Bu Çocuk Doymuyor !!!
- 08-12-2012
- KATEGORİ Tuğba Akbey İnan
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Bir lohusaya asla “bu çocuk doymuyor galiba,küçücük” demeyin. Gaflet aniniza geldi,ağzinizdan çıkıverdiyse,gözlerine bakmadan hızla kaçın ordan. Hiç birini beceremediniz o zaman; size karşı içinde köpürttüğü şeylerin patlamaması için dua edin. Öyle böyle değil çünkü etkisi bu söylediğiniz lafın.
İşin latifesi bir yana gerçekten en baş konulardan biridir bu zayıflık meselesi. Hatta bu cümleler arasında boğulup ,çocuğunu sürekli başka çocuklarla kıyaslayıp psikolojisini bozan lohusalar bile var.
“Doymuyor o yüzden ağlıyor bu çocuk” kabusunun bir kaç sebebi olduğunu düşünüyorum.Maddeleyeyim de siz tecrübelerinizi yazın sonra olur mu,yorum kısmına(Erkeklerde lohusayla yaşamanın zorluğunu yazabilir);
1. Teknolojinin daha geride olması...Bu cümleyi söyleyenler bizden önceki kuşaklar genelde. Malum teknoloji bu kadar ilerde değil,makineler yok,bez yok,hatta su bile yok üstelik bir kaç çocuk daha var ilgilenilmeyi bekleyen...Emzirmekte öyle kısacık bir süre değil ki. Özellikle ilk dönemler yarım saatten fazla sürüyor. Bunca işin arasında kim çocuğunu bu kadar emzirebilirdi ki? Baktı ağlamaları kesilmiyor,vermiştir pirinç ununu , çocuk susunca da kendi tecrübe hanesine yazmıştır bizden önceki hanımlar. (bir ağlama güzellemesi yapacağım başkabir yazıda göreceksiniz)
2. Anne sütünün öneminin yeterince iyi bilinmemesi... Belki de mama firmalari o dönem yaptıkları reklamlarla anne sütünden daha etkili olduklarını bile söylemişlerdir. Dolayısıyla madde birle bağlantılı olarak bu boşluk mamayla kapatılıp oldukça kilolu çocuklar haline gelmiş olabilir sevimli bebekler. Kilo da makbul bir şey olduğu için çocuk yetiştirmede başarı hanesine yazıp bunu paylaşmak istiyor olabilirler.Bir de ilk dönemlerdeki can acısını ve zorluğu da eklemek lazım bu mama seçeneğine.
3. Şişman çocuğun daha sağlıklı olduğunu düşünmeleri. Bu ülkede öyledir,biraz zayıflarsınız, kenara çekerler “hayırdır dertli misin” diye sorarlar. Ya da çocuk hastalanır, hemen zayıflığına yorarlar. Hastaneden gelir gelmez çocuğuna yumurta tattirdığını gururla söyeleyenleri de duydu bu kulaklar.
4. Gelin kayınvalide- anne-kız çekişmeleri... Zemin bu maç için oldukça müsaittir de zaten. “Filancanın bebesi çok kilolu,bu neden zayıf “cümlesinin içinden “gelin sen bu çocuğa iyi bakmıyor musun” imasını bulun ?
5. Ve son madde bir bebeğe dair konuşacak konunun az olması.Ne konuşacaksın ki,sütün yetiyor mu? Gazı var mı? Epey büyümüşten başka. Dolayısıyla konu sıkıntısı diğer dört maddedeki nedenleri pekiştiriyor.
Velhasıl kelam bahaneniz ne olursa olsun bir lohusaya denmeyecekler listesine alın bu cümleyi siz de; olur ha ağzınızdan kaçar maçar mazallah. Biz hiç lohusa olmadık filan demeyin bir de, sizi anlayan olmamıştır aslında. Erkekler belki ciddiyetinin farkında değiller ama insan bünyesini altüst ettiğini söylemek lazım. (Zaten son yazılarımda yeterince söyledim sanırım.)Bir de bu sisteme psikoloji bozacak şeyler eklemek akıllara zarar.
Ha bir de iki kızımda nerdeyse aynı kiloda doğdu. İkisi de normal doğumla oldu , ikisi de anne sütü alıyor ama ikisinin de büyüme hızı ve kiloları farklı. İkisi de benim çocuğum olmasına rağmen aynı şartlarda bambaşka gelişiyorlar. Nihayetinde herkes nasibi kadarını yiyor, zorlamamak ve anlamak gerek, öyle değil mi?
tugbaakbeyinan@gmail.com
İşin latifesi bir yana gerçekten en baş konulardan biridir bu zayıflık meselesi. Hatta bu cümleler arasında boğulup ,çocuğunu sürekli başka çocuklarla kıyaslayıp psikolojisini bozan lohusalar bile var.
“Doymuyor o yüzden ağlıyor bu çocuk” kabusunun bir kaç sebebi olduğunu düşünüyorum.Maddeleyeyim de siz tecrübelerinizi yazın sonra olur mu,yorum kısmına(Erkeklerde lohusayla yaşamanın zorluğunu yazabilir);
1. Teknolojinin daha geride olması...Bu cümleyi söyleyenler bizden önceki kuşaklar genelde. Malum teknoloji bu kadar ilerde değil,makineler yok,bez yok,hatta su bile yok üstelik bir kaç çocuk daha var ilgilenilmeyi bekleyen...Emzirmekte öyle kısacık bir süre değil ki. Özellikle ilk dönemler yarım saatten fazla sürüyor. Bunca işin arasında kim çocuğunu bu kadar emzirebilirdi ki? Baktı ağlamaları kesilmiyor,vermiştir pirinç ununu , çocuk susunca da kendi tecrübe hanesine yazmıştır bizden önceki hanımlar. (bir ağlama güzellemesi yapacağım başkabir yazıda göreceksiniz)
2. Anne sütünün öneminin yeterince iyi bilinmemesi... Belki de mama firmalari o dönem yaptıkları reklamlarla anne sütünden daha etkili olduklarını bile söylemişlerdir. Dolayısıyla madde birle bağlantılı olarak bu boşluk mamayla kapatılıp oldukça kilolu çocuklar haline gelmiş olabilir sevimli bebekler. Kilo da makbul bir şey olduğu için çocuk yetiştirmede başarı hanesine yazıp bunu paylaşmak istiyor olabilirler.Bir de ilk dönemlerdeki can acısını ve zorluğu da eklemek lazım bu mama seçeneğine.
3. Şişman çocuğun daha sağlıklı olduğunu düşünmeleri. Bu ülkede öyledir,biraz zayıflarsınız, kenara çekerler “hayırdır dertli misin” diye sorarlar. Ya da çocuk hastalanır, hemen zayıflığına yorarlar. Hastaneden gelir gelmez çocuğuna yumurta tattirdığını gururla söyeleyenleri de duydu bu kulaklar.
4. Gelin kayınvalide- anne-kız çekişmeleri... Zemin bu maç için oldukça müsaittir de zaten. “Filancanın bebesi çok kilolu,bu neden zayıf “cümlesinin içinden “gelin sen bu çocuğa iyi bakmıyor musun” imasını bulun ?
5. Ve son madde bir bebeğe dair konuşacak konunun az olması.Ne konuşacaksın ki,sütün yetiyor mu? Gazı var mı? Epey büyümüşten başka. Dolayısıyla konu sıkıntısı diğer dört maddedeki nedenleri pekiştiriyor.
Velhasıl kelam bahaneniz ne olursa olsun bir lohusaya denmeyecekler listesine alın bu cümleyi siz de; olur ha ağzınızdan kaçar maçar mazallah. Biz hiç lohusa olmadık filan demeyin bir de, sizi anlayan olmamıştır aslında. Erkekler belki ciddiyetinin farkında değiller ama insan bünyesini altüst ettiğini söylemek lazım. (Zaten son yazılarımda yeterince söyledim sanırım.)Bir de bu sisteme psikoloji bozacak şeyler eklemek akıllara zarar.
Ha bir de iki kızımda nerdeyse aynı kiloda doğdu. İkisi de normal doğumla oldu , ikisi de anne sütü alıyor ama ikisinin de büyüme hızı ve kiloları farklı. İkisi de benim çocuğum olmasına rağmen aynı şartlarda bambaşka gelişiyorlar. Nihayetinde herkes nasibi kadarını yiyor, zorlamamak ve anlamak gerek, öyle değil mi?
tugbaakbeyinan@gmail.com
5 Yorum Yorum Yaz