İşitme Engellilerin Din ve Kur’an Öğrenimi

FullSizeRender (1)
Engellilerin dini eğitimlerini nasıl aldıklarına dair bir dosya hazırlamaya karar verdiğimde bu konuyla ilgili pek çok kişinin görüşlerini aldım. İşitme engellilerin yaptığı çalışmaları araştırmaya başladığımda ise aslında her biri için ayrıca bir sayfa hazırlamanın hem engelli aileleri için bir rehber, hem de bu konuya emek verenlerin bu zamana kadar yaptıkları çalışmaları duyurmaları için öncü olacağına karar verdim. Çünkü dini öğrenmek ve öğretmek noktasında her birimizin sorumlulukları var. Pek çok engelli ailesi, çocuklarının bu konuyla ilgili sorumluluğu olmadığını düşündüğü için, çocuklar kendileri öğrenmek istedikleri sürece kadar hiçbir şey öğrenemiyorlar ne yazık ki. Buna bir de eğitim şartları eklenince durum daha da zorlaşıyor.

Ülkemizde çok uzun yıllar işaret dili ile konuşmak yasakmış. İşitme engellilerin dudak okuma yoluyla anlamaları beklenmiş. Ama öğrenmenin yüzde atmışı işitme yolu ile olduğu için, kelime dağarcıkları az olan işitme engelliler için anlamak ve anlaşılmak giderek zor olmuş. Bu zorluğa bir de dini terimleri ve Kur’an-ı Kerimin öğrenilmesini de eklerseniz durumun vehameti ortaya çıkacaktır.

Türkiye’de işitme engelli bireylerin resmi din eğitimine yönelik faaliyetlerin geçmişi 5-10 yıllık bir süreyi kapsamakta. Daha öncesinde ve hali hazırda bazı STK ların desteğiyle bu faaliyetlerde devam ettiriyorlar. Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü Yaygın Din Eğitimi Dairesi tarafından yaygın din eğitimi çalışmaları organize ediliyor.

Bu konuyla ilgili çalışmalar yapan KMÜ Araştırma Görevlisi ve Necmettin Erbakan Üniversitesi Özel Eğitim Bölüm Başkanı Doç. Dr. Hakan Sarı ile bu konuda yapılan çalışmaları konuştuk.

Online Siteye İhtiyaç Var

Doç.Dr. Hakan Sarı işitme engellilerin zihinsel yetersizlikten değil, işitme kayıplarından dolayı kavram dağarcığının az olduğunun altını çiziyor. Dolayısıyla dini terminolojiyi de çocukların anlayabileceği hale getirmek için 2012 yılından itibaren çalışmalara başlamışlar.

Türkiye ‘de işaret dili eğitimi bilen hocaların yetersizliği göz önünde bulundurularak öncelikle pek çok eğitmen yetiştirilmiş. Bu hocalar hem çocuklara hem de yetişkinlere Türkiye’nin pek çok noktasında eğitimler vermişler, halen de devam ediyorlar.

Diyanetle birlikte bir sözlük hazırlanmış. Türkiye’deki işitme engelliler okullarındaki din kültür ve ahlak bilgisi hocalarının işaret dili bilmeleri gerektiğine dair, engelliler federasyonu ile ilgili çalışmaları devam ediliyormuş. Sarı bu alandaki en büyük adımın online olarak da hizmet veren bir sitenin yapılması olduğunu söylüyor.

Hristiyan Olan İşitme Engelliler Var

Doç. Dr. Hakan Sarı’nın yetiştirdiği eğitimcilerden biri de bu konuda çalışmalar yapan aynı zamanda Karamanoğlu Mehmet Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi ‘nde araştırma görevlisi Mustafa Başkonak Bey. İşitme engelli çocukların yaşadığı sıkıntıları şöyle ifade ediyor Başkonak;

“ İşitme engeli olan bir çocuğun genellikle anne-babası işitme engelli değil. Zaten engelli bir çocuğu olduğu için NEDEN BEN? sorusunu diline tesbih etmiş. Zamanla alışıyor. Ebeveyn işaret dili bilmiyor, öğrenemiyor. Çocukla iletişim yok. Allah birdir demesini bile öğrenemiyor çocuk anneciğinden. Çocuk, genelde kendine arkadaş bulamıyor mahallede. Hadi buldu diyelim sokakta arkadaşları ile oyun oynarken arkadaşlarından da din namına hiçbir şey öğrenemiyor. Çünkü onlarda bilmiyor işaret dilini. Okuldaki arkadaşlarından da bir şey öğrenemiyor. Onlarda zaten Allah'ı sakallı bir adam ve melekleri de kanatları olan bir kız zannediyor. Yaşıtları Camilerde yaz kuran kurslarına giderken o gidemiyor. Çünkü İmam-Hatip ve KKÖ de işaret dili bilmiyor. Gitse de oturup oturup geliyor. Okula başlıyor. 4.sınıfa kadar DKAB dersi yok. Genellikle bu derse branş öğretmeni gelmiyor. Gelse o da işaret dilini bilmiyor. Hadi çat-pat biliyor diyelim müfredat ancak onların 12.sınıfta anlayabilecekleri şekilde karmaşık hazırlanmış. Hadi öğretmen müfredata uymadı diyelim materyal namına da bir şey yok. Bu böyle sürüp gidiyor. Yine birileri çıkıp diyor ki: Onlar zaten öğrenemez ne gereği var! Namazda sadece Allah'ı düşünsünler.

Sonra misyonerler geliyor. Bakmışsın kiliselerde ayinlere katılıyorlar. Sonra biz de gerine gerine dolaşıyoruz. Ne güzel şeyler yapıyoruz diye. Geçtiğimiz yıl sadece İstanbul ve Ankara da Hristiyan olup ayinlere katılan işitme engelli sayısi 30.” Ve soruyor;

“ Bu sadece benim penceremden görünenler ya diğerleri?”

mustafa başkonak resim

“ İlk Öğrencime Kur’an-ı Bir Yılda Öğrettim”

Mustafa Bey bu eğitimleri aldıktan sonra besmeleyi bile öğretemezsin diyenlere inat ilk öğrencisine bir yılda öğretmiş Kur’an-ı Kerim’i. Hatta tıpkı Black filminde olduğu gibi hem işitme engelli, hem gözleri yüzde altmış görmeyen bir gence avuç içinde yazarak öğretmiş Kur’an-ı Kerimi.

Yapılan güzel şeylerden biri de İşitme engelli hanımlar için Türkiye genelinde 40 a yakın Kur’an kursu açılmış olması ve 500 den fazla işitemeyen hanımın bu kurslarda hem Kur’an eğitimi hem de dini eğitimlerine devam etmeleri. Amaçsa din eğitimi alan annelerin, ister işitme engelli olsun ister işitebilen çocukları olsun onlara her türlü dini yardımda bulunabilmelerini kolaylaştırmak.

 

Mustafa Bey çok yakında Türkiye’nin pek çok yerindeki İşitme Engellilerle Mayıs ayında Umre Programları olacağını söylüyor son olarak.

İşitme Engelliler İçin Yapılması Gerekenler

Ve bu konuya ilişkin yapılması gereken çalışmaları şöyle özetliyor Mustafa Başkonak ;

* Toplumsal farkındalığın oluşturulması gerekmektedir. Böylece işitme engelli bireylerde dini sosyalleşme gerçekleşecektir.

 

* İşitme engelli bireylerin ailelerine yönelik seminerler düzenlenmelidir. Böylece imtihanlarını daha kolay anlamlandıracaklardır.

 

* İşitme engelli çocukların ailelerine işaret dili eğitimi verilmelidir. Böylece aileler çocuklarıyla kendi aralarında oluşturacakları bir dil ile değil, çocuklarının çevrelerindeki işitme engellilerle iletişim için kullandıkları işaret diliyle etkileşimde bulunacaklardır.

 

* İşitme engelli okullarında görev yapacak tüm öğretmenlerin işaret dilini bilme zorunluluğu gerekmektedir. Böylece işitme engelli çocuklar ile öğretmenleri arasında etkileşim vakit geçmeden başlayacaktır. Halbuki günümüzde öğretmenlerin işitme engelliler okullarında işaret dili öğrenmek için harcadıkları vakit, direkt olarak öğrencilerin eğitim sürecini ve niteliğini etkilemektedir.

*Türkiye genelinde işitme engellilerin yoğun olarak bulunduğu yerlerde, dernek yakınlarında ve okulların çevresindeki camilerde görev yapan din görevlilerinin işaret dili öğrenmesi gerekmektedir.Ülke genelinde 20-30 camide işaret dili ile hutbe ve vaaz çevirisi yapılmaktadır. Bu sayı arttırıldığında işitme engelli bireyler cami için yaygın din eğitimi faaliyetlerinden istifade edecekler ve toplum içerisindeki yerlerini alacaklardır.

* Diyanet TV de yer alacak dinî yayınlar, altyazı ve işaret dili ile birlikte verilmelidir.

*Karakterlerin, işaret dili ile konuştuğu, altyazının da kullanıldığı dini içerikli animasyon ya da çizgi filmler yapılmalıdır.

*İşitme engelli bireylerden yeni evlenecek olanların, müftülüklerin aile-irşad bürolarıyla irtibata geçmeleri sağlanarak evliliğin hassasiyeti konusunda bilgilendirilmeleri sağlanmalıdır. Veya İslam’da evliliğin önemi, eşlerin birbirine karşı görevleri, aile kurumunun işleyişi gibi konuların işaret dili ile anlatıldığı dini içerikli video cd ler verilmelidir.

* İşitme engellilerin namaz vaktini bilmeleri amacıyla yapılmış olan ışıklı uyarıcılar, gündüz görülebilecek renklerde ve kuvvette yeniden düzenlenmelidir.

*Daha fazla bilgi için facebooktan İşitme Engelliler İçin Din Eğitimi Sayfasından yapılan çalışmalara , http://engelsiz.diyanet.gov.tr/ adresinden engellilere dair hazırlanan Dini Terimler Sözlüğüne bakabilirsiniz.

Tuğba Akbey İnan- Vahdet Gazetesi


Bunlar da ilginizi Çekebilir

1 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz