Bu Ödev Her Gün (Evlilik Okulu 23. Ders)
- 02-09-2013
- KATEGORİ Evlilik Okulu
- YAZAR Sema Maraşlı
Sevildiğini duymaktan hoşlanmayan biri var mıdır? Hele ki eşinden. İnsan sevildiğini duymaktan mutlu olur. Daha çok kadınlar sevildiğini duymak ister diye biliriz; sanki erkekler önemsemez gibi gelir biz kadınlara.
Oysa kadın- erkek fark yoktur; iki tarafta sevilmek ister ve bunu duymak ister. Fakat hayatın koşturması içinde unutulur çoğu zaman. Ya da eş söylesin diye beklenir.
Kur'an Kursu hocası arkadaşlar köyde hanımlara ödev vermişler. Herkes akşam gidecek kocasına onu sevdiğini söyleyecek. Kadınlar evlerine gitmişler fakat nasıl söyleyecekler; kıvranıyorlar. Hele belli bir yaştan sonra alışmadığın şeyleri yapmak daha da zor. Bir tanesi cesaretini toplayıp söyleyivermiş. "Koca adam ben seni seviyorum." demiş. Kocası biraz şaşkınlıktan sonra "Ben de seni seviyorum kocakarı" demiş. Sonra da sormuş. "Bunu niye söyledin şimdi?" Kadın "Hoca ödev verdi." demiş. Kocası gülümsemiş. "Söyle hocana o ödevi her gün versin." demiş.
Birilerinin ödev vermesini beklemeden eşinize onu sevdiğinizi söyleyin. (Gerçi ben burada yazınca ödev vermiş oluyorum, muhakkak söyleyin.)Bunun için filmlerdeki gibi romantik ortamlar olmasını beklemeyin. Arabada giderken de mutfakta bir şeyler atıştırırken de olabilir. Söylerken tatlı bir bakış ve güzel bir tonu kullanırsanız daha da iyi olur. Sevdiğini söylemek sevaptır sünnetir, gülümsemek sadakadır. Ne güzel bir dinimiz var.
Aşk da sevgi de karşılıklı güzeldir. Tek taraflı olanı acı verir. Evlilik öncesi birbirlerine bolca sevdiğini söyleyen çiftler bile evlenince söylemeyi bırakır duymayı beklerler. Duymak güzel ama söylemeden duymak istemek de biraz bencillik olur.
Belki de bazılarınız diyecek ki sevgi mi kaldı ki söyleyelim eşlerimize? Evlilik hayatı içinde karı-koca birbirlerine kırgınlık duymaya başlamışlarsa birbirlerini genellikle sevgilerini keserek cezalandırırlar. Sevgiyi keserek eşi cezalandırmaya çalışmak kişinin kendini cezalandırmasıdır aslında. İçimizdeki çocuğun her zaman sevilmeye ihtiyacı vardır.
Aşk da aslında içimizdeki çocuğun dışarı çıkmasıdır. Konu sevmek ve sevilmek olunca o çocuk hiç bir şeyi engel olarak görmez; çünkü sevgiden daha değerli bir şey olduğunu kabul etmez.
Evlilik hayatı sevgisiz, muhabbetsiz gitmez. O zaman emek verelim kendi üzerimize düşenleri yapalım. Sevgi çok değerli bir hazine çar çur etmemek lazım. O kadar ıvır zıvır şeyler için karı- kocalar birbirlerini yiyorlar ki. Neden? Çünkü sevginin düşmanları var. Kapitalist sistem insanlarına mutlu olmasını istemiyor. İnsan mutluysa alışveriş isteği çok fazla duymaz. Ruh sevgiyle beslenip mutlu olmuşsa, bir şey daha alsam mutlu olur muyum telaşına düşmez. Zaten gerçekte maddi hiçbir şey ruhu beslemez. Ruhun gıdası manevidir.
Sevginin düşmanları çok. Öncelikle kendimiz, nefsimiz olabilir sevginin katili; kendi elimizle öldürürüz bazen sevgimizi. Gururumuz, kibrimiz, inatçılığımız, kendimizi beğenmişliğimiz, bencilliğimiz, nefsimizin bitmeyen istekleri...Yıkar bizi seven kalbi. Ya da en yakınlarımızın; bazen annemizin bazen kardeşlerimizin bazen arkadaşlarımızın etkisiyle ruhumuzu besleyen kişiyi harcarız. Sonra da en çok üzülen biz oluruz.
Çoğu kişi sevme çabasında değil; sevilme arzusunda. Sevilmek çok güzel; fakat hep sevileyim ne yaparsam yapayım sevilmeye devam edeyim hallerinden çıkıp, ben sevdiğim için ne yapmalıyım mı düşünmeliyiz. Sevgi için çaba göstermeli emek harcamalıyız. Düşünmeli, bulmalı ve adım atmalıyız.
Rehberimiz sevgiyi yaratan Allah(c.c) olmalı ve onun habibi sevgili Peygamberimiz olmalı ki doğru adımlar attığımızdan emin olalım. Eşimizi öyle bir sevelim ki o sevgi bizi Allah(c.c) a yaklaştırsın Allah'tan uzaklaştırmasın. Bilelim ki eşimizin elini tutup göz göze bakıştığımızda Rabbimizin rahmeti bizim üzerimizde.
Böyle sevaplı işlere şeytan muhakkak bir engel çıkarmaya çalışır. Nefsi körükler; onun bitmeyen arzularını sevginin önüne engel olarak çıkarmaya çalışır. Bu yüzden hep almaya alışmış, terbiye olmamış bir nefis gerçekten sevmeyi bilmez.
Allah rızası için doğru adımlar atılırsa evlilik hayatı nefis terbiyesinin en iyi yollarından biridir. Bugün bazı huylarına sinir olduğunuz eşinize gösterdiğiniz sabır ve anlayışla kazanacaksınız belki de Yaradan'ın rızasını. O halde sevmenin ve sevilmenin yollarına bakalım. Bu derste ben de bu ödevi her gün veriyorum. Eşinize onu sevdiğinizi söyleyin. Tabii sadece söylemek yetmez; sevgiyi besleyecek davranışlarla hayatınızı güzelleştirin.
www.cocukaile.net
Oysa kadın- erkek fark yoktur; iki tarafta sevilmek ister ve bunu duymak ister. Fakat hayatın koşturması içinde unutulur çoğu zaman. Ya da eş söylesin diye beklenir.
Kur'an Kursu hocası arkadaşlar köyde hanımlara ödev vermişler. Herkes akşam gidecek kocasına onu sevdiğini söyleyecek. Kadınlar evlerine gitmişler fakat nasıl söyleyecekler; kıvranıyorlar. Hele belli bir yaştan sonra alışmadığın şeyleri yapmak daha da zor. Bir tanesi cesaretini toplayıp söyleyivermiş. "Koca adam ben seni seviyorum." demiş. Kocası biraz şaşkınlıktan sonra "Ben de seni seviyorum kocakarı" demiş. Sonra da sormuş. "Bunu niye söyledin şimdi?" Kadın "Hoca ödev verdi." demiş. Kocası gülümsemiş. "Söyle hocana o ödevi her gün versin." demiş.
Birilerinin ödev vermesini beklemeden eşinize onu sevdiğinizi söyleyin. (Gerçi ben burada yazınca ödev vermiş oluyorum, muhakkak söyleyin.)Bunun için filmlerdeki gibi romantik ortamlar olmasını beklemeyin. Arabada giderken de mutfakta bir şeyler atıştırırken de olabilir. Söylerken tatlı bir bakış ve güzel bir tonu kullanırsanız daha da iyi olur. Sevdiğini söylemek sevaptır sünnetir, gülümsemek sadakadır. Ne güzel bir dinimiz var.
Aşk da sevgi de karşılıklı güzeldir. Tek taraflı olanı acı verir. Evlilik öncesi birbirlerine bolca sevdiğini söyleyen çiftler bile evlenince söylemeyi bırakır duymayı beklerler. Duymak güzel ama söylemeden duymak istemek de biraz bencillik olur.
Belki de bazılarınız diyecek ki sevgi mi kaldı ki söyleyelim eşlerimize? Evlilik hayatı içinde karı-koca birbirlerine kırgınlık duymaya başlamışlarsa birbirlerini genellikle sevgilerini keserek cezalandırırlar. Sevgiyi keserek eşi cezalandırmaya çalışmak kişinin kendini cezalandırmasıdır aslında. İçimizdeki çocuğun her zaman sevilmeye ihtiyacı vardır.
Aşk da aslında içimizdeki çocuğun dışarı çıkmasıdır. Konu sevmek ve sevilmek olunca o çocuk hiç bir şeyi engel olarak görmez; çünkü sevgiden daha değerli bir şey olduğunu kabul etmez.
Evlilik hayatı sevgisiz, muhabbetsiz gitmez. O zaman emek verelim kendi üzerimize düşenleri yapalım. Sevgi çok değerli bir hazine çar çur etmemek lazım. O kadar ıvır zıvır şeyler için karı- kocalar birbirlerini yiyorlar ki. Neden? Çünkü sevginin düşmanları var. Kapitalist sistem insanlarına mutlu olmasını istemiyor. İnsan mutluysa alışveriş isteği çok fazla duymaz. Ruh sevgiyle beslenip mutlu olmuşsa, bir şey daha alsam mutlu olur muyum telaşına düşmez. Zaten gerçekte maddi hiçbir şey ruhu beslemez. Ruhun gıdası manevidir.
Sevginin düşmanları çok. Öncelikle kendimiz, nefsimiz olabilir sevginin katili; kendi elimizle öldürürüz bazen sevgimizi. Gururumuz, kibrimiz, inatçılığımız, kendimizi beğenmişliğimiz, bencilliğimiz, nefsimizin bitmeyen istekleri...Yıkar bizi seven kalbi. Ya da en yakınlarımızın; bazen annemizin bazen kardeşlerimizin bazen arkadaşlarımızın etkisiyle ruhumuzu besleyen kişiyi harcarız. Sonra da en çok üzülen biz oluruz.
Çoğu kişi sevme çabasında değil; sevilme arzusunda. Sevilmek çok güzel; fakat hep sevileyim ne yaparsam yapayım sevilmeye devam edeyim hallerinden çıkıp, ben sevdiğim için ne yapmalıyım mı düşünmeliyiz. Sevgi için çaba göstermeli emek harcamalıyız. Düşünmeli, bulmalı ve adım atmalıyız.
Rehberimiz sevgiyi yaratan Allah(c.c) olmalı ve onun habibi sevgili Peygamberimiz olmalı ki doğru adımlar attığımızdan emin olalım. Eşimizi öyle bir sevelim ki o sevgi bizi Allah(c.c) a yaklaştırsın Allah'tan uzaklaştırmasın. Bilelim ki eşimizin elini tutup göz göze bakıştığımızda Rabbimizin rahmeti bizim üzerimizde.
Böyle sevaplı işlere şeytan muhakkak bir engel çıkarmaya çalışır. Nefsi körükler; onun bitmeyen arzularını sevginin önüne engel olarak çıkarmaya çalışır. Bu yüzden hep almaya alışmış, terbiye olmamış bir nefis gerçekten sevmeyi bilmez.
Allah rızası için doğru adımlar atılırsa evlilik hayatı nefis terbiyesinin en iyi yollarından biridir. Bugün bazı huylarına sinir olduğunuz eşinize gösterdiğiniz sabır ve anlayışla kazanacaksınız belki de Yaradan'ın rızasını. O halde sevmenin ve sevilmenin yollarına bakalım. Bu derste ben de bu ödevi her gün veriyorum. Eşinize onu sevdiğinizi söyleyin. Tabii sadece söylemek yetmez; sevgiyi besleyecek davranışlarla hayatınızı güzelleştirin.
www.cocukaile.net
18 Yorum Yorum Yaz