Carlamanın Yaptırım Gücü
- 02-10-2017
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
Bozulan bir eşya ile ilgili gelen yetkilinin işin bir kısmını yapıp önemli bir şeyi eksik bırakması üzerine servise durumu aktardığımda servis yetkilisi bana aynen şöyle dedi. “Biraz carlasaydınız yapardı.”
Önce bir şaşırıp kaldım, ne diyeceğimi bilemedim. “Carlama” kelimesi o güne kadar kullandığım ve muhatap olduğum bir kelime değildi.
Anlam olarak hoş olmayan ve kulağa pek de hoş gelmeyen bir kelime olarak “carlama” elbette bildiğim bir kelimeydi fakat o gün kullanım olarak kelime hazineme eklenmiş oldu. Tam anlamı için TDK ya baktım:
“Bağırarak konuşmak; çok söylemek. İlân etmek, duyurmak; nara atmak, haykırmak” olarak vermişler anlamını. Çok carlayana da "Carlak" deniyormuş.
Carlamanın yaptırım gücüne takıldım. Carlamanın yaptırım gücü var mı?
Evet, bizim toplumda carlamanın ciddi yaptırım gücü var. Zira aileler genellikle çocuklarına “hayır, olmaz” dediği şeyleri onlar bağırarak ve ağlayarak istediklerinde yaparlar. Böylece çocuk şunu öğrenmiş olur. “Bağırarak şer çıkararak istediklerini yaptırabilirsin.”
Böylece kız ve erkek çocuklar küçükken carlama alışkanlığı edinir. Fakat bu alışkanlık erkeklerden ziyade kızlarda devam ediyor. Bunun sebepleri ayrı bir konu.
Tabii carlama alışkanlığında çocukluktan edinilmiş olmanın yanında anneyi modelleme de önemli.
Ataerkil görünümlü anaerkil bir toplum olduğumuz için ve kızların pek çoğu annelerinin babalarına carlayarak bir şeyler yaptırdığı gördükleri için, kızlar annelerini modelleyerek onlar da kocalarına bağırarak bir şeyler yaptırma alışkanlığı ediniyor olma ihtimali de yüksek.
Erkek çocukları ise carlayan anne karşısında susan ve onun isteklerini yapan babayı görünce, carlayanı görünce teslim olmayı öğreniyorlar.
Velhasıl bizim toplumda carlama işe yarıyor mu yarıyor. Evlilikte carlak kadınlar kocayı korkutup onun üzerinde tahakküm kurabiliyorlar mı kurabiliyorlar.
Fakat carlayan kadınların gözden kaçırdığı şey şu ki carlayarak istediğinizi yaptırdığınız koca sizden nefret ediyordur ve en kısa zamanda da intikamını alır. Oysa isteklerinizi kadın fıtratına uygun bir şekilde nezaketle söylerseniz eşiniz gönülden yapar. Yapılmayan isteklere de nasip deyip geçmek lazım.
Zaten kendini bilen Rabbini bilen saliha bir kadın kocasına carlamaz. Sözüm sadece carlak kadınlara.
Gelelim asıl meseleye: Carlak kadınların bir araya gelip hükümet üzerinde yaptırım gücü kullanmaları konusuna.
Maalesef ki günümüzde feminist dernekler “Carlak Kadınlar Topluluğu”na dönüşmüş durumda. Hoşlarına gitmeyen her şeye bütün kadınlar adına carlıyorlar. Tam anlamıyla carlıyorlar yalnız. Bağırma, küfür, hakaret her şey var.
Hak aramanın da bir edebi olmalı ama onlarda yok. Zaten isteklerinin çoğunda haklı da değiller.
“Biz kadınlar…” diye başlayan cümleler kuruyorlar. Sokaklarda bağıra çağıra yürüyüşler yapıyorlar.
Oysa biz dini referans alan kadınlar onların istedikleri pek çok şeyi istemiyoruz. Fakat onlar carladığı için bizim sesimiz duyulmuyor.
Twitter dan feminist dernekleri takip ediyorum. Sürekli hükümet aleyhine carlıyorlar. Her gün bir yeni twitter hesabı açıyorlar seslerin daha iyi duyurmak için.
Carlayan kadınlar, hükümet üzerinde yaptırım gücünü de fark ettiklerinden beri daha çok carlıyorlar.
Sadece hükümeti bırakın kurumlar bile bunlardan çekiniyor. En yakın zamanda okullar açıldığı hafta bir ortaokulda kantinin yarısına kızlar yarısına erkekler yazılarak iki ayrı sıraya girmeleri için bir düzenleme yapılmış. Ne kadar güzel düşünülmüş.
Teneffüs zilin çalması ile hurra kantine koşan ergenlerin ders zili çalmadan bir şeyler alma telaşı içinde erkek çocuklarının bir iteleme kasıtlı olmasa da bir çarpma dokunma durumu olma ihtimaline karşı kızları korumak adına güzel bir uygulamaydı.
Fakat bu feminist dernekler “kız erkek ayırıyorlar” diye twitter dan carlayarak tepki gösterdiler diye okul ayrımı kaldırdı. Onlarda sevinç naraları attılar.
Carlayanlar istediklerini yaptırdılar. Okul müdürü mü korktu milli eğitimden mi uyarı geldi anlaşılmadı fakat uygulama kaldırıldı,
Eminim o okulda pek çok kız çocuğu olan veli, kızlarının ayrı bir kantin sırasında sakin sakin istediklerini almasını tercih ederdi. Fakat onlar carlayanların karşısına çıkıp “hepimiz adına konuşmayın biz istiyoruz” demedikleri için bütün veliler kız-erkek karışık olsun istiyormuş durumu oluştu.
Şimdi ise yeni yasama yılının açılması sebebi ile feminist dernekler “Müftülük ve Mağdur Hakları Tasarıları” na karşı “Bu yasalar böyle geçmez” diye carlıyorlar, yürüyüşler yapıyorlar.
İtiraz ettikleri tasarılar da bizlerin kabul edilmesini istediğimiz konular.
Meclis daha önce önemli konularda maalesef ki carlak feminist kadınları ciddiye alıp önemli tasarıları geri çekti bu da onları cesaretlendirdi.
Yetkililer "Hak ve Adalet"ten yana olmak yerine üç beş slogana ve yürüyüşe bakıp korku ile hareket ettiler.
İnşallah vekillerimiz bu dönem kadın korkusu ile değil Allah korkusu ile hareket ederler. Yoksa dünyaları da ahiretleri de ziyan olur.
Yeni yasama yılının hayırlı olması duası ile…
www.cocukaile.net
Önce bir şaşırıp kaldım, ne diyeceğimi bilemedim. “Carlama” kelimesi o güne kadar kullandığım ve muhatap olduğum bir kelime değildi.
Anlam olarak hoş olmayan ve kulağa pek de hoş gelmeyen bir kelime olarak “carlama” elbette bildiğim bir kelimeydi fakat o gün kullanım olarak kelime hazineme eklenmiş oldu. Tam anlamı için TDK ya baktım:
“Bağırarak konuşmak; çok söylemek. İlân etmek, duyurmak; nara atmak, haykırmak” olarak vermişler anlamını. Çok carlayana da "Carlak" deniyormuş.
Carlamanın yaptırım gücüne takıldım. Carlamanın yaptırım gücü var mı?
Evet, bizim toplumda carlamanın ciddi yaptırım gücü var. Zira aileler genellikle çocuklarına “hayır, olmaz” dediği şeyleri onlar bağırarak ve ağlayarak istediklerinde yaparlar. Böylece çocuk şunu öğrenmiş olur. “Bağırarak şer çıkararak istediklerini yaptırabilirsin.”
Böylece kız ve erkek çocuklar küçükken carlama alışkanlığı edinir. Fakat bu alışkanlık erkeklerden ziyade kızlarda devam ediyor. Bunun sebepleri ayrı bir konu.
Tabii carlama alışkanlığında çocukluktan edinilmiş olmanın yanında anneyi modelleme de önemli.
Ataerkil görünümlü anaerkil bir toplum olduğumuz için ve kızların pek çoğu annelerinin babalarına carlayarak bir şeyler yaptırdığı gördükleri için, kızlar annelerini modelleyerek onlar da kocalarına bağırarak bir şeyler yaptırma alışkanlığı ediniyor olma ihtimali de yüksek.
Erkek çocukları ise carlayan anne karşısında susan ve onun isteklerini yapan babayı görünce, carlayanı görünce teslim olmayı öğreniyorlar.
Velhasıl bizim toplumda carlama işe yarıyor mu yarıyor. Evlilikte carlak kadınlar kocayı korkutup onun üzerinde tahakküm kurabiliyorlar mı kurabiliyorlar.
Fakat carlayan kadınların gözden kaçırdığı şey şu ki carlayarak istediğinizi yaptırdığınız koca sizden nefret ediyordur ve en kısa zamanda da intikamını alır. Oysa isteklerinizi kadın fıtratına uygun bir şekilde nezaketle söylerseniz eşiniz gönülden yapar. Yapılmayan isteklere de nasip deyip geçmek lazım.
Zaten kendini bilen Rabbini bilen saliha bir kadın kocasına carlamaz. Sözüm sadece carlak kadınlara.
Gelelim asıl meseleye: Carlak kadınların bir araya gelip hükümet üzerinde yaptırım gücü kullanmaları konusuna.
Maalesef ki günümüzde feminist dernekler “Carlak Kadınlar Topluluğu”na dönüşmüş durumda. Hoşlarına gitmeyen her şeye bütün kadınlar adına carlıyorlar. Tam anlamıyla carlıyorlar yalnız. Bağırma, küfür, hakaret her şey var.
Hak aramanın da bir edebi olmalı ama onlarda yok. Zaten isteklerinin çoğunda haklı da değiller.
“Biz kadınlar…” diye başlayan cümleler kuruyorlar. Sokaklarda bağıra çağıra yürüyüşler yapıyorlar.
Oysa biz dini referans alan kadınlar onların istedikleri pek çok şeyi istemiyoruz. Fakat onlar carladığı için bizim sesimiz duyulmuyor.
Twitter dan feminist dernekleri takip ediyorum. Sürekli hükümet aleyhine carlıyorlar. Her gün bir yeni twitter hesabı açıyorlar seslerin daha iyi duyurmak için.
Carlayan kadınlar, hükümet üzerinde yaptırım gücünü de fark ettiklerinden beri daha çok carlıyorlar.
Sadece hükümeti bırakın kurumlar bile bunlardan çekiniyor. En yakın zamanda okullar açıldığı hafta bir ortaokulda kantinin yarısına kızlar yarısına erkekler yazılarak iki ayrı sıraya girmeleri için bir düzenleme yapılmış. Ne kadar güzel düşünülmüş.
Teneffüs zilin çalması ile hurra kantine koşan ergenlerin ders zili çalmadan bir şeyler alma telaşı içinde erkek çocuklarının bir iteleme kasıtlı olmasa da bir çarpma dokunma durumu olma ihtimaline karşı kızları korumak adına güzel bir uygulamaydı.
Fakat bu feminist dernekler “kız erkek ayırıyorlar” diye twitter dan carlayarak tepki gösterdiler diye okul ayrımı kaldırdı. Onlarda sevinç naraları attılar.
Carlayanlar istediklerini yaptırdılar. Okul müdürü mü korktu milli eğitimden mi uyarı geldi anlaşılmadı fakat uygulama kaldırıldı,
Eminim o okulda pek çok kız çocuğu olan veli, kızlarının ayrı bir kantin sırasında sakin sakin istediklerini almasını tercih ederdi. Fakat onlar carlayanların karşısına çıkıp “hepimiz adına konuşmayın biz istiyoruz” demedikleri için bütün veliler kız-erkek karışık olsun istiyormuş durumu oluştu.
Şimdi ise yeni yasama yılının açılması sebebi ile feminist dernekler “Müftülük ve Mağdur Hakları Tasarıları” na karşı “Bu yasalar böyle geçmez” diye carlıyorlar, yürüyüşler yapıyorlar.
İtiraz ettikleri tasarılar da bizlerin kabul edilmesini istediğimiz konular.
Meclis daha önce önemli konularda maalesef ki carlak feminist kadınları ciddiye alıp önemli tasarıları geri çekti bu da onları cesaretlendirdi.
Yetkililer "Hak ve Adalet"ten yana olmak yerine üç beş slogana ve yürüyüşe bakıp korku ile hareket ettiler.
İnşallah vekillerimiz bu dönem kadın korkusu ile değil Allah korkusu ile hareket ederler. Yoksa dünyaları da ahiretleri de ziyan olur.
Yeni yasama yılının hayırlı olması duası ile…
www.cocukaile.net
52 Yorum Yorum Yaz