Hayâ Üzerine / Sema Maraşlı Röportaj
- 19-10-2016
- KATEGORİ Haberler
- YAZAR Çocuk & Aile
Sevgili Büşra Karaca, Anne Notları sitesi için geçen yıl benimle bir röportaj yapmıştı. Cinsel Eğitim konusu başladığında aklıma geldi röportaj. Uzunca bir röportaj olmuştu. Hayâ ile ilgili olan bölümü aldım. Devamını okumak isteyenler için linkini de yazının sonunda bulabilirsiniz.Ayrıca Büşra hanımın sitesinde annelik ve hayat üzerine güzel paylaşımları var. Tavsiye ederim. (Sema Maraşlı)
Büşra Karaca:
- Hayayla ilgili bir çok hadis var. Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselamın 'Haya imandandır' diye bir sözü var.(Buhari, İman, 16) Hayâ sadece hayır (iyilik) getirir.” (Buhari, Edep, 77) Hayâ bütünüyle hayırdır.” (Müslim, İman, 61) 'Haya imandandır, iman ise cennettedir. Beza (hayasızlık, küfürbazlık) ise cefadandır (kötü huydan, ahlaksızlıktandır). Cefa ise cehennemdedir.' (Zevaid, 12706) “Her dinin bir ahlakı vardır; İslam’ın ahlakı da hayâdır.” (İbn Mace, Zühd, 17) şeklinde.
Çok üzerinde sabit olmamız gereken bir şey olarak tarif ediyor hayayı. Bunlardan anladığımız haya nedir, hani içten gelen bir utanma duygusu zannederiz biz hayayı, öyle midir? Yoksa değişebilir miyiz bu konuda? Ne dersiniz?
Sema Maraşlı:
- "Haya" kelimesini biz genellikle “utanma” anlamında kullanıyoruz. Oysa “hayâ”nın çok daha geniş ve derin anlamı var dinimizde. Sevgili Peygamberimiz “Allah'tan hakkıyla hayâ edin” buyuruyor. Sahabe-i Kiram “Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a hamdolsun; biz Allah'tan hayâ ediyoruz” demesi üzerine:
“Kasdettiğim bu (sizin anladığınız) değil… Allah'tan hakkıyla hayâ etmek, başını ve onun taşıdıklarını, karnını ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen; ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim ahireti dilerse, dünya hayatının (aldatıcı) süsünü terk etmeli, ahiret hayatını dünya hayatına tercih etmelidir. Kim bu söylediklerimi hakkıyla yaparsa, Allah'tan hakkıyla hayâ etmiş olur.” (Tirmizî)
En doğrusunu Allah ve Resûlü bilir tabii ki. Rasullulah efendimiz "haya" ı böyle açıkladığına göre doğrusu da budur. Bunlara dikkat edeceğiz.
- Bizim toplumumuzda haya denince ilk gelen utanmaların üzerinde durarak açalım. Cinsellikle ilgili konuşmaktan kaçınmak ya da bu konularda utangaç olmak hayalı olmak gibi anlaşılır. Cinsellikle ilgili konuşmak ya da cinselliğe önem vermek hayasızlık mıdır?
- Bu konuların konuşulmasını sanki edepsizlikmiş gibi, konuşulmamasını takvaymış gibi algılayan insanlar var. Halbuki baktığımız zaman Allah Rasulü'nün hayatına, kadınlar cinsel konuları gidip bizzat kendisine soruyorlar, yanında Hz Aişe var. Biz şu kafayla düşünürüz, ayıp olur diye Hz. Aişe'ye sorarız herhalde.
- Hz. Aişe'ye bile soramayız bence.
- Ayıp olsa neden sorsunlar. Bir de ailelere vebali var bunun. Hanımlar "Ergen oğlum namaz kılardı, artık kılmıyor' diye soruyorlar. Guslü anlattınız mı? Yok. Cinsel gelişimi anlattınız mı? Yok. Rüyaları? Yok. Şunu anlattınız mı, bunu anlattınız mı? Yok. E bu çocuğun bunları nereden öğrenmesini bekliyorsunuz ki? İşte benim aklım almıyor bunu. Neden diyorum? Utanmışlar. Kendin çok utanıyorsan ya bir hocaya bir büyüğe, bir psikologa götüreceksin, artık nereye götürüyorsan. Ya biz bu konuları anlatamıyoruz denecek yardım istenecek.
Bunun bir problem olarak görülmemesi ayrı bir tuhaflık zaten. Benim genç kızlarla da eğitimlerim oluyor, cidden çok yalan, yanlış şeyler biliyorlar. Ailelerin sandığından çok daha fazla şey biliyorlar, ama yanlış şeyler. Edebin sınırlarını Allah ve Rasûlü belirler diye düşünüyorum, bu konuları konuşmamak değildir edep. Benim için de bu konuları yazmak kolay değil, normal yazıyı bir günde yazıyorsam cinsellikle ilgili bir yazıyı 2-3 günde yazıyorum. Kullandığım kelimeleri özenle seçmem gerekiyor.
- Fazladan dikkat gerekiyor tabi.
- Aynen öyle, ekstradan dikkat harcıyorsunuz. Yazıyorum çünkü bu konu dinin bir parçası, yazıyorum çünkü konum evlilik. Evlilik üzerine yazıyorum, eğitimler yapıyorum bu konu da evliliğin bir parçası. Cinsel problemler eşlerin arasının bozulmasında çok önemli bir etken. Şimdi belediyeler evlilik okulları açıyorlar, ama cinsellikle ilgili bir ders koymuyorlar.
- Öyle mi belediyelerin bu işlere girdiğini bilmiyordum.
- Evet, çok yaygın, sadece belediyeler değil, vakıflar, dernekler evlilik okulu yapıyor. Fakat sanki evlilikte hiç öyle bir şey yokmuş gibi eğitimin içine cinsel eğitimi almıyorlar. Bu kadar önemli bir konunun görmezden gelinmesine sinir oluyorum. Bu büyük bir vebal. Problem olduğu halde yokmuş gibi davranmak bana sahtekarlık gibi geliyor. Var, böyle bir problemimiz var. Mesela çiftler evlilik problemleri için danışmana ya da psikologa gidiyorlar, eğer gittikleri kişi cinsellik konusunda bir problem olup olmadığını sormuyorsa bir daha ona gitmesinler, bence. Çünkü cinsel hayat, iletişimi, iletişim de cinsel hayatı etkiler. Bu problem hakkında bilgi almadan onlara yardımcı olamazsınız. Mesela Diyanetin aile irşat bürosundaki hoca hanımlarla konuşuyorum, en çok bu konuda soru geliyor fakat bize bu konunun eğitimi verilmedi bazen ne sorduklarını bile anlamıyoruz, diyorlar.
- Din bilgisiyle cevap vermeye çalışıyorlar.
- Evet ama sadece din bilgisiyle bunu cevaplayamaz. Daha doğrusu bu konuda eğitimi yoksa dinin ne dediğini de doğru anlayamaz. Kendine cinsel konularda soru geliyor diye soran hanımları kınayan hoca hanımlar var. Bir hanım: 'Allah ile ilişkisi iyi olanın cinselliği de iyi olur' demişti. Ne alakası var, her şey ayrı ayrı. Allah ile ilişkim iyi, öyleyse çok iyi terziyim, böyle bir şey yok yani. Burada bir tuhaflık var.
Hadi eskiden bu konular hiç yoktu ortada konuşulmuyordu, internet yoktu bir şey yoktu. Ama şimdi her taraftan insanların üstüne cinsellik ile ilgili pislikler yağarken, nereye gitse afişlerden bilmem neler...Her taraftan, çocuğu kocası... Millet nelerle uğraşıyor. Şimdi insanın bu kadar saldırı altındayken, hiç böyle bir şey yokmuş gibi davranması da, problemi olduğu halde yardım almaması da ayrı bir tuhaflık bence.
Dini bilip de bu konuların konuşulmasına itiraz edenlere ayrıca şaşıyorum. Sen görüyorsun hadis var, ayet var. Hani cahil birisi dese ki, bir teyze dese ki "bunları konuşmayalım" duymamış bilmiyor, okumamış onu anlarım. Fakat okumuş dindar insanların itirazı bana tuhaf geliyor.
- Mesela sadece Sahih-i Buhari'de olan şeylerden bile çok şey çıkarabiliyor insan. Peygamberimizin cemaate namaz kıldıracağı zaman, cünup olduğunun aklına gelmesi, gidip banyo yapması herkesin içinden geçip, geldiğinde saçlarından şıpır şıpır suyun damlaması, herkesin bunu anlaması, yani bunu gayet doğal bir şey gibi yaşaması.. Mesela kayınvalide ya da aile büyükleri ile birlikte yaşayan bazı hanımlar, gusül alınca evdekiler farkına varacak diye eşlerine cinsellik konusunda hayır demeyi büyük bir haya abidesi olmak gibi övünerek anlatırlar kadınlar arasında.
- Bu karı koca arasında çok ciddi bir soğukluğa sebep olur. Öyle birlikte otururken 20 yıl böyle gidenler var. Bu çok büyük bir vebal, cinsellik evlilikhayatının bir gerçeği. Zaten o olmayınca, devam etmiyor 20 seneden sonra bile ayrılıyorlar mesela.
- Sen kimseye bir şey göstermeye çalışmıyorsun ama dışarıdan belli olmamasını sağlayamadığın olabilir. Bu utanman gereken bir şey değildir mesajını biz Peygamberimizin yaşayışından alıyoruz yani değil mi çok açık bir şekilde.
- Evet. Kocasına ayda bir, şu kadar da bir diye kural koyan kadınlar oluyor. Bunun muhabbete etkisi var, günahı var hani bir şey değil sadece, üç beş sonucu var. Karı koca arası soğuyor, sana psikolojik problemler olarak geri dönüyor, çocuklarını etkiliyor, dinen haram işliyorsun, günaha giriyorsun.
- Vebali bir çok bakımdan yani.
- Evet.
- Bir de haya çok önemli hani, peygamber efendimizin çok hayalı olduğu söyleniyor. Biz herhalde diyorum bunu mu yanlış anlıyoruz. Bir genç kız kadar hayalı olduğunu naklediyor Hz. Aişe, utanmasının çok olduğunu. Bu kadar rahat biriyken oradaki utanma ne olabilir, harama hiç bakmamaktır belki. Hani yine Hz. Aişe'nin sözü var, o nefsine hepinizden çok daha fazla hakimdi diye. Yani bir harama karşı nefsine hakimiyet olarak anlamak lazım belki o hayayı, bu konuları yok saymak, konuşamamak filan gibi anlamamak lazım diye düşünüyorum.
- Peygamber efendimizin utangaçlığının cinsel konuların öğrenilmesi, konuşulması ile hiç alakası yok. "Rasullah örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha utangaçtı. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bunu yüzüne bakınca anlardık."diyor sahabe. Dinimizin hoş görmediği davranışları görünce utanıyor. Fakat bir tane de Peygamber efendimizin cinsellik ile ilgili bir konuda sorulan bir sorudan utandığı ile ilgili bir hadis yok. Sahabe hanımları her şeyi sormuşlar, Peygamber efendimiz hepsine cevap vermiş hatta bir hanımın sorusundan başka bir hanım utanıp onu kınamış Allah Resülü de kınayan hanımı uyarmış. Sorarken utanan hanımlar da olmuş fakat bu sorup öğrenmelerine engel olmamış ve takdir edilmiş.
Mesela Hz. Esma Peygamber efendimize nasıl gusledileceğini sorarken utanıyor fakat sorusunu soruyor. Hz. Âişe validemiz, "Ensar kadınları ne iyidir;utanmaları, dinlerini öğrenmekten men etmiyor." diyerek onu takdir ediyor. (Buhari)
Demek ki, ayıp olur diye kendisine farz olan bilgileri öğrenmemek diye bir şey yok. Peygamber efendimiz, cinsellikle ilgili konuları anlatırken bazen şu açıklamayı yapıyor: "Allahü Teâlâ, hakkın anlatılmasından çekinmez." (Tirmizi)
Zaten ben kitaplarımda olsun sitemizde olsun cinselliği edep dairesinde yazıyorum. Bu konuda Allah Rasulü zaten ölçüyü belirtmiş, ne kadın ne erkek "ben kocamla şunu yaparım" diye anlatamaz, yazamaz. Kardeşine bile. Problemin varsa, çözmek için ehil birine anlatırsın o ayrı. Fakat anlatmanın bir faydası yoksa dinen caiz değil. Özel olduğu için. Ama biz genel bir eğitimden bahsediyoruz, özelden değil.
- Hayadan konuşurken, utandığımız başka konulara da değinmek lazım. Bizde ev temizliği ve misafir ağırlamayla ilgili tabular ve utanmalar da çok. Temiz olmadığımız düşünülürse diye kendimizi paralıyoruz, misafire özel yıpranmamış pırıl pırıl odalarımız var kendimiz kullanmıyoruz. Bu gibi kaygılar utançlar hakkında ne dersiniz?
- Hepsinin altında "el ne der" kaygısı var. Cinselliği konuşsam edepsiz mi derler diye cinsellik konuşulmuyor. Bu da aynı. Milletimizin İslam'ı iyi yaşayamamasının en önemli sebeplerinden biri "el ne der kaygısı" Onu bir halledebilsek.
Röportajın Devamı için
http://www.annenotlari.com/oku/8178/sema-marasli-ile-haya-uzerine-sohbet
Büşra Karaca:
- Hayayla ilgili bir çok hadis var. Peygamberimiz Aleyhissalatü Vesselamın 'Haya imandandır' diye bir sözü var.(Buhari, İman, 16) Hayâ sadece hayır (iyilik) getirir.” (Buhari, Edep, 77) Hayâ bütünüyle hayırdır.” (Müslim, İman, 61) 'Haya imandandır, iman ise cennettedir. Beza (hayasızlık, küfürbazlık) ise cefadandır (kötü huydan, ahlaksızlıktandır). Cefa ise cehennemdedir.' (Zevaid, 12706) “Her dinin bir ahlakı vardır; İslam’ın ahlakı da hayâdır.” (İbn Mace, Zühd, 17) şeklinde.
Çok üzerinde sabit olmamız gereken bir şey olarak tarif ediyor hayayı. Bunlardan anladığımız haya nedir, hani içten gelen bir utanma duygusu zannederiz biz hayayı, öyle midir? Yoksa değişebilir miyiz bu konuda? Ne dersiniz?
Sema Maraşlı:
- "Haya" kelimesini biz genellikle “utanma” anlamında kullanıyoruz. Oysa “hayâ”nın çok daha geniş ve derin anlamı var dinimizde. Sevgili Peygamberimiz “Allah'tan hakkıyla hayâ edin” buyuruyor. Sahabe-i Kiram “Ey Allah'ın Rasulü! Allah'a hamdolsun; biz Allah'tan hayâ ediyoruz” demesi üzerine:
“Kasdettiğim bu (sizin anladığınız) değil… Allah'tan hakkıyla hayâ etmek, başını ve onun taşıdıklarını, karnını ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen; ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim ahireti dilerse, dünya hayatının (aldatıcı) süsünü terk etmeli, ahiret hayatını dünya hayatına tercih etmelidir. Kim bu söylediklerimi hakkıyla yaparsa, Allah'tan hakkıyla hayâ etmiş olur.” (Tirmizî)
En doğrusunu Allah ve Resûlü bilir tabii ki. Rasullulah efendimiz "haya" ı böyle açıkladığına göre doğrusu da budur. Bunlara dikkat edeceğiz.
- Bizim toplumumuzda haya denince ilk gelen utanmaların üzerinde durarak açalım. Cinsellikle ilgili konuşmaktan kaçınmak ya da bu konularda utangaç olmak hayalı olmak gibi anlaşılır. Cinsellikle ilgili konuşmak ya da cinselliğe önem vermek hayasızlık mıdır?
- Bu konuların konuşulmasını sanki edepsizlikmiş gibi, konuşulmamasını takvaymış gibi algılayan insanlar var. Halbuki baktığımız zaman Allah Rasulü'nün hayatına, kadınlar cinsel konuları gidip bizzat kendisine soruyorlar, yanında Hz Aişe var. Biz şu kafayla düşünürüz, ayıp olur diye Hz. Aişe'ye sorarız herhalde.
- Hz. Aişe'ye bile soramayız bence.
- Ayıp olsa neden sorsunlar. Bir de ailelere vebali var bunun. Hanımlar "Ergen oğlum namaz kılardı, artık kılmıyor' diye soruyorlar. Guslü anlattınız mı? Yok. Cinsel gelişimi anlattınız mı? Yok. Rüyaları? Yok. Şunu anlattınız mı, bunu anlattınız mı? Yok. E bu çocuğun bunları nereden öğrenmesini bekliyorsunuz ki? İşte benim aklım almıyor bunu. Neden diyorum? Utanmışlar. Kendin çok utanıyorsan ya bir hocaya bir büyüğe, bir psikologa götüreceksin, artık nereye götürüyorsan. Ya biz bu konuları anlatamıyoruz denecek yardım istenecek.
Bunun bir problem olarak görülmemesi ayrı bir tuhaflık zaten. Benim genç kızlarla da eğitimlerim oluyor, cidden çok yalan, yanlış şeyler biliyorlar. Ailelerin sandığından çok daha fazla şey biliyorlar, ama yanlış şeyler. Edebin sınırlarını Allah ve Rasûlü belirler diye düşünüyorum, bu konuları konuşmamak değildir edep. Benim için de bu konuları yazmak kolay değil, normal yazıyı bir günde yazıyorsam cinsellikle ilgili bir yazıyı 2-3 günde yazıyorum. Kullandığım kelimeleri özenle seçmem gerekiyor.
- Fazladan dikkat gerekiyor tabi.
- Aynen öyle, ekstradan dikkat harcıyorsunuz. Yazıyorum çünkü bu konu dinin bir parçası, yazıyorum çünkü konum evlilik. Evlilik üzerine yazıyorum, eğitimler yapıyorum bu konu da evliliğin bir parçası. Cinsel problemler eşlerin arasının bozulmasında çok önemli bir etken. Şimdi belediyeler evlilik okulları açıyorlar, ama cinsellikle ilgili bir ders koymuyorlar.
- Öyle mi belediyelerin bu işlere girdiğini bilmiyordum.
- Evet, çok yaygın, sadece belediyeler değil, vakıflar, dernekler evlilik okulu yapıyor. Fakat sanki evlilikte hiç öyle bir şey yokmuş gibi eğitimin içine cinsel eğitimi almıyorlar. Bu kadar önemli bir konunun görmezden gelinmesine sinir oluyorum. Bu büyük bir vebal. Problem olduğu halde yokmuş gibi davranmak bana sahtekarlık gibi geliyor. Var, böyle bir problemimiz var. Mesela çiftler evlilik problemleri için danışmana ya da psikologa gidiyorlar, eğer gittikleri kişi cinsellik konusunda bir problem olup olmadığını sormuyorsa bir daha ona gitmesinler, bence. Çünkü cinsel hayat, iletişimi, iletişim de cinsel hayatı etkiler. Bu problem hakkında bilgi almadan onlara yardımcı olamazsınız. Mesela Diyanetin aile irşat bürosundaki hoca hanımlarla konuşuyorum, en çok bu konuda soru geliyor fakat bize bu konunun eğitimi verilmedi bazen ne sorduklarını bile anlamıyoruz, diyorlar.
- Din bilgisiyle cevap vermeye çalışıyorlar.
- Evet ama sadece din bilgisiyle bunu cevaplayamaz. Daha doğrusu bu konuda eğitimi yoksa dinin ne dediğini de doğru anlayamaz. Kendine cinsel konularda soru geliyor diye soran hanımları kınayan hoca hanımlar var. Bir hanım: 'Allah ile ilişkisi iyi olanın cinselliği de iyi olur' demişti. Ne alakası var, her şey ayrı ayrı. Allah ile ilişkim iyi, öyleyse çok iyi terziyim, böyle bir şey yok yani. Burada bir tuhaflık var.
Hadi eskiden bu konular hiç yoktu ortada konuşulmuyordu, internet yoktu bir şey yoktu. Ama şimdi her taraftan insanların üstüne cinsellik ile ilgili pislikler yağarken, nereye gitse afişlerden bilmem neler...Her taraftan, çocuğu kocası... Millet nelerle uğraşıyor. Şimdi insanın bu kadar saldırı altındayken, hiç böyle bir şey yokmuş gibi davranması da, problemi olduğu halde yardım almaması da ayrı bir tuhaflık bence.
Dini bilip de bu konuların konuşulmasına itiraz edenlere ayrıca şaşıyorum. Sen görüyorsun hadis var, ayet var. Hani cahil birisi dese ki, bir teyze dese ki "bunları konuşmayalım" duymamış bilmiyor, okumamış onu anlarım. Fakat okumuş dindar insanların itirazı bana tuhaf geliyor.
- Mesela sadece Sahih-i Buhari'de olan şeylerden bile çok şey çıkarabiliyor insan. Peygamberimizin cemaate namaz kıldıracağı zaman, cünup olduğunun aklına gelmesi, gidip banyo yapması herkesin içinden geçip, geldiğinde saçlarından şıpır şıpır suyun damlaması, herkesin bunu anlaması, yani bunu gayet doğal bir şey gibi yaşaması.. Mesela kayınvalide ya da aile büyükleri ile birlikte yaşayan bazı hanımlar, gusül alınca evdekiler farkına varacak diye eşlerine cinsellik konusunda hayır demeyi büyük bir haya abidesi olmak gibi övünerek anlatırlar kadınlar arasında.
- Bu karı koca arasında çok ciddi bir soğukluğa sebep olur. Öyle birlikte otururken 20 yıl böyle gidenler var. Bu çok büyük bir vebal, cinsellik evlilikhayatının bir gerçeği. Zaten o olmayınca, devam etmiyor 20 seneden sonra bile ayrılıyorlar mesela.
- Sen kimseye bir şey göstermeye çalışmıyorsun ama dışarıdan belli olmamasını sağlayamadığın olabilir. Bu utanman gereken bir şey değildir mesajını biz Peygamberimizin yaşayışından alıyoruz yani değil mi çok açık bir şekilde.
- Evet. Kocasına ayda bir, şu kadar da bir diye kural koyan kadınlar oluyor. Bunun muhabbete etkisi var, günahı var hani bir şey değil sadece, üç beş sonucu var. Karı koca arası soğuyor, sana psikolojik problemler olarak geri dönüyor, çocuklarını etkiliyor, dinen haram işliyorsun, günaha giriyorsun.
- Vebali bir çok bakımdan yani.
- Evet.
- Bir de haya çok önemli hani, peygamber efendimizin çok hayalı olduğu söyleniyor. Biz herhalde diyorum bunu mu yanlış anlıyoruz. Bir genç kız kadar hayalı olduğunu naklediyor Hz. Aişe, utanmasının çok olduğunu. Bu kadar rahat biriyken oradaki utanma ne olabilir, harama hiç bakmamaktır belki. Hani yine Hz. Aişe'nin sözü var, o nefsine hepinizden çok daha fazla hakimdi diye. Yani bir harama karşı nefsine hakimiyet olarak anlamak lazım belki o hayayı, bu konuları yok saymak, konuşamamak filan gibi anlamamak lazım diye düşünüyorum.
- Peygamber efendimizin utangaçlığının cinsel konuların öğrenilmesi, konuşulması ile hiç alakası yok. "Rasullah örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha utangaçtı. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bunu yüzüne bakınca anlardık."diyor sahabe. Dinimizin hoş görmediği davranışları görünce utanıyor. Fakat bir tane de Peygamber efendimizin cinsellik ile ilgili bir konuda sorulan bir sorudan utandığı ile ilgili bir hadis yok. Sahabe hanımları her şeyi sormuşlar, Peygamber efendimiz hepsine cevap vermiş hatta bir hanımın sorusundan başka bir hanım utanıp onu kınamış Allah Resülü de kınayan hanımı uyarmış. Sorarken utanan hanımlar da olmuş fakat bu sorup öğrenmelerine engel olmamış ve takdir edilmiş.
Mesela Hz. Esma Peygamber efendimize nasıl gusledileceğini sorarken utanıyor fakat sorusunu soruyor. Hz. Âişe validemiz, "Ensar kadınları ne iyidir;utanmaları, dinlerini öğrenmekten men etmiyor." diyerek onu takdir ediyor. (Buhari)
Demek ki, ayıp olur diye kendisine farz olan bilgileri öğrenmemek diye bir şey yok. Peygamber efendimiz, cinsellikle ilgili konuları anlatırken bazen şu açıklamayı yapıyor: "Allahü Teâlâ, hakkın anlatılmasından çekinmez." (Tirmizi)
Zaten ben kitaplarımda olsun sitemizde olsun cinselliği edep dairesinde yazıyorum. Bu konuda Allah Rasulü zaten ölçüyü belirtmiş, ne kadın ne erkek "ben kocamla şunu yaparım" diye anlatamaz, yazamaz. Kardeşine bile. Problemin varsa, çözmek için ehil birine anlatırsın o ayrı. Fakat anlatmanın bir faydası yoksa dinen caiz değil. Özel olduğu için. Ama biz genel bir eğitimden bahsediyoruz, özelden değil.
- Hayadan konuşurken, utandığımız başka konulara da değinmek lazım. Bizde ev temizliği ve misafir ağırlamayla ilgili tabular ve utanmalar da çok. Temiz olmadığımız düşünülürse diye kendimizi paralıyoruz, misafire özel yıpranmamış pırıl pırıl odalarımız var kendimiz kullanmıyoruz. Bu gibi kaygılar utançlar hakkında ne dersiniz?
- Hepsinin altında "el ne der" kaygısı var. Cinselliği konuşsam edepsiz mi derler diye cinsellik konuşulmuyor. Bu da aynı. Milletimizin İslam'ı iyi yaşayamamasının en önemli sebeplerinden biri "el ne der kaygısı" Onu bir halledebilsek.
Röportajın Devamı için
http://www.annenotlari.com/oku/8178/sema-marasli-ile-haya-uzerine-sohbet
2 Yorum Yorum Yaz