Bulûğ Çağı
- 21-12-2016
- KATEGORİ Prof.Dr. Orhan Çeker
- YAZAR Sema Maraşlı
Bulûğ, insanın bedenen olgunlaştığı ve neslini devam ettirmeye elverişli olduğu haldir. İnsan için bedenî gelişimin en önemli merhalelerinden biridir. Hatta hukûkî sorumluluğun başlangıcı olması hasebiyle en önemli merhale olma durumundadır.
Mümeyyiz (âkil) olan insan bulûğa erer ermez artık ibadetlerle mükellef ve cezaları çekmeye ehil olur. Kendisine, kendi bahislerinde genişçe temas edeceğimiz gibi, birtakım sorumluluklar biner, bunlara mukabil birtakım haklara sahip olur.
Bulûğun, rüşd ile bir ilgisi yoktur. Rüşd aklı ilgilendirdiği halde bulûğ tamamen insanın fizikî (bedenî) yapısını ilgilendirir.
İnsan, akil (mümeyyiz) olmadan da bâliğ olabilir. Tabiî ki mükellef sayılması için mümeyyiz (âkil) olmasının şart olduğunu hatırlamamız gerekir.
Bulûğla ilgili hak ve sorumlulukları ilgili bahislere bırakarak burada bulûğ hali üzerinde duralım.
İnsanın bedenen olgunlaşıp buluğa erdiğini birtakım alametler ve nihayet yaş ile biliriz.
Başta özet verecek olursak:
Buluğ ya hakiki ya hükmî olur. Hakiki buluğ alametler ile, hükmî buluğ yaş ile olur. Alametler de üzerinde ittifak edilenler ve ihtilaf edilenler diye ikiye ayrılır.
İttifak edilen alametler inzal, hayız, ihtilam, doğum ve hamile bırakmaktır. Ayrıca şunu da ekleyelim ki alametlerin kişi baliğ yapması için asgari buluğ yaşından önce görülmesi şarttır. Asgari buluğ yaşından önce görülen herhangi bir alamet, arızî ve kaide dışı kabul edilir.
Yaş’tan maksad da 354 günlük kameri sene ile o yaşı doldurmak ve bir üst yaştan gün almaktır.
Alametlerden bir kısmı kız ve oğlan için ortak alametlerdir: 1- Kasıkların kıllanması, 2- İhtilam (rüyada cima yapıp inzal vukû bulmak). Yaş hususu da erkek ve kız arasında ortak bir durumdur.
Diğer alametler ise kız ve oğlanla müstakillen ilgili olan alametlerdir. Bunlardan hamile bırakmak erkeğe mahsus, hâmile kalmak ve hayız görmek kıza mahsus alametlerdir.
İnzal uyanıkken şehvet duyup boşalmak, ihtilam rüyada şehvet duyup boşalmaktır.
İhtilam olmak, hamile bırakmak, hamile kalmak ve hayız görmek imamlar arasında ittifakla kabul edilmiş alametlerdir. Kasıkların kıllanması ise ihtilaflıdır. Bazı istisnalarla birlikte genellikle hanefiler bunu bulûğ alameti olarak kabul etmezler.
Özetle naklettiğimiz bulûğ alamet ve vesilelerini şimdi de müdellel ve mukayeseli olarak arz edelim:
Üzerinde ittifak edilen erkeğe ait bulûğ alametleri inzal ve hâmile bırakmaktır.
Erkek için hâmile bırakma özelliği, onun bedenen olgunlaştığını net olarak belirten bir haldir. Bunun bulûğ alameti olacağı izahı istemeyecek derecede açıktır. Bu hususta İslâm hukukçularından değişik bir görüşe de rastlamadık. Değişik bir görüşün söylenebileceği ihtimal dışıdır.
Hakkında ittifak edilen kıza ait bulûğ alametleri iki tanedir:
Bunlardan birincisi hâmile kalmaktır. Kız için hâmile kalma hali onun bedenen olgunlaştığının en belirgin alametlerinden birisidir. Bu hususta da İslâm Hukukçularından bir muhalif fikrin olacağını sanmıyoruz.
İkincisi hayız görmektir. Kız için hamile kalmak ve hayız görmek aynı halin yani onun bâliğ olduğunun ve artık nesli devam ettirmeye elverişli duruma geldiğinin alametidir. Bu konuda da İslâm Hukukçularından, farklı bir görüş sadır olmamıştır.
Erkek ve kız arasında ortak olan bulûğ alameti ihtilam olmak (rüya görmek) tır.
İhtilam olmak, insanın rüyada karşı cinsten biriyle münasebette bulunup inzâlin vaki olmasıdır. Mutlak olarak kullanılan “rüya görmek” tabirinden maksat, mutlak olarak rüya görmek değil, rüyada inzalin vaki olmasıdır.
Erkek rüya görmekle cünüb olduğu gibi kadın da rüya görür ve cünüb olur. Yalnız erkeklerin rüya sebebiyle cünüb olmaları olayı çok vuku bulduğu için bu hal, sâdece erkeklere mahsus zannedilir. Halbuki nâdiren de olsa kadınlar ihtilam olabilirler.
Ebû Talha’nın karısı Ümmü Süleym, Resûlullah (s.a.s.)’a gelerek: “Ya Resûlallah, Allah hakkı (söylemekten) çekinmez. Kadına, ihtilam olduğu zaman gusül gerekir mi?” diye sordu. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.):
نَعَمْ، إِذَا رَأَتِ الْمَاءَ
“Evet, su (ıslaklık) yu gördüğü zaman”, diye cevap vermiştir.
Gerek erkek ve gerekse kadının bulûğ alametleriyle ilgili olarak Kadri Paşa el-Ahvalu’ş-Şahsiyye’sinde şu maddeye yer vermiştir:
“Erkek çocuğun tabiî bulûğu ihtilam, inzal vaki olma ve hâmile bırakma gibi alametlerle; kız çocuğununki ise hayız,hamile kalma, inzal vaki olma ve ihtilam gibi alametlerle tesbit edilir...”
Kadri Paşa’nın, kızlarla ilgili olarak inzali söylemesi tartışılması gereken bir konudur. Normalde kızlarda inzal hali olmaz ama zamanımız itibariyle benzer halleri kızlar da sormaya başladığından tartışılması gereken bir mesele olarak görüyoruz.
Kasıkların Kıllanması:
Kaynaklarımızda, kasıkların kıllanması hadisesi de bulûğ alametleri arasında sayılmıştır. Ancak bu alamet müctehidler arasında ittifakla kabul gören bir alamet olmamıştır.
Genellikle Hanefiler, kasıkların kıllanmasını bulûğa alamet saymamıştır. Bir rivayette Ebû Yusuf ve diğer mezheb imamları kasıkların kıllanmasını bulûğ alametlerinden kabul etmişlerdir.
Kasıkların kıllanmasını bulûğ alameti olarak kabul etmeyenler delil olarak derler ki: Kasık kılları sakal gibi’ bedende biten alelade kıllardır. Sakal nasıl bulûğ alameti olarak görülmüyorsa bu da böyledir. Dolayısıyla eteğin kıllanmasına; sakallanmaya; göğsün kabarmasına; bıyık, koltuk ve bacakların kıllanmasına itibar edilmez.
Kasıkların kıllanmasını bulûğa alamet olarak alan müctehidlerin delilleri kuvvetlidir.
Bulûğ evvel-emirde az önce bahsettiğimiz alametlerle sâbit olur. Fakat normal olarak bulûğun umulduğu yaş geldiği halde alametler görülmezse o takdirde bulûğu tesbit işi yaş ile yapılır. İşte bu yaşı “Bulûğun A’zamî Yaşı” adıyla işleyeceğiz. Bir de bulûğun, gerçekleşmesi muhtemel olan küçük yaşlarda bulûğ alametleri vaki olabilir. Bulûğ alametlerinin görülmesi muhtemel olan bu küçük yaş konusunu da “Bulûğun Asgarî Yaşı” adıyla söz konusu yapacağız.
Normal yaşı bulduğu halde çocukta bulûğ alametleri görülmezse, çocuk muayyen yaşta bâliğ kabul edilir. Bu muayyen yaşı bulan çocukta bulûğ alametlerinin görülüp görülmemesine bakılmaz ve mücerred yaş ile bâliğ sayılır.
Bulûğun a’zamî yaşı hakkında müctehidlerin çoğunluğu erkek ve kız için 15 yaşın bitimi; Ebû Hanife kızlarda 17 yaşın, oğlanlarda 18 yaşın bitimi, Mâlikilerden gelen meşhur rivayette ise 18 yaş demişlerdir.
Bulûğun a’zamî yaşını 15’in tamamı olarak alanlar, şunları delil getirirler:
الصَّبُّي إِذَا بَلَغَ خَمْسَ عَشْرَةَ أُقِيمَتْ عَلَيْهِ الْحُدُودُ
“Çocuk 15 (yaşını) doldurduğu zaman kendisine hadler (cezalar) uygulanır” buyurmuştur.
رُفِعَ الْقَلَمُ عَنْ ثَلَاثَةٍ: عَنِ النَّائِمِ حَتَّى يَسْتَيْقِظَ
وَعَنِ الصَّبِّي حَتَّى يَحْتَلِمَ وَعَنِ الْمَجْنُونِ حَتَّى يُفِيقَ
“Üç kişiden kalem (amel defterine kayıt) kaldırılmıştır: Uyuyandan uyanıncaya kadar, çocuktan ihtilam oluncaya kadar, ve deliden aklı başına gelinceye kadar” buyurmuştur. İhtilam da âdeten genellikle 15 yaşında olur.
Bulûğun a’zamî yaşını 18 olarak alanlar ise bu hususta nakilden ziyade aklî istidlalde bulunmaktadırlar:
Din, teklif ve sorumlulukları ihtilama raptetmiştir. Nitekim az önce bunu belirten hadis zikredildi. İhtilam olayı kesinkes bilinmeden teklife ve hitaba muhatab olunmaz. 18 yaşı ise ihtilam olayının ümit edildiği, kendisinden sonra ise artık ihtilamdan ümit kesildiği yaştır. Ümitli olunan yaşlarda yine ihtilam olayının zuhuru beklenir. 18’inden sonraki ümitsizlik haline itibar edilmez ve buluğ hali mevcut kabul edilir.
Tam 15 yaşı bulûğ yaşı olarak kabul eden görüşlerin delilleri daha kuvvetlidir.
HAK ise nikah konusunda Ebû Hanife’nin görüşlerini tercih etmiştir;
“Ehliyyet-i nikâhı haiz olmak için hâtıb (oğlan) ın 18 ve mahtûbe (kız) nin 17 yaşını itmam etmiş olmaları şarttır”
Sözü edilen “yaş” ve “sene”den maksat kamerî sene (354 gün) dir. Çünkü yukarıda bahsi geçen Abdullah b. Ömer hâdisesinden lâzımî ve zarûrî olarak kamerî sene sonucu çıkmaktadır. Zira Abdullah b. Ömer kamerî seneye göre 15 yaşını doldurduğu zaman askere alınabilmişti.
Kur’an’daki şu âyetler de senelerde kamerî yılın esas alınacağı ifade etmektedir:
هُوَ الَّذِي جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاءً وَالْقَمَرَ نُورًا
وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ
“Güneşi ışık, ay’ı nur yapan; yılların sayısını ve (vakitlerin) hesabını bilmeniz için ay’a (dolaşma) konakları düzenleyen O’dur...”
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْأَهِلَّةِ قُلْ هِيَ مَوَاقِيتُ لِلنَّاسِ وَالْحَجِّ ...
“Sana hilalleri soruyorlar. De ki; onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir...”
İslâm Hukukunda bulûğa bağlı pek çok hak ve mükellefiyet mevcut olduğundan, bulûğ yaşının, dolayısıyla doğum gününün net olarak tesbit edilmiş olması son derece önemlidir. Bu hususta nüfus idarelerinin, görevlerinde titizlik göstermeleri gerekmektedir.
b. Bulûğun Asgarî Yaşı
Yukarıda bulûğun a’zamî yaşını söz konusu yaptık. Adı geçen yaşlardan daha büyük insanlar, bulûğ alametleri görülmese bile hükmen bâliğ sayılır. Bundan hareketle zihnimize bulûğun asgarî yaşı meselesi gelmektedir. Bulûğ için bir asgarî yaş var mıdır? Varsa bu asgarî yaştan önce bulûğ alametleri görüldüğü takdirde o kişi bâliğ sayılır mı? İşte bu meselelerin cevaplan için "Bulûğun Asgarî Yaşı" başlığını tahsis ettik.
İslâm Hukukçularının büyük çoğunluğuna göre bulûğun asgarî yaşı kızlarda 9 yaşın bitimi, oğlanlarda 12 yaşın bitimi olarak kabul edilmiştir. Buna göre kız ve oğlan bu yaşları tamamladıkları zaman kendilerinde bulûğ alametleri görülecek olursa bâliğ olurlar. Ama bu yaşlardan önce bulûğ alametleri görülürse o alametlere itibar edilmez ve böylesi çocuklar bâliğ sayılmazlar.
Yani bulûğ alametleri kız için 9, oğlan için 12 yaşından sonra hüküm ifade eder. Daha önceki yaşlarda bu alametler hüküm ifade etmez. Meselâ 5 yaşındaki bir kız kan görse bu kan hayız kanı sayılmayacağı gibi kız da bâliğ sayılmaz. Alametlerin hüküm ifade edişi nihayet a’zamî bulûğ yaşına kadar sürer. O yaş geldiği halde bulûğ alametleri görülmemişse bu takdirde artık bulûğ, yaşa göre sâbit olur.
Prof. Dr. Orhan Çeker Hocanın "İslam Hukukunda Çocuk" kitabından.
Prof. Dr. Orhan Çeker, Konya Selçuk Üniversitesi İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanıdır. Orhan Çeker hoca, değerli bir ilim adamıdır. İlminden faydalanmak istedik, o da Allah razı olsun kabul etti. Özellikle çocuk ve aile (evlilik, boşanma, nafaka, miras...) konuları üzerine kitaplarından bölümler yayınlayacağız inşallah. Hocamıza sitemize hoş geldiniz diyoruz.
Konu ile ilgili sorularınız olursa Orhan beye ileteceğiz o da fırsat buldukça cevaplayacak inşallah. Önce İslam Hukukunda Çocuk kitabından başladık. Kitaplarından sizler için ara ara bölümler seçeceğiz, daha çok ilim ehlini ilgilendiren bölümleri almadan, biraz sadeleştirerek yayınlayacağız. Konu ile ilgili detay isteyenler kitaptan faydalanabilirler.
Bulûğ ve Rüşd arasındaki farkın iyi bilinmediğini düşünerek bulûğ konusu ile başladık rüşd konusu ile devam edeceğiz inşallah.
Mümeyyiz (âkil) olan insan bulûğa erer ermez artık ibadetlerle mükellef ve cezaları çekmeye ehil olur. Kendisine, kendi bahislerinde genişçe temas edeceğimiz gibi, birtakım sorumluluklar biner, bunlara mukabil birtakım haklara sahip olur.
Bulûğun, rüşd ile bir ilgisi yoktur. Rüşd aklı ilgilendirdiği halde bulûğ tamamen insanın fizikî (bedenî) yapısını ilgilendirir.
İnsan, akil (mümeyyiz) olmadan da bâliğ olabilir. Tabiî ki mükellef sayılması için mümeyyiz (âkil) olmasının şart olduğunu hatırlamamız gerekir.
Bulûğla ilgili hak ve sorumlulukları ilgili bahislere bırakarak burada bulûğ hali üzerinde duralım.
İnsanın bedenen olgunlaşıp buluğa erdiğini birtakım alametler ve nihayet yaş ile biliriz.
Başta özet verecek olursak:
Buluğ ya hakiki ya hükmî olur. Hakiki buluğ alametler ile, hükmî buluğ yaş ile olur. Alametler de üzerinde ittifak edilenler ve ihtilaf edilenler diye ikiye ayrılır.
İttifak edilen alametler inzal, hayız, ihtilam, doğum ve hamile bırakmaktır. Ayrıca şunu da ekleyelim ki alametlerin kişi baliğ yapması için asgari buluğ yaşından önce görülmesi şarttır. Asgari buluğ yaşından önce görülen herhangi bir alamet, arızî ve kaide dışı kabul edilir.
Yaş’tan maksad da 354 günlük kameri sene ile o yaşı doldurmak ve bir üst yaştan gün almaktır.
Alametlerden bir kısmı kız ve oğlan için ortak alametlerdir: 1- Kasıkların kıllanması, 2- İhtilam (rüyada cima yapıp inzal vukû bulmak). Yaş hususu da erkek ve kız arasında ortak bir durumdur.
Diğer alametler ise kız ve oğlanla müstakillen ilgili olan alametlerdir. Bunlardan hamile bırakmak erkeğe mahsus, hâmile kalmak ve hayız görmek kıza mahsus alametlerdir.
İnzal uyanıkken şehvet duyup boşalmak, ihtilam rüyada şehvet duyup boşalmaktır.
İhtilam olmak, hamile bırakmak, hamile kalmak ve hayız görmek imamlar arasında ittifakla kabul edilmiş alametlerdir. Kasıkların kıllanması ise ihtilaflıdır. Bazı istisnalarla birlikte genellikle hanefiler bunu bulûğ alameti olarak kabul etmezler.
Özetle naklettiğimiz bulûğ alamet ve vesilelerini şimdi de müdellel ve mukayeseli olarak arz edelim:
1. Bulûğ Alametleri
a. İttifak Edilen Bulûğ Alametleri
aa) Erkekle İlgili Olanlar
Üzerinde ittifak edilen erkeğe ait bulûğ alametleri inzal ve hâmile bırakmaktır.
Erkek için hâmile bırakma özelliği, onun bedenen olgunlaştığını net olarak belirten bir haldir. Bunun bulûğ alameti olacağı izahı istemeyecek derecede açıktır. Bu hususta İslâm hukukçularından değişik bir görüşe de rastlamadık. Değişik bir görüşün söylenebileceği ihtimal dışıdır.
ab) Kızla İlgili Olanlar
Hakkında ittifak edilen kıza ait bulûğ alametleri iki tanedir:
Bunlardan birincisi hâmile kalmaktır. Kız için hâmile kalma hali onun bedenen olgunlaştığının en belirgin alametlerinden birisidir. Bu hususta da İslâm Hukukçularından bir muhalif fikrin olacağını sanmıyoruz.
İkincisi hayız görmektir. Kız için hamile kalmak ve hayız görmek aynı halin yani onun bâliğ olduğunun ve artık nesli devam ettirmeye elverişli duruma geldiğinin alametidir. Bu konuda da İslâm Hukukçularından, farklı bir görüş sadır olmamıştır.
ac) Erkek ve Kız Arasında Ortak Olanlar
Erkek ve kız arasında ortak olan bulûğ alameti ihtilam olmak (rüya görmek) tır.
İhtilam olmak, insanın rüyada karşı cinsten biriyle münasebette bulunup inzâlin vaki olmasıdır. Mutlak olarak kullanılan “rüya görmek” tabirinden maksat, mutlak olarak rüya görmek değil, rüyada inzalin vaki olmasıdır.
Erkek rüya görmekle cünüb olduğu gibi kadın da rüya görür ve cünüb olur. Yalnız erkeklerin rüya sebebiyle cünüb olmaları olayı çok vuku bulduğu için bu hal, sâdece erkeklere mahsus zannedilir. Halbuki nâdiren de olsa kadınlar ihtilam olabilirler.
Ebû Talha’nın karısı Ümmü Süleym, Resûlullah (s.a.s.)’a gelerek: “Ya Resûlallah, Allah hakkı (söylemekten) çekinmez. Kadına, ihtilam olduğu zaman gusül gerekir mi?” diye sordu. Bunun üzerine Resûlullah (s.a.s.):
نَعَمْ، إِذَا رَأَتِ الْمَاءَ
“Evet, su (ıslaklık) yu gördüğü zaman”, diye cevap vermiştir.
Gerek erkek ve gerekse kadının bulûğ alametleriyle ilgili olarak Kadri Paşa el-Ahvalu’ş-Şahsiyye’sinde şu maddeye yer vermiştir:
“Erkek çocuğun tabiî bulûğu ihtilam, inzal vaki olma ve hâmile bırakma gibi alametlerle; kız çocuğununki ise hayız,hamile kalma, inzal vaki olma ve ihtilam gibi alametlerle tesbit edilir...”
Kadri Paşa’nın, kızlarla ilgili olarak inzali söylemesi tartışılması gereken bir konudur. Normalde kızlarda inzal hali olmaz ama zamanımız itibariyle benzer halleri kızlar da sormaya başladığından tartışılması gereken bir mesele olarak görüyoruz.
b. İhtilaf Edilen Bulûğ Alametleri
Kasıkların Kıllanması:
Kaynaklarımızda, kasıkların kıllanması hadisesi de bulûğ alametleri arasında sayılmıştır. Ancak bu alamet müctehidler arasında ittifakla kabul gören bir alamet olmamıştır.
Genellikle Hanefiler, kasıkların kıllanmasını bulûğa alamet saymamıştır. Bir rivayette Ebû Yusuf ve diğer mezheb imamları kasıkların kıllanmasını bulûğ alametlerinden kabul etmişlerdir.
Kasıkların kıllanmasını bulûğ alameti olarak kabul etmeyenler delil olarak derler ki: Kasık kılları sakal gibi’ bedende biten alelade kıllardır. Sakal nasıl bulûğ alameti olarak görülmüyorsa bu da böyledir. Dolayısıyla eteğin kıllanmasına; sakallanmaya; göğsün kabarmasına; bıyık, koltuk ve bacakların kıllanmasına itibar edilmez.
Kasıkların kıllanmasını bulûğa alamet olarak alan müctehidlerin delilleri kuvvetlidir.
2. Bulûğ Yaşı
Bulûğ evvel-emirde az önce bahsettiğimiz alametlerle sâbit olur. Fakat normal olarak bulûğun umulduğu yaş geldiği halde alametler görülmezse o takdirde bulûğu tesbit işi yaş ile yapılır. İşte bu yaşı “Bulûğun A’zamî Yaşı” adıyla işleyeceğiz. Bir de bulûğun, gerçekleşmesi muhtemel olan küçük yaşlarda bulûğ alametleri vaki olabilir. Bulûğ alametlerinin görülmesi muhtemel olan bu küçük yaş konusunu da “Bulûğun Asgarî Yaşı” adıyla söz konusu yapacağız.
a. Bulûğun A’zamî Yaşı
Normal yaşı bulduğu halde çocukta bulûğ alametleri görülmezse, çocuk muayyen yaşta bâliğ kabul edilir. Bu muayyen yaşı bulan çocukta bulûğ alametlerinin görülüp görülmemesine bakılmaz ve mücerred yaş ile bâliğ sayılır.
Bulûğun a’zamî yaşı hakkında müctehidlerin çoğunluğu erkek ve kız için 15 yaşın bitimi; Ebû Hanife kızlarda 17 yaşın, oğlanlarda 18 yaşın bitimi, Mâlikilerden gelen meşhur rivayette ise 18 yaş demişlerdir.
Bulûğun a’zamî yaşını 15’in tamamı olarak alanlar, şunları delil getirirler:
- Resulullah (s.a.s.):
الصَّبُّي إِذَا بَلَغَ خَمْسَ عَشْرَةَ أُقِيمَتْ عَلَيْهِ الْحُدُودُ
“Çocuk 15 (yaşını) doldurduğu zaman kendisine hadler (cezalar) uygulanır” buyurmuştur.
- Abdullah b. Ömer, Uhud harbine katılmak için Resulullah (s.a.s.)’a arz edilmişti. O zamanlar Abdullah b. Ömer henüz 14 yaşında olduğundan Resulullah (s.a.s.) onu askere almamıştı. Ertesi sene 15 yaşını bitirdiğinde Hendek harbi için tekrar arz edildi. Bu sefer askere kabul edildi.
- Resulullah (s.a.s.):
رُفِعَ الْقَلَمُ عَنْ ثَلَاثَةٍ: عَنِ النَّائِمِ حَتَّى يَسْتَيْقِظَ
وَعَنِ الصَّبِّي حَتَّى يَحْتَلِمَ وَعَنِ الْمَجْنُونِ حَتَّى يُفِيقَ
“Üç kişiden kalem (amel defterine kayıt) kaldırılmıştır: Uyuyandan uyanıncaya kadar, çocuktan ihtilam oluncaya kadar, ve deliden aklı başına gelinceye kadar” buyurmuştur. İhtilam da âdeten genellikle 15 yaşında olur.
Bulûğun a’zamî yaşını 18 olarak alanlar ise bu hususta nakilden ziyade aklî istidlalde bulunmaktadırlar:
Din, teklif ve sorumlulukları ihtilama raptetmiştir. Nitekim az önce bunu belirten hadis zikredildi. İhtilam olayı kesinkes bilinmeden teklife ve hitaba muhatab olunmaz. 18 yaşı ise ihtilam olayının ümit edildiği, kendisinden sonra ise artık ihtilamdan ümit kesildiği yaştır. Ümitli olunan yaşlarda yine ihtilam olayının zuhuru beklenir. 18’inden sonraki ümitsizlik haline itibar edilmez ve buluğ hali mevcut kabul edilir.
Tam 15 yaşı bulûğ yaşı olarak kabul eden görüşlerin delilleri daha kuvvetlidir.
HAK ise nikah konusunda Ebû Hanife’nin görüşlerini tercih etmiştir;
“Ehliyyet-i nikâhı haiz olmak için hâtıb (oğlan) ın 18 ve mahtûbe (kız) nin 17 yaşını itmam etmiş olmaları şarttır”
Sözü edilen “yaş” ve “sene”den maksat kamerî sene (354 gün) dir. Çünkü yukarıda bahsi geçen Abdullah b. Ömer hâdisesinden lâzımî ve zarûrî olarak kamerî sene sonucu çıkmaktadır. Zira Abdullah b. Ömer kamerî seneye göre 15 yaşını doldurduğu zaman askere alınabilmişti.
Kur’an’daki şu âyetler de senelerde kamerî yılın esas alınacağı ifade etmektedir:
هُوَ الَّذِي جَعَلَ الشَّمْسَ ضِيَاءً وَالْقَمَرَ نُورًا
وَقَدَّرَهُ مَنَازِلَ لِتَعْلَمُوا عَدَدَ السِّنِينَ وَالْحِسَابَ
“Güneşi ışık, ay’ı nur yapan; yılların sayısını ve (vakitlerin) hesabını bilmeniz için ay’a (dolaşma) konakları düzenleyen O’dur...”
يَسْأَلُونَكَ عَنِ الْأَهِلَّةِ قُلْ هِيَ مَوَاقِيتُ لِلنَّاسِ وَالْحَجِّ ...
“Sana hilalleri soruyorlar. De ki; onlar, insanlar ve hac için vakit ölçüleridir...”
İslâm Hukukunda bulûğa bağlı pek çok hak ve mükellefiyet mevcut olduğundan, bulûğ yaşının, dolayısıyla doğum gününün net olarak tesbit edilmiş olması son derece önemlidir. Bu hususta nüfus idarelerinin, görevlerinde titizlik göstermeleri gerekmektedir.
b. Bulûğun Asgarî Yaşı
Yukarıda bulûğun a’zamî yaşını söz konusu yaptık. Adı geçen yaşlardan daha büyük insanlar, bulûğ alametleri görülmese bile hükmen bâliğ sayılır. Bundan hareketle zihnimize bulûğun asgarî yaşı meselesi gelmektedir. Bulûğ için bir asgarî yaş var mıdır? Varsa bu asgarî yaştan önce bulûğ alametleri görüldüğü takdirde o kişi bâliğ sayılır mı? İşte bu meselelerin cevaplan için "Bulûğun Asgarî Yaşı" başlığını tahsis ettik.
İslâm Hukukçularının büyük çoğunluğuna göre bulûğun asgarî yaşı kızlarda 9 yaşın bitimi, oğlanlarda 12 yaşın bitimi olarak kabul edilmiştir. Buna göre kız ve oğlan bu yaşları tamamladıkları zaman kendilerinde bulûğ alametleri görülecek olursa bâliğ olurlar. Ama bu yaşlardan önce bulûğ alametleri görülürse o alametlere itibar edilmez ve böylesi çocuklar bâliğ sayılmazlar.
Yani bulûğ alametleri kız için 9, oğlan için 12 yaşından sonra hüküm ifade eder. Daha önceki yaşlarda bu alametler hüküm ifade etmez. Meselâ 5 yaşındaki bir kız kan görse bu kan hayız kanı sayılmayacağı gibi kız da bâliğ sayılmaz. Alametlerin hüküm ifade edişi nihayet a’zamî bulûğ yaşına kadar sürer. O yaş geldiği halde bulûğ alametleri görülmemişse bu takdirde artık bulûğ, yaşa göre sâbit olur.
Prof. Dr. Orhan Çeker Hocanın "İslam Hukukunda Çocuk" kitabından.
Prof. Dr. Orhan Çeker, Konya Selçuk Üniversitesi İslam Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanıdır. Orhan Çeker hoca, değerli bir ilim adamıdır. İlminden faydalanmak istedik, o da Allah razı olsun kabul etti. Özellikle çocuk ve aile (evlilik, boşanma, nafaka, miras...) konuları üzerine kitaplarından bölümler yayınlayacağız inşallah. Hocamıza sitemize hoş geldiniz diyoruz.
Konu ile ilgili sorularınız olursa Orhan beye ileteceğiz o da fırsat buldukça cevaplayacak inşallah. Önce İslam Hukukunda Çocuk kitabından başladık. Kitaplarından sizler için ara ara bölümler seçeceğiz, daha çok ilim ehlini ilgilendiren bölümleri almadan, biraz sadeleştirerek yayınlayacağız. Konu ile ilgili detay isteyenler kitaptan faydalanabilirler.
Bulûğ ve Rüşd arasındaki farkın iyi bilinmediğini düşünerek bulûğ konusu ile başladık rüşd konusu ile devam edeceğiz inşallah.
0 Yorum Yorum Yaz