Gıdaların Zararları Hakkında Konuşanlara Ağır Cezalar Geliyor
- 12-07-2020
- KATEGORİ Haberler
- YAZAR Sema Maraşlı
Dinimiz ekini ve nesli korumamızı emrediyor. İkisini de koruyamadık.
Ekin bozulmaya başlayalı çok oldu. Hibrit tohumlar, GDO lu gıdalar hayatımıza gireli çok oldu.
Kendi mutfaklarına GDO lu gıda sokmayan hükümet yetkilileri halkın beden ve ruh sağlığını hiçe sayıyorlar. Hükümetten yiyecekler hakkında iyileştirmeler, yerli tohum gibi doğal olana dönüşler beklerken beklerken sayın yetkililer "sağlıksız besleniyoruz" diyenlerden rahatsız olmuş olmalılar ki bunları bir susturalım demişler. Gıdalar hakkında konuşmak yasaklanıyor.
Tabii ki tek neden bu değildir halkın şikayetleri ile karları düşen sermaye sahiplerini mutlu etmek de var işin içinde.
Gıda ve beslenme konusunda insanları susturmak için TBMM'ye kanun teklifi verilmiş. Gıdaların zararları hakkında Facebook, twitter, instagram, youtube kanalı da dahil olmak üzere her vatandaşın konuşması, yazması, yorum yapması, yasaklanacak ve 20 bin-50 bin arası ağır cezalar getirilecekmiş.Yasak doktorları da kapsıyormuş onlar da konuşamayacalar. Bu halkın sağlığını hiçe saymak demektir
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndan geçen düzenlemeye göre gıdalarla ilgili bilimsel dayanağı olmadan yanıltıcı yayın yapan veya korku ve güvensizlik ile tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyenlere 50 bin TL’ye kadar ceza verilecek.
Teklifin komisyondan geçen haline göre, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasası’na yanıltıcı yayın tanımı ekleniyor. Yeni düzenlemeyle, ‘her türlü yazılı, görsel, işitsel ve dijital iletişim araçları üzerinden yapılan ve ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen gerçeğe aykırı yayınlar’ yanıltıcı yayın kabul edilecek. Yanıltıcı yayın yapan kişilere, 20 bin liradan 50 bin liraya kadar idari para cezası verilecek.
Burada anahtar kelime "Gerçeğe aykırı yayınlar" Neyin gerçek olduğuna kim karar verecek:"Gıda Bilim Kurulu" "Kovid Bilim Kurulu" gibi bir kurul oluşturulacak ve sadece onların gerçek dediği gerçek sayılacak. Kovid Bilim Kurulu'ndan çok memnun kaldık sanki sıra Gıda Bilim Kurulu. İçinde "Bilim" kelimesi geçince herkesin susup Bilim Kuruluna kayıtsız şartsız itaat etmemiz bekleniyor.
Kimse kusura bakmasın da bilim insanları dünyada genellikle satılık olmuştur. Parayı bastırınca istediğin raporu verirler. Doğal ilaçlara inanmazlar, kimyasal ilaçlara taparlar. Vaktiyle "sigara insan sağlığına faydalıdır" gibi raporlar vermişlikleri vardır.
Mesela Gıda Bilim Kurulu "Domuz eti faydalı" dese aksini söyleyen herkese ağır para cezası verilecek.
"Ak Parti Domuz eti sağlıklı diyecek kişiyi bilim kuruluna almaz diyenler" çıkacaktır. Diyelim ki Ak Parti seçimi kaybetti ve yerine gelenler domuz eti sağlıklı diyen insanlardan oluştu ne olacak?
Her şeyde sansüre karşı çıkan CHP ve HDP gibi partiler niye bu sansüre sessiz kalıyor?
Velev ki Ak Parti varken de koskoca ülkenin halkının sağlığına neden bir kurul karar verecek olsun. Neden doktorlar susturuluyor.
Bir doktor "Bu gıda kanser yapabilir" ya da "bu gıda tansiyonu olanlara zararlı" diye halkı uyaramayacak.Elinde o gıda ile ilgili Bilim Kurulu'nun kabul edeceği araştırma değil küresel sermayenin onayladığı üst bilim kurullarının bu bilimsel dediği rapor bulunmak zorunda yoksa doktora 50 bin ceza.
Bu peynirin bu çikolatanın, bu dondurmanın içinde şu madde var zararlı olabilir yemeyin diyemeyecek kimse.
"Çörekotu sağlığa faydalı" diyemeyeceğiz "Bilim Kurulundan geçmiş raporun var mı" diye enseye çökecekler.
Dünyanın hangi ülkesinde böyle despot bir uygulama var? Halkın sağlığı ile ilgili bilgi almasına nasıl engel olabilirler.
Şu da söylenebilir "Gıdalar hakkında bilip bilmeden konuşan yanlış bilgi veren insanları yanıltanlar da var onlara da engel olunacak" Bu durumlar için bir ekip kurup sosyal medya takibi yapılabilir ve gelen şikayetleri değerlendirerek o kişilere yasak getirilebilir. Kanun bu şekliyle herkese ceza keserek kötüye kullanmaya çok açık.
Gıda Hareketi diye bir grup Twitter da kanun meclisten geçmesin diye çabalıyor. Onların twitlerinden bir kaçını paylaşayım:
"İnsanları gıda ve beslenme konusunda susturmak için TBMMye verilen kanun teklifinin izini sürdük. Bakın karşımıza kim çıktı: Bill Gates ve Rockefeller Vakfı. Küresel gıda şirketleri.
Allah’ın ve evrenin nereden türediğinin bilinmediğini ileri süren Agnostik materyalist akımın mensubu, LSD bağımlısı ve bundan mahkûm olmuş Bill Gates, bu asil ve kadim milletin nasıl besleneceğine karar verecek!
Mevcut kanun teklifi Anayasanın 26.Maddesine aykırı
Anayasaya aykırı kanun olmaz.
LGBT sapkınlığının yakalananların iki yönü var. ● İlki: Siyasi sapkınlık ● İkincisi: Yenilen içilen gıda ve ilaçlara eklenen hormon bozucular. Yani LGBT ziraat, beslenme ve sağlık politikasızlığının bir neticesidir.
Korona veya benzer bir virüsü hayvanlar üzerinden yayıp insanları et yemekten uzaklaştıracaklar. Et yemeyenler itaatkâr, her türlü yanlışa evet der. Veganlık bunun için icat edilmiştir.
Sadece nebaî beslenenler mutî olur çevrilen dolapları göremez. Sadece et yiyen vahşi olur. İslam mûtedilliği emreder. İkisinin de ölçülü yenmesini ister.
Gıdalar, aşılar, ilaçlar ve katkıları ile çevre yüzünden engelli doğumların özelde de Otizm ve Down Sendromunun salgına dönüştüğünü gıda mafyasının ise bunu keyifle izlediğini. kalp damar, kanser, diyabet organ yetmezliği, engelli doğumlar, gencecik ölümlerin asıl müsebbibin hibrit tohumlar, sentetik gıdalar, katkılar, nano aşılar, rekombinand ilaçlar olduğu, biyogüvenlik ve tohumculuk gibi millet ve geleceği açısından mayınlarla dolu kanunları hazırlattıranlar konuşacak bu milletin gıdası ve beslenmesi konusunda ahkam kesecek milletin asil çocukları susacak..."
Gıda Hareketi #AkPartiSansürKanunuGeriÇek diyerek twitter da mücadele ediyor. Bu konuda hassas olan kişiler de bu mücadeleye destek olmalı ki konu çok hassas.
Gıda Hareketi kanunu durdurması için her twitte Cumhurbaşkanı'na seslendi, Cumhurbaşkanının kanunu durduracağı ile ilgili inançlarını tazelediler.
Medya ve yazarlar gıda sansür yasasına karşı sessizler. Nerede bu ülkenin zararı bir şey var medya susar. CHP ve HDP susar.
Kanunların durdurulmasında kamoyu tepkisine kaldı artık. Bu konuda tepki göstermeliyiz.
Gıda sansür yasası pek çok medyada "Tavuk Döner Kazandı" diye verildi. "Tavuk döner zararlı" diyen Canan Karatay' da kaybetmiş! Kanun çıkarsa kaybeden Canan Karatay değil koskoca bir millet olacak.
Bu arada Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dünyanın sağlığını bozan küresel ilaç sermayesinin ağbabası DSÖ Türkiye'de ofis açıyor. Bu da ayrı bir tehlike. Hem bu konu ile bağlantılı hem de başka tehlikeler de içeren ayrı bir konu. Sağlığımızı küresel sermayeden koruyalım.
https://www.milliyet.com.tr/gundem/son-dakika-canan-karataya-kotu-haber-tavuk-doner-kazandi-6254178
Ekin bozulmaya başlayalı çok oldu. Hibrit tohumlar, GDO lu gıdalar hayatımıza gireli çok oldu.
Kendi mutfaklarına GDO lu gıda sokmayan hükümet yetkilileri halkın beden ve ruh sağlığını hiçe sayıyorlar. Hükümetten yiyecekler hakkında iyileştirmeler, yerli tohum gibi doğal olana dönüşler beklerken beklerken sayın yetkililer "sağlıksız besleniyoruz" diyenlerden rahatsız olmuş olmalılar ki bunları bir susturalım demişler. Gıdalar hakkında konuşmak yasaklanıyor.
Tabii ki tek neden bu değildir halkın şikayetleri ile karları düşen sermaye sahiplerini mutlu etmek de var işin içinde.
Gıda ve beslenme konusunda insanları susturmak için TBMM'ye kanun teklifi verilmiş. Gıdaların zararları hakkında Facebook, twitter, instagram, youtube kanalı da dahil olmak üzere her vatandaşın konuşması, yazması, yorum yapması, yasaklanacak ve 20 bin-50 bin arası ağır cezalar getirilecekmiş.Yasak doktorları da kapsıyormuş onlar da konuşamayacalar. Bu halkın sağlığını hiçe saymak demektir
TBMM Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndan geçen düzenlemeye göre gıdalarla ilgili bilimsel dayanağı olmadan yanıltıcı yayın yapan veya korku ve güvensizlik ile tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyenlere 50 bin TL’ye kadar ceza verilecek.
Teklifin komisyondan geçen haline göre, Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Yasası’na yanıltıcı yayın tanımı ekleniyor. Yeni düzenlemeyle, ‘her türlü yazılı, görsel, işitsel ve dijital iletişim araçları üzerinden yapılan ve ticari reklam kapsamına girmeyen, gıda güvenliği ve güvenilirliği hususunda tüketicide endişe, korku ve güvensizlik yaratarak tüketicinin tüketim alışkanlıklarını olumsuz etkileyen gerçeğe aykırı yayınlar’ yanıltıcı yayın kabul edilecek. Yanıltıcı yayın yapan kişilere, 20 bin liradan 50 bin liraya kadar idari para cezası verilecek.
Burada anahtar kelime "Gerçeğe aykırı yayınlar" Neyin gerçek olduğuna kim karar verecek:"Gıda Bilim Kurulu" "Kovid Bilim Kurulu" gibi bir kurul oluşturulacak ve sadece onların gerçek dediği gerçek sayılacak. Kovid Bilim Kurulu'ndan çok memnun kaldık sanki sıra Gıda Bilim Kurulu. İçinde "Bilim" kelimesi geçince herkesin susup Bilim Kuruluna kayıtsız şartsız itaat etmemiz bekleniyor.
Kimse kusura bakmasın da bilim insanları dünyada genellikle satılık olmuştur. Parayı bastırınca istediğin raporu verirler. Doğal ilaçlara inanmazlar, kimyasal ilaçlara taparlar. Vaktiyle "sigara insan sağlığına faydalıdır" gibi raporlar vermişlikleri vardır.
Mesela Gıda Bilim Kurulu "Domuz eti faydalı" dese aksini söyleyen herkese ağır para cezası verilecek.
"Ak Parti Domuz eti sağlıklı diyecek kişiyi bilim kuruluna almaz diyenler" çıkacaktır. Diyelim ki Ak Parti seçimi kaybetti ve yerine gelenler domuz eti sağlıklı diyen insanlardan oluştu ne olacak?
Her şeyde sansüre karşı çıkan CHP ve HDP gibi partiler niye bu sansüre sessiz kalıyor?
Velev ki Ak Parti varken de koskoca ülkenin halkının sağlığına neden bir kurul karar verecek olsun. Neden doktorlar susturuluyor.
Bir doktor "Bu gıda kanser yapabilir" ya da "bu gıda tansiyonu olanlara zararlı" diye halkı uyaramayacak.Elinde o gıda ile ilgili Bilim Kurulu'nun kabul edeceği araştırma değil küresel sermayenin onayladığı üst bilim kurullarının bu bilimsel dediği rapor bulunmak zorunda yoksa doktora 50 bin ceza.
Bu peynirin bu çikolatanın, bu dondurmanın içinde şu madde var zararlı olabilir yemeyin diyemeyecek kimse.
"Çörekotu sağlığa faydalı" diyemeyeceğiz "Bilim Kurulundan geçmiş raporun var mı" diye enseye çökecekler.
Dünyanın hangi ülkesinde böyle despot bir uygulama var? Halkın sağlığı ile ilgili bilgi almasına nasıl engel olabilirler.
Şu da söylenebilir "Gıdalar hakkında bilip bilmeden konuşan yanlış bilgi veren insanları yanıltanlar da var onlara da engel olunacak" Bu durumlar için bir ekip kurup sosyal medya takibi yapılabilir ve gelen şikayetleri değerlendirerek o kişilere yasak getirilebilir. Kanun bu şekliyle herkese ceza keserek kötüye kullanmaya çok açık.
Gıda Hareketi diye bir grup Twitter da kanun meclisten geçmesin diye çabalıyor. Onların twitlerinden bir kaçını paylaşayım:
"İnsanları gıda ve beslenme konusunda susturmak için TBMMye verilen kanun teklifinin izini sürdük. Bakın karşımıza kim çıktı: Bill Gates ve Rockefeller Vakfı. Küresel gıda şirketleri.
Allah’ın ve evrenin nereden türediğinin bilinmediğini ileri süren Agnostik materyalist akımın mensubu, LSD bağımlısı ve bundan mahkûm olmuş Bill Gates, bu asil ve kadim milletin nasıl besleneceğine karar verecek!
Mevcut kanun teklifi Anayasanın 26.Maddesine aykırı
Anayasaya aykırı kanun olmaz.
LGBT sapkınlığının yakalananların iki yönü var. ● İlki: Siyasi sapkınlık ● İkincisi: Yenilen içilen gıda ve ilaçlara eklenen hormon bozucular. Yani LGBT ziraat, beslenme ve sağlık politikasızlığının bir neticesidir.
Korona veya benzer bir virüsü hayvanlar üzerinden yayıp insanları et yemekten uzaklaştıracaklar. Et yemeyenler itaatkâr, her türlü yanlışa evet der. Veganlık bunun için icat edilmiştir.
Sadece nebaî beslenenler mutî olur çevrilen dolapları göremez. Sadece et yiyen vahşi olur. İslam mûtedilliği emreder. İkisinin de ölçülü yenmesini ister.
Gıdalar, aşılar, ilaçlar ve katkıları ile çevre yüzünden engelli doğumların özelde de Otizm ve Down Sendromunun salgına dönüştüğünü gıda mafyasının ise bunu keyifle izlediğini. kalp damar, kanser, diyabet organ yetmezliği, engelli doğumlar, gencecik ölümlerin asıl müsebbibin hibrit tohumlar, sentetik gıdalar, katkılar, nano aşılar, rekombinand ilaçlar olduğu, biyogüvenlik ve tohumculuk gibi millet ve geleceği açısından mayınlarla dolu kanunları hazırlattıranlar konuşacak bu milletin gıdası ve beslenmesi konusunda ahkam kesecek milletin asil çocukları susacak..."
Gıda Hareketi #AkPartiSansürKanunuGeriÇek diyerek twitter da mücadele ediyor. Bu konuda hassas olan kişiler de bu mücadeleye destek olmalı ki konu çok hassas.
Gıda Hareketi kanunu durdurması için her twitte Cumhurbaşkanı'na seslendi, Cumhurbaşkanının kanunu durduracağı ile ilgili inançlarını tazelediler.
Medya ve yazarlar gıda sansür yasasına karşı sessizler. Nerede bu ülkenin zararı bir şey var medya susar. CHP ve HDP susar.
Kanunların durdurulmasında kamoyu tepkisine kaldı artık. Bu konuda tepki göstermeliyiz.
Gıda sansür yasası pek çok medyada "Tavuk Döner Kazandı" diye verildi. "Tavuk döner zararlı" diyen Canan Karatay' da kaybetmiş! Kanun çıkarsa kaybeden Canan Karatay değil koskoca bir millet olacak.
Bu arada Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) dünyanın sağlığını bozan küresel ilaç sermayesinin ağbabası DSÖ Türkiye'de ofis açıyor. Bu da ayrı bir tehlike. Hem bu konu ile bağlantılı hem de başka tehlikeler de içeren ayrı bir konu. Sağlığımızı küresel sermayeden koruyalım.
https://www.milliyet.com.tr/gundem/son-dakika-canan-karataya-kotu-haber-tavuk-doner-kazandi-6254178
1 Yorum Yorum Yaz