Cinsiyeti Bozmak Yaratılışa İhanettir
- 01-01-2019
- KATEGORİ Cinsiyet
- YAZAR Sema Maraşlı
“Kişinin benlik duygusuna, “erkeklik” veya “dişilik” duyusundan daha yakın hiçbir his yoktur.” (Jed Diamond)
CİNSİYET: YARATILIŞ KODLAMAMIZ
Cinsiyet; erillik ve dişilik arasında genetik, biyolojik ve fizyolojik farklılık gösteren özellikler olarak tanımlanıyor.
Cinsiyet tanımlamalarında eksik olan şey cinsiyetin kişinin psikolojik farklılıklarını da gösteriyor olmasıdır.
Cinsiyetin genetik kodlamaları kişiye sadece biyolojik ve fizyolojik özellikler kazandırmaz; insan psikolojisinin temel özelliklerini de cinsiyetinden alır.
Cinsiyet eşitliği iddialarında bulananların söylediği gibi, cinsiyet insanda küçük bir ayrıntı değil, insanın ta kendisidir.
Kişinin doğumundan itibaren gelişimi, tutum ve davranışları cinsiyet özellikleri doğrusunda hareket eder. Hücrenin cinsiyeti kişinin vereceği tepkiyi belirler.
Cinsiyet kişinin fıtratıdır, yaratılış kodlamasıdır. Biyolojik cinsiyet, kişinin cinsiyet rollerini oluşturur.
Elbette bütün erkekler birbirinin aynı, bütün kızlar da birbirinin aynı değildir. Fakat aynı cinsiyette olanlar, temel davranışları belirleyen pek çok ortak özelliği taşırlar. İstisnalar elbette vardır fakat genel olarak kadınların ve erkeklerin cinsiyet olarak sahip oldukları özellikler, onları diğer cinsiyetten ayıran temel farklardır ve bu farklar da azımsanmayacak kadar önemlidir.
“Kişi kadın olabilir fakat erkek rolü içinde yaşayabilir ya da erkek olabilir fakat kadın rolü içinde yaşayabilir.” diye iddiada bulunanlar fıtratı inkâr ederler.
Akıl kalp ve nefs erkekte ve kadında farklı çalışır. Cinsiyet ile cinsiyet rollerini ayırmaya çalışmak, yaratılışa ihanettir.
“Erkeklere benzeyen kadınlara ve kadınlara benzeyen erkeklere Allah lanet etsin!”
Hz. Muhammed (s.a.v)
CİNSİYETTE MELEZLEŞME
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Cinsiyet dönüştürme ve melezleştirme hareketidir.
“Erkek ve dişi olmak biyolojiktir; fakat erkeklik ve dişilik toplumsal gelişir.” diyerek, hayatın içinde bunca gerçekliğe ve yüzlerce bilimsel açıklamaya rağmen cinsiyetin davranışlara etki etmediğini iddia etmek, oldukça mantıksız ve boş bir iddia olmasına rağmen maalesef ki oldukça çok taraftar bulmuştur.
Toplumsal cinsiyet eşitliği projesinin hedefi "kadınlaşmış erkekler" ve "trkekleşmiş kadınlar"dır. Feministlerin geçen yüzyılda başlayan haklarda eşitlik iddiası, bu yüzyılda dönüşerek iki cinsiyeti eşitleme, birbirine benzetme projesi haline geldi.
Bu proje belli ki büyük bir oyun. Pek çok devlet tarafından onaylandı ve hayata geçiriliyor. Cinsiyet eşitliği projesi kadın ve erkek cinsiyetini değiştirip yeni türler üretme projesi olarak dünyada hızla yayılıyor. Toplumsal cinsiyet kavramı siyasi, hukuki, ekonomik ve sosyal olarak güç kazanıyor.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projesi aynı zamanda eşcinselliği ve diğer sapkın cinsel meyilleri meşrulaştırıp, yaygınlaştırıyor.
Bu projenin arkasında başka ne hedefler var zamanla ortaya çıkacaktır. Kapitalist sistem cinsiyetleri bozduktan sonra kim bilir insanlara neler satmayı planlıyor.
Cinsiyetler birbirine benzedikçe kadın-erkek arasında çekicilik yok oluyor, evlilikler azalıyor, insanlar yalnızlaşıyor.
Yalnızlaşan insana çözümler çoktan üretilmiş oluyor: Yapay rahim, babasız çocuk üretme, insana benzeyen robotlar... Yalnızlaşan insanların robotlarla yaşaması hatta belki evlenmeleri gibi pek çok planın tutması için zemin hazırlanması gerekiyor. Feministler de bu konuda kapitalist amcalarına yardım ediyorlar.
İnsanları yaratıcının uygun bulduğu kalıptan çıkarıp zorla başka kalıpların içine sığdırmaya çalışıyorlar. Farklılık ve zıtlık yasasının tersine yeni tipler üretimi insanlığı nasıl bir noktaya götürecek? Dinimizde kadının erkekleşmesi, erkeğin de kadınlaşması lanetlenmiştir. Çünkü sistem zıtlık ve farklılık üzerine kurulmuştur. Yaratılışı bozmak insanlara ancak hüsran getirir.
Kadınlaşmış erkekler ve erkekleşmiş kadınlar. Karşı cinsiyetin kalıbı içine sığmaya çalışan, zavallı varlıklardır. İşin acı tarafı bütün bunlar sorgulanmadan, modernlik adına kabul ediliyor.
Sema Maraşlı
www.cocukaile.net
CİNSİYET: YARATILIŞ KODLAMAMIZ
Cinsiyet; erillik ve dişilik arasında genetik, biyolojik ve fizyolojik farklılık gösteren özellikler olarak tanımlanıyor.
Cinsiyet tanımlamalarında eksik olan şey cinsiyetin kişinin psikolojik farklılıklarını da gösteriyor olmasıdır.
Cinsiyetin genetik kodlamaları kişiye sadece biyolojik ve fizyolojik özellikler kazandırmaz; insan psikolojisinin temel özelliklerini de cinsiyetinden alır.
Cinsiyet eşitliği iddialarında bulananların söylediği gibi, cinsiyet insanda küçük bir ayrıntı değil, insanın ta kendisidir.
Kişinin doğumundan itibaren gelişimi, tutum ve davranışları cinsiyet özellikleri doğrusunda hareket eder. Hücrenin cinsiyeti kişinin vereceği tepkiyi belirler.
Cinsiyet kişinin fıtratıdır, yaratılış kodlamasıdır. Biyolojik cinsiyet, kişinin cinsiyet rollerini oluşturur.
Elbette bütün erkekler birbirinin aynı, bütün kızlar da birbirinin aynı değildir. Fakat aynı cinsiyette olanlar, temel davranışları belirleyen pek çok ortak özelliği taşırlar. İstisnalar elbette vardır fakat genel olarak kadınların ve erkeklerin cinsiyet olarak sahip oldukları özellikler, onları diğer cinsiyetten ayıran temel farklardır ve bu farklar da azımsanmayacak kadar önemlidir.
“Kişi kadın olabilir fakat erkek rolü içinde yaşayabilir ya da erkek olabilir fakat kadın rolü içinde yaşayabilir.” diye iddiada bulunanlar fıtratı inkâr ederler.
Akıl kalp ve nefs erkekte ve kadında farklı çalışır. Cinsiyet ile cinsiyet rollerini ayırmaya çalışmak, yaratılışa ihanettir.
“Erkeklere benzeyen kadınlara ve kadınlara benzeyen erkeklere Allah lanet etsin!”
Hz. Muhammed (s.a.v)
CİNSİYETTE MELEZLEŞME
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği: Cinsiyet dönüştürme ve melezleştirme hareketidir.
“Erkek ve dişi olmak biyolojiktir; fakat erkeklik ve dişilik toplumsal gelişir.” diyerek, hayatın içinde bunca gerçekliğe ve yüzlerce bilimsel açıklamaya rağmen cinsiyetin davranışlara etki etmediğini iddia etmek, oldukça mantıksız ve boş bir iddia olmasına rağmen maalesef ki oldukça çok taraftar bulmuştur.
Toplumsal cinsiyet eşitliği projesinin hedefi "kadınlaşmış erkekler" ve "trkekleşmiş kadınlar"dır. Feministlerin geçen yüzyılda başlayan haklarda eşitlik iddiası, bu yüzyılda dönüşerek iki cinsiyeti eşitleme, birbirine benzetme projesi haline geldi.
Bu proje belli ki büyük bir oyun. Pek çok devlet tarafından onaylandı ve hayata geçiriliyor. Cinsiyet eşitliği projesi kadın ve erkek cinsiyetini değiştirip yeni türler üretme projesi olarak dünyada hızla yayılıyor. Toplumsal cinsiyet kavramı siyasi, hukuki, ekonomik ve sosyal olarak güç kazanıyor.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği projesi aynı zamanda eşcinselliği ve diğer sapkın cinsel meyilleri meşrulaştırıp, yaygınlaştırıyor.
Bu projenin arkasında başka ne hedefler var zamanla ortaya çıkacaktır. Kapitalist sistem cinsiyetleri bozduktan sonra kim bilir insanlara neler satmayı planlıyor.
Cinsiyetler birbirine benzedikçe kadın-erkek arasında çekicilik yok oluyor, evlilikler azalıyor, insanlar yalnızlaşıyor.
Yalnızlaşan insana çözümler çoktan üretilmiş oluyor: Yapay rahim, babasız çocuk üretme, insana benzeyen robotlar... Yalnızlaşan insanların robotlarla yaşaması hatta belki evlenmeleri gibi pek çok planın tutması için zemin hazırlanması gerekiyor. Feministler de bu konuda kapitalist amcalarına yardım ediyorlar.
İnsanları yaratıcının uygun bulduğu kalıptan çıkarıp zorla başka kalıpların içine sığdırmaya çalışıyorlar. Farklılık ve zıtlık yasasının tersine yeni tipler üretimi insanlığı nasıl bir noktaya götürecek? Dinimizde kadının erkekleşmesi, erkeğin de kadınlaşması lanetlenmiştir. Çünkü sistem zıtlık ve farklılık üzerine kurulmuştur. Yaratılışı bozmak insanlara ancak hüsran getirir.
Kadınlaşmış erkekler ve erkekleşmiş kadınlar. Karşı cinsiyetin kalıbı içine sığmaya çalışan, zavallı varlıklardır. İşin acı tarafı bütün bunlar sorgulanmadan, modernlik adına kabul ediliyor.
Sema Maraşlı
www.cocukaile.net
19 Yorum Yorum Yaz