Çocuk Olmak Mı ? Emin Misiniz?
- 28-01-2015
- KATEGORİ Tuğba Akbey İnan
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Büyüklerin meşhur klişesidir “ Keşke çocuk olsam. ” cümlesi. Çocuklar içinse “ bebek ” kelimesi bir tür hakaret barındırır içinde. Hep büyümek arzusuyla yanarlar. Haksız da sayılmazlar. Daralttığımız dünyalarında, bu işten kurtulmanın tek yolu büyümektir çünkü. Hala çocuk olmanın güzel olduğunu düşünenlere bir hatırlatayım istedim hızla geçen o günleri.
Mesela yeniden çocuk olsak…
Hiç sevmediğimiz yemekleri seçme şansımız olmasa. Tabaktakini bitirmemizi isteseler bizden büyüklerimiz. Birbirine karıştırılmış yemekler zorla tıkılsa ağzımıza. Acıktığımıza, susadığımıza başkaları karar verse…
Merak etsek çekmeceleri. Açıp incelemek istediğimizde, büyük bir el bantla kapasa her yeri, parmağını sallayarak dokunmamamızı işaret ederek. Hatta şansımızı zorladığımızda elimize vursa, büyük olmaktan aldığı güçle…
Evde koşturmak istesek, alt katımızdaki komşular vurmaya başlasa duvara. Anne babamız kızsa, uslu uslu oturmamızı söyleyerek.
O zaman yatakta zıplayalım desek. Bu sefer daha da öfkelenseler.
Bari odamızda oynayalım diye çekilsek kenara. Odayı toplamazsak sokağa çıkmamıza izin vermeseler.
Çikolatayı bir öpücük karşılığında alsak.
Televizyon seyretmeyi birkaç saat uslu otururak kazansak.
Her şeyi bir büyük hızıyla yapmamız beklense
Yapmak istediğimiz şeyler “ Sen küçüksün. “ diye engellense
Kardeşimizle kavga ettiğimizde “ Sen büyüksün. ” sözünü söylemekten yorulmasa büyükler
Sevmediğimiz yerlere gitmeme şansımız olmasa.
Herkesle her şeyi paylaşmak zorunda kalsak.
Sarılmak istemediğimiz anlarda , “ O zaman kardeşini/ ablanı severim. ” dense
Elimizdeki oyuncağı alıp kendi torununa götüreceğini söylese hiç tanımadığımız amca ve teyzeler
Otobüste canımız sıkılsa, huzursuz olduğumuzu belli etsek “ Amca kızar. “ deseler
“ Beni kucağına alır mısın? “ dediğimizde “ Şimdi işim var. ” dese annemiz
Akşam özlemle beklediğimiz babamız işten geldiğinde, “ Oynayalım mı?” sorumuzu “ Kafam şişti bütün gün zaten. “ diye yanıtlasa
Ağladığımızda “ Gel sana şeker alalım dese. “ biri
Ya da “ Sus dedim, ağlama yoksa oyuncak almam “ dese anne babamız
Doya doya ağlayamasak
Sabah dokuzdan akşam üçe kadar aynı sırada sessizce kalmamızı istese öğretmenimiz. Ödev yapmadığımızda tahtada bekletse. Kafamıza vursa, anne babamıza şikayet etse
Yorgun argın geçen okul gününden sonra “ Dersini çalış. ” cümlesini belli aralıklarla tekrarlasa annemiz
Sürekli daha iyi olmak üzere yarıştırılsak
Ders çalışmak dışında yaptığımız her şey lüzumsuz görülse
Büyükler odada televizyon seyrederken bizim kitap okumamızı isteseler
Başkalarıyla rahatça kavga ederken onlar, biz arkadaşımızla biraz tartışsak hemen bir uzmana götürseler
Patrona kızıp vursa babamız
Babamıza, babaannemize kızıp bağırsa annemiz
Bağırmamamızı ya da vurmamamızı bağırarak ve vurarak anlatsalar
Bizi yanlarında olmamıza rağmen rahatça şikayet etseler başkalarına Memnuniyetsizliğimizi ifade edince ne kadar nankör olduğumuz hatırlatılsa
Sıkça “sus bakayım ” dense
Çocuk olduğumuz için anlamadığımızı düşünseler söyledikleri bahaneleri
Herkes rollerinden şikayetçiyken çocuk olmaktan mutlu olmamız beklense
Büyükler hiç hata yapmasa hep biz yapsak
yazının devamı için;
http://www.gazetevahdet.com/cocuk-olmak-mi-671yy.htm
Mesela yeniden çocuk olsak…
Hiç sevmediğimiz yemekleri seçme şansımız olmasa. Tabaktakini bitirmemizi isteseler bizden büyüklerimiz. Birbirine karıştırılmış yemekler zorla tıkılsa ağzımıza. Acıktığımıza, susadığımıza başkaları karar verse…
Merak etsek çekmeceleri. Açıp incelemek istediğimizde, büyük bir el bantla kapasa her yeri, parmağını sallayarak dokunmamamızı işaret ederek. Hatta şansımızı zorladığımızda elimize vursa, büyük olmaktan aldığı güçle…
Evde koşturmak istesek, alt katımızdaki komşular vurmaya başlasa duvara. Anne babamız kızsa, uslu uslu oturmamızı söyleyerek.
O zaman yatakta zıplayalım desek. Bu sefer daha da öfkelenseler.
Bari odamızda oynayalım diye çekilsek kenara. Odayı toplamazsak sokağa çıkmamıza izin vermeseler.
Çikolatayı bir öpücük karşılığında alsak.
Televizyon seyretmeyi birkaç saat uslu otururak kazansak.
Her şeyi bir büyük hızıyla yapmamız beklense
Yapmak istediğimiz şeyler “ Sen küçüksün. “ diye engellense
Kardeşimizle kavga ettiğimizde “ Sen büyüksün. ” sözünü söylemekten yorulmasa büyükler
Sevmediğimiz yerlere gitmeme şansımız olmasa.
Herkesle her şeyi paylaşmak zorunda kalsak.
Sarılmak istemediğimiz anlarda , “ O zaman kardeşini/ ablanı severim. ” dense
Elimizdeki oyuncağı alıp kendi torununa götüreceğini söylese hiç tanımadığımız amca ve teyzeler
Otobüste canımız sıkılsa, huzursuz olduğumuzu belli etsek “ Amca kızar. “ deseler
“ Beni kucağına alır mısın? “ dediğimizde “ Şimdi işim var. ” dese annemiz
Akşam özlemle beklediğimiz babamız işten geldiğinde, “ Oynayalım mı?” sorumuzu “ Kafam şişti bütün gün zaten. “ diye yanıtlasa
Ağladığımızda “ Gel sana şeker alalım dese. “ biri
Ya da “ Sus dedim, ağlama yoksa oyuncak almam “ dese anne babamız
Doya doya ağlayamasak
Sabah dokuzdan akşam üçe kadar aynı sırada sessizce kalmamızı istese öğretmenimiz. Ödev yapmadığımızda tahtada bekletse. Kafamıza vursa, anne babamıza şikayet etse
Yorgun argın geçen okul gününden sonra “ Dersini çalış. ” cümlesini belli aralıklarla tekrarlasa annemiz
Sürekli daha iyi olmak üzere yarıştırılsak
Ders çalışmak dışında yaptığımız her şey lüzumsuz görülse
Büyükler odada televizyon seyrederken bizim kitap okumamızı isteseler
Başkalarıyla rahatça kavga ederken onlar, biz arkadaşımızla biraz tartışsak hemen bir uzmana götürseler
Patrona kızıp vursa babamız
Babamıza, babaannemize kızıp bağırsa annemiz
Bağırmamamızı ya da vurmamamızı bağırarak ve vurarak anlatsalar
Bizi yanlarında olmamıza rağmen rahatça şikayet etseler başkalarına Memnuniyetsizliğimizi ifade edince ne kadar nankör olduğumuz hatırlatılsa
Sıkça “sus bakayım ” dense
Çocuk olduğumuz için anlamadığımızı düşünseler söyledikleri bahaneleri
Herkes rollerinden şikayetçiyken çocuk olmaktan mutlu olmamız beklense
Büyükler hiç hata yapmasa hep biz yapsak
yazının devamı için;
http://www.gazetevahdet.com/cocuk-olmak-mi-671yy.htm
0 Yorum Yorum Yaz