Düşüncede Şefkat (2)
- 03-06-2020
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
Şiddeti tetikleyen faktörlerden en etkin olanı öfkedir. Öfke bir duygudur ve duygular anlık gelir, kontrol etmek çok zordur. Duyguyu kontrol etmenin tek yolu düşünceyi değiştirmektir.
Düşünce kontrol edilebilir. Düşünce değişmezse duygu değişmez. Öfkeyi engelleyen şey düşüncedir. Mesela bir anne: “Tabii ki çocuk evde oynayacak, ev kirlenecek, dağılacak olur bunlar doğal” diyorsa evde dağınıklık olduğunda, ev kirlendiğinde çocuklarına öfkelenmez.
Başka bir anne, evin her daim düzenli olmasını istiyorsa, evin dağılması kirlenmesi onu öfkelendirir. Mesela oynaması için çocuklara sadece bir oda gösterdiğinde ve çocuklar buranın dışına çıktığında dağınıklık oldu diye anne kızar, bağırır belki vurur. Sonrasında üzülür "Bir daha çocuklarıma vurmayacağım" der fakat yine yapar.
Bu annenin öfkesini kontrol etmesi ancak düşüncesini değiştirmesi ile mümkündür. "Çocuk bu oynayarak büyüyecek, çocuklarımın mutluluğu evin düzeninden, kimin ne diyeceğinden daha önemlidir." düşüncesine geçse öfkesi gider. Öfke mantıklı düşünce önünde de engeldir.Öfkesi gittiğinde belki gün sonu çocuklara dağınıklığı toplama alışkanlığı edinmeleri için güzel bir yol bulabilir.
Mesela bir hanım “kocam bağırırsa bu şiddettir” diye düşünüyorsa kocası her sesini yükselttiğinde kendini şiddete uğramış hisseder ve öfkelenir.
Ya da bir gelin kayınvalidesinin kötü niyetli olduğunu düşünüyorsa kayınvalidesinin sıradan davranışları bile onu öfkelendirebilir. Düşünce değişmeden duygu değişmez.
Mesela adam çocuğa her banyo yaptırmıyor diye karısına kızıyor ve onu pis olmakla suçluyor. Oysa çocukların her gün banyo yapması gerekmiyor, kendinin her gün duş alması da bu davranışının doğru olduğunu göstermiyor. Erkek bu inancını değiştirmeden öfkesini kontrol edemez.
Ya da ev işleri konusunda yüksek beklentisi olan bir adam, karısının yaptıklarını hiçbir zaman yeterli görmeyebilir. Ya da karısını film artistleri ya da bir tanıdığı ile kıyaslayan erkek karısını hiçbir zaman güzel bulmayabilir. Elimizdeki ölçü doğru değilse her zaman adaletsiz tartar. Kendi adaletsizliğini göremeyenler bir de doğru zannederek karşısındakine öfkelenir.
Öfkeyi gidermenin tek yolu düşünceyi değiştirmektir. Karın annen kadar titiz olmayabilir, kocan baban kadar yumuşak olmayabilir... Mükemmel insan yok.
Maalesef ki günümüzde özellikle kadınları erkeklere düşman edecek fikirler hızla yayılıyor. Kadınların erkeklerle ilgili iyi düşüncelerini bozacak fikirler her taraftan kadınlara ulaşıyor.
Mesela kadına şiddeti önlemek adına kadınlara “Eşiniz istediğiniz kadar para vermiyorsa ekonomik şiddet olur, sizi üzüyorsa psikolojik şiddet olur…” denirse daha önce bu konuları şiddet diye tanımlamayan kadın bundan sonra şiddet diye tanımlar ve basit bir olayı emniyete şikayet edecek kadar öfkelenebilir. Ki günümüzde çok fazla örneği var.
Eğer psikolojik şiddet tanımı illa bu şekilde yapılacaksa en azından kadınların da bu davranışları yapmasının şiddet olduğu da öğretilmelidir. Bir kadının kocasına bağırması, surat asması, erkeğin bütçesini zorlayacak isteklerde bulunması, eş olarak cinsel hayattan kaçınması da şiddet sayılmalı bu durumda. Şiddetin giderek artmasındaki en önemli etken şiddetin sadece erkek üzerinden tanımlanmasıdır. Bu adaletsiz bir tutumdur. Ve kadınların düşüncelerini bozduğu için öfke duygusuna sebep olmaktadır.
Şiddet dilinden şefkat diline geçebilmemiz için önce düşüncemizdeki yanlış, zehirli fikirleri atıp yerine merhamet, sevgi, saygı, sabır gibi güzel huyları ekmeliyiz. Hakkı ve sabrı tavsiye etmeyen hüsrandadır buyuruyor Yaratıcımız.
Hatasız insan yok. Mükemmellik beklentisi yalnızlık getirir. İngiltere'de "Yalnızlar Bakanlığı" kuruldu. Dokuz milyon yalnız insan varmış ve en küçük rahatsızlıklarda ölüyorlarmış. Bağışıklık sistemini güçlü tutan sevgi duygusudur.
Şefkat dili için almaya değil, vermeye odaklanmalıyız. Gönülden seve seve, menfaatsiz verebilmek, insanın hem kendini mutlu eden hem de etrafını mutlu eden en güzel hasletlerden biridir. Sevgini vermek, zamanın vermek, karşıdakinin mutluluğu için bazen kendinden vazgeçebilmek. Gönülden seve seve yapılan gönle ulaşır. Bir işi yaparken ki duygu ne ise; korku ise korku, sevgi ise sevgi ulaşır karşıdakinin gönlüne. Zihin temiz olursa duygu dünyası temiz kalır, bu da davranışlara güzellik olarak yansır. Düşüncede şefkat davranışla zuhur eder.
Sema Maraşlı www.cocukaile.net
Düşünce kontrol edilebilir. Düşünce değişmezse duygu değişmez. Öfkeyi engelleyen şey düşüncedir. Mesela bir anne: “Tabii ki çocuk evde oynayacak, ev kirlenecek, dağılacak olur bunlar doğal” diyorsa evde dağınıklık olduğunda, ev kirlendiğinde çocuklarına öfkelenmez.
Başka bir anne, evin her daim düzenli olmasını istiyorsa, evin dağılması kirlenmesi onu öfkelendirir. Mesela oynaması için çocuklara sadece bir oda gösterdiğinde ve çocuklar buranın dışına çıktığında dağınıklık oldu diye anne kızar, bağırır belki vurur. Sonrasında üzülür "Bir daha çocuklarıma vurmayacağım" der fakat yine yapar.
Bu annenin öfkesini kontrol etmesi ancak düşüncesini değiştirmesi ile mümkündür. "Çocuk bu oynayarak büyüyecek, çocuklarımın mutluluğu evin düzeninden, kimin ne diyeceğinden daha önemlidir." düşüncesine geçse öfkesi gider. Öfke mantıklı düşünce önünde de engeldir.Öfkesi gittiğinde belki gün sonu çocuklara dağınıklığı toplama alışkanlığı edinmeleri için güzel bir yol bulabilir.
Mesela bir hanım “kocam bağırırsa bu şiddettir” diye düşünüyorsa kocası her sesini yükselttiğinde kendini şiddete uğramış hisseder ve öfkelenir.
Ya da bir gelin kayınvalidesinin kötü niyetli olduğunu düşünüyorsa kayınvalidesinin sıradan davranışları bile onu öfkelendirebilir. Düşünce değişmeden duygu değişmez.
Mesela adam çocuğa her banyo yaptırmıyor diye karısına kızıyor ve onu pis olmakla suçluyor. Oysa çocukların her gün banyo yapması gerekmiyor, kendinin her gün duş alması da bu davranışının doğru olduğunu göstermiyor. Erkek bu inancını değiştirmeden öfkesini kontrol edemez.
Ya da ev işleri konusunda yüksek beklentisi olan bir adam, karısının yaptıklarını hiçbir zaman yeterli görmeyebilir. Ya da karısını film artistleri ya da bir tanıdığı ile kıyaslayan erkek karısını hiçbir zaman güzel bulmayabilir. Elimizdeki ölçü doğru değilse her zaman adaletsiz tartar. Kendi adaletsizliğini göremeyenler bir de doğru zannederek karşısındakine öfkelenir.
Öfkeyi gidermenin tek yolu düşünceyi değiştirmektir. Karın annen kadar titiz olmayabilir, kocan baban kadar yumuşak olmayabilir... Mükemmel insan yok.
Maalesef ki günümüzde özellikle kadınları erkeklere düşman edecek fikirler hızla yayılıyor. Kadınların erkeklerle ilgili iyi düşüncelerini bozacak fikirler her taraftan kadınlara ulaşıyor.
Mesela kadına şiddeti önlemek adına kadınlara “Eşiniz istediğiniz kadar para vermiyorsa ekonomik şiddet olur, sizi üzüyorsa psikolojik şiddet olur…” denirse daha önce bu konuları şiddet diye tanımlamayan kadın bundan sonra şiddet diye tanımlar ve basit bir olayı emniyete şikayet edecek kadar öfkelenebilir. Ki günümüzde çok fazla örneği var.
Eğer psikolojik şiddet tanımı illa bu şekilde yapılacaksa en azından kadınların da bu davranışları yapmasının şiddet olduğu da öğretilmelidir. Bir kadının kocasına bağırması, surat asması, erkeğin bütçesini zorlayacak isteklerde bulunması, eş olarak cinsel hayattan kaçınması da şiddet sayılmalı bu durumda. Şiddetin giderek artmasındaki en önemli etken şiddetin sadece erkek üzerinden tanımlanmasıdır. Bu adaletsiz bir tutumdur. Ve kadınların düşüncelerini bozduğu için öfke duygusuna sebep olmaktadır.
Şiddet dilinden şefkat diline geçebilmemiz için önce düşüncemizdeki yanlış, zehirli fikirleri atıp yerine merhamet, sevgi, saygı, sabır gibi güzel huyları ekmeliyiz. Hakkı ve sabrı tavsiye etmeyen hüsrandadır buyuruyor Yaratıcımız.
Hatasız insan yok. Mükemmellik beklentisi yalnızlık getirir. İngiltere'de "Yalnızlar Bakanlığı" kuruldu. Dokuz milyon yalnız insan varmış ve en küçük rahatsızlıklarda ölüyorlarmış. Bağışıklık sistemini güçlü tutan sevgi duygusudur.
Şefkat dili için almaya değil, vermeye odaklanmalıyız. Gönülden seve seve, menfaatsiz verebilmek, insanın hem kendini mutlu eden hem de etrafını mutlu eden en güzel hasletlerden biridir. Sevgini vermek, zamanın vermek, karşıdakinin mutluluğu için bazen kendinden vazgeçebilmek. Gönülden seve seve yapılan gönle ulaşır. Bir işi yaparken ki duygu ne ise; korku ise korku, sevgi ise sevgi ulaşır karşıdakinin gönlüne. Zihin temiz olursa duygu dünyası temiz kalır, bu da davranışlara güzellik olarak yansır. Düşüncede şefkat davranışla zuhur eder.
Sema Maraşlı www.cocukaile.net
6 Yorum Yorum Yaz