Hasta Adam (Kirli Bardak)

Bilgisayarın yanında bir kupa. Dün akşamdan kalma. Kurumaya başlamış bile. Şimdi ıslatmak, gerekirse ovalamak, ondan sonra makineye kaldırmak gerekecek. Halbuki dün akşam neredeyse gece yarısı yattım.

Bütün gün perde yıkadım, çamaşır yıkadım, camları sildim. Kuruyanları ütüledim. Üstüne üstlük bir de akşam yemeği, dağılan mutfak ve yazılması gereken bir yazı. Hepsini mümkün mertebe hallet ve gece yarısına doğru uyu.

 

Ertesi sabah alacakaranlıkta servise binmek için erkence kalk ve giyinirken o bardağı gör! Mükemmel bir mutfak resmini bozan, bir çocuğun tükürüğü, yaramaz bir yumurcağın tabloya yapıştırdığı sakız ya da kazara tuvale sıçramış zıt renk bir damla boya gibi. Kirli bir bardak. Güne sinirle başlamak için daha ne tür bir sebep olsun.

Yeni evlenecek kızlara verilen tavsiyelerden biridir: Nasıl başlarsa öyle gider, dizginleri eline al! Dizginleri eline almak ne kadar itici bir tabir öyle değil mi? İnsan onuruna ters her şeyden önce, bir deyim olsa bile. Tabi bu bardakları görünce insanın hak veresi geliyor! Herkes kendi bardağını mutfağa kaldırsın! Çoraplar, gömlekler kirli sepetine atılsın. Hafta sonları kahvaltıyı evin erkeği hazırlasın! Hatta bu eve bir yardımcı şart!

Küt! Tamam, tamam biraz yüksekten uçmaya başlıyorum. Burnum kapıya çarptı. Kazara canım. İlahi kaza! Şimdi burnumun acısıyla şaşıran, beyin hücrelerimde coşan sinirlerim farklı bağlantılar yapmaya başladılar.

Bir film sahnesi… Erkek, kadına ayrılmak istediğini söyler. Kadın çok şaşırır. Kavga, gürültü vs. olumsuz giden hiçbir şey yokken bu ayrılma isteği de nedir? Adam “o kadar mükemmelsin ki!” der. Kadın o kadar mükemmel biridir ki, evlilikte erkeğe bir iktidar alanı bırakmamıştır. Kadın o kadar mükemmeldir ki kocasına hiç ihtiyaç duymamıştır.

Bir profesörün semineri ile bağlantı yaptı şimdi sinirlerim (!) Ego beslemesi diye bir durum varmış. Ciddiyim. Erkeğe bey, efendi diye hitap etmek, öyle canım cicimli konuşmaları ancak özel mekanlara tahsis etmek gerekiyormuş. Yani adamlara, adam gibi davranmak gerekiyormuş. Onlara ihtiyacımız olduğunu, iktidar sahibi olduklarını, bizi koruduklarını vs vs hissetmeleri gerekiyormuş. Yoksa içten içe erir, tükenirmiş erkekler. Doğru hakkat. Kuşum dediğin bir adamın, sana yan gözle bakan birkaç serseri karşısında kuş gibi titremesinden normal ne vardır, değil mi?

Darbe iyi geldi, sinirlerim yatışıyor gibi. Evi ben temizlediğim için kirletme hakkını da sadece kendime mi veriyorum acaba? Ya peki yarın birgün çalışmayı bırakmam gerekirse ve eve sadece kocam para getirirse? Parayı ben kazanıyorum, sadece ben harcayabilirim, derse?

Kadın bakış açısıyla baksa der mi der. Çünkü bilgisayarın yanındaki benim bardağımsa olağan, onun bardağı ise şüpheli bir durum. Bu adam beni deli mi etmek istiyor, kesin beni sevmiyordur da şüphelerini işaret eden bir durum. Haliyle ben kirletirsem normal, adam kirletirse pasaklı.

Evet, evet burnum iyice sızlıyor. Beyim aslında rahatsızdı dün akşam. Onca işimin arasında ona ıhlamur yaptım, yanına kadar götürdüm. İşim o kadar çoktu ki, bundan başka ilgilenemedim. Sessizce uyudu, sabah da erkenden kalkıp gitmiş. Vah zavallım!

Servis korna çalıyor. Mutfakta bir bardak kaldı kirli. Ziyanı yok, akşama sıcak bir çorba pişirirken bardağı da yıkayıveririm.

Esra Rana


Bunlar da ilginizi Çekebilir

4 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz