Hitap Bir Sanattır
- 18-02-2013
- KATEGORİ Nagehan İpek
- YAZAR Sema Maraşlı
Günümüzde kadının toplumdaki yeri kariyeri, bir anne olarak sorumlulukları kadını eş yapan anne yapan arkadaş yapan özellikleri sıkça konuşulup tartışılıyor ve değerli yazarlarımız tarafından kaleme alınıyor.
Tabi erkek konuşulup tartışılmadan kadını konuşmak eksik kalır. Bundan sonrası içinde bu konu çokça bahsedilmeye devam edecektir.
Dünya üzerinde biz insanlar soluk almaya devam ettiğimiz sürece erkek ve kadın gündemin hatırı sayılır sütunlarında yer alacaktır. Fakat gözlemlediğim kadarıyla hep sorun odaklı çalışmalar ağırlıkta problemlerin kaynağı ve çıkış nedeni bunca tartışmaların bir adım gerisinde kalıyor.
Oysa onu ateşleyen ilk kıvılcım bir doğuştur var oluştur. Bu durum hem olumlu başlayan, hem de olumsuz başlayan süreçlerde büyük önem arz eder.
Kadın ve erkek arasındaki sevginin kaliteli ve seviyeli oluşması için bir birlerine karşı kullandıkları hitap sözcüklerinin etkisi çok önemlidir.
Bir çoğumuzun kayda değer görmediği bu konu bana göre kalpteki duyguları uyandıran bir olgudur.
Eşinizin sizlere seslenirken isminizin yanına sizi değerli ve kıymetli kılacak anlamlı bir söz ekleyerek diyalogun başlaması muhabbetin kalitesini arttırmaz mı?
Kalplere sevgi tohumu ekilmez mi? Kullanılan sözcüklerin bir sihir olduğunu unutmayalım. Tatlı dille söylenen her söz yılanı bile dize getirebiliyorsa varın gerisini siz düşünün.
Sinir kat sayıları yüksek olan bir çiftin tartışmaya başlarken birbirlerine kulağa hoş gelecek hitap cümleleri tartışmanın hararetine fren etkisi oluşturacaktır.
Bunca sorun ve hengamenin içinde es geçtiklerimizden diye düşünüyorum.
Büyüklerimizin bir birlerine karşı “bey” “hanım” diyerek iletişime belli bir boyut kazandırdıklarına bir çoğumuz şahit olmuşuzdur. Kavgalar, tartışmalar ve sıkıntılı konular bile belli bir kıvamda kalırdı.
Çünkü mesafeli ve bir o kadarda değer içerikli hitap şekli, konuşulan konuyu eksilere indirgemez. Bireylere oto kontrol misyonu ister istemez yükler.
Günümüzdeki eşler arasındaki iletişim hele de genç nesil evliler, için konuşacak olursak. Bir birlerine kullandıkları seslenme cümleleri içler acısı o kadar üzücü ve düşündürücü ki inanılır gibi değil.
Hanımına “geri zekalı” aşağı “akılsız” yukarı” sözleri. Kocasına “özürlü” diye bağıran kadınlar.
“Manyak” “salak” cümleleri havada uçuşuyor ne yazık ki.
Toplumda filmlerde ezik hor görülüp alay konusu olan tiplemelerin isimleriyle hitap etmeler.
Kısacası incitici, küçültücü cümleler saymak ve duymakla bitmek bilmiyor.
Çevremizdeki insanlara kullanmaktan yüksündüğümüz ayıp diye nitelendirdiğimiz bu sözleri hayat arkadaşımıza, ömrümüzün birçok anını paylaştığımız can yoldaşımıza layık ve reva görebiliyoruz.
Beni hayretlere düşüren trajı komik olan kısımda: araları iyiyken her şey süt limanken canımlı cicimli, aşkımlı birtanemli konuşan çiftler. Araları bozulunca tüm bu söylemler unutuluveriyor. Ağza alınmayacak hakaratler en ağır cümleler.
Sanki bir daha yüz yüze bakılmayacak sözcükler sarf ediliyor.
Ve bu kısır döngü sürüp gidiyor.
Nereye mi? Çark bir dönüyor iki tökezliyor, soluğu mahkemede alıyorlar çiftlerimiz.
İçimizin karardığı bu kısımda hatırıma yıllar önce bir aile dostumuzun anlattığı anısı geliyor. Yüzümü birazda olsa gülümsetiyor. "Evlendiğimde yaşım oldukça küçüktü, eşim benden yaşça büyüktü, evlenmeden önce bizim buralarda kızlara öğütler verilir. Eşine ilk gece sana nasıl hitap edeceğini sor diye..O da nasıl seslenilmesinden hoşlanacağını sana söyler sende o doğrultuda hareket edersin. Bana öyle öğütler verilmedi. Herhalde kargaşaya geldi. Bunları bilmeden evlendim. İlk gece eşime bir şey soracağım soramıyorum.”Özdemir “desem benden büyük olmaz.”Özdemir abi” desem o benim abim değil kocam o da olmaz. Aklımdan amca, dayı bir çok hitap şekli geçti. Ve en nihayetinde “Özdemir abi” de karar kıldım. Öyle seslendim. Eşim sağ olsun “Özdemir bey” dersen daha uygun olur diyerek beni de mahcup etmemişti. Seksen yaşındaki kayınpederimin kayın valideme “GÜL BEYAZIM” diyerek seslenmesi hepimizin yüzünde tatlı bir tebessüm bırakması unutulur gibi değil.
”GÖZÜMÜN NURU” GÖNÜL SESİM” bu ve benzeri tatlı sözler hangi insanı kayıtsız bırakır. Oğlumun bana "kalpim" diye seslenmesi yaptığı tüm yaramazlıkları kapattığı gibi güzel hitap sevgi kapılarını aralayacaktır.
GELİN BU ÇAĞRIMA KULAK VERİN, SEVGİ BEKLEYEN KALPLERİ TATLI SÖZLERLE KIPIRDATIN.
Tabi erkek konuşulup tartışılmadan kadını konuşmak eksik kalır. Bundan sonrası içinde bu konu çokça bahsedilmeye devam edecektir.
Dünya üzerinde biz insanlar soluk almaya devam ettiğimiz sürece erkek ve kadın gündemin hatırı sayılır sütunlarında yer alacaktır. Fakat gözlemlediğim kadarıyla hep sorun odaklı çalışmalar ağırlıkta problemlerin kaynağı ve çıkış nedeni bunca tartışmaların bir adım gerisinde kalıyor.
Oysa onu ateşleyen ilk kıvılcım bir doğuştur var oluştur. Bu durum hem olumlu başlayan, hem de olumsuz başlayan süreçlerde büyük önem arz eder.
Kadın ve erkek arasındaki sevginin kaliteli ve seviyeli oluşması için bir birlerine karşı kullandıkları hitap sözcüklerinin etkisi çok önemlidir.
Bir çoğumuzun kayda değer görmediği bu konu bana göre kalpteki duyguları uyandıran bir olgudur.
Eşinizin sizlere seslenirken isminizin yanına sizi değerli ve kıymetli kılacak anlamlı bir söz ekleyerek diyalogun başlaması muhabbetin kalitesini arttırmaz mı?
Kalplere sevgi tohumu ekilmez mi? Kullanılan sözcüklerin bir sihir olduğunu unutmayalım. Tatlı dille söylenen her söz yılanı bile dize getirebiliyorsa varın gerisini siz düşünün.
Sinir kat sayıları yüksek olan bir çiftin tartışmaya başlarken birbirlerine kulağa hoş gelecek hitap cümleleri tartışmanın hararetine fren etkisi oluşturacaktır.
Bunca sorun ve hengamenin içinde es geçtiklerimizden diye düşünüyorum.
Büyüklerimizin bir birlerine karşı “bey” “hanım” diyerek iletişime belli bir boyut kazandırdıklarına bir çoğumuz şahit olmuşuzdur. Kavgalar, tartışmalar ve sıkıntılı konular bile belli bir kıvamda kalırdı.
Çünkü mesafeli ve bir o kadarda değer içerikli hitap şekli, konuşulan konuyu eksilere indirgemez. Bireylere oto kontrol misyonu ister istemez yükler.
Günümüzdeki eşler arasındaki iletişim hele de genç nesil evliler, için konuşacak olursak. Bir birlerine kullandıkları seslenme cümleleri içler acısı o kadar üzücü ve düşündürücü ki inanılır gibi değil.
Hanımına “geri zekalı” aşağı “akılsız” yukarı” sözleri. Kocasına “özürlü” diye bağıran kadınlar.
“Manyak” “salak” cümleleri havada uçuşuyor ne yazık ki.
Toplumda filmlerde ezik hor görülüp alay konusu olan tiplemelerin isimleriyle hitap etmeler.
Kısacası incitici, küçültücü cümleler saymak ve duymakla bitmek bilmiyor.
Çevremizdeki insanlara kullanmaktan yüksündüğümüz ayıp diye nitelendirdiğimiz bu sözleri hayat arkadaşımıza, ömrümüzün birçok anını paylaştığımız can yoldaşımıza layık ve reva görebiliyoruz.
Beni hayretlere düşüren trajı komik olan kısımda: araları iyiyken her şey süt limanken canımlı cicimli, aşkımlı birtanemli konuşan çiftler. Araları bozulunca tüm bu söylemler unutuluveriyor. Ağza alınmayacak hakaratler en ağır cümleler.
Sanki bir daha yüz yüze bakılmayacak sözcükler sarf ediliyor.
Ve bu kısır döngü sürüp gidiyor.
Nereye mi? Çark bir dönüyor iki tökezliyor, soluğu mahkemede alıyorlar çiftlerimiz.
İçimizin karardığı bu kısımda hatırıma yıllar önce bir aile dostumuzun anlattığı anısı geliyor. Yüzümü birazda olsa gülümsetiyor. "Evlendiğimde yaşım oldukça küçüktü, eşim benden yaşça büyüktü, evlenmeden önce bizim buralarda kızlara öğütler verilir. Eşine ilk gece sana nasıl hitap edeceğini sor diye..O da nasıl seslenilmesinden hoşlanacağını sana söyler sende o doğrultuda hareket edersin. Bana öyle öğütler verilmedi. Herhalde kargaşaya geldi. Bunları bilmeden evlendim. İlk gece eşime bir şey soracağım soramıyorum.”Özdemir “desem benden büyük olmaz.”Özdemir abi” desem o benim abim değil kocam o da olmaz. Aklımdan amca, dayı bir çok hitap şekli geçti. Ve en nihayetinde “Özdemir abi” de karar kıldım. Öyle seslendim. Eşim sağ olsun “Özdemir bey” dersen daha uygun olur diyerek beni de mahcup etmemişti. Seksen yaşındaki kayınpederimin kayın valideme “GÜL BEYAZIM” diyerek seslenmesi hepimizin yüzünde tatlı bir tebessüm bırakması unutulur gibi değil.
”GÖZÜMÜN NURU” GÖNÜL SESİM” bu ve benzeri tatlı sözler hangi insanı kayıtsız bırakır. Oğlumun bana "kalpim" diye seslenmesi yaptığı tüm yaramazlıkları kapattığı gibi güzel hitap sevgi kapılarını aralayacaktır.
GELİN BU ÇAĞRIMA KULAK VERİN, SEVGİ BEKLEYEN KALPLERİ TATLI SÖZLERLE KIPIRDATIN.
10 Yorum Yorum Yaz