En Kıymetli Hazine: Sâliha Kadın (3)
- 31-10-2016
- KATEGORİ Saliha Kadın
- YAZAR Sema Maraşlı
"Huzur Bulalım Diye" Kitabından
Sâliha kadın meziyetlerinden ikincisi: “Emrettiği zaman itaat eder.”
İtaat konusunun izahını önceki yazılarda yapmıştık. “Emir” kelimesine bakalım biraz da. “Bana kimse bir şey emredemez” diye onunla çokça çıkış yaptığımız bir kelimedir. “Emir ve itaat” kelimeleri bizde “kaba güç” çağrışımı yapıyor. Bakalım kelimenin esas kökü olan Arapçada anlamı nasıl. Zira hadis-i şeriflerde Arapçadaki anlamı ile kullanılıyor.
Emir: İstemek, bildirmek, nasihat etmek, beyan etmek, rica etmek, emir buyurmak gibi anlamlara geliyor. Emir, Arapçada âmir olanın, hâkim olanın sözü olarak kullanılıyor.
Mesela mü’minlere “emr-i maruf” yapmak emredilmiş, yani “iyiliği emretmek…” Elbette “kaba güçle iyilik emretmek”ten bahsedilmiyor. İyiliğe ancak güzel sözle yönlendirebilirsiniz. Burada “emir” kelimesi söyleyene, sen söylediğin sözün emiri ol, konuya hâkim ol ve bilmeyene nasihat et anlamında kullanılıyor.
Erkek evin hâkimi olduğu için onun karısından istekleri hadis-i şeriflerde emir olarak geçiyor. Erkeğin “Karıcığım, bana bir çay verebilir misin?” sözü de emirdir zira “emîr”in yani beyin sözüdür. Yoksa burada erkeğin “Bana çay getir.” gibi kaba bir cümle kullanılması kastedilmiyor. Zira Kur’an-ı Kerimde Yaradan’ımız, kadın ve erkeğe “Sözün en güzelini söyleyin.” buyuruyor.
Kabalık zaten mümine yakışan bir davranış modeli değil. Peygamber efendimiz, hiç kimseye -yanında çalışanlara bile- “Bunu niye böyle yaptın?” diye sert bir söz söylememiş. Kadınlara, çocuklara, çalışanlara son derece şefkatli davranmış.
“Kapının yanında hanımın efendisine (seyyidihâ) rastladılar.” (Yusuf suresi 25. âyet)
Rabb’imiz kadının kocası geldiğinde kocasını “seyyidi” yani “efendisi” kelimesi ile tanımlamış. Erkeğin efendiliğini kabul etmek kadını köle yapmaz. Efendinin eşi yapar. Kralın eşi kraliçedir. Kadın erkeği köle yaparsa da kölenin karısı olur.
Sâliha kadın meziyetlerinden üçüncüsü:“Senin hakkında ve malın hakkında çirkin bulunan bir şey ile sana muhalefet etmeyendir.”
Sâliha kadın, kocasının hata ve kusurlarını onun eksiklerini yüzüne vurmayan, bunlarla onu utandırmayan kadındır. Sevginin bir numaralı düşmanı “yermek”tir. Kişi yerildiği zaman sevilmediğini düşünür, hele bir de söyleyiş tarzı hoş değilse. Oysa belki eleştiren kişi onun iyiliği için söylüyordur fakat çoğu zaman üslup sözün önüne geçebilir.
İnsanların değiştirebileceği ve değiştiremeyeceği şeyler vardı. Kadın ya da erkek fark etmez, kişi değiştiremeyeceği bir konuda tenkit aldığında kendini çaresiz hisseder ve eleştiren kişiye karşı olumsuz duygular beslemeye başlar. Mesela insanlar fiziki yönlerini değiştiremezler. Eşinin; kaşı-gözü, saçı-başı, boyu bosu gibi konularda eleştiri yapan birisi onu derinden yaralar.
Ya da ailesi ile ilgili konularda yapılan eleştiriler de böyledir. Kişi ailesini de onların huyunu da değiştiremez. Aile ile ilgili eleştirileri kişiler kendi üzerlerine alırlar. Bir kadın kocasına onun annesi ile ilgili olumsuz şeyler söylüyorsa -ki bu olumsuzluklar kayınvalidede gerçekten var da olsa erkek çok incinir- ve karısı “annen kötü” anlamında sözler söylediğinde erkek bu sözleri “sen kötü bir kadının kötü oğlusun” diye anlar.
Hadis-i şerifte kendi hakkında, bir de malı hakkında erkeğin eksiklikleri yüzüne vurmayan kadının sâliha vasıfları taşıdığından bahsediliyor. İş ve mal-mülk konusu da erkeklerin en hassas oldukları konulardan biri hatta en önceliğidir. Erkekler gücü erkeklik ile bağlantılı görürler. Bu yüzden erkek işi ve kazancı konusunda eleştirildiği zaman bunu erkekliğine bir saldırı olarak algılar. Bu da eşinden soğumasına sebep olur.
Kısaca, sâliha kadın, şikâyet eden değil, şükreden kadındır. Kötüleyen, söylenen, şikâyet eden kadın başta kendi hayatını, sonra da erkeğin ve çocukların hayatını yer bitirir. Erkekler kadının nazik, şefkatli, sabırlı, tatlı ve şartsız sevgisini aldıklarında onlar da sevgilerini rahat gösterirler. Bu meziyetler kadına dünya ve ahret mutluluğu olarak döner.
21 Yorum Yorum Yaz