İşimize Gelen Öfke
- 23-12-2014
- KATEGORİ Tuğba Akbey İnan
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Anne olduktan sonra sinirlendiğim vakitlerde Estağfirullah diyerek kendimi kriz anlarından uzak tutmaya çalıştım. Kızlar neden Estağfirullah diyorsun diye sorduklarında : Allah’ım sinirlendim , bana yardım et ve beni bağışla diyerek Allah’tan yardım istiyorum şeklinde izah ettim. Bir süre sonra sinirleneceğim vakitlerde onların “ Estağfirullah de anne “ demelerinden ya da sinirlendiklerinde “ Estağfirullah” demelerinden hal dilinin kal dilinden çok daha fazla etkili olduğunu bir kez daha anladım.
Nihayetinde öfke en fıtri yanlarımızdan biri. Hayatımızdaki pek çok dinamizmi diri tutan unsurlardan. Onurumuzu korumamız için en büyük kalkanımız aynı zamanda. Lakin, problem anında bu öfke halini onurumuzu korumaktan öte başkalarının onuruna kılıç yapabiliyoruz. Anne , babamızdan ve çevreden gördüklerimiz öfke ifade biçimimiz olabiliyor.
Bu zamanın gençleri öfkeye atarlanmak diyorlar. Sokağa her çıktığımda daha atarlı insanlara dönüştüğümüzü düşünüyorum. İnsanların toplu taşıma araçlarındaki tartışmalarının çoğunun hakaretle devam etmesinden sadece öfkemizi kontrol edemeyen değil aynı zamanda nezaketini de kaybetmeye başlayan bir toplum olduğumuza şahidim. Gazetelerin üçüncü sayfalarının bizi götürdüğü yer de hep öfkeye hakim olamayanların resmi nihayetinde…
Aileler, anne ve babalar içinde büyük imtihan öfke… Ergenlik dönemindeki gençler içinde öyle. Öfke konusunda Öfke Kontrolü isminde bir de kitabı olan Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu ile konuştum. Öfkeyle ilgili çok önemli şeyler söyledi. Ama söylediklerinden altını özellikle çizmek istediğim, düşünülmesi gereken hususlardan biri de öfkeyi işe yaradığı için kullanıyor olduğumuz gerçeğiydi. Sakince söylediğimiz pek çok şeyi, muhatabımız biz sinirlenince yaptığında öfkelenmenin işe yaradığını düşünüp, kendimizi kontrol etmek yerine öfkemize “ başka türlü dediğimi yapmıyor” kılıfı da bulduğumuz gerçeğiydi.
Tek istediğimiz dediğimizin yapılması mıdır, belki de bunu düşünmek gerek uzun uzun. Sonra da öfkemizden vazgeçmeme sebebimizin gerçekten fazlaca işimize geliyor olması mıdır , sorusunun cevabını vermek gerek . Belki de vereceğimiz cevaplar, öfke sorunumuzun da devası olur.
Nihayetinde öfke en fıtri yanlarımızdan biri. Hayatımızdaki pek çok dinamizmi diri tutan unsurlardan. Onurumuzu korumamız için en büyük kalkanımız aynı zamanda. Lakin, problem anında bu öfke halini onurumuzu korumaktan öte başkalarının onuruna kılıç yapabiliyoruz. Anne , babamızdan ve çevreden gördüklerimiz öfke ifade biçimimiz olabiliyor.
Bu zamanın gençleri öfkeye atarlanmak diyorlar. Sokağa her çıktığımda daha atarlı insanlara dönüştüğümüzü düşünüyorum. İnsanların toplu taşıma araçlarındaki tartışmalarının çoğunun hakaretle devam etmesinden sadece öfkemizi kontrol edemeyen değil aynı zamanda nezaketini de kaybetmeye başlayan bir toplum olduğumuza şahidim. Gazetelerin üçüncü sayfalarının bizi götürdüğü yer de hep öfkeye hakim olamayanların resmi nihayetinde…
Aileler, anne ve babalar içinde büyük imtihan öfke… Ergenlik dönemindeki gençler içinde öyle. Öfke konusunda Öfke Kontrolü isminde bir de kitabı olan Psikoterapist Mehtap Kayaoğlu ile konuştum. Öfkeyle ilgili çok önemli şeyler söyledi. Ama söylediklerinden altını özellikle çizmek istediğim, düşünülmesi gereken hususlardan biri de öfkeyi işe yaradığı için kullanıyor olduğumuz gerçeğiydi. Sakince söylediğimiz pek çok şeyi, muhatabımız biz sinirlenince yaptığında öfkelenmenin işe yaradığını düşünüp, kendimizi kontrol etmek yerine öfkemize “ başka türlü dediğimi yapmıyor” kılıfı da bulduğumuz gerçeğiydi.
Tek istediğimiz dediğimizin yapılması mıdır, belki de bunu düşünmek gerek uzun uzun. Sonra da öfkemizden vazgeçmeme sebebimizin gerçekten fazlaca işimize geliyor olması mıdır , sorusunun cevabını vermek gerek . Belki de vereceğimiz cevaplar, öfke sorunumuzun da devası olur.
0 Yorum Yorum Yaz