4 Rol 4 Kadın



Bir Adem Diyor ki...

Muhterem kardeşlerim;

İki dünyada da saadeti ve imtihan için yaratıldığımız şu dünyada, efendimizin sünneti ve çokluğumuzla övünç kaynağı olması adına evlilik yaptığımız ve hayatımızı birleştirdiğimiz insanlardan; yani kadınlarımızdan beklentilerimiz nelerdir, bunları yerine getirmeyen kadınlarımızın nelerle karşılaşacağı da aşikardır.

Bir erkek olarak (erkekler adına) ; eş ve kadınlarımızdan beklentilerimiz ve bizler için mutluluk kaynağı olacak maddeleri sizlerle paylaşarak bilgilendirmek için 4 başlıkta toparladım. Bu başlıkların her biri bir kadını ifade etmektedir. Bunlar;

1-) EV HANIMLIĞI (ev içi hizmetler): Bir erkek evlenmeden önce eş adayı ile bir çok konuyu konuşur ama ev içi hizmetlerin kadınlarımızın görevleri olduğu için konuşmaz çünkü; kadının fıtrat gereği ev işleri ile ilgileneceğini bilir. Bu sebeple bu konu hiç gündeme gelmez ve gelmeyecektir de. Kadınlarımız ise; bu konuyu en ufak bir anlaşmazlıkta hemen şamar oğlanı mantığı ile biz erkeklerin yüzüne çarparlar. En belirgin sözleri ise “saçımı süpürge ettim senin için” dir.

Biz Türkler imanlarımız gibi yaşamlarımızı da taklit üzerine kurmuş bir millet olmamızdan dolayı “töre, örf vb.” isimdeki taklidi yaşamdan kurtulamayacakmışız gibi görünüyor. Bu sebeple olsa gerek ki eş ve kadınlarımız her zaman biz erkeklere ev işlerinde yardım etmemizi beklerler. Çünkü yaşam; teknoloji sayesinde artık oldukça kolaydır. Bulaşık, çamaşır vb. akıllı ve programlı makinelerce hallolmaktadır. Bu durum eşlerimize günde en az 4 saat zaman kazandırmaktadır.

Ne yazık ki kocalarına hizmet konusunda zaman ayıramayıp, akşama kadar komşu, arkadaş, dost, vb. leri ile oturup gıybet eden kadınlarımız akşam önümüze koyacağı bir kap sıcak yemeği hazırlama konusunda imtina eder, yorgunluk bahaneleri ile akşam yardım beklerler. Bu durumda eşlerimiz kocalarına gem takmışlar gibi üstünlük çabasında 1 puan öne geçtiklerini düşünerek hep kaybederler.

2-) ARKADAŞLIK : Bir erkek mesleği veya bulunduğu iş ortamı nedeniyle çok sayıda insan münasebetlerinden dolayı, insani ilişkileri oldukça fazladır ve çok fazla insanın sıkıntısına şahit olur. Bu durum erkeklerin ruh haline göre duygularına sirayet eder ki bu noktada zaaflarını ailesinden sakınmayan erkeklerin, eşleri ile (arkadaşı, iş çevresi, yakını olsun) derdini paylaşıp istişare ederek nasıl yardım edeceği ve yol çizeceği konusunda arkadaşlık bekler.

Neticede komşu, akraba, vesair ile dedikodu yaparak arkadaşlık doyumuna ulaşmış kadınlarımız, kocaları gelince günlük kapasiteleri dolduğu ve muhabbet saatleri olmadığı için kocalarını ihmal ederler. Bu durumdan mütevellit erkekler için arkadaşlık anlamında tek müsait zaman kalır ki bu da eşi ile beraber kalacağı tek ortam olan yatak odasıdır. Yatak odasında ki görevlerin ve yorgunluğun neticesinde maalesef arkadaşlık yine geri plana itilir. Sonuç yine hüsrandır.

3-) CİNSELLİK : Evlilik; iyi-kötü, güzel-çirkin, hüzün-sevinç gibi, karşılıklı bedenlerin de paylaşım aktidir ki, hür ve özgür irade ile imza altına alınıp devlet tarafından da tescillenir. Maalesef Türk kadınları her zaman özgür iradeleri ile onayladığı ve kocalarına karşı paylaşıma açtığı bedenlerini mitralyöz olarak kullanırlar. Kadınlarımız cinselliği insani bir ihtiyaç değil de bir zaruretmiş gibi düşünür, ihtiyacını görsün düşüncesi ile duygusuz davranırlar. Bu durum erkekleri “beni beğenmiyor, yeterli değimiyim vb. gibi” sorulara muhatap kıldığı için her zaman isteksizliğe yol açar ve eşinden soğumasına sebep olur.

Bazı kadınlarımız ise bu duygusuzluğun üstüne ilişki başlangıcı veya esnasında alacağı tası, tencereyi, gideceği tatili, yenileyeceği ev eşyasını konuşur. Çünkü erkeğin her şeye olur verdiği tek an cinsel tatmin zamanıdır. Sonuçta böyle bir zamanda verilen sözler yerine getirilmediğinde biz erkeklerin yüzüne Osmanlı tokadı gibi patlar ve üstünlük çabasının silahıdır hep… ama düşünmezler ki “sarhoşken yazılan mektup okunmaz ( mecazi )” ve değersizdir.

4-)ANNELİK : Mensubu olduğumuz din ve Türk kültüründe annelik çok kutsal sayılmış ve Efendimiz (S.A.V.) cenneti anaların ayağı altında tasvir etmiştir ( tabi hangi anaların ayağı altında olduğu ayrı bir yazı konusu). Sabah kocalarını işe, çocuğunu okula gönderen kadınlarımız, zamanı tasnif edip evde ki iş programını düzenlemeyi bilmediği için zamansız çıkışlar ve dedikodu kafilesi baskınları ile bertaraf olunca, gayri ihtiyari kocasına ve çocuğuna ayıracağı zamanı tasnif edemiyor.

Bu durum kadınlarımızın annelik görevlerini de savsaklamalarına sebep oluyor ve huzursuzluk doğuruyor. Annesinden yeterli ilgiyi göremeyen çocuklarımız ister istemez bu ilgiyi babadan bekliyor. Babanın ayıracağı zamanın kısıtlı olması ise ayrı bir sorun teşkil ediyor. Yani annelik görevini yerine getirmeyen anneden dolayı babanın yükü artıyor ve sorunlar doruklara tırmanıyor.

Kısacası hanım kardeşlerime sesleniyorum. Tam bir kadınlık için payınıza düşen 4 adet rolünüz mevcut. Bu rolleri hakkı ile yerine getirmeniz kocalarınızın sizden, evinizden ve evliliğinizden soğuyup uzaklaşmasını engeller.

Gelin siz bu aciz ve fakir kardeşinize kulak verin ve;

BAŞKA BİRİNİN AİLE SAHNESİNDE VE YİNE BAŞKALARI TARAFINDAN SİZLER İÇİN SEÇTİĞİ ROLÜ OYNAMAYA ÇALIŞMAYIN. Ayrılık sonrası hanımların eşlerini suçlamak yerine, kendilerini acımasızca eleştirip yargıladıklarını, suçu tamamıyla kendilerinde aradıklarını dile getiren çok evlilik danışmanı ve psikolog mevcut artık. Çünkü birçok kadın bu hayat filminde yüklenmiş olduğu rolleri oynamaktan imtina ediyor. Çalışmak, lüks yaşamak, evde reislik gibi farklı rolleri oynamak istiyor. Eğer yaradılıştan yüklenmiş bu 4 fıtratı taşımıyorsanız, eşiniz tarafından soğuk davranışlar, ilgisizlik, saygısızlık vb. leri ile karşılaşmaya hazır olmalısınız.

Üzerinde düşündükten sonra bazı soru işaretlerine gebe bir Kadir İNANIR repliği olan “evinin kadını çocuklarının anası olacaksın” cümlesinden anlaşılmalıdır ki biz erkekler bu 4 özellikten en az 3’ü ile tatmin olabiliyoruz.

Son olarak; Kendi aile sahnenizde başrolü oynamanız için sizleri harekete geçirecek güç; huzursuzluk, mutsuzluk ya da saygısızlık mı sorusunu kendinize ve vicdanınıza samimi olarak sorun, cevabı da akıl teraziniz de tartın.

SAYGILARIMLA

07.05.2012

Saki NAGEHAN


Bunlar da ilginizi Çekebilir

109 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz