Çok Şey İstemedim



Bir Adem Diyor ki...

Bir akşam üstüydü, batarken güneş kızıllığa bürümüştü gökyüzünü, öyle güzeldi ki anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyordu, tıpkı sevdiğimi anlatamamak, sevgimi tartamamak gibi… Bir gül almış yürüyordum kendimden emin, aheste adımlarla, evimin yolundaki en keyifli en neşeli yolculuğumdu… Kapıya varıp zile bastım, içim heyecan doluydu, “Anahtarın yok mu yaaa?” diye bir ses duydum, vardı; ama onun açmasını bekledim, açtı ve döndü…

O an gülün dikeni elime, sesi, sözü ve tepkilerinin dikeni yüreğime battı. Darmadağın olmuş kalakalmıştım; gözlerim buğulanmış bir camdı adeta, hemen toparlandım ve selam vererek girdim dünyadaki cennetime, cennet sandığım yere… Oysaki hücreme… Gülü uzattım gülümseyerek, aldı, "sağ ol" dedi ve masaya koydu ve tam 20 gün bekledi gülüm masada. Ey masa dedim şahit ol, ahirette bana, ey oda şahit ol… Ey gül, yüreğimin gülü sende şahit ol… Ey kapısı her zaman açık olan hücrem nasıl bir kelepçeyse bu çıkamadım içinden…

Sorumluluklarımı söyleme bana, sadece saygı göster seni de omuzlarım hiç haberin olmadan. Ne sesimi çıkarırım, ne başına kakarım, yeter ki gülen gözlerle bak bana. Yeter ki masaya sert koyma tabağımı, atma önüme ekmeğimi, uzatıver sen, ben senin ellerinden alayım, alırken de dokunayım.

Çok şey istemedim...Dokunurken yüreğim ısınsın, gün boyu üşüyen ellerim ellerinle ısınsın. Dönme sırtını bana, başını yastığa koyduğunda, susma, anlat bana ama bilerek zalimce hedefine alma, haksızca itham etme beni. Beni de dinle ama suçlayarak, kendince yorumlayarak değil anlattığım gibi dinle, benim cümlemi kendince yorumlama. Gülümseyen yüzüne bakmayı özlet bana, akşama eve koşmam için nedenim olsun…

Duygularımı öldürmediğin sürece duygu doluyum ben. Gözlerimden akıtmazsan yaş, buğulanmasına izin vermem gözlerinin. O güzel gözlerin bakarken bana kan dolmuş olsa da yeşil gözlerime hasta yatağımdan doğrulur koşarım senin için…

Sen beni bir çınar olarak gör; ben sana gölge olurum. Sen beni bir çiçek olarak gör; ben sana kokarım sadece. Sen beni bir baba gibi gör: okşar saçlarını kucaklarım sımsıkı.

Sen beni kardeş olarak gör; anlat geceler boyu, bütün dertlerini dinlerim çözmek için. Sen beni bir eş olarak gör; yaslan bana tıpkı bir dağ gibi, sararım kollarımla seni, ağustos güneşinde gölgen olur, ayaz mevsiminde korurum seni. Yeter ki düşman gibi görme beni; çünkü ona hazır değilim. Çünkü senden beklemem, düşünmem, sen beni eş olarak gör; dile benden, bırak kollarıma kendini tıpkı deryada yüzer gibi…

Bir gemim olsun istedim evimde, ilkokulda okurken gördüm bir dükkanın vitrininde ve o gün ahdettim evlendiğimde evime alacağım diye. Bir akşam saatlerinde bir arkadaşımla otururken açıldı konu, bende anlattım istediğim gemiyi. Ve bir zaman sonra geldi bizim gemi, o kadar güzeldi ki ışığı bile odaya yetti. Ve bir gün kırıldı bizim gemi, yüreğim gibi… Oturdum bende ağladım görünce gemimi, koptum o gün limandan, tayfalardan, deryadan. Bırak çık dedim kendime ama yapamadım aldığım terbiyeyle.

Tükenmedi umudum, kırılsa da yelkenim ben yüzerek giderim… Kesilse de dizlerimde takat sönse de gözlerimdeki fer, ben Rabbime sığındım dahasını neyleyim… Bembeyaz şehrimi kirletsen de imanımı kirletemedin, yıksan da gönül dünyamı sabrımı tüketemedin, dağlasan da yüreğimi merhemim dua bunu düşünmedin… Karartarak gitsen de sen yıllarımı, ben Mevla'dan istiyorum aydınlık geleceğimi, sen yorma kendini...


Bunlar da ilginizi Çekebilir

37 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz