Cennet Vatanımda Pedagojik Katliamlar

Ebubekir_ErtemAğrı'da 1 hafta önce kendini asarak intihar eden 12 yaşındaki Ebru Yalçın'ın öğretmenleri tarafından hırsızlıkla suçlandığı için canına kıydığını hepimiz basından öğrendik. Bu vahşete sebep olan öğretmenlere ne mi oldu? Sadece görev yeri değiştirildi. Yani sen çocuğa parmağını sallayarak hiç hak etmediği ithamları yağdır. O çocuk da gururuna yediremeyip canına kıysın. Karşılığı yer değiştirmek olsun. Yazık yeni gidecekleri okulda ki öğrencilere.

***

Ülkemizde maalesef büyük bir pedagojik katliam yaşanıyor. Daha 1.sınıftan itibaren çocuklar ödül-ceza ile sanki bir yarış atı gibi yetiştirilmeye çalışılıyor. Daha 1.sınıf öğrencisine 5 dakikada kaç kelime okuyacak diye kıyaslama yapılıyor. En çok kelime okuyana ödül (rüşvet) veriliyor. Bir sonraki yarışta ödül (rüşvet) kazanamayan çocuk ağlaya ağlaya eve geliyor annesine dert yanıyor. Anne çaresiz daha fazla çocuğa yükleniyor.

Çocuğa baskı kurulduğunu gören ve rahatsızlık hisseden baba devreye girince bu sefer anne-baba çocuğun önünde birbirlerini incitici sözler sarf ediyorlar. Birisi diyor “akşama kadar işteyim yeter sizin bağırtınızı mı dinleyeceğim”, diğeri diyor “öğretmen hep bana söyleniyor, o zaman çocukla sen ilgilen de gör okulda neler oluyor.” Bu etkileşim böyle benzer tartışmalar ile sürüp gidiyor. Aslında öğretmenin öğrenciye takındığı tavır bazen ebeveynlerin arasını açmaya sebep bile olabiliyor.

Ödül (rüşvet) ve ceza ile hatta şimdilerde adı masum geldiği için ceza yerine dillendirilen "mahrumiyet" ile eğitim olmaz. Oluyor-muş gibi olur ama çocuk öğrendiğini içselleştiremez. Hatırlayın sınav arifesi harıl harıl çalışıp sınavdan iyi not alan ve 1 hafta daha üzerinden geçmeden o sınava/derse dair hiçbir şey hatırlamayan yetişkin öğrencilik hallerinizi.

Çocuklara dönecek olursak, mesela çocuğa deseniz yarım saat kitap okursan sana 15 dakikalık çizgi film izleme ödülü vereceğim. Çocuk hemen oturur masasına ve bir gözü saatte ama aklı çizgi filmde, önünde ki hikâye kitabını okumaya başlar. Görünüşte dudakları kıpırdar boğazından bir takım kelimeler çıkar ama ne zihni ne benliği okuduklarını duymaz, anlamaz. Ve yarım saat sonra görün siz o çocuğu, freni boşalmış kamyon gibi koşarak gider çizgi film izlemek üzere TV'nin başına kurulur. Şimdi verdiğiniz bu ödül (rüşvet) faydalı mı oldu? Öğretici mi oldu? İçselleştirici mi oldu? Uzun süreli bir öğreticiliği var mı? Hayır.! Hayır.! Hayır.!

Geçen bir yerde rastladım; sınıfta en çok okuyan, en fazla yazan ya da en fazla uslu oturan çocuğun boynuna yıldız asmışlardı. Bir yerde de çocuğun yakasına o hafta ödül (rüşvet) olarak kurdele takıldığını görmüştüm. Peki diğer hafta arkadaşı o kurdeleyi ya da yıldızı aldığında, kaybeden çocuğun ruh durumu ne olacak? Kıskançlıktan tutunda menfaat için çalışmaya, acı bir hırstan bencilliğe kadar nelere vesile olabileceğini hiç mi hesaplayamıyoruz?

Buraya kadar yazdıklarımız ille de olacak, herkes böyle davranış bozukluğu yaşayacak diye bir iddiamız da yok. Ancak yıllardır sürüp gelen bu zihniyetin hedeflenen müreffeh ve adil bir yaşama götürmediği aşikâr. Peki, bu alışkanlıkları, ceza ve ödüle dayanan öğretim şeklini ne zaman terk edeceğiz?

Etrafınıza şöyle bir bakın Allah aşkına, kaç kişi evladının eğitim hayatından memnun? Kaç kişi evladı ile çatışmadan, dersleri yüzünden takışmadan günlerini tamamlayabiliyor? Maazallah birkaç tane daha öğrenci intihar edecek, birkaç nesil daha heba olacak öyle mi harekete geçeceğiz?

Sevgili yetkililer; lütfen çocuğa rağmen çocuğa bir şey öğretmeye ya da davranış edindirmeye çalışan bu modelden vazgeçin. Çocukla işbirliği içinde, çocuğa rehber bir model üzerinde kafa yorun. Nice duyarlı ailelerin yavrularını, duyarsız eğitimcilerin elinde harcatmayın. En önemlisi ceza ve ödül içeren rüşvetçi ve menfaatçi zihniyet ile öğrencileri eğitmeye çalışmaktan vazgeçin. Yoksa iş işten geçecek ve heba olan taze beyinler ülkemizin başına büyük işler açacak.

facebook.com/EbabekirErtem

twitter.com/ebubekirertem

ebubekirertem@hotmail.com


Bunlar da ilginizi Çekebilir

1 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz