Ona Kötü Lakap mı Taktınız?
- 01-08-2017
- KATEGORİ Evlilik Okulu
- YAZAR Sema Maraşlı
“Birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın.”
(Hucurat suresi, 11. Âyet-i Kerîme)
Rabbimiz, kötü lakap takmayı, kötü lakapla hitap etmeyi yasaklamış.
Bu emre ne kadar dikkat ediyoruz acaba?
Yabancılara pek yapamadığımız bu kötü huyu, en yakınlarımıza rahat rahat yapıyoruz.
Rabbimiz “İyiliğe en yakınlarınızdan başlayın” buyuruyor.
En yakınlarımıza onların hoşuna gidecek, sevgi ve muhabbeti artıracak ya da onun güzel hasletlerini öne çıkaracak hoş ve tatlı lakaplar tabii güzel olur. Allah Rasulü sevdiklerine tatlı lakaplarla hitap etmiş.
Fakat maalesef ki bizler genellikle kötülüğü en yakınlarımıza, iyiliği yabancılara yapıyoruz.
Esmer çocuğunu “kara kuzum” diye seven, kilolu karısına “tombiş” şişman kocasına “koca göbekli” diye hitap eden, kısa boylu karısına “minnoşum” saçı dökülen kocasına “keltoşum” gibi lakaplarla hitap edenler sevimli olduğunu zannederken günaha girdiğini, eşinin ya da evladının kalbini kırdığı fark ederse iyi olur.
Ayrıca ırkı veya şehri üzerinden eşini aşağılayanlar, vücut kusurları ile eşine ya da çocuklarına lakap takanlar bilmeliler ki hem Allah’ın emrine aykırı hareket ediyorlar hem de evlatlarının ve eşlerinin kalplerini kırıyorlar.
Kötü lakapla hitap edilen kişiden, iyi davranışlar gelmez. Her hitapta içi kızgınlıkla dolar. O da ona karşı kırıcı davranır.
Bir de bu lakap takmanın gizli hali var ki o da çok tehlikeli: İçinden lakap takmak, etiketlemek.
Mesela,düşüncesiz, bencil, narsist, çok bilmiş, kibirli, keçi inatlı, dırdırıcı, müsrif, aptal, köylü, aristokrat, sorumsuz, cimri... gibi.
Hatta içinden eşine hayvan adı takanları bile duydum. Öküz, akrep, yılan, gibi.
Karı-koca arasında küçük bir mesele olduğunda iç ses konuşmaya başlar. Bıt bıt bıt… Sen zaten busun.
Eşinizle ortak düşünmediğiniz küçük bir meseleden iç sesiniz konuşmaya başlarsa “Bencil, cimri, müsrif, ana kuzusu, sorumsuz..” gibi lakaplarla içiniz ayrı, dışınız ayrı dövüşürseniz hatta öfke ile onları dillendirirseniz öfkeniz bir ise yüz olur. Sonra küçücük meselelerden büyük büyük olaylar çıkar.
Zira bir insanı etiketlediğinizde ona ön yargı ile davranırsınız. Onu gerçekten duymazsınız.
Bir kişiye hitap şekli ya da onu içinizden kötü etiketlemek, onun sizin yanınızdaki konumunu da belirler ve ona öyle muamele edersiniz. Ona karşı kendi yanlış davranışınıza da düzeltemezsiniz.
Bir de kendini olumsuz etiketleyenler, kendine kötü lakaplar takanlar vardır: Ben sakarım, aptalın tekiyim, beceriksizim…
Bu etiketler aynı davranışları defalarca yapmaya sebeptir. Ve böylece kendimizi düzeltme yolunda en büyük engel kendimiz oluruz.
Bir de toplu etiketler var: Erkekler odun ya da şiddet yanlısı, kadınlar paragöz ya da dırdırıcı gibi.
İki taraf için de olumsuz etiketler kullanmamak lazım, düşmanlığa sebep oluyor. İki cinsiyetinde iyisi, kötüsü, anlayışlısı, anlayışsızı, paragözü, kabası, nezaketlisi var.
Kadınlarla ilgili negatif etiketler daha az kullanılırken erkeklerle ilgili negatif etiketler medya ve feminist dernekler tarafından sürekli dillendiriliyor.
Kadınların bilinçaltı erkeklere karşı olumsuz etiketlerle dolduğunda kadınların kocaları ile iyi geçinme, muhabbet etme ihtimalini de ortadan kaldırmış olursunuz. Kendi hatasını görmeyen pek çok kadın kocasını “odun” diye etiketliyor. Ya da şiddete uğrama ve ezilme ihtimaline karşılık kocasının karşısında sert duruyor ya da ezilme korkusuyla kendi kocasını ezmeye çalışıyor.
Bir de olumlu gibi görünen etiketler vardır: Vefakar eşim, cefakar anam, fedakar yarim, başarılı evladım gibi.
Bu etiketler de kişiye ezilmişlik hissi verebilir ve ya zorla her daim öyle olmaya itebilir. Onun zaten bu özellikleri vardır fakat ona böyle lakap takıldığında bu kalıbın dışına çıkmamak için taşıyamayacağı yükleri üstlenebilir. Hayır demesi gereken yerde hayır diyemeyebilir. “Benden beklenen bu, her daim böyle olmalıyım.” kaygısı kişiye ağır gelebilir.
Velhasıl her halükarda kendimize ve başkalarına açık ya da gizli lakap takmaktan, eksiği ya da kusuru ile etiketlemekten sakınmak lazım.
Kötü lakap taktığınız birinden iyi davranışlar beklemeyin.
Tam aksi muhabbet için tatlı hitaplar bulunmalı. Hitap gönlün anahtarıdır.
http://www.cocukaile.net/nasil-hitap-ediyorsunuz/
(Hucurat suresi, 11. Âyet-i Kerîme)
Rabbimiz, kötü lakap takmayı, kötü lakapla hitap etmeyi yasaklamış.
Bu emre ne kadar dikkat ediyoruz acaba?
Yabancılara pek yapamadığımız bu kötü huyu, en yakınlarımıza rahat rahat yapıyoruz.
Rabbimiz “İyiliğe en yakınlarınızdan başlayın” buyuruyor.
En yakınlarımıza onların hoşuna gidecek, sevgi ve muhabbeti artıracak ya da onun güzel hasletlerini öne çıkaracak hoş ve tatlı lakaplar tabii güzel olur. Allah Rasulü sevdiklerine tatlı lakaplarla hitap etmiş.
Fakat maalesef ki bizler genellikle kötülüğü en yakınlarımıza, iyiliği yabancılara yapıyoruz.
Esmer çocuğunu “kara kuzum” diye seven, kilolu karısına “tombiş” şişman kocasına “koca göbekli” diye hitap eden, kısa boylu karısına “minnoşum” saçı dökülen kocasına “keltoşum” gibi lakaplarla hitap edenler sevimli olduğunu zannederken günaha girdiğini, eşinin ya da evladının kalbini kırdığı fark ederse iyi olur.
Ayrıca ırkı veya şehri üzerinden eşini aşağılayanlar, vücut kusurları ile eşine ya da çocuklarına lakap takanlar bilmeliler ki hem Allah’ın emrine aykırı hareket ediyorlar hem de evlatlarının ve eşlerinin kalplerini kırıyorlar.
Kötü lakapla hitap edilen kişiden, iyi davranışlar gelmez. Her hitapta içi kızgınlıkla dolar. O da ona karşı kırıcı davranır.
Bir de bu lakap takmanın gizli hali var ki o da çok tehlikeli: İçinden lakap takmak, etiketlemek.
Mesela,düşüncesiz, bencil, narsist, çok bilmiş, kibirli, keçi inatlı, dırdırıcı, müsrif, aptal, köylü, aristokrat, sorumsuz, cimri... gibi.
Hatta içinden eşine hayvan adı takanları bile duydum. Öküz, akrep, yılan, gibi.
Karı-koca arasında küçük bir mesele olduğunda iç ses konuşmaya başlar. Bıt bıt bıt… Sen zaten busun.
Eşinizle ortak düşünmediğiniz küçük bir meseleden iç sesiniz konuşmaya başlarsa “Bencil, cimri, müsrif, ana kuzusu, sorumsuz..” gibi lakaplarla içiniz ayrı, dışınız ayrı dövüşürseniz hatta öfke ile onları dillendirirseniz öfkeniz bir ise yüz olur. Sonra küçücük meselelerden büyük büyük olaylar çıkar.
Zira bir insanı etiketlediğinizde ona ön yargı ile davranırsınız. Onu gerçekten duymazsınız.
Bir kişiye hitap şekli ya da onu içinizden kötü etiketlemek, onun sizin yanınızdaki konumunu da belirler ve ona öyle muamele edersiniz. Ona karşı kendi yanlış davranışınıza da düzeltemezsiniz.
Bir de kendini olumsuz etiketleyenler, kendine kötü lakaplar takanlar vardır: Ben sakarım, aptalın tekiyim, beceriksizim…
Bu etiketler aynı davranışları defalarca yapmaya sebeptir. Ve böylece kendimizi düzeltme yolunda en büyük engel kendimiz oluruz.
Bir de toplu etiketler var: Erkekler odun ya da şiddet yanlısı, kadınlar paragöz ya da dırdırıcı gibi.
İki taraf için de olumsuz etiketler kullanmamak lazım, düşmanlığa sebep oluyor. İki cinsiyetinde iyisi, kötüsü, anlayışlısı, anlayışsızı, paragözü, kabası, nezaketlisi var.
Kadınlarla ilgili negatif etiketler daha az kullanılırken erkeklerle ilgili negatif etiketler medya ve feminist dernekler tarafından sürekli dillendiriliyor.
Kadınların bilinçaltı erkeklere karşı olumsuz etiketlerle dolduğunda kadınların kocaları ile iyi geçinme, muhabbet etme ihtimalini de ortadan kaldırmış olursunuz. Kendi hatasını görmeyen pek çok kadın kocasını “odun” diye etiketliyor. Ya da şiddete uğrama ve ezilme ihtimaline karşılık kocasının karşısında sert duruyor ya da ezilme korkusuyla kendi kocasını ezmeye çalışıyor.
Bir de olumlu gibi görünen etiketler vardır: Vefakar eşim, cefakar anam, fedakar yarim, başarılı evladım gibi.
Bu etiketler de kişiye ezilmişlik hissi verebilir ve ya zorla her daim öyle olmaya itebilir. Onun zaten bu özellikleri vardır fakat ona böyle lakap takıldığında bu kalıbın dışına çıkmamak için taşıyamayacağı yükleri üstlenebilir. Hayır demesi gereken yerde hayır diyemeyebilir. “Benden beklenen bu, her daim böyle olmalıyım.” kaygısı kişiye ağır gelebilir.
Velhasıl her halükarda kendimize ve başkalarına açık ya da gizli lakap takmaktan, eksiği ya da kusuru ile etiketlemekten sakınmak lazım.
Kötü lakap taktığınız birinden iyi davranışlar beklemeyin.
Tam aksi muhabbet için tatlı hitaplar bulunmalı. Hitap gönlün anahtarıdır.
http://www.cocukaile.net/nasil-hitap-ediyorsunuz/
22 Yorum Yorum Yaz