Çocuğa Bak/tır/mak
- 31-03-2015
- KATEGORİ Tuğba Akbey İnan
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Son dönemde çalışan annelere müjdelenen bakıcı parasıyla çocuk ve bakım konusu haberi sıkça yer alıyor medyada. Bu vesile ile anne ve çocuk arasındaki ilişkilerin yeniden ele alınması gerektiğini düşünüyorum. Kadınların istihdamının arttırılmasına yönelik bu çalışmaların anne ve çocuk bağı düşünülmeden verilmesi halinde, ileriye dönük süreçte çok daha büyük sıkıntılar yaşanacaktır.
Kendi çocuğuna bakıcı ararken; hem çocuğuna bakan, hem ev işlerinden anlayan ve tüm bunları düşük ücretle yapacak bakıcı arayan pekçok hanım var. Çocuğuyla ilgili en ufak bir sıkıntı halinde, onu psikologlara götürmek ve bu konuda her türlü maddi imkanı zorlamak hususunda kendi içinde çelişkiler yaşıyorlar.
Çalışan annelere bakıcı teşviki yapılırken de, çalışan annelerin çocuklarına bakacak kimseleri bulma kriterlerinin de, yapılan işin çocuk bakmaktan daha önemli olduğu bilinçaltı ile yapıldığını düşünüyorum.
0-6 yaşın önemini artık biliyor ve bir ömür taşıdığımız bu dönemin hisleriyle hayatla ilişkimizi kuruyoruz. Buna rağmen, sanki önemsiz bir şey yapıyor gibi, bu konuda yetkinliğine ve duyarlılığına bakmadan salt istihdam sağlamak için böyle kararlar alınmasını doğru bulmadığımı söylemek istiyorum.
***
O-2 yaş dönemi anne ve çocuk bağlanması açısından çok önemli bir dönem. Ülkemizde anneler, çok kısa zamanda işe dönmek zorunda olduğundan, bu bağı çocuklarıyla kurabilmek için ekstra çabalar sarf etmek zorunda kalıyorlar. Fazlaca yükler, fazlaca vicdan azapları ve yorgunlukların getirdiği sonuçları yaşıyor pek çok anne-çocuk ilişkisi.
Sistem anneyi sadece anne olarak görmekten hoşlanmadığı için, erkekleri iş dünyasının dişlileri arasına alıp babalığı, gelecek kaygısıyla öğretmenliği de annelere devretmiş durumda. Tüm bunların arasında olan da çocuklarımıza oluyor ne yazık ki…
İnsan psikolojisine dair bilinen gerçeklerin her geçen gün arttığı dünya düzeninde yetkililerden beklediğimiz “insan”dan ve onu yetiştirmekten daha iyi bir işimiz olmamalı vurgusu ve bu konuya dair düzenlemeler yapılması iken, salt ekonomik kaygılar üzerine bina edilmiş düzenlemelerle karşılaşıyoruz.
Bakıcı parası verdiğiniz, kreş desteği yaptığınız annelerin evlerine döndüklerinde üzerlerine doğru hızla koşan sorunlar yumağını azaltmadığınız sürece, çocuklarımız için nasıl mutlu bir gelecek tahayyül edebiliriz ki?
En az altı aylık emzirme dönemini bile tamamlaması müsaade edilmeyen anneler, bakıcı parası vermemenin rahatlığı ile mi düzeltecekler içlerindeki özlemi.
***
Son yıllarda sıkça “tanıdığınız bir bakıcı var mı?” sorusuna muhatap olan biri olarak, annelerin kaygılarına ve çelişkilerine de şahitlik etmekteyim aynı zamanda. Evde kalırsa işe yaramayacağı duygusuyla, işe giderse gözü arkada kalacağı hissiyle içlerinde fırtınalar kopuyor. Bu fırtınaya, kendinden daha çok bağlandığını gördüğü, bakıcı –çocuk ilişkisinin hüznü ( bu konuyla ilgili kıskançlıklar yaşayanlar da olduğunu biliyorum) de eklenince işler iyice sarpa sarıyor bazen.
yazının devamı için;
http://www.gazetevahdet.com/cocuga-baktirmak-1557yy.htm
Kendi çocuğuna bakıcı ararken; hem çocuğuna bakan, hem ev işlerinden anlayan ve tüm bunları düşük ücretle yapacak bakıcı arayan pekçok hanım var. Çocuğuyla ilgili en ufak bir sıkıntı halinde, onu psikologlara götürmek ve bu konuda her türlü maddi imkanı zorlamak hususunda kendi içinde çelişkiler yaşıyorlar.
Çalışan annelere bakıcı teşviki yapılırken de, çalışan annelerin çocuklarına bakacak kimseleri bulma kriterlerinin de, yapılan işin çocuk bakmaktan daha önemli olduğu bilinçaltı ile yapıldığını düşünüyorum.
0-6 yaşın önemini artık biliyor ve bir ömür taşıdığımız bu dönemin hisleriyle hayatla ilişkimizi kuruyoruz. Buna rağmen, sanki önemsiz bir şey yapıyor gibi, bu konuda yetkinliğine ve duyarlılığına bakmadan salt istihdam sağlamak için böyle kararlar alınmasını doğru bulmadığımı söylemek istiyorum.
***
O-2 yaş dönemi anne ve çocuk bağlanması açısından çok önemli bir dönem. Ülkemizde anneler, çok kısa zamanda işe dönmek zorunda olduğundan, bu bağı çocuklarıyla kurabilmek için ekstra çabalar sarf etmek zorunda kalıyorlar. Fazlaca yükler, fazlaca vicdan azapları ve yorgunlukların getirdiği sonuçları yaşıyor pek çok anne-çocuk ilişkisi.
Sistem anneyi sadece anne olarak görmekten hoşlanmadığı için, erkekleri iş dünyasının dişlileri arasına alıp babalığı, gelecek kaygısıyla öğretmenliği de annelere devretmiş durumda. Tüm bunların arasında olan da çocuklarımıza oluyor ne yazık ki…
İnsan psikolojisine dair bilinen gerçeklerin her geçen gün arttığı dünya düzeninde yetkililerden beklediğimiz “insan”dan ve onu yetiştirmekten daha iyi bir işimiz olmamalı vurgusu ve bu konuya dair düzenlemeler yapılması iken, salt ekonomik kaygılar üzerine bina edilmiş düzenlemelerle karşılaşıyoruz.
Bakıcı parası verdiğiniz, kreş desteği yaptığınız annelerin evlerine döndüklerinde üzerlerine doğru hızla koşan sorunlar yumağını azaltmadığınız sürece, çocuklarımız için nasıl mutlu bir gelecek tahayyül edebiliriz ki?
En az altı aylık emzirme dönemini bile tamamlaması müsaade edilmeyen anneler, bakıcı parası vermemenin rahatlığı ile mi düzeltecekler içlerindeki özlemi.
***
Son yıllarda sıkça “tanıdığınız bir bakıcı var mı?” sorusuna muhatap olan biri olarak, annelerin kaygılarına ve çelişkilerine de şahitlik etmekteyim aynı zamanda. Evde kalırsa işe yaramayacağı duygusuyla, işe giderse gözü arkada kalacağı hissiyle içlerinde fırtınalar kopuyor. Bu fırtınaya, kendinden daha çok bağlandığını gördüğü, bakıcı –çocuk ilişkisinin hüznü ( bu konuyla ilgili kıskançlıklar yaşayanlar da olduğunu biliyorum) de eklenince işler iyice sarpa sarıyor bazen.
yazının devamı için;
http://www.gazetevahdet.com/cocuga-baktirmak-1557yy.htm
1 Yorum Yorum Yaz