Evlilik Okulu 2. Ödev



2. Ders Ödev konumuz "Affetmek"

Evlilik okulundan faydalanmak için önce iyi bir zihin ve kalp temizliği yapmamız gerekiyor. Geçmişin tozu, kiri üzerine temiz bir şeyler inşa etmemiz zor.

Rabbimiz affetmekle ilgili yüce kitabında şöyle buyuruyor:

"Ey iman edenler! Şüphesiz eşlerinizden ve evlatlarınızdan size düşmanlık etmiş olanlar vardır. Onlardan sakının. Eğer onları affeder, kusurlarına bakmaz ve bağışlarsanız şüphesiz Allah da çok bağışlayan ve çok merhamet edendir."(Tegabün sûresi âyet:14)

Üzerinde çok düşünülmesi gereken bir âyeti kerîme. Tam da evlilik okuluna başlamışken, tam da bayram gelirken Rabbimizin eşlere "Affedin, kusurlarına bakmayın ve bağışlayın." tavsiyesini tutmanın tam zamanı. Tabii Rabbimizin bizi bağışlamasını istiyorsak.

Sevgili peygamberimiz "Mümin kin tutmaz." buyuruyor.

Hz.Âişe bir gün peygamberimizden kendine bir dua öğretmesini istiyor. Peygamberimiz Hz Aişe’ye “Kalbimde kin bırakma.” diye dua etmesini tavsiye ediyor.

Hz.Mevlana'nın da güzel bir sözü var bu konuda:

"Geçmişi ve geleceği yakmadıkça Allah'ı bulamazsınız." diyor. Geçmiş üzüntüler ve gelecek kaygısı hem Rabbimiz ile aramıza duvar oluyor hem de mutluluğumuza.

"Geçmişi ve geleceği yakmadıkça mutlu da olamayız.”

Dünya da imtihandayız. İmtihan yazılı ve test usulü değil. Birbirimizle imtihan oluyoruz.

Evliliklerdeki pek çok problem de geçmişle bağlantılı sorunların devam ettirilmesi yüzünden çözülemiyor. "Eşim bana şunu yaptı, bunu yaptı, kayınvalidem bana şunu dedi, bunu dedi." davaları hiç bitmiyor.

Kin sevginin en büyük düşmanıdır, kin ile sevgi bir yerde durmaz. Kin en büyük kirdir. Mutlaka temizlenmemiz lâzım.

Geçmiş sorunlar bugünü ve geleceği mahvediyor. Oysa Rabbimiz "affedin" buyuruyor.

Geçmişte yaşadığımız her ne ise yaşadık bitti. Alınması gereken dersler varsa alınıp, geçmiş bir tarafa bırakılmalı. Kin tutmak kadere isyandır. "Neden bunları yaşadım, neden bana bunları yaşattı." Yaşamamız gereken ne varsa onları yaşadık. Yaşatan kişiler sadece getiren ellerdi.

İyilikse de kötülükse de getiren ele takılıyoruz, göndereni "Yaradan"ı unutuyoruz. Doğru bir tevekkül anlayışı ile birlikte kadere iman mutluluğun formülü aslında.

Peygamber efendimiz "Kadere inanan, kederden emin olur." buyuruyor. Aşırı üzüntüler bizim iman eksikliğimizi gösteriyor, yaşadığımız ne olursa olsun. Sözüm önce kendime.

İnsanız elbette üzüldüğümüz konular olacak. Eşinizle kavga ettiniz, ya da beklemediğiniz sıkıntı verici bir durumla karşılaştınız, üzülürsünüz elbette; ama üzüntüyü hayata yaymamak, uzatmamak lâzım.

Bir kötülük gördüğümüz zaman nasıl davranmamız gerektiğinin yolunu Rabbimiz bize göstermiş:

"İyilik de eşit değildir kötülük de. Sen kötülüğü en güzel olan hareketle sav. O zaman görürsün ki seninle kendisi arasında bir düşmanlık olan kimse sanki yakın candan bir dost oluvermiş. (Fussilet sûresi, âyet: 34)

Büyük bir müjde var bu âyet-i kerîme de: "Kötülük gördüğünüzde iyilikle karşılık verirseniz, aranızdaki düşmanlık sevgiye dönüşür." diye bize sevginin yolu gösterilmiş.

"Eşimle aramızda sevgi bitti, ne yapmalıyız." diyenlere de bir cevap aynı zamanda. "İyilikle davranırsanız, düşmanlıklarınızı sevgiye dönüştürürüm." diye de bir vaat var.

Yalnız kötülüğe iyilikle mukabelede bulunmanın çok da kolay olmadığı bir sonraki âyette bildirilmekte.

"Bu kötülüğü iyilikle önleme özelliğine ancak sabredenler kavuşturulur. Ayrıca buna sevaptan büyük pay sahibi olanlardan başkası da kavuşturulmaz. (Fussilet sûresi âyet: 35)

Bunu için "sabır" lâzım buyuruyor Rabbimiz. Eğer sabredemezsek, iyiliklerimizin karşılığında hemen iyilik görmek istersek, acele edersek, ya da kötülük görünce hemen iyilikten vazgeçersek büyük sevaptan pay alamayız, kaybedenlerden oluruz.

Bir sonraki âyette konu ile ilgili bir uyarı var:

"Eğer şeytandan bir fitne ve vesvese seni dürter ve iyi halden uzaklaştırırsa hemen Allah’ a sığın, çünkü o hakkıyla işiten ve bilendir. (Fussilet sûresi âyet:36)

Şeytan tabi boş durmayacak, iyilik etmek isteyeni yolundan çevirmek isteyecek. "Boş ver, o kıymet bilmez, değmez, diyecek, sana şöyle şöyle kötülükler yaptılar diyecek, yapma şımartma onu diyecek, bunlar iyilik bilmez diyecek...diyecek de diyecek."

Ne buyuruyor Rabbimiz "O vesveseler geldiğinde hemen bana sığının."

Şeytanın peşine düşüp, iyilikten vazgeçmek, yoldan dönmek yok.

Yaşadığınız her ne ise şu ana kadar üzüntü verici, evliliğe dair, hepsini silin ve temiz sayfa açın.

1-Eşinizi affedin. Geçmişte büyük küçük her ne hata yaptı ise. (Bunu kendi içinizde yapın. O af dilemeden "Ben seni affettim" deyip "hata sendeydi" gibi yanlış anlaşılacak bir mesaj vermeyin.)

2-Kendi hatalarınız için eşinizden özür dileyin, helallik isteyin.

Özür dilerken en hassas nokta karşımızdakini suçlamadan özür dileyebilmektir. "Ben o hatayı yaptım; ama sen öyle yaptığın için yaptım, ben öyle dedim; ama sizinkiler bana ters davrandıkları için dedim" gibi eşi, aileyi ya da şartları suçlayarak özür dilemek sadece yeni bir kavganın ve kırgınlıkların başlangıcı olabilir.

"Ben hata ettim, düşünemedim ya da doğrusu o zannettim, bilemedim." gibi hatada kendinize ait bölümü söyleyip, kimseyi suçlamadan özür dileyin.

Siz özür dilediniz diye eşinizin de sizden özür dilemesini beklemeyin. Siz samimiyetle özrünüzü dileyin.

Kadın ve erkeklerin özür dileme şekilleri birbirine pek benzemez. Kadınlar duygusal cümleler ile özür diler.

Erkekler özür dilemekte çok zorlanırlar, erkek psikolojisinde özür dilemek bir zayıflıkmış gibi algılandığı için, erkekler özür dilemektense pişmanlıklarını davranışları ile göstermeyi tercih ederler. Erkekler, özür dileseler bile genellikle kuru sözcüklerle, sıradan bir şey söylüyormuş gibi özür dilerler. Bu da genellikle kadınları tatmin etmez. Kadınlar erkeklerden kendileri gibi duygu dolu cümlelerle özür beklerler, bunu göremeyince boş yere üzülürler.

Bu yüzden hanımlar, beylerinden sözcüklerle özür beklentisine girmesinler. Onların davranışlarını okumayı öğrensinler. Evlilik okulunun bir dersinde bu konuyu geniş bir şekilde işleyeceğiz inşallah.

Eşiniz ile özür ve af konusunu hallettikten sonra, daireyi genişletin. Kendi aileniz, eşinizin ailesi başta olmak üzere sizi kıran herkesi affedin, rahatlayın. Yüklerden kurtulun. Bayramda kırgınlık duyduğunuz kişiler yakınınızdaysa ziyarete gidin, uzakta ise telefon açın.

Genellikle eşin ailesi ile sorunları halletmek, onları affetmek zor geliyor pek çok kişiye. Şeytan sizi oradan yakalamasın, bu bayram eşinizin ailesine çok iyi davranın.

Ödevin içindeki âyetlerin bir yazılı çıktısını alın, evde ya da iş yerinde en çok göreceğiniz bir yere asın ki Rabbimizin sözleri bize rehber olsun.

www.cocukaile.net


Bunlar da ilginizi Çekebilir

66 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz