Kapitalist Sistem Zihninize Pranga Vurur
- 11-10-2018
- KATEGORİ Aile Tehlikede
- YAZAR Sema Maraşlı
Seküler kapitalist sistemler, komünist rejimlerle aynı yöntemleri kullanmazlar. Kapitalizm, daha çok insanların zaaflarını işleterek, -insanlara- istediklerini severek ve isteyerek yaptırırlar.
Toplumda görünüşte rahatlık, özgürlük, saygı ve hoşgörü vardır ancak dikkat kesildiğinizde tüm bunlar belli bir çerçeve içindedir.
Komünizm sizi soğuk duvarların olduğu bir zindana atar, kapitalizm ise sizi camdan bir kafese koyar. Sanki dışardaymışsınız hissi olur ancak az bir kımıldadığınızda kafanız cama çarpar olduğunuz yere oturursunuz.
Tabiri-i diğerle kapitalizm size kaba güç, yasaklar, polisiye tedbirler ile yaklaşmaz. Onun daha spesifik yöntemleri vardır.
Mesela medya ve reklam sektörü ile insanlar üzerinde dayanılması güç bir psikolojik şiddet uygularlar.
Algı operasyonları marifeti ile toplumu -siyasi,ticari ve kültürel- maksatlarına göre programlarlar.
Kadını en baştan çıkarıcı haliyle yeniden oluşturmuşlardır.
Okullar beyinleri yıkanmış nesillerin seri üretim merkezidir vs..vs..
Bu listeyi uzatabilirim...
Ancak..
Özetle şöyle söylenebilir;
Kapitalizm sizin ellerinize kelepçe vurmaz, zihinlerinize ve algılarınıza pranga vurur.
Akıl ve fikrinizi dumura uğratır. Bilinçaltınızı kendi rengi ile boyalar.
Duygu ve hislerinizi köpürtür. Zaaflarınızı tetikler.
Sonrasını da size bırakır. Ve kendinizi çoğu kez -aslında istemediğiniz- şeyleri yaparken bulursunuz.
Bu ülkenin,
Ticaret hukuku seküler,
Aile hukuku seküler,
Okulları seküler,
Medyası seküler,
Sanat ve kültürü seküler,
Toplumu seküler,
Devleti seküler,
ama olsun...
İlkokulda başörtüsüne izin veriyorlar, okulda mescit yapıyorlar.
buradan şu anlam çıkıyor, din kültürel olarak toplumda var olabilir fakat insanı inşa edemez, topluma istikamet çizemez, devlete karışamaz yani toplum için -salataya sos nevinden- bir çeşitliliktir.
Mesela ders kitapları tertemiz zihinleri dinsizliğe ve dünyaperestliğe hazırlar.
Su döngüsünü anlatır, döndüreni yok.
Mevsimlerin oluşumunu anlatır, oluşturanı yok.
Besinleri anlatır, besleyeni yok.
Güneşin hareketini anlatır, hareket ettireni yok.
İmanın talim yeri olan kainat kitabının sayfalarını öyle anlatır ki, o çocuğun zihninde imanın yeşereceği zerre kadar yer kalmaz. Şükür ve hamd duygusunu netice verecek hiçbir manayı bilmez. İstekleri vardır, bu istekleri verecek Zatı tanımıyordur, duayı bilmez.
ama olsun....
Başörtüsü ile okula gidebiliyor ya...(bu arada böyle bir okula çocuğunu göndermekte zorunlu, zaten göndermemekte kimsenin aklına gelmez. toplumsal algının geldiği noktaya bakar mısınız.)
Sahi biz bu dünyaya niye gelmiştik, beraber eğleşmek için mi yoksa...
Cihat
Toplumda görünüşte rahatlık, özgürlük, saygı ve hoşgörü vardır ancak dikkat kesildiğinizde tüm bunlar belli bir çerçeve içindedir.
Komünizm sizi soğuk duvarların olduğu bir zindana atar, kapitalizm ise sizi camdan bir kafese koyar. Sanki dışardaymışsınız hissi olur ancak az bir kımıldadığınızda kafanız cama çarpar olduğunuz yere oturursunuz.
Tabiri-i diğerle kapitalizm size kaba güç, yasaklar, polisiye tedbirler ile yaklaşmaz. Onun daha spesifik yöntemleri vardır.
Mesela medya ve reklam sektörü ile insanlar üzerinde dayanılması güç bir psikolojik şiddet uygularlar.
Algı operasyonları marifeti ile toplumu -siyasi,ticari ve kültürel- maksatlarına göre programlarlar.
Kadını en baştan çıkarıcı haliyle yeniden oluşturmuşlardır.
Okullar beyinleri yıkanmış nesillerin seri üretim merkezidir vs..vs..
Bu listeyi uzatabilirim...
Ancak..
Özetle şöyle söylenebilir;
Kapitalizm sizin ellerinize kelepçe vurmaz, zihinlerinize ve algılarınıza pranga vurur.
Akıl ve fikrinizi dumura uğratır. Bilinçaltınızı kendi rengi ile boyalar.
Duygu ve hislerinizi köpürtür. Zaaflarınızı tetikler.
Sonrasını da size bırakır. Ve kendinizi çoğu kez -aslında istemediğiniz- şeyleri yaparken bulursunuz.
Bu ülkenin,
Ticaret hukuku seküler,
Aile hukuku seküler,
Okulları seküler,
Medyası seküler,
Sanat ve kültürü seküler,
Toplumu seküler,
Devleti seküler,
ama olsun...
İlkokulda başörtüsüne izin veriyorlar, okulda mescit yapıyorlar.
buradan şu anlam çıkıyor, din kültürel olarak toplumda var olabilir fakat insanı inşa edemez, topluma istikamet çizemez, devlete karışamaz yani toplum için -salataya sos nevinden- bir çeşitliliktir.
Mesela ders kitapları tertemiz zihinleri dinsizliğe ve dünyaperestliğe hazırlar.
Su döngüsünü anlatır, döndüreni yok.
Mevsimlerin oluşumunu anlatır, oluşturanı yok.
Besinleri anlatır, besleyeni yok.
Güneşin hareketini anlatır, hareket ettireni yok.
İmanın talim yeri olan kainat kitabının sayfalarını öyle anlatır ki, o çocuğun zihninde imanın yeşereceği zerre kadar yer kalmaz. Şükür ve hamd duygusunu netice verecek hiçbir manayı bilmez. İstekleri vardır, bu istekleri verecek Zatı tanımıyordur, duayı bilmez.
ama olsun....
Başörtüsü ile okula gidebiliyor ya...(bu arada böyle bir okula çocuğunu göndermekte zorunlu, zaten göndermemekte kimsenin aklına gelmez. toplumsal algının geldiği noktaya bakar mısınız.)
Sahi biz bu dünyaya niye gelmiştik, beraber eğleşmek için mi yoksa...
Cihat
37 Yorum Yorum Yaz