Evde Reis Kim?
- 24-12-2014
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
Din hayattır. Din Allah'a gönüllü köleliktir. Aşk gibi, mantığın bazı şeylere anlam veremese de gönlün seve seve itaat etmesidir. İslam'ın kelime anlamı "teslim olmak" demektir. Müslüman olmayı kabul ederek Allah'a teslim olmayı kabul ettik.
Oysa bizim toplumumuzda din deyince maalesef çoğu zaman sadece namaz, abdest, oruç, tesettür gibi dinin ibadetle ilgili bölümleri akla geliyor. Dinin muamele ili ilgili bölümleri ise sanki bizim keyfi seçimimize bırakılmış gibi bir algı var çoğumuzda.
İbadetlere mecbursun; fakat muameleleri canın isterse yap, onlardan mesul değilsin, demiş sanki Yaradan. İbadetleri yapınca kendimizi pek bir dindar zannediyoruz, kimseleri beğenmiyoruz; hayatımızı dine göre yaşamaya gelince çuvallıyoruz.
Mesela, aile konusunda dinimizin bize çizdiği bir çerçeve var. Fakat biz yaşantımızla ne kadar o çerçevenin içindeyiz? Erkek, ailenin reisi olarak Allah (c.c)' ın kendine verdiği yükümlülüğü yerine getiriyor mu? Kadın, evin hanımı olarak Allah (c.c)'ın kendine verdiği sorumlulukları yerine getiriyor mu?
Eğer kadın ve erkek, dinin aile ile ilgili hükümlerine dikkat ediyor olsak, dindar ailelerde evlilik problemlerinin çok az olması lazım. Fakat maalesef dindar ailelerde de çok fazla problem var. Çünkü bir ayağımızla İslam'ın çizdiği çerçevenin içinde bir ayağımızla da dışında duruyorsak bir o yana bir bu yana dönüp dururuz.
Dindar ailelerin çoğunda en temel problem erkeklerin evde reis olmaması, Allah'ın verdiği görevi yerine getirmemesi ya da getirememesi. Kimi reisliği hanıma devretmiş, yan gelip yatıyor (fakat huzursuz) kimi de gücünü kötüye kullanıyor ailesine zulmediyor. Kimi de nasıl reislik yapacağını bilmiyor, bocalayıp duruyor. Oysa aileden erkek sorumlu. Erkeğin bu görevi acilen üstlenmesi ve idarecilik konusunda çaba göstermesi ve kendini geliştirmesi gerekli.
Kadınlar ise pek çoğu Allah (c.c)'ın onlardan istediği kocalarına karşı saygılı ve itaatkâr olma halleri içinde değiller. Kadın hakları yaygaraları sebebi ile Müslüman hanımlar İslam'ın kadına verdiği haklardan razı değiller. Batı toplumlarındaki kadınların içine düştüğü erkekleşme hallerini Müslüman hanımlar da kuşanıverdiler.
Çoğu kadın evde otorite olmak istiyor. Kocaya saygı ve itaat bir eziklikmiş gibi algılanıyor, hanımlar tarafından. Kadınlar güç ve otoriteyi sevdiler. Oysa otorite kadın için tadı güzel, zehirli bir meyve gibidir. Yavaş yavaş öldürür; kadına Allah'ın bahşettiği özel ve güzel pek çok kadın olma halini.
Müslüman ailelerin geldiği duruma bakarak acilen kadın ve erkek olarak yaratılışımıza uygun rollere bürünmemiz gerekiyor. Ah, içimizde sıkıntı duymadan dinimizin emirlerine teslim olabilsek, imanın tadını ne güzel duyarız.
Oysa bizim toplumumuzda din deyince maalesef çoğu zaman sadece namaz, abdest, oruç, tesettür gibi dinin ibadetle ilgili bölümleri akla geliyor. Dinin muamele ili ilgili bölümleri ise sanki bizim keyfi seçimimize bırakılmış gibi bir algı var çoğumuzda.
İbadetlere mecbursun; fakat muameleleri canın isterse yap, onlardan mesul değilsin, demiş sanki Yaradan. İbadetleri yapınca kendimizi pek bir dindar zannediyoruz, kimseleri beğenmiyoruz; hayatımızı dine göre yaşamaya gelince çuvallıyoruz.
Mesela, aile konusunda dinimizin bize çizdiği bir çerçeve var. Fakat biz yaşantımızla ne kadar o çerçevenin içindeyiz? Erkek, ailenin reisi olarak Allah (c.c)' ın kendine verdiği yükümlülüğü yerine getiriyor mu? Kadın, evin hanımı olarak Allah (c.c)'ın kendine verdiği sorumlulukları yerine getiriyor mu?
Eğer kadın ve erkek, dinin aile ile ilgili hükümlerine dikkat ediyor olsak, dindar ailelerde evlilik problemlerinin çok az olması lazım. Fakat maalesef dindar ailelerde de çok fazla problem var. Çünkü bir ayağımızla İslam'ın çizdiği çerçevenin içinde bir ayağımızla da dışında duruyorsak bir o yana bir bu yana dönüp dururuz.
Dindar ailelerin çoğunda en temel problem erkeklerin evde reis olmaması, Allah'ın verdiği görevi yerine getirmemesi ya da getirememesi. Kimi reisliği hanıma devretmiş, yan gelip yatıyor (fakat huzursuz) kimi de gücünü kötüye kullanıyor ailesine zulmediyor. Kimi de nasıl reislik yapacağını bilmiyor, bocalayıp duruyor. Oysa aileden erkek sorumlu. Erkeğin bu görevi acilen üstlenmesi ve idarecilik konusunda çaba göstermesi ve kendini geliştirmesi gerekli.
Kadınlar ise pek çoğu Allah (c.c)'ın onlardan istediği kocalarına karşı saygılı ve itaatkâr olma halleri içinde değiller. Kadın hakları yaygaraları sebebi ile Müslüman hanımlar İslam'ın kadına verdiği haklardan razı değiller. Batı toplumlarındaki kadınların içine düştüğü erkekleşme hallerini Müslüman hanımlar da kuşanıverdiler.
Çoğu kadın evde otorite olmak istiyor. Kocaya saygı ve itaat bir eziklikmiş gibi algılanıyor, hanımlar tarafından. Kadınlar güç ve otoriteyi sevdiler. Oysa otorite kadın için tadı güzel, zehirli bir meyve gibidir. Yavaş yavaş öldürür; kadına Allah'ın bahşettiği özel ve güzel pek çok kadın olma halini.
Müslüman ailelerin geldiği duruma bakarak acilen kadın ve erkek olarak yaratılışımıza uygun rollere bürünmemiz gerekiyor. Ah, içimizde sıkıntı duymadan dinimizin emirlerine teslim olabilsek, imanın tadını ne güzel duyarız.
Hepimiz Allah'ın bizden razı olmasını bekliyoruz fakat biz Allah'tan razı mıyız, Allah'ın gönderdiği dinden razı mıyız? Önce kendimize bu soruyu bir soralım.
6 Yorum Yorum Yaz