İklim Kanunu'nun Korkunç Hedefleri
- 25-09-2023
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Çocuk & Aile
Açlık, kıtlık, işsizlik ve büyük bir
ekonomik çöküş kapıda. Birlik olursak buna engel olabiliriz.
Paris İklim Sözleşmesi’ni uygulamak için “İklim Kanunu”nun Meclise geleceği açıklandı. Eğer
bu kanun Meclisten geçerse ülkemizi hiç de iyi günler beklemiyor.
Şu anki hayat pahalılığını mumla
aratacak günler çok yakın görünüyor. İş yerleri ve fabrikalar bir bir kapanacak,
barınma ve ulaşım ciddi problem olacak, hayat pahalılığı kabusa dönecek.
Kesinlikle abartı değil, az bile bu
yazdıklarım.
Kanun kabul edilirse doğal ete, süte veda edip; sentetik ete, böcek yemeye merhaba diyeceğiz. Hem kişilere hem iş yerlerine altından kalkmanın zor olduğu karbon vergileri gelecek. Karbon ayak izi hesaplamaları başladı bile. Bankalar ve bazı firmalar reklamlarını yapıyor. Öğretmenlere eğitimler veriliyor.
İklim Kanunu taslağını hükümet 2023 yılında "GİZLİ" diye işaretlenmiş olarak Ankara Sanayi Odasına göndermişti. Sanayi Odası taslağı internet sitesinde yayınladı. Çevre Bakanlığı taslağı kendi sitesinde yayınlamıyor. Halktan gizleyerek kanun çıkarmaya çalışıyorlar.
İklim Kanunu taslağında neler var? Hayatımızı nasıl etkileyecek?
1-SERA GAZI EMİSYONLARININ AZALTILMASI
Sera Gazı “atmosferde ısı tutan gazlar” olarak adlandırılıyor. Atmosferi sararak dünyanın ısısını yükselttiğini iddia ettikleri temel 6 sera gazı çeşidi var. Özellikle üçünün iklimi daha çok etkilediği iddia ediliyor.
Fakat çoğunlukla “sera gazı” demek yerine sera gazından biri olan “karbondioksit” demeyi tercih ediyorlar. Karbon, karbon ayak izi, karbon vergisi demek sadece karbon değil tüm sera gazlarının toptan adı olarak kullanılıyor.
Küreselci El-itler sera gazlarının atmosferi bir battaniye gibi sararak küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine sebep olduğu iddiasıyla ülkelerin 2030 a kadar sera gazı salınımlarını en az yüzde 50-55 azaltmalarını 2053 ye kadar tamamen bitirmelerini istiyor.
Türkiye de bu sözü Paris İklim Anlaşması ile verdi şimdi iklim kanunu çıkararak da hızlıca uygulamaya geçecek. Kanun geçmeden uygulamaların bir kısmı başladı bile.
2030 a kadar azaltılacak 2053 de tamamen bitirilecek Sera Gazı ve üretim alanları ve yapılması istenenler şöyle:
1-KARBONDİOKSİT (CO2) Üreten ve Bitirilecek Olan Alanlar
Karbondioksit insan vücudunda da %18 bulunan, bitkilerin oksijen yapabilmek için ihtiyaçları olan kıymetli bir besindir. Karbondioksit yoksa oksijen de yoktur hayat da yoktur. Küreselci Çete karbondioksiti düşman ilan etti. Oysa karbondioksit düşman değil dosttur.
Yüzyıllardır bilinen bu bilimsel gerçeği rağmen ajanda 2030 karbondioksitin %50 - 2053 de hedef 0 (sıfır karbon) olarak belirlendi. Bu doğaya ve insanlığa açılmış büyük bir savaştır. Nefesimize göz diktiler.
Fosil yakıtlar (kömür, petrol, doğalgaz) kullanılmasın: Dünyadan kısa zamanda bu üçünün çekildiğinde neler olacağını düşünün. Hangi alanlarda ne gibi problemler çıkar? Kömür, petrol ve doğal gazın olmadığı bir dünya sizce nasıl olur?
Ham petrolün dönüştürülmesi yapılmasın: Petrol çok azalacağı için çok pahalanacak ve çok zenginler dışında kimse özel arca binemeyecek. Zenginler için elektrikli araçlar olacak,
Kireç, çimento, alüminyum, demir, çelik üretimi bitsin: İnşaat sektörü duracak. Öncesinde yapılan bütün binalar zamanla yıkılıp akıllı şehir dedikleri, kumandaları onların elinde olan modern hapishanelere dönüşecek. “İnşaat sektöründe çevreci yaklaşım” diyorlar büyük kitlelerin barınma sorununa. Halkın kendi mülkü olmayacak. Kimse “evim var” diye sevinmesin yakında o da ellerinden gidecek.
Akıllı binalar, akıllı evler, akıllı eşyalar dedikleri yapay zekanın kontrolünde dijital bir sistem. Ev kendi kendine elektrikten, sudan tasarruf edecekmiş. Kapını merkezden kilitlediklerinde evinden çıkamayacaksın.
Karbon ayak izin limiti geçmişse ya da vatandaşlık puanın yetmezse kendi evinde aç ve susuz öleceksin. Buzdolabını açamayacaksın.
Sıfır Atık Hedefi: Normal şartlarda sıfır atık diye bir şey olamaz. Üretim varsa atık da vardır. Atıklar dönüştürülebilir. Fakat sanayiyi bitirmek istedikleri için “atıklar dönüşürken karbondioksit çıkarıyor” diye zamanla hiç atık çıkarmayacak üretime geçeceğiz diyorlar. Kısacası atık bahanesiyle mevcut üretimler bitirilecek.
2- METAN (CH4) Metan Gazı Üreten ve Bitirilecek Alanlar
Metan gazı zehirli olmayan, zararsız doğal gazlardandır.
Hayvancılık : Küreselcilerin en büyük düşmanları çiftlik hayvanları; inekler, keçiler, koyunlar. Bu hayvarların sindirim sırasında çıkardığı gaz küresel ısınmaya sebep oluyormuş!
İnek, koyun, keçi eti yiyenler de suçlu olacak, karbon salınımına sebep oldukları iddiası ile. Şimdiden pahalanan bu etler iklim kanunundan sonra karbon vergisinden dolayı çok daha pahalı olacağı için zaten herkes yiyemeyecek. Yerse de karbon ayak izi puanları yüksek çıkacak ki bu ayrı bir problem. Kanun geçerse muhtemelen son kurban bayramını 2024 yapabilirsek eğer bir daha kurban bayramı göremeyeceğiz.
Bu akıl almaz, akıllı insanın inanmayacağı saçma tezleri inandırıcı olsun diye ineklerin ağzına akıllı maske bile icat ettiler. Google “ineklere maske” yazarsanız karşınıza pek çok akıl almaz saçmalıklar bilimsel kılıfla çıkacaktır.
Yüzyıllardır dünyaya zarara vermeyen ineklerin, koyunların gazları dünyayı havaya uçuracak kadar tehlikeli oldu birden bire! Küreselcilerin de işi zor. Doğal olanla savaştıkları için böyle abuk sabuk, akıl almaz tezler uydurmak zorunda kalıyorlar. Nasıl olsa bilimsel deyince araştırmadan inanacak kitle de mevcut.
Tüm dertleri hayvancılığı bitirip insanları içinde ne olduğu belirsiz sentetik-yapay etleri yedirip sağlıklarını bozmak. Et yemeyen insanların mücadele etme, sorgulama yetenekleri de köreleceği için onları uğraştırmadan itaat edeceklerdir. Bu yüzden Bill Gates uzun zamandır vegan ve vejeteryan olmaya teşvik edici yayınlar yaptırıyor.
Pirinç Tarımı: Pirinç baş düşmanları. Pirinç üretiminde çok metan gazı açığa çıkıyormuş. Kanun Meclisten geçerse pirinci ancak yüksek karbon vergisi vererek alabileceğiz.
Doğalgaz: Doğalgaz bulundu diye sevinen kitle kömüre bile hasret kalacak. Senin kışın donman kimsenin umurunda olmayacak. Onlar dünyayı kurtaracak sen gıda, barınma, ısınma gibi basit (!) problemlerinden bahsettiğinde kınanacaksın.
3-DİAZOT MONOKSİT (N20) Üreten Alanlar
Tarımsal Faaliyetler: Doğal gıda üretimi yani tarımsal faaliyetler üretim, ulaşım, paketleme gibi nedenlerle dünyayı kirletiyormuş ve azaltılması lazımmış. Daha kanun çıkmadan geçen hafta çıkarılan tarım yöneltenliğine göre bahçenize meyve ağacı dikmek için bile izin almanız gerekiyor. Ne ekeceğinize de siz karar veremeyeceksiniz. Zaten ağır karbon vergileri de başlayacağı için çiftçiler kısa zaman da tarımdan vazgeçecekler.
Fosil yakıtlar: Kömür, petrol, doğalgaz bunlar hem CO2 hem N20 üretiyormuş.
Benzin ve mazot kademeli olarak kaldırılacak. Toplu ulaşım bile çok pahalı ve büyük problem olacak. Uçağa ancak ultra zenginler binebilecek.
Zaten istedikleri bu. “HES- Hayat Eve Sığar” Plandemi de provasını yaptılar. Esas vurgun iklim bahanesiyle gelecek. Kanun geçerse gurbette oturanlar memleketlerine şimdiden veda etsinler.
İklim Kanununda Diğer Önemli Konular
2- YENİLENEBİLİR ENERJİ KAYNAKLARINI TEŞVİK
Güneş, rüzgar, jeotermal, okyanus dalga gibi kendini sürekli yenileyen enerjiler kastediliyor. Tabii ki bu doğal enerjileri kullanmak çok iyi olur, ne kadar çok faydalansak iyidir fakat diğerlerinin ortadan kaldırılacak olması büyük bir ekonomik çöküş ve kaosa sebep olacak.
Kömür, petrol, doğal gaz çıkarılmayacağı için ilkel çağlara döneceğiz.
Elektrik üretiminin de kirliliğe yol açtığını iddia ettikleri için elektrik geçiş döneminde karbon vergileriyle hızlı bir şekilde pahalanacak ve lüks haline gelecek. Belki lütfederlerse günde bir 15 dakika kullanabilirmişiz.
Zaten Paris İklim Sözleşmesi ve İklim Kanunu tasarısında hedeflerinin dünyayı sanayi öncesi 1700 lü yıllara götürmek olduğunu açıkça söylüyorlar.
3-DÜŞÜK KARBONLU EKONOMİYE GEÇİŞ: Karbondan arındırılmış ekonomi demek olmayan yok edilecek ekonomi demek. Üretimde karbonun çıkması kaçınılmaz. Bildiğimiz tüm sanayi sektörlerinin kapanması demektir.
4-İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNE VE DİRENÇLİLİĞİN VE UYUMUN SAĞLANMASI İÇİN GEREKLİ USUL VE ESASLARIN BELİRLENMESİ: Kanun çıktıktan sonra iklim ve küresel ısınma ve hukuksuz uygulamalara ile ilgili direnç gösterenlerle ilgili nasıl mücadele edileceği ile ilgili usul ve esasların belirlenmesi. Buradan oldukça sert önlemler alınacağı da anlaşılıyor. Ne yaparsak kanun onaylanana kadar. Kanunun kabul edilmesine engel olmak için çabalamamız gerekiyor.
Madde 4-b de “herkesin çevresel sorumlulukla bu kanunun gereklerine uyması gerektiği engel teşkil edecek eylemlerde bulunanların verilen zararları tanzim etmekle yükümlü” olduğu yazıyor. Yani yapay et zararlı, inekler dünyayı kirletmiyor, et yemek faydalı gibi söylemler artık suç olacak.
Karşı çıkanlara nasıl cezalar verileceği kanunda belirtilmemiş muhtemelen onları kanun çıktıktan sonra yönetmelik çıkararak açıklayacaklar. Kanun öncesi halkı fazla ürkütmeye gerek yok diye düşünmüş olmalılar. Bunun cezası olacağını belirterek bırakmışlar.
Bu kanun hem gerçek hem tüzel kişileri kapsıyor diye birkaç yerde belirtilmiş. Yani sadece iş yerleri değil halk da kanunun muhatabı.
Öncelikle sanayi ve iş sektörü için karbon vergisi başlayacak.
Karbon vergisi ince ince hesaplanacak fakat ağır ağır ödemeleri olacak bir vergi,
İş yerleri elektrik, doğal gaz, üretimde kullandığı malzemenin karbon bedeli, malzeme kendine gelene kadar ve satılana kadarki süreçte çıkması muhtemel karbonların vergisin hesaplayacak hatta personelin taşınması da dahil üretimin tüm aşamalarında çıkan karbonun bedelini ayrı ek bir vergi olarak verecekler. Evinden çalışan personeli olan patronun da onun harcayacağı ısı, elektrik gibi karbon salınımına sebep olacak her şeyi hesaplayıp karbon vergisini ödemesi gerekiyor.
Sanayinin masraflarını artıracak, bu vergiler doğal olarak halka pahalılık olarak yansıyacak. Halkın alım gücü de düşeceği için, sanayi sektörü fabrikalar bir bir kapanacak. Kitlesel işsizlik kapıda.
Türkiye’nin de imzaladığı “Avrupa Yeşil Mutabakat” ile 2026 sonrası ihracat ürünlerinden SKD- Sınırda karbon uygulaması- başlayacak. AB ülkesine giren ithal ürünlerden karbon vergisi alacak. Üreticinin neredeyse maliyetine yakın miktarları karbon vergisi adında istiyor. Türkiye’nin Avrupa’ya bir yıllık ihracatının karbon vergisi uzmanların hesaplarıyla milyon dolarla tutuyor. AB karbon üzerinden ülkeleri haraca bağlıyor. Artan maliyetler doğrudan halka yansıyacak.
Karbon piyasası ve Takasbank kurulacak. Karbon Borsası oluşturulacak.
Yeşil Sertifika, Beyaz Sertifika gibi sertifikalar iş yerlerine zorunlu olacak. İklim Değişikliği Danışma Kurulu kurulacak.
“Sera gazı azaltmak için yükümlülerin davranış kalıplarını değiştirmeyi hedefleyen piyasa mekanizmaları kurmak.” Demişler bir de kanunda. Çok genel bir ifade olmuş bunun içine her şey girer.
Yaptırımlar bölümünde, karbon vergisini düzgün hesaplamayan, eksik ya da geç beyan veren iş yerlerinin banka hesaplarına blokaj, icra ve duruma göre iş yerlerini bir yıl kapatma hatta birkaç kez cezaya uğramışsa iş yerinin tamamen kapatma cezası uygulanacağı yazıyor.
İklim Kanunu taslağında vatandaşlara gelecek “karbon ayak izi” uygulamasından açıkça bahsetmiyor. Sadece karbon vergisi başlayacağı yazıyor. Toptan olarak sera gazı azaltmak için her şeyi yapacaklarını yazmışlar. Kanunla toptan hak alıyorlar, Küreselcilerin dayattığı her şeyi yapabilirler.
Muhtemelen “karbon ayak izi” kanun çıktıktan sonra yönetmenlikle açıklanacak.
Bankalar ve bazı kuruluşlar karbon ayak izi reklamını uzun zamandır yapıyorlar.
Nedir Karbon Ayak İzi?
“Bir kişinin veya kuruluşun (bina şirket, ülke vb.) tüm faaliyetleri ile ilişkili karbondioksit CO2 salınımın miktarı.”
Her yıl karbon salınımı üst limiti açıklanacak. Hesaplamalar ona göre yapılacak. Avrupa’da şu an verilen rakamlara göre bir kişinin karbon salınımı yılda 2 ton, günde 5,5 kilogramı geçmemesi gerekiyor. Bunu geçen herkes karbon vergisi vermekle yükümlü olacak.
Sadece karbon ayak izi değil, su ayak izi, tarım arazisi ayak izi, otlak ayak izi gibi ayak izi takibi farklı alanlarda da yapılacak.
Karbon ayak izi nasıl hesaplanacak?
Her şeyin karbon ayak izi rakamları mevcut. İnternetten bunları bulabilirsiniz. Özellikle yenmemesini istedikleri şeylerin karbon ayak izini yüksek tutmuşlar.
Mesela 1 kilo kuzu etinin 39.2 kg, dana etinin 27, peynirin 13,5, yumurta 4.8, pirinç 2.7 gibi.
Dijital kimliklerle ne satın aldığını ne yediğini nereye gittiğini takip edip karbon ayak izini yapay zeka hesaplayıp cezayı kesecek.
Gıda, giyim, elektrik, ısınma, ulaşım bunların hepsi bir günde 5,5 kilogramı geçerse hem karbon vergisi alacaklar hem de dünyayı kirlettiğimiz iddiasıyla bazı haklarımızı kullanamayacağız. Mesela otobüs bileti, uçak bileti alınamayacak.
Hatta kredi kartları kullanılamayacak. Kovit döneminde bunların provası yapıldı. HES kodu olmayanlar ulaşım kullanamadı. Dünyayı kurtarmak adına dünyayı dijital bir cezaevine çevirecekler. Küreselci Satanistlerin esas dertleri insanları tek elden keyiflerine göre idare etmek. Karbon bahane. Ulus ülkelerin hükümetlerine baskıyla istediklerini yaptırıyorlar.
Karbon ayak izi dedikleri aslında dijital yollarla insan takip sistemi.
“Benim niye her şeyimi takip ediyorsunuz bu Anayasa’ya aykırı”” diyemeyeceksiniz çünkü bu kanuna uyumlu olarak Anayasa'yı değiştirmeye hazırlanıyorlar.
“Seni mecbur takip ediyoruz yoksa sen dünyayı kirleterek, insanların geleceğini çalan bir hainsin” diyecekler.
Küreselciler Dünyayı %52 gıda üretimin kirlettiğini iddia ediyorlar. Ne yapalım aç kalıp ölelim mi?
Evet istedikleri aslında tam olarak bu.
Küreselci Satanistler sürekli dünya nüfusunun fazla olduğunu vurgulayıp duruyorlar. Bill Gates defalarca dünya nüfusunun azalması gerektiğini söyledi.
Dünya Ekonomik Formu (WEF) dünyada yaşayan milyarlarca “işe yaramaz insanın” yerini yakında yapay zekanın alacağı ile övünüyor.
Yakında pek çok alanda yapay zeka insanın yerini alacak. Bu yüzden insanlardan kurtulmaya çalışıyorlar. Kurtulabildiklerinden kurtulacaklar, kurtulamadıklarını da köleleştirecekler.
Hava Kirliğinin Küresel Isınmaya Sebep Olduğu Koca Bir YALAN
Sanayinin gelişmesi ile hava kirliliği bir gerçek, fakat Küreselcilerin iddia ettiği gibi kirli hava atmosferi bir battaniye gibi sararak küresel bir ısınmaya sebep olmuyor. Zaten atmosfer de iddia edildiği gibi fazla karbondioksit de yok.
Romanya Milletvekili Cristian Terhes AB Parlemento toplantısında 2023 yılında tüm atmosferde karbondioksit oranının %0,041 olarak açıkladı. Aslında bir iklim değişikliği olmadığı vurguladı ve velev ki iklim değişikliği olsa ikilim kurtarmak için teklifiniz “Daha yüksek vergi, daha fazla devlet kontrolü, daha az özgürlük ve daha az hak mıdır? diyerek bu saçmalıkların iklimle alakası olmadığını vurguladı.
İçerisinde Nobel ödülü alan bilim insanlarının da olduğu dünyanın farklı bölgelerinden 1750 bilim insanı iddia edildiği gibi bir ısınma olmadığını, iklim değişikliğinin ve küresel ısınma iddiasının bilimsel olmadığını “WCD-Dünya İklim Bildirgesi” ne imza atarak yayınladılar. Her gün de yeni bilim insanları imzaya katılıyor. Bu bildirgeyi ve imzayı CLİNTEL Vakfının sayfasından takip edebilirsiniz,
Küreselci satanistler, insanları küresel ısınmaya ikna etmek için medya yoluyla yıllardır yalan haberler üreterek çalışıyorlar. Son yıllarda ülkemiz de dahil dünyanın pek çok ülkesinde büyük orman yangınları çıkararak, bunun küresel ısınmadan kaynaklandığını söylüyorlar.
Ya da sel felaketi gibi tüm felaketleri sanki eskiden hiç olmuyormuş gibi yine küresel ısınmaya bağlıyorlar. Konuyu iyi bilmeyenler de bunları gerçek zannediyor.
Eğer gerçekten bir küresel ısınma varsa bunun tek çözümü bolca ağaç dikmektir.
İnsanların doğal ürünler yemesine engel olup, ağır vergilerle enselerini çökmek değil.
Onların derdi dünyada yeni bir sömürü düzeni kurmak ve ulus ülkeleri karbon bahanesiyle haraca bağlamak.
Bu arada dünyaya en çok karbondioksit salan üç ülke Çin-ABD-Hindistan. Çin Paris İklim Sözleşmesi’ne imza attı fakat uygulamaya hemen geçmeyeceğini bunun sanayisini kötü etkileyeceğini açıkladı ve yeni kömür santralleri açmaya devam ediyor.
Türkiye en az karbon salan ülkeler arasında yüzde birlik dilimde. Bu gerçeğe rağmen Küresel Çetenin baskısıyla en ağır yaptırımları kabul ediyor. Bunun neden böyle olduğunu soran olursa diye de İklim Kanunu madde 4-a ya bir fıkra eklemişler:
“İklim değişikliğinin sonuçlarından ilk ve en çok etkilenenlerin iklim değişikliğinin yaşanması da en az sorumluluğa sahip olanlar olduğunun farkındalığı” ile davranacakmışız. Neden madem sorumluluğumuz az da cezayı biz çekiyoruz. Buna da “iklim adaleti” diyorlar. Adaletsizliğe dikkat çektiği için adını iklim adaleti koymuşlar!
Bu kanun geçerse ülke ekonomisi çökecek ve hayat yaşanmaz hale gelecek,
Küresel Şantaj
“İklim kanunu bu kadar kötüyse neden
hükümet Meclise getiriyor” diye sorunlar için kısa bir açıklama:
Birleşmiş Milletler küresel ısınma
bahanesiyle Paris İklim sözleşmesini 197 ülkeye imzalattı. Maalesef biz de bu
ülkelerin içindeyiz, 2022 de sözleşme Meclisten geçti. Şimdi de iklim kanunu
çıkararak uygulamaya geçecekler.
Muhtemelen Milletvekillerinin çoğu
okumadan imzalayacak. Bizlerin hem milletvekillerini imzalamamaları için
uyarmamız gerekiyor hem de yazının altında vereceğim linke tıklayıp TBMM ye
sunulmuş iklim sözleşmesine ret dilekçelerini imzalayarak tepkimizi göstermemiz
gerekiyor.
Küreselciler ulus hükümetlere baskı
yaparak istemedikleri pek çok şeyi kabul ettiriyorlar, ancak halklar uyanırsa
bu oyun bozulur. Halkı tepki gösterince geri adım atan ülkeler oldu. Halklar
uyumaya devam ederse büyük bir kabusa uyanacak çok kısa zamanda.
Küreselciler
Neden İklim Kanunu Dayatıyorlar?
Küreselci Sömürgeci güçler Dünyayı
kurtaracakmış! Dünyadaki açlığın ve yoksulluğun baş mimarları şimdi tüm dünya
için yeni plan yapmışlar. Onların dünyayı kurtarması için bizim tüm özgürlüklerimizden,
değerlerimizden, dinimizden ve sağlığımızdan kısacası insanlığımızdan
vazgeçmemiz gerekiyormuş.
Siyonist Küreselci El-itler bunun
hazırlığını uzun süredir yapıyorlardı.
Açıkça dile getirdikleri gibi
hedefleri kurallarını kendilerinin belirleyeceği Tanrıcılık oynayacakları “Yeni
Dünya Düzeni” kurmak. Bu düzen ailesiz, cinsiyetsiz, nakitsiz, mülkiyetsiz,
dinsiz efendilerin halkları koyun sürüleri gibi idare edecekleri bir toplum. Din
hiç yok değil. Yapay zekaya yeni bir din yazdıracaklarmış.
“Tek
Dünya, Tek Aile, Tek Gelecek”
diye dünyayı “Tek Elden” yönetmek
istediklerini Eylül 2023 de Hindistan’da G20 zirvesinde “Yıkım Tanrısı Şiva”
önünde geçit yaptıktan sonra açıkladılar. Türkiye de G20 zirvesinde imzaları
attı.
Yeni bir düzen kurmak için büyük bir
yıkıma, kaoslara ihtiyaçları var. Yoksa insanlar durup dururken niye
alışkanlıklarından ya da değerlerinden vazgeçsinler.
Çok medeni (!) oldukları için tabii
ki yapacakları bu kötülükleri doğrudan yapmayacaklar hatta iyilik kılıfıyla
pazarlıyorlar: Yeşil Mutabakat, yenilenebilir enerji, sürdürülebilir ekonomi,
akıllı ulaşım…
Yeni bir sistem kurmak için ellerindeki silah: Küresel ısınma ve iklim değişikliği bahanesi
Birlik olursak bu kanunun durdurabiliriz. Hangi partiden ve hangi görüşten olursanız olun Sabancı, Koç değilseniz siz de bu kanunun ağır yükleri aklında ezileceksiniz,
özgürlüklerinizi
ve en önemli değerlerinizi
kaybedeceksin.
2 Ekim itibarı ile iklim kanunu reddedilmesi için TBMM sayfasında katılıma açılan dilekçelerden iklim kanunu reddedilsin diye atılan imzalar 1 milyonu geçti. Fakat hükümet imzaları görmezden geliyor.
Bizlere düşen gerek sosyal medyadan gerek birebir ulaşarak Milletvekillerine İklim Kanunu'nu imzalamamaları gerektiğini gerekçeleri ile anlatmak olabilir bu safhada. Onlar imzalamazlarsa kanun geçemez.
Hemen şimdi geleceğin için sen de bir adım at. İklim Kanunu'na DUR de.
22 Yorum Yorum Yaz