Evde Reis Kim?

7_bDin hayattır. Din Allah'a gönüllü köleliktir. Aşk gibi, mantığın bazı şeylere anlam veremese de gönlün seve seve itaat etmesidir. İslam'ın kelime anlamı "teslim olmak" demektir. Müslüman olmayı kabul ederek Allah'a teslim olmayı kabul ettik.

Oysa bizim toplumumuzda din deyince maalesef çoğu zaman sadece namaz, abdest, oruç, tesettür gibi dinin ibadetle ilgili bölümleri akla geliyor. Dinin muamele ili ilgili bölümleri ise sanki bizim keyfi seçimimize bırakılmış gibi bir algı var çoğumuzda.

İbadetlere mecbursun; fakat muameleleri canın isterse yap, onlardan mesul değilsin, demiş sanki Yaradan. İbadetleri yapınca kendimizi pek bir dindar zannediyoruz, kimseleri beğenmiyoruz; hayatımızı dine göre yaşamaya gelince çuvallıyoruz.

Mesela, aile konusunda dinimizin bize çizdiği bir çerçeve var. Fakat biz yaşantımızla ne kadar o çerçevenin içindeyiz? Erkek, ailenin reisi olarak Allah (c.c)' ın kendine verdiği yükümlülüğü yerine getiriyor mu? Kadın, evin hanımı olarak Allah (c.c)'ın kendine verdiği sorumlulukları yerine getiriyor mu?

Eğer kadın ve erkek, dinin aile ile ilgili hükümlerine dikkat ediyor olsak, dindar ailelerde evlilik problemlerinin çok az olması lazım. Fakat maalesef dindar ailelerde de çok fazla problem var. Çünkü bir ayağımızla İslam'ın çizdiği çerçevenin içinde bir ayağımızla da dışında duruyorsak bir o yana bir bu yana dönüp dururuz.

Dindar ailelerin çoğunda en temel problem erkeklerin evde reis olmaması, Allah'ın verdiği görevi yerine getirmemesi ya da getirememesi. Kimi reisliği hanıma devretmiş, yan gelip yatıyor (fakat huzursuz) kimi de gücünü kötüye kullanıyor ailesine zulmediyor. Kimi de nasıl reislik yapacağını bilmiyor, bocalayıp duruyor. Oysa aileden erkek sorumlu. Erkeğin bu görevi acilen üstlenmesi ve idarecilik konusunda çaba göstermesi ve kendini geliştirmesi gerekli.

Kadınlar ise pek çoğu Allah (c.c)'ın onlardan istediği kocalarına karşı saygılı ve itaatkâr olma halleri içinde değiller. Kadın hakları yaygaraları sebebi ile Müslüman hanımlar İslam'ın kadına verdiği haklardan razı değiller. Batı toplumlarındaki kadınların içine düştüğü erkekleşme hallerini Müslüman hanımlar da kuşanıverdiler.

Çoğu kadın evde otorite olmak istiyor. Kocaya saygı ve itaat bir eziklikmiş gibi algılanıyor, hanımlar tarafından. Kadınlar güç ve otoriteyi sevdiler. Oysa otorite kadın için tadı güzel, zehirli bir meyve gibidir. Yavaş yavaş öldürür; kadına Allah'ın bahşettiği özel ve güzel pek çok kadın olma halini.

Müslüman ailelerin geldiği duruma bakarak acilen kadın ve erkek olarak yaratılışımıza uygun rollere bürünmemiz gerekiyor. Ah, içimizde sıkıntı duymadan dinimizin emirlerine teslim olabilsek, imanın tadını ne güzel duyarız.

Hepimiz Allah'ın bizden razı olmasını bekliyoruz fakat biz Allah'tan razı mıyız, Allah'ın gönderdiği dinden razı mıyız? Önce kendimize bu soruyu bir soralım.


 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

6 Yorum Yorum Yaz

Selahattin
31/12/2016
Sema hanım allah razı olsun erkeklerin dile getiremediği hakikatleri bir bayan olarak dile getirebiliyorsunuz.feminizmin zirve yaptığı bir dönemde doğruyu konuşmak cesaret ister.musluman kadınlarımıza ve erkeklere bu güzel derslerinizdee dolayı teşekkür ederim
emin bıyık
28/12/2014
Kadınların kocalarının önüne kızlık kızlık soyadlarını kullanmaları,evlilik kurumunun bitmesi demektir.

kadınların sosyal hayatta erkeklerin yaptığı işlere talip olması, erkekler tarafından, şuur altında bir tehdit olarak algılanmaya başlanmış ve sonuçları vahim olan olaylar cereyan etmeye başlamıştır.

ben kısaca şunu düşünüyorum, Kadın yaradılışı gereği kazandığı gücü yönetmeyip (istisnalar hariç) onu silah olarak kullanmaktadır. en büyük zararıda kendi hemcinslerine vermektedir.
Erol Demirbağ
27/12/2014
mevcut yasalardan sonra tek bir reis kaldı çizgi film karakteri TEMEL REIS
hasan
25/12/2014
yazılarınızı hayranlıkla okuyorum Öyle güzel tespitleriniz var ki bunları gerçek hayatta uygulasak sorunlar kendiliğinden ortadan kalkacak.herkes birbirinden rol çalıyor.oysa yaradan zaten rolleri paylaştırmış,bu hayat sahnesinde kendi rollerimizi oynasak verilen rola razı olup hakkını vermeye çalışsak bu günkü sorunların hiç biri yaşanmaz sanırım.
Nur
25/12/2014
Abdullah bey size katılıyorum bende sizin gibi düşünüyorum hele de 30 undan sonra özellikle çalışan bayanların eşe itaat etmeleri kişiliklerini bastırmaları çok zor.

Ben en azından kızların 25ine kadar evlenmeleri gerektiğini düşünüyorum.
Kendimde 24ümde evlendim ve biraz daha geciksem zor olacağını düşünüyorum.

Ben eğer eşim gibi biriyle evlenmeseydim ( ve ailesi çok önemli ) çok zorluk çekerdim bunu görüyorum.

7 Aylık evliyim ve şimdiye kadar ki gözlemlerim doğru karar verdiğimden yana.

Sema Hanım kitapları elimden düşmeyen ve yıllardır yazılarını,radyo programlarını takip ettiğim ve görüşlerinin her kısmına katıldığım çok sevdiğim bir eğitimci yazar.
Sevgilerle.

Yorum Yaz