İstanbul Sözleşmesi ve 6284 e Neden Karşıyız?
- 20-07-2019
- KATEGORİ Aile Tehlikede
- YAZAR Sema Maraşlı
İstanbul sözleşmesi ve sonuçları ile ilgili çok yazı yazdım. Konuyu yeni duyanlar ya da neden karşı çıktığımızı anlamayanlar için madde madde sebepleri:
İstanbul sözleşmesi ve onun uygulanması için çıkarılan 6284 e karşıyız ve acilen iptal edilmesini istiyoruz. Çünkü:
1-İnancımızdan dolayı karşıyız. “Toplumsal cinsiyet eşitliği” adı altında cinsiyet rollerine savaş açan, kadını erkekleştirme, erkeği kadınlaştırma politikalarını kabul etmiyoruz. Ailenin çatısı cinsiyet üzerine kurulmuştur. Cinsiyet yoksa aile yoktur. Aile yoksa din de yoktur vatan da yoktur.
2-Eşcinselliği meşru kabul ettiği için karşıyız. Dinimizce lanetlenen sapkınlıkların, kanunlarla meşrulaştırılmasına ve yaygınlaştırılmasına karşıyız.
3-Sözleşme ile açıkça dine, örfe ve namusa savaş açıldığı için karşıyız.
4-Adaletsiz olduğu için karşıyız. İstanbul sözleşmesi ve 6284 kadının kurban-erkeğin saldırgan olduğu ön kabulü ile hazırlanmıştır. Kadının beyanı esas kılınmıştır. Bu da erkek cinsiyetini baştan suçlu ilan ettiği için masumiyet karinesine ve insan haklarına aykırıdır.
5-Cinsiyetçi bir yasa olduğu için karşıyız. Cinsiyetçilik de ırkçılık gibi faşist-bölücü bir akımdır. Bazı sapık ve cani erkeklerin suçunu bütün erkeklerin üzerine yıkarak medyada sürekli “erkek şiddeti” diyerek erkek cinsiyetini suçlu ilan etmek bölücülük ve kışkırtıcılıktır.
6-Ayrımcılık yaptığı için karşıyız: Kadın hakları-erkek hakları gibi hak ayrımcılığı cinsiyetçiliktir. İnsanların hakları vardır ve bir ülkenin kanunları vatandaşlarını kadın-erkek demeden korumak zorundadır. Kanunlarda bir eksiklik varsa bir cinsiyet için ayrı kanun çıkarılmaz, kanunlar de değişiklik yapılır.
7-Kadın ve erkeği birbirine düşman ettiği için karşıyız. Kadın karşısında erkeği suçlu ilan edip erkeği ötekileştirmek, kadın ve erkek arasına düşmanlık tohumu serpmekten başka bir işe yaramaz. 6284 sonrası kanunlarla kışkırtılan binlerce kadın, eşi tarafından fiziksel şiddete maruz kalmadığı kocalarını evden attırmıştır. Bu da sözleşme ile ekilen düşmanlık tohumlarının ürün verdiğini gösteriyor. Polis zoru ile evinden atılan, uzaklaştırma alınan kocaların çoğu da karısın pişman olsa bile eve dönmeyip boşanmayı seçiyorlar.
8-Aileyi dağıttığı için karşıyız. Tabii ki evliliklerin azalması boşanmaların artmasının tek sebebi bu sözleşme değil, hiçbirimiz de bunu iddia etmiyoruz; fakat ailenin dağılmışında büyük ve hızlı bir etkisi olduğu da açıkça görülüyor.
9-Kadını üstün cinsiyet ilan ettiği için karşıyız. Şiddet tanımı içindeki özellikle “psikolojik şiddet” kadınların da uyguladığı bir şiddet çeşidi olduğu halde, sanki kadın bütün bu şiddet çeşitlerinde arınmış, hiçbir şekilde erkeğe psikolojik şiddet uygulamayan üstün bir cinsiyet, olarak kabul edildiği için. Bu da toplumda haksızlık yapan kadınların “kadınım ben kadın…” gibi söylemlerle k sadece kadın olduğu için kadınların haksızken bile haklı çıkması gerektiği yanılgısına düşmelerine sebep oluyor.
10-Ailenin yatak odasına kadar iç işlerine karışıp “Kocaları tecavüzcü” ilan ettiği için karşıyız.
11-Anlaşmazlıktan sonra karı-kocanın barıştırılmasına karış olduğu için karşıyız.
12-Aile anlaşmazlıklarının kamu davasına dönüşmesine karşıyız. Bu kişilerin özgür iradesine saygısızlıktır.
13-Kanunların, kadınların eline erkeklere karşı canları istedikleri şekilde sallayacakları bir sopa olarak verilmesine karşıyız. Karı-koca anlaşmazlıklarında eğitimle hallolacak pek çok evlilik problemlerinin çözümü için adım atılmayıp onarmak değil, dağıtmak için çalışmalar yapılmasına karşıyız.
14-6284 de cezalar toptancı olduğu için karşıyız. Erkeğin kadına sert bir söz söylemesi ile dayağı “şiddet” diye aynı kefeye koyması, kadına laf atma ile tecavüzü “cinsel istismar” diye aynı kefeye koyması ve hepsini aynı kanunla yargılaması ve birbirine yakın cezalar verilmesi adalete aykırıdır. Adaletsiz yasalar halkın devletine olan güvenini sarsar.
15-İnsanların şeref ve haysiyetleri güvence altında olmadığı için karşıyız. Cinsel istismar konusunda kadın beyanı esas olduğu için, iftiralar karşısında erkeklerin ve ailelerinin haysiyetleri güvence altında değil. Kanundan sonra birilerine düşmanlık besleyen bazı kadınlar cinsel istismar iftirası atarak öç almaya başladılar. Bu iftiralarla erkekler hem hürriyetlerinden oluyor hem de toplum nezdinde aşağılamaya maruz kalıyorlar. Cinsel istismar iftiraları ile binlerce erkek masum olduğuna dair açık delilleri olduğu halde, ağır cezalarla zindanlara atıldığı için karşıyız.
16-Genç evlilerin yuvasını dağıttığı için karşıyız. 2005 yılından sonra 18 yaş altı evliliklerde erkeklere hapis cezası getirilmişti fakat etkin uygulanmıyordu. Fakat İstanbul Sözleşmesi'nden sonra genç evli avına çıkıldı. 18 yaş altında evlenenler cinsel istismar suçu ile yargılanarak kocalara 10-15-20 yıl gibi tecavüzcülerle aynı cezalar verilmeye başlandı. Eşlerinin rızaları ile evlenen kendileri de genç olan erkekler ve aileleri yıllar sonra gelen cezalarla haksızlığa uğruyorlar: Hürriyetlerinden oluyorlar, yuvaları dağılıyor, çocukları babasız büyüyor, eşleri maddi ve manevi pek çok sorunla başbaşa kalıyor.
17-Kadına karşı şiddeti bitirme bahanesi ile kadına karşı şiddeti artırdığı için karşıyız. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sonrasında kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin arttığı çok açık bir şekilde eldeki verilerle belli. 2011 de bir yılda öldürülen kadın sayısı 100 civarında iken 2019 da sayı beş yüze yaklaştı. Kadını korum altında çıkarılan bu kanunlar çok sıkı uygulandığı halde kadınları korumadığı gibi ölümlerine de sebep oluyor.
18-İstanbul sözleşmesi kadına karşı şiddet konusunda Batı ülkelerine ülkemize müdahale hakkı verdiği için karşıyız. Bu ülke güvenliğimiz açısından büyük bir tehdittir.
İstanbul sözleşmesi ve 6284 ün insan psikolojisi üzerideki etkilerini neden psikiyatrlar, psikologlar ve toplum sağlığı uzmanları anlatmıyorlar? İstanbul sözleşmesini ancak sözleşmeden kesesini dolduran bazı hukukçular, feministler ve feministlerin yardakçıları savunuyor hem de şiddeti artırdığını göre göre.
Kısacası biz İstanbul sözleşmesine ve 6284 de aklımızı kullanabildiğimiz için, insana saygı duyduğumuz için, cinsiyetçilik yapmadığımız için, adalet, vicdan ve merhamet sahibi olduğumuz için, dinimize ve aile kurumuna sahip çıkmak istediğimiz için karşıyız.
İstanbul sözleşmesi ve 6284 acilen iptal edilmelidir.
AB ye girmek için ailemiz satılık değildir.
Konu ile ilgili daha detaylı bilgi almak isteyenler için
İstanbul Sözleşmesi'ni detaylı incelediğim yazım:
http://www.cocukaile.net/istanbul-sozlesmesi-iptal-edilsin/
Mağdurların ÇocukAile sitemizde yayınlanan hikayelerin linkleri:
http://www.cocukaile.net/6284-kadin-beyani-magduru-kocalarin-hikayeleri/
http://www.cocukaile.net/cinsel-istismar-iftirasi-magdurlari/
http://www.cocukaile.net/genc-evlenenlere-ozgurluk/
Twitter dan destek olalım.
#İstanbulSözleşmesiÖldürür
#İstanbulSözleşmesiFeshEdilsin
#6284Kaldırılsın
#GençEvlilereÖzgürlük
#AByeGirmekİçinAilemizSatılıkDeğildir
İstanbul sözleşmesinin kadınları getirdiği durum da aşağıda görülüyor. Feministler çok rahat bir şekilde ellerinde bu pankartlarla aile düşmanlığı ve erkek düşmanlığı ile bölücülük yapabiliyorlar ve bu suç kabul edilmiyor. Bunun aksi olsaydı pankartlarda "erkekler" yerine "kadınlar" yazsaydı kabul etmeyecek olanlar, erkekler yazdığında da kabul etmemelidirler bir parça insaf ve vicdan sahibi iseler.
İstanbul sözleşmesi ve onun uygulanması için çıkarılan 6284 e karşıyız ve acilen iptal edilmesini istiyoruz. Çünkü:
1-İnancımızdan dolayı karşıyız. “Toplumsal cinsiyet eşitliği” adı altında cinsiyet rollerine savaş açan, kadını erkekleştirme, erkeği kadınlaştırma politikalarını kabul etmiyoruz. Ailenin çatısı cinsiyet üzerine kurulmuştur. Cinsiyet yoksa aile yoktur. Aile yoksa din de yoktur vatan da yoktur.
2-Eşcinselliği meşru kabul ettiği için karşıyız. Dinimizce lanetlenen sapkınlıkların, kanunlarla meşrulaştırılmasına ve yaygınlaştırılmasına karşıyız.
3-Sözleşme ile açıkça dine, örfe ve namusa savaş açıldığı için karşıyız.
4-Adaletsiz olduğu için karşıyız. İstanbul sözleşmesi ve 6284 kadının kurban-erkeğin saldırgan olduğu ön kabulü ile hazırlanmıştır. Kadının beyanı esas kılınmıştır. Bu da erkek cinsiyetini baştan suçlu ilan ettiği için masumiyet karinesine ve insan haklarına aykırıdır.
5-Cinsiyetçi bir yasa olduğu için karşıyız. Cinsiyetçilik de ırkçılık gibi faşist-bölücü bir akımdır. Bazı sapık ve cani erkeklerin suçunu bütün erkeklerin üzerine yıkarak medyada sürekli “erkek şiddeti” diyerek erkek cinsiyetini suçlu ilan etmek bölücülük ve kışkırtıcılıktır.
6-Ayrımcılık yaptığı için karşıyız: Kadın hakları-erkek hakları gibi hak ayrımcılığı cinsiyetçiliktir. İnsanların hakları vardır ve bir ülkenin kanunları vatandaşlarını kadın-erkek demeden korumak zorundadır. Kanunlarda bir eksiklik varsa bir cinsiyet için ayrı kanun çıkarılmaz, kanunlar de değişiklik yapılır.
7-Kadın ve erkeği birbirine düşman ettiği için karşıyız. Kadın karşısında erkeği suçlu ilan edip erkeği ötekileştirmek, kadın ve erkek arasına düşmanlık tohumu serpmekten başka bir işe yaramaz. 6284 sonrası kanunlarla kışkırtılan binlerce kadın, eşi tarafından fiziksel şiddete maruz kalmadığı kocalarını evden attırmıştır. Bu da sözleşme ile ekilen düşmanlık tohumlarının ürün verdiğini gösteriyor. Polis zoru ile evinden atılan, uzaklaştırma alınan kocaların çoğu da karısın pişman olsa bile eve dönmeyip boşanmayı seçiyorlar.
8-Aileyi dağıttığı için karşıyız. Tabii ki evliliklerin azalması boşanmaların artmasının tek sebebi bu sözleşme değil, hiçbirimiz de bunu iddia etmiyoruz; fakat ailenin dağılmışında büyük ve hızlı bir etkisi olduğu da açıkça görülüyor.
9-Kadını üstün cinsiyet ilan ettiği için karşıyız. Şiddet tanımı içindeki özellikle “psikolojik şiddet” kadınların da uyguladığı bir şiddet çeşidi olduğu halde, sanki kadın bütün bu şiddet çeşitlerinde arınmış, hiçbir şekilde erkeğe psikolojik şiddet uygulamayan üstün bir cinsiyet, olarak kabul edildiği için. Bu da toplumda haksızlık yapan kadınların “kadınım ben kadın…” gibi söylemlerle k sadece kadın olduğu için kadınların haksızken bile haklı çıkması gerektiği yanılgısına düşmelerine sebep oluyor.
10-Ailenin yatak odasına kadar iç işlerine karışıp “Kocaları tecavüzcü” ilan ettiği için karşıyız.
11-Anlaşmazlıktan sonra karı-kocanın barıştırılmasına karış olduğu için karşıyız.
12-Aile anlaşmazlıklarının kamu davasına dönüşmesine karşıyız. Bu kişilerin özgür iradesine saygısızlıktır.
13-Kanunların, kadınların eline erkeklere karşı canları istedikleri şekilde sallayacakları bir sopa olarak verilmesine karşıyız. Karı-koca anlaşmazlıklarında eğitimle hallolacak pek çok evlilik problemlerinin çözümü için adım atılmayıp onarmak değil, dağıtmak için çalışmalar yapılmasına karşıyız.
14-6284 de cezalar toptancı olduğu için karşıyız. Erkeğin kadına sert bir söz söylemesi ile dayağı “şiddet” diye aynı kefeye koyması, kadına laf atma ile tecavüzü “cinsel istismar” diye aynı kefeye koyması ve hepsini aynı kanunla yargılaması ve birbirine yakın cezalar verilmesi adalete aykırıdır. Adaletsiz yasalar halkın devletine olan güvenini sarsar.
15-İnsanların şeref ve haysiyetleri güvence altında olmadığı için karşıyız. Cinsel istismar konusunda kadın beyanı esas olduğu için, iftiralar karşısında erkeklerin ve ailelerinin haysiyetleri güvence altında değil. Kanundan sonra birilerine düşmanlık besleyen bazı kadınlar cinsel istismar iftirası atarak öç almaya başladılar. Bu iftiralarla erkekler hem hürriyetlerinden oluyor hem de toplum nezdinde aşağılamaya maruz kalıyorlar. Cinsel istismar iftiraları ile binlerce erkek masum olduğuna dair açık delilleri olduğu halde, ağır cezalarla zindanlara atıldığı için karşıyız.
16-Genç evlilerin yuvasını dağıttığı için karşıyız. 2005 yılından sonra 18 yaş altı evliliklerde erkeklere hapis cezası getirilmişti fakat etkin uygulanmıyordu. Fakat İstanbul Sözleşmesi'nden sonra genç evli avına çıkıldı. 18 yaş altında evlenenler cinsel istismar suçu ile yargılanarak kocalara 10-15-20 yıl gibi tecavüzcülerle aynı cezalar verilmeye başlandı. Eşlerinin rızaları ile evlenen kendileri de genç olan erkekler ve aileleri yıllar sonra gelen cezalarla haksızlığa uğruyorlar: Hürriyetlerinden oluyorlar, yuvaları dağılıyor, çocukları babasız büyüyor, eşleri maddi ve manevi pek çok sorunla başbaşa kalıyor.
17-Kadına karşı şiddeti bitirme bahanesi ile kadına karşı şiddeti artırdığı için karşıyız. İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sonrasında kadına yönelik şiddet ve cinayetlerin arttığı çok açık bir şekilde eldeki verilerle belli. 2011 de bir yılda öldürülen kadın sayısı 100 civarında iken 2019 da sayı beş yüze yaklaştı. Kadını korum altında çıkarılan bu kanunlar çok sıkı uygulandığı halde kadınları korumadığı gibi ölümlerine de sebep oluyor.
18-İstanbul sözleşmesi kadına karşı şiddet konusunda Batı ülkelerine ülkemize müdahale hakkı verdiği için karşıyız. Bu ülke güvenliğimiz açısından büyük bir tehdittir.
İstanbul sözleşmesi ve 6284 ün insan psikolojisi üzerideki etkilerini neden psikiyatrlar, psikologlar ve toplum sağlığı uzmanları anlatmıyorlar? İstanbul sözleşmesini ancak sözleşmeden kesesini dolduran bazı hukukçular, feministler ve feministlerin yardakçıları savunuyor hem de şiddeti artırdığını göre göre.
Kısacası biz İstanbul sözleşmesine ve 6284 de aklımızı kullanabildiğimiz için, insana saygı duyduğumuz için, cinsiyetçilik yapmadığımız için, adalet, vicdan ve merhamet sahibi olduğumuz için, dinimize ve aile kurumuna sahip çıkmak istediğimiz için karşıyız.
İstanbul sözleşmesi ve 6284 acilen iptal edilmelidir.
AB ye girmek için ailemiz satılık değildir.
Konu ile ilgili daha detaylı bilgi almak isteyenler için
İstanbul Sözleşmesi'ni detaylı incelediğim yazım:
http://www.cocukaile.net/istanbul-sozlesmesi-iptal-edilsin/
Mağdurların ÇocukAile sitemizde yayınlanan hikayelerin linkleri:
http://www.cocukaile.net/6284-kadin-beyani-magduru-kocalarin-hikayeleri/
http://www.cocukaile.net/cinsel-istismar-iftirasi-magdurlari/
http://www.cocukaile.net/genc-evlenenlere-ozgurluk/
Twitter dan destek olalım.
#İstanbulSözleşmesiÖldürür
#İstanbulSözleşmesiFeshEdilsin
#6284Kaldırılsın
#GençEvlilereÖzgürlük
#AByeGirmekİçinAilemizSatılıkDeğildir
İstanbul sözleşmesinin kadınları getirdiği durum da aşağıda görülüyor. Feministler çok rahat bir şekilde ellerinde bu pankartlarla aile düşmanlığı ve erkek düşmanlığı ile bölücülük yapabiliyorlar ve bu suç kabul edilmiyor. Bunun aksi olsaydı pankartlarda "erkekler" yerine "kadınlar" yazsaydı kabul etmeyecek olanlar, erkekler yazdığında da kabul etmemelidirler bir parça insaf ve vicdan sahibi iseler.
29 Yorum Yorum Yaz