Evlilik ile Tecavüzü Bir Tutmak!

7_b

Ülkemizde 18 yaş altı evlilik suç sayılıyor. Hem de nasıl bir suç! Genç evliler tecavüzcü, cinsel istismarcı kabul ediliyor kanunlarımızla ve ağır cezalandırılıyor.

14-18 yaş arası kızlar (14 yaş denilen 14 ü doldurup 15 den gün alanlar yani aslında 15 yaşa 14 deniliyor, 18 yaşa dedikleri de 18 yaşı doldurup 19 dan gün alması gerekiyor evlenebilmek için) kendi isteği ile dini nikahla evlense kocaları tecavüzcü sayılıyor.

Fakat 12 yaş 18 yaş arası karşılıklı rıza ile cinsel ilişki yaşayanları şikayet eden olmamışsa bir problem yok, bol bol ilişkiye girip zina yapabilirler. Ortaokul ve liselerimizin pek çoğunda gençlerin ilişkisi var ve çoğunluğu da cinsel ilişki de yaşıyor. Bunları görmek için sosyal hesaplarına bakmak yeterli.

Fakat taraflar zina yapmayalım, evlenelim derlerse, kızlar 18 yaş altı olduğunda bu suç sayılıyor ve erkek tecavüzden hapse giriyor ve zorla kız kaçırıp tecavüz edenle aynı cezayı alıyor ve tecavüzcülerle aynı koğuşta kalıyor.

Serbest cinselliği (zinaya) ceza yok sayılır bu durumda, kim kimi şikayet edecek fakat evliliğe tecavüz cezası var ve buna da kimse itiraz etmiyor. Bu iki yüzlülüğün ne boyutta olduğu, bu günlerde iyice açığa çıktı.

18 yaş altında evlendikleri için kocaları hapiste olan kadınların ısrarlı başvuruları üzerine, mecliste bir komisyon, gönül rızası ile evlenmiş olanların kocalarını serbest bırakmak için yasa tasarısı sununca ortalık karıştı.

Tasarıda konu evlilik olduğu halde “tecavüz meşrulaşıyor” diye feministler ayaklandılar.

Elbette insan olan tecavüzün meşrulaşmasını kabul etmez. Kadın, erkek, çocuk ya da başka bir canlı fark etmez. Yaşı da fark etmez. Tecavüzde yaş da önemli olamaz. On sekiz yaş altına tecavüze giren eylem, on sekiz yaş üstünde tecavüz sayılmıyorsa o hukuk sistemi sorgulanmalıdır.

Ancak çocuğa yapılan cinsel eylem tecavüz sayılır. Konu çocuk olduğunda onun gönlü olup olmadığına bakılmaz. Bunun sınırı da 12 yaş olarak belirlenmiş pek çok ülkede.

Bizde çok özel durumlarda mahkeme kararı varsa 16 yaşında evlenebiliyorsun, aile onayı varsa 17 yaşında evlenebiliyorsun yoksa da resmi evlenme yaşı 18 olduğu için 18 yaşını beklemek gerekiyor. 18 yaş dedikleri de 19. Evlenmek için 18 i doldurup 19 dan gün almak gerekiyor.

İslam’a göre reşit olan evlenebilir. Etrafımdaki gençlere baktığımda on sekiz yaş öncesi evlilik olgunluğuna gelmiş, aile olma sorumluluğu alacak genç pek yok gibi duruyor, çoğunluk okuyor zaten. Fakat dünya bizim etrafımızdan oluşmuyor.

On sekiz yaş öncesi evliliğe itiraz edenlerin yanılgıları burada. Dünyayı kendi etrafları gibi, herkesin hayat şartlarını da kendileri gibi zannediyorlar.

Özellikle Doğu'da ve Roman vatandaşlar arasında, okumayı tercih etmeyen kızlar evlenmek için 18 yaşını beklemek istemiyorlar.

Pek çoğu aile onayı ile bir kısmı da kaçarak dini nikahla evleniyor.

Fakat bu evlilikler açığa çıktığında koca tecavüzden hapse giriyor, kadınlar ortada kalıyor, varsa çocuklar babasız büyüyor.

On sekiz yaş altı evlenmiş, evlilikleri genellikle çocukları olunca ortaya çıkan, kocaları hapse düşmüş kişi sayısı yaklaşık 4000 civarı deniyor. Eminim bunun kaç katı da yakalanma korkusu ile devletten kaçanlar var. Dini nikahla; düğünle dernekle birbirini severek evlenmişler fakat kocaları hapse düşmesin diye hamile kaldığında doktora gidemeyen, evinde doğurmak zorunda kalan, hastalandığında çocuğunu doktora götüremeyen, okula veremeyen binlerce kişi var.

Kocaları hapse düşmesin diye devlet eliyle ezilen, eziyet edilen kadınlar ve çocuklar bunlar… Feministlerin umurunda mı bu kadınlar; tasarıya itirazlarına bakılırsa umurlarında olmadığı açıkça görülüyor. Belli ki zina yapmak varken niye evlenmişler ki! Evlendilerse de çeksinler cezaları diye bakıyorlar.

Hükümet bu çığırtkanlardan korkup geri adım atmazsa çok yetersiz de olsa bir şeyler yapılmış olacak. Zaten korka korka hazırlanmış bir tasarı olduğu çok belli. Sadece geçmişi kapsıyor bundan sonra evlenecek olanlara, yine hapis yolu açık, oysa geleceği de kapsamalıydı. Tasarıda dini nikahlı kişilere “cinsel istismarcı” deniyor; hükumet “dini nikah”a dini nikah diyemiyor.

Sen dini nikahı kabul etmezsen, dini nikahlı insanları “tecavüzcü” diye yargılarsan Hak tokadı gelir elbet. Hem de en çok korktuğun konudan. Nikahlı insanlar “Tecavüzcü “ diye içeride yatıyorsa; sen de “Sapık” diye dışarıda yargılanırsın. Hangi masumun boşa gitmiş duası ya da göz yaşı vardır!

Dindarların artık modern geçinenlere yaranma ve onlara şirin görünme kompleksinden vazgeçip Hakk’ın yoluna bakması gerekiyor.

Sevmiyor işte onlar sizi, ne yaparsanız yapın sevmeyecekler de onların yoluna girmedikçe.

Siz Hakk’ın yolundan ve adaletten ayrılmazsanız Allah’ın yardımı sizinle olur.

Haksızlığın olduğu hiçbir ülke âbad olmaz. Korkarsanız namusunuza da dil uzatırlar, dininize de. Sonra da ayakları altında çiğnerler.

Korkmak ve geri adım atmak yerine ne yapılmalı, uzman bir ekip tarafından bunun üzerinde çalışılmalı. Benim ilk aklıma gelenler:

1-Öncelikle Ak Parti etrafındaki feministlerden kurtulmalı: Dini hassasiyeti olmayan feministin aile gibi bir kavramı yoktur; onlarda serbest cinsel ilişki daha çok tercih sebebidir. Dindar görünen feminist kadınlar ise daha tehlikelidir, içten içe zarar verirler, dinin kadın haklarını yeterli görmezler, kompleksli ve öfkelidirler. Hükumet yetkililerini modernistlerden korkutarak yanlış yönlendirirler.

2-Dini nikah devlet tarafından tanınmalı ve hocaların kıydığı nikah belgelenmeli ve resmi nikah gibi geçerli olmalı: Batı özentiliğimiz olduğu için ve kanunlarımız Batı'dan devşirme olduğu için modeli de Batı'dan vereceğim. Batı'da bilindiği gibi durum şöyle: İsteyen kiliseye gidiyor, papaz evlendiriyor, isteyen de belediye de evleniyor. İkisi de aynı şekilde geçerli. Bizde ise dini nikah, nikahtan sayılmadığı için dindarlar iki nikah kıydırmak durumunda kalıyorlar:Bir dini nikah bir de resmi nikah. Müslüman ülkede Allah’ın yanında geçerli olan nikah, nasıl oluyor da devletin yanında geçerli değil anlayamıyorum.

3-Gençler ve aileleri evlilik konusunda bilinçlendirilmeli: Günümüz gençlerinin pek çoğu henüz 15-18 yaş arası duygusal olarak evlenme olgunluğuna sahip değil, aileler tarafından bebek gibi büyütüldüğü için. Fakat bunun yolu kanun olarak yasaklamak değil, bilinçlendirmek olmalı. Bilinçlendirildiği halde “ben evlenmek istiyorum” diyene de destek olup evlendirilmeli.

4-Cinsel konularda eğitimler olmalı: Günümüzde çocuklar çok erken yaşta pek çok cinsel uyaranlara muhatap oldukları için ergenliğe de erken giriyorlar, cinsel birlikteliğe de erken yaşta heves ediyorlar. Ergenlik hormonlarının yüksek olduğu yaşlarda pek çok cinsel uyaranlara muhatap oluyorlar. Gençlere kendini kontrol etme, erken yaşanacak cinselliğin olumsuz yönleri, cinsel haramlar helaller öğretilmeli. Taciz ve tecavüze karşı gençler ve aileleri bilgilendirilmeli ve böyle bir durumla karşılaştıklarında şikayet etmek için cesaretlendirilmeli.

5-Evlilik dışı cinselliğe teşvik edecek yollar kapatılmalı. Porno yasaklanmalı. İlkokul çocukları ödev araştırırken pek çok porno sitesi ile karşılaşıyor. Hatta bu sitelerin pek çoğu normal kadın-erkek ilişkisi değil, aynı cinsin birbiri ile olan sapkın ilişkileri gösteriyor ve küçücük çocuklar izliyorlar anne-babalarının çoğu zaman haberi bile olmuyor.

6-Cinsel istismara engel olmak için gençleri yanlış yönlendirecek dizi ve filmler gözden geçirilmeli ve yayınlanmasına izin verilmemeli. Bugüne kadar lise gençleri pek çok dizide cinsel birliktelikler yaşarken, hamile kalıp çocuğunu büyütürken gösterildi, kimse de itiraz etmedi. Bu diziler gençleri cinsel istismara yönlendiriyor, diyen olmadı.

Gençlik filmleri ise ayrı rezalet. Mesela yeni vizyona yeni giren “İkimizin Yerine” isimli yerli bir film. Basından takip ettiğim ve fragmanlarından gördüğüm kadarıyla film; lise öğrencisi bir kızın, edebiyat öğretmenini baştan çıkarıp onunla cinsel birliktelik yaşaması konusunu işliyor. Bu film ile gençler kütüphanede öğretmen nasıl baştan çıkarılır, hangi bahane ile bekar öğretmenin evine gidilir onu öğreniyorlar.

Bu ve bunun gibi filmlere feministlerin gıkı çıkmıyor sonra da cinsel istismara karşıyız diye gürültü yapıyorlar. Feministler sanat adına fikirlerine karşı oldukları rezillikleri onaylıyorlar fakat biz dindarlar dinimiz adına dinin izin verdiği şeyleri yapamıyoruz. Bu ülkede dinin sanat kadar değeri yok mu? Dini dizi filmden vazgeçtik, ahlaklı dizi ve film çekilsin ki gençler ahlaklı olmayı modellesin.

7-Tecavüze uğramış kızların tecavüzcüsünün tehdidi ya da ailelerin zoruyla tecavüzcüsü ile evlendirilmesine engel olmak gerekiyor.

Bunun için 18 yaş altı aile rızası ile de olsa evlenmek için gelenler, nikahtan önce tehdit altında mı yoksa gönüllü mü diye psikiyatr ve psikologların olduğu uzman bir ekip ile görüştürülmeli, şüpheli bir durum var ise emniyete bildirilip nikah izninden önce iyi bir araştırma yapılmalı.

Ailesi ile görüşülüp evlilik ile ilgili zorlama var ise engel olunmalı, aile ikna olmuyorsa, devlet kızları korumaya almalı. Tecavüze uğramış kız masumdur fakat ailesi onu suçlu görecekse; bunu namus meselesi yapacaksa ailenin yapacağı zulüm tecavüzcünün yapacağından az olmaz. Çözüm sadece tecavüzcüsü ile evlendirmemek değil, ailesinden de korumak olmalı.

Kızların tecavüzcüsü ile evlenmek zorunda kalma ihtimallerine karşı çözüm, mazlumu koruyalım diye başka mazlumlara zulmetmek olmamalı.

Eğer zulüm yolu seçilirse cezası başta oy kullananlara olmak üzere tüm ülkeye ağır olur.

 

 

 

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

19 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz