Çocuk Eğitiminde Ödül- Ceza
- 23-02-2015
- KATEGORİ Çocuk Eğitimi
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Ödül ve Ceza pek çok ebeveyn için kafa karıştırıcı hususlardan biridir. Bazı psikologlar ödül ve ceza konusunun çocuk eğitiminde olması gerektiğini söylerken, bazılarıysa ödül ve cezanın çocuğu edilgen bir hale getireceğini söylüyorlar.
Elbette ödül ve ceza uygulanmasından yana olalım ya da olmayalım etkisini gösteren bir sistemdir. Zaten ayrımda burada başlıyor.
Bugün ödül ve ceza dosyasını açalım istedik. Ödül ve ceza olmalı diyenler ile olmamalı diyenler gerekçelerini sorduk.
İçerik Önemli
Psikoterapist Esan Gül Bey ödül ve cezanın çocuk eğitiminde olması gerektiğini savunanlardan;
“İstendik davranışları pekiştirmek, istenmeyen davranışları ise engellemek için ödül ve ceza sistemi kullanılır. Burada önemli olan bunun kullanılıp kullanılmayacağı değil ödül ve cezanın içeriğinin nasıl doldurulacağı, nasıl kullanılacağıdır.
Ödül daha çok çocuğun hoşlandığı, uyguladığı zaman kendisini geliştiren, sosyalleşmesine ve kendini ifade etmesine yardımcı olan bir içeriğe sahip olmalıdır. Mesela çocukla birlikte parka gitmek, onu kucaklamak, başını okşamak, aferin demek, birlikte oyun oynamak, masal okumak, birlikte çocuğun istediği bir pastayı yapmak vb. bunların hepsi çocuk için birer ödüldür.
Ceza ise içerik olarak olumsuz bir anlama sahip olduğu için daha çok disiplin ya da olumlu davranış kazandırma olarak ifade etmek gerekir. Çocuğun isteklerinin olmaması, sevgi eksikliği aslında birer ceza örneğidir. “ cümleleriyle açıklıyor görüşlerini.
Ruh Davranışın Kalıbına Girer
Psikolog İzzet Güllü’ de ödül ve cezanın doğru anlaşıldığında iç kontrolü sağlayacağını düşünen bir uzman;
“ Ödül ve ceza ülkemiz insanının zihninde biraz rüşvet ve işkence çağrışımı da yapar. Bu sebeple pek sempatik bulunmaz. Ödül ve cezadan kasıt zaten bir şekilde verilen bir şeyleri daha kurallı bir biçimde vermek, ceza ise çoğu zaman zaten yaptığımız gibi mahrum bırakmak demektir. Ödül ve ceza davranışları ilk başta dış kontrol odaklı bir şekilde kalıba sokar. Davranışlar kalıba girdiğinde ruh da o kalıba uygun bir şekil alır. Böylece başta dış kontrollü yapılan davranışlar bir süre sonra iç kontrol odaklı yapılmaya başlanır. Yani bu davranışlar içselleşir.
Avrupa'da bu sistem çok etkili kullanılır. Batıda çocuk yetiştirme ödül - ceza sistemi bizde ise nasihat etmek / konuşmak üzerine kuruludur. Bizde çocuk yetiştirmek çok zahmetli, ana babaları ruhen tüketen çileli bir iştir. Batıda böyle değildir.
Kur’an-ı Kerim Cennet ve Cehennemden Bahseder
Psikolog Fatih Reşit Civelekoğlu ‘da cennet ve cehennem benzetmesiyle ödül ve cezaya ilişkin görüşlerini şöyle ifade ediyor;
“ Ödül ve cezayı kullanırken her davranışı ödüllendirmek ya da her istenmeyen davranışı cezalandırmak çok sağlıklı bir yaklaşım değil.
Fakat bir şekilde ödül ve ceza yöntemini kullanmamız gerekiyor çünkü çocuğun beyni buna duyarlı, o genler tarafından belirlenen bir mekanizma ve boşu boşuna var edilmiş bir mekanizma değil. Çocuğun terbiye edilmesi sürecinde kullanılan mekanizmaya insan beyni duyarlı. Onun için Kuran-ı Kerimde 70 küsur Ayet-i Kerime’ de hem cennet ten hem de cehennemden bahseder. Ayeti Kerimelerin okunması beynimizdeki limbik sistemde yerleşik olan o ödül ve ceza mekanizmasını harekete geçirir.
Fakat mekanizma şu şekilde işlemiyor; bir iyilik yaptığımız zaman, güzel bir iş yaptığımız zaman bir anda önümüze bir ödül düşmüyor. Aynı şey kötü şeyler için de geçerlidir. Kötü bir şey yaptığımız zaman bir şekilde hemen cezalandırılmayacağımızı biliriz. Bizler de kendimizi ya da çocuklarımızı eğitme sürecinde ödül ve cezayı bu şekilde kullanırsak çok daha verimli bir şekilde kullanmış olacağız. Bu daha az yorulmamızı, çocuklarımızı daha az yıpratmamızı, onları rüşvetçi, şantajcı birine dönüştürmeden, sağlıklı bir şekilde bu mekanizmayı kullanmamızı sağlayacaktır. “
Ve Ödül ve Ceza Olmamalı Diyenler;
Ödül -Ceza Hayvanlarda Etkilidir
Eğitim Uzmanı Yasemin Yusufoff Çelikkol ödül ve cezanın hayvanlarda çok etkili olduğunu söyleyerek şöyle ifade ediyor görüşlerini;
“ Araştırmalar, beynin tehdit altındayken ya da ödüllendirildiğinde, kan akımının entelektüel karardan sorumlu bölgelerden uzaklaşıp, temel yaşamsal faaliyetlerle ilgili bölgelere kaydığını ortaya koyar. Bu da ödül ve cezanın hayvanlarda neden işe yaradığının göstergesi.
Kendini ceza ya da ödülü kazananama tehditi altında hisseden çocuklar temel biyolojik dürtülerle karar verirler. Yanlışlardan ders çıkarma imkanları çok azdır. Zaman içinde bu yaklaşım onları problemleri çözemeyen, değişiklerden rahatsız olan, anlık tepkisel yaklaşımları olan bireyler haline getirir. “
Çocuğun His Dünyası Genişletilmeli
Berrin Göncü Işıkoğlu ödül ve cezanın uzun vadede zararlarını şöyle ifade ediyor ;
Ödül-ceza çocuğu dış odaklı hale getirir. Halbuki davranışın motoru iç odaktır, iç motivasyondur. Dış motivasyonla yol alınca, kendi hayatının sorumluluğunu alamamış oyunculardan oluşan bir filmi her daim izliyoruz.
Çocuk ceza verenden uzaklaşır, hatta zamanla tiksinmeye başlar.
Ceza alan çocuğun onuru ayaklar altına alınır. Cezanın hiçbir öğretici yanı ve hiçbir işlevselliği yoktur. Ceza alma ihtimali olan çocuk yalana başvurur. Çocuğun yetişkine duyduğu güven sarsılır. Elinde ve dilinden zarar gelme ihtimali olan kişi güvenilir olarak kodlanmaz.
Cezanın bir şubesi olan mola yöntemi ve düşünme odaları saydıklarımıza ek olarak ‘düşünme eylemi’ ile ilgili negatif tutum geliştirir.
Gelelim cezanın kostüm değiştirmiş hali olan ödüle…
Ödülde yapılan iş değersizleştirilir. Ödül çocuğa sadece o an ki işi yaptırır. Ama o işle ilgili bir tutum geliştirmez. Geçici bir çözümdür.
Cezalandırılmak istenen davranışlar yolunda gitmeyen bazı şeylerin sinyalidir. Sinyal görmezden gelinirse altında yatan temel sorun sessiz bir çığ gibi büyür. Araştırılması gereken bu davranışın neden ve nasıl ortaya çıktığıdır. ‘Sorunlu davranış’ diye adlandırılan durumu iyi okumak lazım.
Buradan hareketle amacımız çocuğun his dünyasını genişletmek olsun! His dünyasında zenginleşen çocuğun, davranış repertuarı da geniş olur.
Vahdet Gazetesi
Elbette ödül ve ceza uygulanmasından yana olalım ya da olmayalım etkisini gösteren bir sistemdir. Zaten ayrımda burada başlıyor.
Bugün ödül ve ceza dosyasını açalım istedik. Ödül ve ceza olmalı diyenler ile olmamalı diyenler gerekçelerini sorduk.
İçerik Önemli
Psikoterapist Esan Gül Bey ödül ve cezanın çocuk eğitiminde olması gerektiğini savunanlardan;
“İstendik davranışları pekiştirmek, istenmeyen davranışları ise engellemek için ödül ve ceza sistemi kullanılır. Burada önemli olan bunun kullanılıp kullanılmayacağı değil ödül ve cezanın içeriğinin nasıl doldurulacağı, nasıl kullanılacağıdır.
Ödül daha çok çocuğun hoşlandığı, uyguladığı zaman kendisini geliştiren, sosyalleşmesine ve kendini ifade etmesine yardımcı olan bir içeriğe sahip olmalıdır. Mesela çocukla birlikte parka gitmek, onu kucaklamak, başını okşamak, aferin demek, birlikte oyun oynamak, masal okumak, birlikte çocuğun istediği bir pastayı yapmak vb. bunların hepsi çocuk için birer ödüldür.
Ceza ise içerik olarak olumsuz bir anlama sahip olduğu için daha çok disiplin ya da olumlu davranış kazandırma olarak ifade etmek gerekir. Çocuğun isteklerinin olmaması, sevgi eksikliği aslında birer ceza örneğidir. “ cümleleriyle açıklıyor görüşlerini.
Ruh Davranışın Kalıbına Girer
Psikolog İzzet Güllü’ de ödül ve cezanın doğru anlaşıldığında iç kontrolü sağlayacağını düşünen bir uzman;
“ Ödül ve ceza ülkemiz insanının zihninde biraz rüşvet ve işkence çağrışımı da yapar. Bu sebeple pek sempatik bulunmaz. Ödül ve cezadan kasıt zaten bir şekilde verilen bir şeyleri daha kurallı bir biçimde vermek, ceza ise çoğu zaman zaten yaptığımız gibi mahrum bırakmak demektir. Ödül ve ceza davranışları ilk başta dış kontrol odaklı bir şekilde kalıba sokar. Davranışlar kalıba girdiğinde ruh da o kalıba uygun bir şekil alır. Böylece başta dış kontrollü yapılan davranışlar bir süre sonra iç kontrol odaklı yapılmaya başlanır. Yani bu davranışlar içselleşir.
Avrupa'da bu sistem çok etkili kullanılır. Batıda çocuk yetiştirme ödül - ceza sistemi bizde ise nasihat etmek / konuşmak üzerine kuruludur. Bizde çocuk yetiştirmek çok zahmetli, ana babaları ruhen tüketen çileli bir iştir. Batıda böyle değildir.
Kur’an-ı Kerim Cennet ve Cehennemden Bahseder
Psikolog Fatih Reşit Civelekoğlu ‘da cennet ve cehennem benzetmesiyle ödül ve cezaya ilişkin görüşlerini şöyle ifade ediyor;
“ Ödül ve cezayı kullanırken her davranışı ödüllendirmek ya da her istenmeyen davranışı cezalandırmak çok sağlıklı bir yaklaşım değil.
Fakat bir şekilde ödül ve ceza yöntemini kullanmamız gerekiyor çünkü çocuğun beyni buna duyarlı, o genler tarafından belirlenen bir mekanizma ve boşu boşuna var edilmiş bir mekanizma değil. Çocuğun terbiye edilmesi sürecinde kullanılan mekanizmaya insan beyni duyarlı. Onun için Kuran-ı Kerimde 70 küsur Ayet-i Kerime’ de hem cennet ten hem de cehennemden bahseder. Ayeti Kerimelerin okunması beynimizdeki limbik sistemde yerleşik olan o ödül ve ceza mekanizmasını harekete geçirir.
Fakat mekanizma şu şekilde işlemiyor; bir iyilik yaptığımız zaman, güzel bir iş yaptığımız zaman bir anda önümüze bir ödül düşmüyor. Aynı şey kötü şeyler için de geçerlidir. Kötü bir şey yaptığımız zaman bir şekilde hemen cezalandırılmayacağımızı biliriz. Bizler de kendimizi ya da çocuklarımızı eğitme sürecinde ödül ve cezayı bu şekilde kullanırsak çok daha verimli bir şekilde kullanmış olacağız. Bu daha az yorulmamızı, çocuklarımızı daha az yıpratmamızı, onları rüşvetçi, şantajcı birine dönüştürmeden, sağlıklı bir şekilde bu mekanizmayı kullanmamızı sağlayacaktır. “
Ve Ödül ve Ceza Olmamalı Diyenler;
Ödül -Ceza Hayvanlarda Etkilidir
Eğitim Uzmanı Yasemin Yusufoff Çelikkol ödül ve cezanın hayvanlarda çok etkili olduğunu söyleyerek şöyle ifade ediyor görüşlerini;
“ Araştırmalar, beynin tehdit altındayken ya da ödüllendirildiğinde, kan akımının entelektüel karardan sorumlu bölgelerden uzaklaşıp, temel yaşamsal faaliyetlerle ilgili bölgelere kaydığını ortaya koyar. Bu da ödül ve cezanın hayvanlarda neden işe yaradığının göstergesi.
Kendini ceza ya da ödülü kazananama tehditi altında hisseden çocuklar temel biyolojik dürtülerle karar verirler. Yanlışlardan ders çıkarma imkanları çok azdır. Zaman içinde bu yaklaşım onları problemleri çözemeyen, değişiklerden rahatsız olan, anlık tepkisel yaklaşımları olan bireyler haline getirir. “
Çocuğun His Dünyası Genişletilmeli
Berrin Göncü Işıkoğlu ödül ve cezanın uzun vadede zararlarını şöyle ifade ediyor ;
Ödül-ceza çocuğu dış odaklı hale getirir. Halbuki davranışın motoru iç odaktır, iç motivasyondur. Dış motivasyonla yol alınca, kendi hayatının sorumluluğunu alamamış oyunculardan oluşan bir filmi her daim izliyoruz.
Çocuk ceza verenden uzaklaşır, hatta zamanla tiksinmeye başlar.
Ceza alan çocuğun onuru ayaklar altına alınır. Cezanın hiçbir öğretici yanı ve hiçbir işlevselliği yoktur. Ceza alma ihtimali olan çocuk yalana başvurur. Çocuğun yetişkine duyduğu güven sarsılır. Elinde ve dilinden zarar gelme ihtimali olan kişi güvenilir olarak kodlanmaz.
Cezanın bir şubesi olan mola yöntemi ve düşünme odaları saydıklarımıza ek olarak ‘düşünme eylemi’ ile ilgili negatif tutum geliştirir.
Gelelim cezanın kostüm değiştirmiş hali olan ödüle…
Ödülde yapılan iş değersizleştirilir. Ödül çocuğa sadece o an ki işi yaptırır. Ama o işle ilgili bir tutum geliştirmez. Geçici bir çözümdür.
Cezalandırılmak istenen davranışlar yolunda gitmeyen bazı şeylerin sinyalidir. Sinyal görmezden gelinirse altında yatan temel sorun sessiz bir çığ gibi büyür. Araştırılması gereken bu davranışın neden ve nasıl ortaya çıktığıdır. ‘Sorunlu davranış’ diye adlandırılan durumu iyi okumak lazım.
Buradan hareketle amacımız çocuğun his dünyasını genişletmek olsun! His dünyasında zenginleşen çocuğun, davranış repertuarı da geniş olur.
Vahdet Gazetesi
0 Yorum Yorum Yaz