Dünya Kadınlar Günü

8 mart nasıl kutlanmaya başladı biliyor musunuz?

1800 lü yıllarda ABD'de bir fabrikada grev çıkıyor.

Polis zor kullanarak grevi bastırmış, ancak bu sırada fabrikada yangın çıkmış,

140 kadın işçi bu yangında hayatını kaybetmiştir. Ancak, ne manidar ki Birleşmiş Milletler

bu feci olaydan 120 yıl sonra kadının şiddete maruz kaldığı bu günü, biz kadınlara hediye

etmiştir. Yani yine ezilmişliğin hikayesi. Bizim tarihimizle kesinlikle alakası olmayan, bize

ait olmayan bir ezilmişliğin hikayesi. Şimdi bu ezilmişliğin hikayesinden yola çıkarak nasıl bir yola gidiliyor? Kadın-erkek eşitliği mümkün müdür? Eşitlik sağlansa bu kadınlar için iyi mi olacak? Batının eşitlik davası ile geldiği son durum nedir? Konu ile ilgili düşünceleriniz için...


Bunlar da ilginizi Çekebilir

16 Yorum Yorum Yaz

Erhan
08/03/2019
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü adı altında ülkemizde de kutlanılan gün, dinimizin kaynaklarından beslenmemektedir. İlgili gün, kadınları aile hayatındaki çok ehemmiyetli vazifelerinden kopartıp İslam cemiyetinin geleceğini ifsad etmeyi gaye edinen şer komitelerinin allayıp pullayıp sureten yaldızlı şekilde göstererek önümüze sürdüğü, fakat gayet sinsi ve maskeli bir oyunudur. Ehl-i iman, istikbalimizi yok etmeyi hedefleyen bu dehşetli planı ve taarruzu anlamalı ve fiilen bozmalıdır. Bizim dinimiz kadın, erkek vs her kesim için haklarını ve vazifelerini en güzel bir tarzda beyan ve ifade etmiştir. Ehl-i imanın, bu ve benzeri konularda hak din İslamiyete tabi olmayan imansız insanlardan hiçbir ders ve telkin almaya ihtiyacı yoktur...
kevser
11/03/2013
EŞİTLİK İSTEMİYORUM! :)
seymen
08/03/2013
A L I N T I


Erkek de Kadın da Aldatır ve Aldanır


“Ve insan aldandı.”
Dünya üzerinde insanoğlunun nefes alıp verdiği her yerde; kadınlar erkekleri, erkekler de kadınları sömürmektedir.
Sömürenlerin ve sömürülenlerin, “Müslim” ya da “gayrimüslim” olmaları fark etmez. Hemen her toplumda kadınlar ve erkekler aldanır ve aldatır.
Malum bugün “Dünya kadınlar günü.” İşte size “aldatmanın” ve “aldanmanın” şekli.
Şimdi kadın ve hakları üzerine pek çok isimden sahte sözler işitecek ve okuyacaksınız. Hepsinin riyakârlık denizinde yüzdüğünü göreceksiniz.
Ve bu sözlerin sahiplerinin, kadınları sömüren kişi veya kişiler olduğunu bileceksiniz.
Her insanın doğal hakkı olan; “barınma, beslenme ve çalışma” hayatı, pek çoğumuzda “aldanma ve aldatma” üzerine kuruludur. Mesela:
“Kadınlara yalan söylemeyen kaç erkek vardır?”
“Erkeklere yalan söylemeyen kaç kadın vardır?”
“Yalan söylemek ve aldatmak, hak ihlâli değil midir?”
Evet bu sorulara yürekten cevap verecek kaç kişi çıkabilir?


Yalan tohumunun ekildiği her yerde musibet biter. İlişkiler kördüğüm olur ve çözülmeye çalışıldıkça daha da beter olur.
Örneğin medyada kadın sömürüsü var mıdır? Vardır.
Reklamlarda, dizilerde ve diğer programlarda ekrana çıkarılan kadınlar, çok başarılı ve mesleklerinin erbabı olarak mı çıkmaktadırlar, yoksa başka amaçlar mı güdülmektedir?
Elbette daha çok prim yaptıkları için çıkarılmaktadırlar. Peki bu bir aldatma değil midir? Bal gibi aldatmadır.
Hangi dizide, reklamda, haberlerde veya başka programlarda kadınlar, bir insandan ziyade bir obje olarak kullanılmıyor?



Sözlerine çok güvendiğim bir dost geçenlerde şöyle bir itirafta bulunmuştu.


-“Ne yazık ki televizyona ve gazeteye reklam alabilmek için reklam alacağımız firmaların tanıtımlarına değil, paralarına bakıyoruz.
Öncelikle yöneticilerin profillerini çıkarıyoruz. Eğer yöneticiler erkek ise onlara kadın eleman gönderiyoruz, yok kadınsa, daha yakışıklı gençleri gönderiyoruz.”
Bu meseleyi bir itiraf olarak ele aldığıma bakmayın. Filmlere çekilmeyen böyle senaryolar, toplumun hemen her kesiminde oynanıyor.
Taraflar birbirlerini aldatıp duruyorlar. Çünkü her iki kesim de günü kurtarmanın peşinde koşuyor.
Hal böyle olunca insanların ana gayesi; “daha çok para kazanmak,” “daha çok harcamak” ve “daha sorunsuz bir ilişki” sürdürmek.
Dünya tamahının sınırsızlığı içerisinde kaybolmuş bir haldeyiz. Kim bu hale düşse elbet aldatacak ve aldanacaktır.


Diyeceğim şudur ki, “kadını kadın gibi” “erkeği erkek gibi” fıtratlarına uygun rollerine kavuşturmadan ve esas rolleri içerisinde deruhte etmeden; ne kadınlar ne erkekler bu “gönüllü aldanma ve aldatma” sahnesinden asla inmezler.
Evet bugün de “Kadınlar Günü” münasebetiyle nice sahtekârlıklar yapılacak ve nice paralar kazanılacak ve sömürüde bulunulacak.
Anlaşılan kadın ve erkeğin yaratılış fıtratına eğilmek kimsenin işine gelmiyor.






Hüseyin Öztürk / Yeni Akit
08 Mart 2013 Cuma
Tahsin YAZICI
08/03/2013

Ebubekir MÜCEVHER - Gününü Gören Kadınlar
Mefhumu zaman, merhumu insan olan bir dünyanın döngüsel hızına ve dengesel hızına uzanılan baltalama süreci büyük bir maymun iştahı ile devam ediyor.

Değişen genelgeleri ve gelenekselleşen günlerine, ritüelleşen, vizyonlarında koşturan bizonlara dönüşmesine, tropik eylemlere, trajik yaklaşımlara bakınca insanın gözleri kararıveriyor.

Dijital takimlerde, gündelik insanlığımızın bir parçası haline gelmiş, dönemlere ve dönümlere…

Kadına şiddeti önlemenin en büyük yolu “Erkeğe Şiddeti” önlemekten geçiyor.

Fıkra-ı timsali bir davranışla erkeklerin üzerine dökülen, yumuşatıcı, nezaket budalası, kibarlık tozuna bulanmış, romantizm manyakları türetilmiştir.

Kısacası Karikatürize Karakterler, meydana gelmiştir.
Ilımlaşan, inançlarımız, gevrekleşen değer yargılarımızın üstüne birde, ılımlı erkek modeli türetilmiştir.

Ilımlı erkek elde etmenin, en büyük etmeni ise alımlı-çalımlı kadın olmayı ve bakım merkezli bir mutluluğu öngören bir yaklaşımla.

Pohpohlanan kadınlar meydana gelmiştir.

Elindeki ütü yerine, statü..
Ayağındaki çarık yerine, topuk..
Başında ki yazma yerine, peruk..
Bağrındaki saygı ve şefkat yerine, dekolte..
Annelik yerine, aşüftelik.
Saygı yerine kaygı…
Sevgi yerine kavga…
Huzur yerine muzurluk türevlerine girdiği andan itibaren, türlü türlü evrim sürecinden geçerek bir kadın devrimi meydana getireceklerini düşünenlere sesleniyorum.

“Erkeğe şiddete “ hayır…!

Cinsel ayrımcılığa, pozitif ya da negatif cinsiyet projelerine gerek yok.

Çünkü eşitlik, çeşitliği içinde çeşnilenmiş bu yeni medeniyet çorbasının lezzeti olmaz.
Kadına şiddeti önlemenin, en büyük çözümü “ Erkeğe Şiddeti” engellemekten geçer.

Bütün insanların huzurlu olmasını istiyorsanız..!

İnanç denkliği ve denklemi kurulmalı ve çözüm ona göre şekillenmelidir.

Mart’aval okunan bu hikâyenin, bütün figüranları ve kahramanları unutmayın ki..!

İnsaniyetin, cinsiyetle alakası yoktur.


Tahsin YAZICI
08/03/2013
Süleyman KÖSMENE - Kadına bir gün değil; her gün değer vermeli
KADINA DEĞER VERMEK BİR AHİRET PROJESİDİR
Biz Müslümanlar, değerlerimizi gün ve haftalara sıkıştırmıyoruz. İnsan sorumlu ise, sorumluluğunu her zaman bilmeli, sevgisini hayat boyu göstermeli. Allah katında makbul olan budur.
Kadına değer vermek bir medeniyet projesi değil; bir âhiret projesidir. İşte Hazret-i Muhammed’in (asm) gösterdiği yol haritası:
“İmanca en olgununuz, ahlâkça en güzel olanınızdır. Ahlâkça en güzel olanınız, kadınlarına en iyi davrananızdır.”1
Bir gün kadına değer verip veya değer verdiğini ilân edip, yılın diğer günlerinde kadına zulmetmek, kadınlık değerlerini çiğnemek, kadını dünya görüşüne, menfaatine, çağdaşlık algısına âlet etmek, kadının insan olarak hakkını teslim etmemek ikiyüzlülüktür.
Kadın önce insandır. Hakkı vardır, hukuku vardır, ahlâkı vardır, iffeti vardır, edebi vardır, kendini ifade etme hürriyeti vardır.


Yorum Yaz