iyi bir tercihte bulunmak çok önemlidir. Bu tercihi bireyin tek başına yapması çok zordur; onun için de çevresinden destek alması önemlidir. Hem baba hem de annelerin bu konudaki fikirlerine önem verilmelidir. Tercih ne sadece bireyin kendisi tarafından ne de ailesi tarafından değil, bireyin tercihi ailenin de onayıyla olmalıdır. Anne-babaların tecrübelerine saygı gösterilmelidir.
Uzun Evliliğin Sırrı -3
Aktif Sabır
“Sabır darbeyi ilk yediğiniz andaki sabırdır” hadisi, günümüz insanına altın bir ölçü sunmaktadır. Sabrın sevap değeri de büyüktür ki, uzun evlilerin ciddi bir kısmı sürekli sabra ve bunun dinî boyutuna vurgu yapmışlardır.
Günümüz insanının hayat felsefesi ise maalesef “hızlı yaşa, çabuk tüket” formatındadır. Dolayısıyla pekçok şey, çok çabuk tüketilmekte, hatta söz-nişan döneminde bitirilmekte, ilişkiler zayıflamakta ve evlilikten hemen sonra da boşanmalar gelmektedir. Hâlbuki ilişkinin kalitesi ve devamı adına sabır çok önemlidir. Günümüzde sabır sadece musibetlere karşı sabır olarak değerlendirilmektedir, hâlbuki nimete karşı sabır da vardır. Sözgelimi bahsedilen nişanlılık döneminde sabırlı olunmalı, her şeyi tüketmemelidir. Saatlerce telefonda (görüntülü-sesli) konuşmak, her anını fotoğraflayıp İnstagram, Facebook ve Twitter gibi hesaplardan her gün onlarca şeyi paylaşmak, her konuyu bu dönemde halletmek, her gün görüşmek, toplumsal değerlere aykırı bir kısım ilişkiler yaşamak vb. durumlar evlenildiğinde cazibesini yitiren bir eş ile karşılaşılmasına sebep olmaktadır; çünkü ilişki tükenmektedir. Onun için acele edilmemeli, sabırlı olunmalıdır.
Uzun evliliklerin sırları-4
Fıtrata uygun sorumluluk
İnsan fıtratı (tabiatı) ona uygun olmayan şeyleri reddeder. Dolayısıyla fıtratla savaşmamak gerekir. Evlilikte de eşler arasında orantılı ve fıtrata uygun sorumluluk paylaşımı, evliliğin en önemlisi kısımlarından birisini oluşturmaktadır. Aksi durumda eşlerin birisi sorumluluklar altında ezilirken, diğeri keyfe keder rahatça yaşamaktadır. Uzun ve mutlu evliliklerde eşlerin fıtratlarına uygun iş dağılımı yaptıkları ve her iki eşinde adaletli bir paylaşımda bulundukları görülmüştür.
Kadınlar daha şefkatli, daha nazik fıtratta iken, erkekler daha sert ve fiziken daha kuvvetlidir. Kadınlar daha dikkatli ve titiz, erkekler daha genel bir bakış açısına sahiptir. Kadınların, erkeklerin her yaptığı şeyi yapabileceği tezi tepkiseldir ve realitelere terstir, ayrıca kadına da hakarettir. Ne kadın erkeğin yaptığı her şeyi yapabilir ne de erkek kadının yaptığı her şeyi yapabilir. Öyleyse aile ve toplumdaki iş bölümünün de insan fıtratı göz önüne alınarak yapılması esastır. Mesela doğum ve çocuk bakımı fıtraten kadına daha uygundur. Yapılan araştırmalar sadece ülkemizde değil, Batı’da da çocuk bakımını kadının üstlendiğini göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde çocuk bakımı % 70 anne üstlenmektedir. Doğru olan da çocuğun 6-7 yaşına kadar özellikle annesinin sevgi ve şefkatiyle büyümesidir.
Günümüzde eşler arasındaki sorumluluk paylaşımı özellikle eşlerin her ikisi de çalışıyorsa ciddi bir problemdir. Kadın hem dışarıda çalışmakta hem de eve gelip ev işleri yapmakta, erkek ise sadece dışarıda çalışıp eve geldiğinde eşine yardım etmediğinde evde genellikle kriz çıkmaktadır. Kadının çalışmadığı durumlarda ise bu kriz daha azdır.
Uzun evliliklerin sırları-5
Her işte istişare
Eşinizi önemsediğinizi göstermenin en tesirli bir yolu, onun fikirlerine önem vermektir. “İstişare eden hata etmez” sözü evlilikte daha bir anlam ifade etmektedir. Uzun evliler istişareye verdikleri önemi ortaya koymuşlar, karar alırken eşlerin birbirlerine ve ailelerine danışmalarının son derece önemli olduğunu belirtmişlerdir.
Evliliğe karar vermekle başlayıp, evlilikten sonra da devam eden bir istişare mekanizması eşlerin kararlarındaki hataları en aza indirecektir. “Ben biliyorum” diyenin yanılma riski her zaman yüksektir. Onun için artık eşler, en az iki kişilik düşünmek ve dinlemek zorundadır. Her alanda olduğu gibi evlilikte de istişare mantığının oturması, ailenin devamı ve saadeti adına çok önemlidir. İstişarede aslolan ise fikirleri müzakere edip, bir sonuca ulaşmaktır. Yoksa eşlerden birisinin fikrini dikte etmesi, herkesi kabule zorlaması istişare değil, zorbalıktır.
Uzun evliliklerin sırları-6
Beklentisiz fedakârlık
Evlilikte ne kadar mutlu olacağınızı bilmek istiyorsanız, ne kadar fedakârlık yapabileceğinize bakın. Evlilik kelimesi fedakârlıkla eş anlamlıdır. Boşanmalar büyük oranda eşler fedakârlıkta bulunmadığı zamanlarda evlerin kapılarını çalmaktadır. Uzun ve mutlu evliliklerde eşlerin ısrarla vurguladıkları en önemli bir tutkal da fedakârlıktır. Fedakârlıkta güneş ve toprak çok iyi iki örnektir. Hiç beklentiye girmeksizin herkesi ısıtır, aydınlatır ve sürekli verirler, kendilerine zarar verenlere dahil.
Seven fedakârlık yapar. Eşler fedakârlık yapmıyorlarsa, artık, ilişkide yanlış giden birşeyler var demektir. Bu durumda eşler, hemen bir durum değerlendirmesi yapmalı ve hatayı büyütmeden çözüme yönelmelidirler.
Evlilik her anı fedakârlık isteyen bir birlikteliktir. Esasında bu fedakârlık evliliğe karar verildiği andan itibaren her an artarak devam eder. Evlendikten sonra ise zamanla hem sorumluluklar hem de fedakârlıklar artar/artmalıdır.
Uzun evlilik sırları-7
Dua
Her ne kadar modernite metafiziğe mesafe koysa da, postmoderniteyle birlikte metafiziğin hakkı yeniden teslim edilmeye başlanmıştır. Metafiziksiz bir dünya mümkün değildir. Günümüzde hastalıkların tedavisinde, iletişimde, eğitimde vs. her alanda duanın gücü sürekli dile getirilmektedir.
Yapılan çalışmalarda pozitif şeylerin pozitif neticeler ortaya koyduğunu belirtmektedir. Sözgelimi Japon bilim adamı Masaru Emoto, “Suyun Hafızası Var” adlı çalışmasında suların, söylenilen kelimeden, dinletilen müziğe ve izletilen filme kadar pekçok şeyden etkilendiğini ortaya koymuştur. Mesela, “Beni hasta ediyorsun, seni öldüreceğim!” denilen suyun kristal yapısı bozulurken, “Teşekkür ederim!” denilen veya dua edilen suyun şekli mükemmel olarak devam etmiştir.
Aynı şekilde üzerine “teşekkür ederim ve “seni aptal” yazılan iki ayrı pişmiş pirinci bir ay bekleten iki ilkokul öğrencisi, teşekkür edilen pirincin renginin sarı ve kokusunun güzel olduğunu, diğerinin ise kokuştuğunu ve karardığını gözlemlemişlerdir.
Kendisine yöneltilen şeylerden bir su kristali ve pirinç, bu kadar etkilenirken, her yönüyle metafizikle içiçe olan insanın duadan etkilenmemesi mümkün müdür? Ya da dua edilenin duasına cevap vermemesi mümkün müdür?
Uzun evlilerin birbirlerine, saygı-sevgi, sağlık-sıhhat, evliliklerinde saadet, evlerinde huzur-bereket, çocukları, torunları ve pek çok şey için sürekli dua ettikleri tespit edilmiştir. Uzun evliler çok sağlam bir şekilde duanın gücüne inanmaktadır. Esasında dua, inanan insanlar için hayatın bir ayrılmaz bir parçası olduğu gibi, hem bireysel hem de toplumsal bir terapi sunar. Herşeyin arkasındaki sırları görüp dua edebilmek ancak inanmış bir gönlün sahip olabileceği bir enginliktir. Eş, Cenab-ı Allah’ın bir emaneti olduğu için, her halde emanetin sahibinden yardım dilemek en mantıklısıdır.
Eşlerin dileklerinin olması, rızık ve bereket için her gün 129 defa okudukları “Ya Latif”, birbirlerine olan sevgi bağlarının güçlenmesi için her gün yapılan ve 20 ila 400 defa okunan “Ya Vedud”, rızkın artması için 697 defa okunan “Ya Rezzak” gibi dualar, Allah’ın (c.c.) isimleriyle olduğu için O’nun icabetine vesile olacaktır.
Uzun evliliklerin diğer sırları
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Balkanlıoğlu, araştırmasında uzun evliliklerle ilgili başka sırlara da yer veriyor. Yrd. Doç. Dr. Balkanlıoğlu’nun araştırması sonucu ortaya çıkan diğer uzun evlilik sırları başlıklar haline şöyle:
“Güven, bitmeyen saygı-sevgi, sonsuz sadakat, aşk ateşini alevlendirmek, cinsel uyum, sıfır yalan, hoşgörü ve af, kabullenme, empati, çocuk, kanaat ve bereket, makul beklenti, yeterli miktarda maddiyat, ölçülü olmak, mahremiyete dikkat, öfke kontrolü, olumsuzlukları unutup güzellikleri tekrar etmek, ortak sosyal faaliyetler, onun gözünden aynaya bakmak, eşin ailesine saygı, teslimiyet, fıtratla savaşmamak, nitelikli kavga.”
www.moraldunyasi.com
Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Balkanlıoğlu başkanlığındaki bağımsız 15 kişilik Aile ve Sosyal Politikalar Araştırma Grubu, “”Uzun Evliliklerin ”Sırları”nı araştırdı. Bir buçuk yıl süren projede veri toplamak için anket, mülakat ve doküman analizi ile gözlem teknikleri kullanıldı. Onlarca aileyle birebir görüşülerek uzun evliliklerin profili çıkartıldı.
Uzun evlilikle 20 yıl ve üzeri evlilikleri kastettiklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Balkanlıoğlu, bunun sebebini şöyle açıklıyor: “Bizim araştırma ekibimizle 20 yıl ve üzeri evliliği, uzun evlilik olarak kabul etmemizin nedeni, evliliğin reşit bir birey yetiştirecek kadar uzun olması gerektiğidir. Yani reşit olma yaşı 18 olduğuna göre bir yıl hamilelik süresi, bir yıl da herhangi bir sebepten dolayı risk payı eklendiğinde bu süre 20 yıl etmektedir. Ayrıca Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine bakıldığında, ilk beş yıldan sonraki en fazla boşanma, 20 yıl ve üzeri evliliklerde görülmektedir. Dolayısıyla 20 yıl ve üzeri evliliklerin, uzun evlilik olarak kabul edilmesi bu yönüyle de ayrıca önemlidir. Konuyla ilgili literatür incelendiğinde; Batı’da, mesela Amerikan bilim dünyasında, uzun evliliğin kaç yıl olacağı konusu hâlâ tartışmalıdır ve herkes kendince bir sebep öne sürmektedir ancak bizim araştırmamızda baz aldığımız 20 yıl mantıki bir temele oturmaktadır. Türkiye’de ise çalışmalar belli konulara odaklandığı için bu konularda uygulamalı araştırmalar yok denecek kadar azdır. Dolayısıyla bizim bu çalışmamız pek çok yönden bir ilktir.”
Böyle bir çalışmaya çok ihtiyaç duyulduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Balkanlıoğlu, çok ilginç sonuçlara ulaştıklarını belirtti. Mesela pek çok kişinin inandığının aksine evlilik aşkı öldürmüyor. Eşlerden kimisi âşık olarak evleniyor kimisi de evlendikten sonra âşık oluyor ama evliliğin aşkı öldürmediği konusunda pek çok çift hemfikir. Aşkı tarif edemeyenler de var; aşkı, eşi olarak tarif edenler de var. Uzun evliliklerde fiziki şiddet ise yok denecek kadar az. Sözel şiddeti ise kimse şiddetten saymıyor. Yani eşlerin birbirine bağırıp çağırmasını evliliğin tuzu-biberi olarak gören anlayış hâkim uzun evlilerde. “”Şimdikiler her şeyi çok ”abartıyor” onlara göre...
Görüşülen eşler ise araştırmada çeşitliliği yakalamak için her açıdan çok farklı gruplardan seçilmiş. Görüşülen çiftler içinde işçiden memura, avukattan öğretmene, ev hanımından şoföre ve emekliye varana kadar pek çok meslek grubundan eşler olduğu gibi, dinî hayat olarak da ömür boyu alnı secdeye gitmemiş olanından beş vakit namaz kılanına kadar farklılıklar yakalanmış. Görüşülenler arasında Alevi ve Sünni eşler olduğu gibi, daha önce Hıristiyan iken evlenerek Müslüman olan ve Türkiye’ye göçenler dahi var. Ekonomik gelir, cinsiyet, yaş, eğitim ve diğer yönlerden pek çok çeşitliliğin gözetildiği araştırmada eşler, zaman zaman duygusal anlar yaşansa da nasıl evlendiklerini, eşleri hakkındaki kanaatlerini, evlilikte kadının rolünü, erkeğin rolünü, çocuğun yerini, kadının çalışması hakkındaki kanaatlerini, uzun evliliğin sırlarını ve pek çok konuyu uzun uzun anlatmışlar.
Yrd. Doç. Dr. Balkanlıoğlu ve ekibinin yaptığı araştırma; “”Uzun Evliliklerin ”Sırları” adıyla kitaplaşarak yeni sezonda okuyucuyla buluşacak.
Aile alanında Amerika ve Türkiye’de çalışmalar yapan ve konferanslar veren Marmara Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Balkanlıoğlu’nun çalışmasında ortaya çıkan uzun evliliğin sırlarından bazıları şöyle:
Uzun evliliklerin sırları-1
Niyet
Uzun ve mutlu evliliklerin ilk ve en önemli şartı niyettir. Uzun evlilerde görülen bu niyet, evlilikle başlayıp, daha sonra da devam etmektedir. Uzun ve mutlu bir evlilik isteyenler için de bu niyet, bireyin henüz evlilikle ilgili düşüncelere başlamasından itibaren başlar ve ölene kadar devam eder. Maalesef bugün evliliklerde mutlu olunamayışının ve evliliklerin kısa sürmesinin temel sebebi, niyetteki zafiyettir.
Bireyler daha evliliği düşünmeye başlar başlamaz, “İyi bir evlilik yapacağım ve eşimle beraber mutlu olmanın yollarını araştıracağız. Ailem benim ilk önceliğim olacak ve hem bu dünyada hem de ahirette birlikte olacağız!” diye niyet etmeli, sözlüklerinden “”ihanet (aldatma), şiddet ve ”boşanma” gibi olumsuzluk içeren sözcükleri çıkarmalı, yerine daha olumlu sözcükleri koymalıdır.
Niyet, ibadetlerde de ilk şarttır. Mesela bir kişi bir hafta aç kalsa sadece aç kalmış olur ama Ramazan veya Muharrem orucuna niyet etmiş olsa, oruç sevabı kazanır. Evlilik gibi ömür boyu yapılan bir ibadette de niyet ilk şarttır. Bireylerin mutlu ve uzun bir evliliğe niyet etmeleri, bu evliliğin ilk gereğidir.
Uzun evliliklerin sırları-2
İsabetli eş tercihi
Uzun evliliklerin sırlarından birisi de isabetli eş tercihidir. Evlenecek kişi öncelikle iyi bir eş olmalı, daha sonra da iyi bir eş bulmalıdır. Bunların ikisi de tek başına yeterli değildir. Kendisi iyi bir eş fakat iyi bir tercih yapamamışsa ya da iyi bir eş olamamışsa, mutlu ve uzun bir evlilik hayal demektir. Hiçbir şey tek taraflı değildir.
Psikolojide bir kural vardır: “Verici ne kadar kuvvetli olursa olsun, alıcı kapalıysa vericinin yapabileceği hiçbir şey yoktur.” Bu kural evlilikler için de geçerlidir. Eşlerden birisi “iyi bir evliliğimiz olsun” diye çırpınırken diğerinin umurunda değilse, bu evlilikte başarı yakalanamaz. Onun için evlenmeden önce iyi bir tercihte bulunmak çok önemlidir. Bu tercihi bireyin tek başına yapması çok zordur; onun için de çevresinden destek alması önemlidir. Hem baba hem de annelerin bu konudaki fikirlerine önem verilmelidir. Tercih ne sadece bireyin kendisi tarafından ne de ailesi tarafından değil, bireyin tercihi ailenin de onayıyla olmalıdır. Anne-babaların tecrübelerine saygı gösterilmelidir.
Uzun Evliliğin Sırrı -3
Aktif Sabır
“Sabır darbeyi ilk yediğiniz andaki sabırdır” hadisi, günümüz insanına altın bir ölçü sunmaktadır. Sabrın sevap değeri de büyüktür ki, uzun evlilerin ciddi bir kısmı sürekli sabra ve bunun dinî boyutuna vurgu yapmışlardır.
Günümüz insanının hayat felsefesi ise maalesef “hızlı yaşa, çabuk tüket” formatındadır. Dolayısıyla pekçok şey, çok çabuk tüketilmekte, hatta söz-nişan döneminde bitirilmekte, ilişkiler zayıflamakta ve evlilikten hemen sonra da boşanmalar gelmektedir. Hâlbuki ilişkinin kalitesi ve devamı adına sabır çok önemlidir. Günümüzde sabır sadece musibetlere karşı sabır olarak değerlendirilmektedir, hâlbuki nimete karşı sabır da vardır. Sözgelimi bahsedilen nişanlılık döneminde sabırlı olunmalı, her şeyi tüketmemelidir. Saatlerce telefonda (görüntülü-sesli) konuşmak, her anını fotoğraflayıp İnstagram, Facebook ve Twitter gibi hesaplardan her gün onlarca şeyi paylaşmak, her konuyu bu dönemde halletmek, her gün görüşmek, toplumsal değerlere aykırı bir kısım ilişkiler yaşamak vb. durumlar evlenildiğinde cazibesini yitiren bir eş ile karşılaşılmasına sebep olmaktadır; çünkü ilişki tükenmektedir. Onun için acele edilmemeli, sabırlı olunmalıdır.
Uzun evliliklerin sırları-4
Fıtrata uygun sorumluluk
İnsan fıtratı (tabiatı) ona uygun olmayan şeyleri reddeder. Dolayısıyla fıtratla savaşmamak gerekir. Evlilikte de eşler arasında orantılı ve fıtrata uygun sorumluluk paylaşımı, evliliğin en önemlisi kısımlarından birisini oluşturmaktadır. Aksi durumda eşlerin birisi sorumluluklar altında ezilirken, diğeri keyfe keder rahatça yaşamaktadır. Uzun ve mutlu evliliklerde eşlerin fıtratlarına uygun iş dağılımı yaptıkları ve her iki eşinde adaletli bir paylaşımda bulundukları görülmüştür.
Kadınlar daha şefkatli, daha nazik fıtratta iken, erkekler daha sert ve fiziken daha kuvvetlidir. Kadınlar daha dikkatli ve titiz, erkekler daha genel bir bakış açısına sahiptir. Kadınların, erkeklerin her yaptığı şeyi yapabileceği tezi tepkiseldir ve realitelere terstir, ayrıca kadına da hakarettir. Ne kadın erkeğin yaptığı her şeyi yapabilir ne de erkek kadının yaptığı her şeyi yapabilir. Öyleyse aile ve toplumdaki iş bölümünün de insan fıtratı göz önüne alınarak yapılması esastır. Mesela doğum ve çocuk bakımı fıtraten kadına daha uygundur. Yapılan araştırmalar sadece ülkemizde değil, Batı’da da çocuk bakımını kadının üstlendiğini göstermektedir. Gelişmiş ülkelerde çocuk bakımı % 70 anne üstlenmektedir. Doğru olan da çocuğun 6-7 yaşına kadar özellikle annesinin sevgi ve şefkatiyle büyümesidir.
Günümüzde eşler arasındaki sorumluluk paylaşımı özellikle eşlerin her ikisi de çalışıyorsa ciddi bir problemdir. Kadın hem dışarıda çalışmakta hem de eve gelip ev işleri yapmakta, erkek ise sadece dışarıda çalışıp eve geldiğinde eşine yardım etmediğinde evde genellikle kriz çıkmaktadır. Kadının çalışmadığı durumlarda ise bu kriz daha azdır.
Uzun evliliklerin sırları-5
Her işte istişare
Eşinizi önemsediğinizi göstermenin en tesirli bir yolu, onun fikirlerine önem vermektir. “İstişare eden hata etmez” sözü evlilikte daha bir anlam ifade etmektedir. Uzun evliler istişareye verdikleri önemi ortaya koymuşlar, karar alırken eşlerin birbirlerine ve ailelerine danışmalarının son derece önemli olduğunu belirtmişlerdir.
Evliliğe karar vermekle başlayıp, evlilikten sonra da devam eden bir istişare mekanizması eşlerin kararlarındaki hataları en aza indirecektir. “Ben biliyorum” diyenin yanılma riski her zaman yüksektir. Onun için artık eşler, en az iki kişilik düşünmek ve dinlemek zorundadır. Her alanda olduğu gibi evlilikte de istişare mantığının oturması, ailenin devamı ve saadeti adına çok önemlidir. İstişarede aslolan ise fikirleri müzakere edip, bir sonuca ulaşmaktır. Yoksa eşlerden birisinin fikrini dikte etmesi, herkesi kabule zorlaması istişare değil, zorbalıktır.
Uzun evliliklerin sırları-6
Beklentisiz fedakârlık
Evlilikte ne kadar mutlu olacağınızı bilmek istiyorsanız, ne kadar fedakârlık yapabileceğinize bakın. Evlilik kelimesi fedakârlıkla eş anlamlıdır. Boşanmalar büyük oranda eşler fedakârlıkta bulunmadığı zamanlarda evlerin kapılarını çalmaktadır. Uzun ve mutlu evliliklerde eşlerin ısrarla vurguladıkları en önemli bir tutkal da fedakârlıktır. Fedakârlıkta güneş ve toprak çok iyi iki örnektir. Hiç beklentiye girmeksizin herkesi ısıtır, aydınlatır ve sürekli verirler, kendilerine zarar verenlere dahil.
Seven fedakârlık yapar. Eşler fedakârlık yapmıyorlarsa, artık, ilişkide yanlış giden birşeyler var demektir. Bu durumda eşler, hemen bir durum değerlendirmesi yapmalı ve hatayı büyütmeden çözüme yönelmelidirler.
Evlilik her anı fedakârlık isteyen bir birlikteliktir. Esasında bu fedakârlık evliliğe karar verildiği andan itibaren her an artarak devam eder. Evlendikten sonra ise zamanla hem sorumluluklar hem de fedakârlıklar artar/artmalıdır.
Uzun evlilik sırları-7
Dua
Her ne kadar modernite metafiziğe mesafe koysa da, postmoderniteyle birlikte metafiziğin hakkı yeniden teslim edilmeye başlanmıştır. Metafiziksiz bir dünya mümkün değildir. Günümüzde hastalıkların tedavisinde, iletişimde, eğitimde vs. her alanda duanın gücü sürekli dile getirilmektedir.
Yapılan çalışmalarda pozitif şeylerin pozitif neticeler ortaya koyduğunu belirtmektedir. Sözgelimi Japon bilim adamı Masaru Emoto, “Suyun Hafızası Var” adlı çalışmasında suların, söylenilen kelimeden, dinletilen müziğe ve izletilen filme kadar pekçok şeyden etkilendiğini ortaya koymuştur. Mesela, “Beni hasta ediyorsun, seni öldüreceğim!” denilen suyun kristal yapısı bozulurken, “Teşekkür ederim!” denilen veya dua edilen suyun şekli mükemmel olarak devam etmiştir.
Aynı şekilde üzerine “teşekkür ederim ve “seni aptal” yazılan iki ayrı pişmiş pirinci bir ay bekleten iki ilkokul öğrencisi, teşekkür edilen pirincin renginin sarı ve kokusunun güzel olduğunu, diğerinin ise kokuştuğunu ve karardığını gözlemlemişlerdir.
Kendisine yöneltilen şeylerden bir su kristali ve pirinç, bu kadar etkilenirken, her yönüyle metafizikle içiçe olan insanın duadan etkilenmemesi mümkün müdür? Ya da dua edilenin duasına cevap vermemesi mümkün müdür?
Uzun evlilerin birbirlerine, saygı-sevgi, sağlık-sıhhat, evliliklerinde saadet, evlerinde huzur-bereket, çocukları, torunları ve pek çok şey için sürekli dua ettikleri tespit edilmiştir. Uzun evliler çok sağlam bir şekilde duanın gücüne inanmaktadır. Esasında dua, inanan insanlar için hayatın bir ayrılmaz bir parçası olduğu gibi, hem bireysel hem de toplumsal bir terapi sunar. Herşeyin arkasındaki sırları görüp dua edebilmek ancak inanmış bir gönlün sahip olabileceği bir enginliktir. Eş, Cenab-ı Allah’ın bir emaneti olduğu için, her halde emanetin sahibinden yardım dilemek en mantıklısıdır.
Eşlerin dileklerinin olması, rızık ve bereket için her gün 129 defa okudukları “Ya Latif”, birbirlerine olan sevgi bağlarının güçlenmesi için her gün yapılan ve 20 ila 400 defa okunan “Ya Vedud”, rızkın artması için 697 defa okunan “Ya Rezzak” gibi dualar, Allah’ın (c.c.) isimleriyle olduğu için O’nun icabetine vesile olacaktır.
Uzun evliliklerin diğer sırları
Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ali Balkanlıoğlu, araştırmasında uzun evliliklerle ilgili başka sırlara da yer veriyor. Yrd. Doç. Dr. Balkanlıoğlu’nun araştırması sonucu ortaya çıkan diğer uzun evlilik sırları başlıklar haline şöyle:
“Güven, bitmeyen saygı-sevgi, sonsuz sadakat, aşk ateşini alevlendirmek, cinsel uyum, sıfır yalan, hoşgörü ve af, kabullenme, empati, çocuk, kanaat ve bereket, makul beklenti, yeterli miktarda maddiyat, ölçülü olmak, mahremiyete dikkat, öfke kontrolü, olumsuzlukları unutup güzellikleri tekrar etmek, ortak sosyal faaliyetler, onun gözünden aynaya bakmak, eşin ailesine saygı, teslimiyet, fıtratla savaşmamak, nitelikli kavga.”
www.moraldunyasi.com
3 Yorum Yorum Yaz