Keyifsizliğin İlacı Yemek Yemek mi?-
- 23-02-2015
- KATEGORİ Dr.Rabia Nazik Yüksel
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Emosyonel yeme ve emosyonel açlık
Yemek yeme, bizler için sadece açlığımızı doyurma davranışı olmaktan çıkmış durumda. Stresli olduğumuzda, depresif hissettiğimizde kendimizi yatıştırmak için, mutlu olduğumuzda kendimizi ödüllendirmek için “yiyoruz”. Ancak maalesef yemek, duygusal sorunları çözmüyor. Aksine, istediğinden fazlasını yemek, daha da kötü ve suçlu hissettiriyor. Üstelik bir de fazla kilolarla sonuçlanabiliyor.
Bu durumun önüne geçebilmek için öncelikle emosyonel (duygusal) yemeyi tanımak gerek.
Emosyonel yeme, kısaca kendimizi daha iyi hissetmek için bir şeyler yememiz anlamına gelir.
Bir sorun yaşadığında, kötü bir haber aldığında, derslerinde başarısız olduğunda, yalnız ve mutsuz hissettiğinde kişi kendini ilk olarak buzdolabının karşısında ya da bir pastanenin vitrinine bakarken buluyorsa, aslında çözümsüz bir kısır döngüyü başlatıyor demektir. Çünkü, yemek, her ne kadar yerken geçici bir iyilik hissi sağlasa da, sonuçta ne yalnızlığı, ne depresyonu, ne de kötü sınav notlarını düzeltebilir.
Emosyonel açlık, hiçbir besin ile doyurulamaz. Gerçek fiziksel açlıktan farklıdır. Aşağıdaki çizelgede, emosyonel açlık ile fiziksel açlık arasındaki farkları bulabilirsiniz:
Peki emosyonel yemeyi yatıştırmak için ne yapmalı?
Öncelikle yukarıdaki çizelgede anlatılan fiziksel açlık ve emosyonel açlık arasındaki farklara dikkat etmeli ve şu soruyu sormalı : “Şu an aç mıyım yoksa keyifsiz miyim?”
Eğer şiddetli açlık hissettiren, hatta özellikle şekerli, unlu, tiramin (fermente gıdalarda ve peynirlerde bulunur) ya da kafein içeren besinlere kişiyi yönelten bir durum varsa yüksek olasılıkla emosyonel açlık söz konusudur ve kişi ne kadar yerse yesin bu hissi bastıramadığı için doymuş hissetmez. Tam tersine “Neden boş yere bu kadar kalori aldım?” diye kendini suçlar ve kendini aciz, zayıf ve yetersiz hisseder.
Bunu yatıştırmak için, kişi deli gibi acıktığını, mutlaka bir şeyler yemesi gerektiğini hissettiğinde yukarıda sorduğumuz soruyu tekrar kendine sormalı “ Şu an aç mıyım?”. Cevap “hayır” ise ve yine bir emosyonel yeme atağı ile karşı karşıya olduğunu düşünürse, bu isteğini öncelikle ertelemeli, gerekirse bir bardak su içmelidir. Canı çok çektiği halde o besini yemeyi en az 15 dakika yememelidir. 15 dakika sonra yeni bir emosyonel yeme atağı gelmediyse, şiddetle yeme dürtüsü azalacaktır.
İlk başlarda 15 dakika olan bu süre zamanla arttırılarak yeme davranışı 20 dakika ve daha sonra yarım saat ertelenmeye çalışılabilir. Şiddetli yeme isteğinin geldiği ilk 5-10 dakika önemlidir. Bu sürede sakız çiğnemek, elini yüzünü yıkamak, varsa balkona ya da dışarı çıkıp temiz hava almak da yararlı olabilir.
Bir “emosyonel yeme günlüğü” tutulabilir. Gün içinde yenilen besinler kaydedilerek, yemeden önce ve sonra ne hissedildiği not edilebilir. Böylece neyi niçin yediğini görmek, kişiye davranışlarını kontrol etmek konusunda yardımcı olabilir.
Genellikle depresyon, kaygı bozuklukları, yaşam olayları, ilişki sorunları, yoğun çalışma-öğrencilik temposu, değersizlik ve yetersizlik hissi, emosyonel yeme davranışına yol açar. Bu durumlarla başa çıkmak zor olduğunda en iyi çözüm psikolojik destek almaktır.
Bu durumda öncelikle bir psikiyatri hekimine başvurmalı, daha sonra gerekli görülürse ilaç tedavisi ya da psikoterapi desteği alınmalıdır.
Dr.Rabia Nazik Yüksel
Yemek yeme, bizler için sadece açlığımızı doyurma davranışı olmaktan çıkmış durumda. Stresli olduğumuzda, depresif hissettiğimizde kendimizi yatıştırmak için, mutlu olduğumuzda kendimizi ödüllendirmek için “yiyoruz”. Ancak maalesef yemek, duygusal sorunları çözmüyor. Aksine, istediğinden fazlasını yemek, daha da kötü ve suçlu hissettiriyor. Üstelik bir de fazla kilolarla sonuçlanabiliyor.
Bu durumun önüne geçebilmek için öncelikle emosyonel (duygusal) yemeyi tanımak gerek.
Emosyonel yeme, kısaca kendimizi daha iyi hissetmek için bir şeyler yememiz anlamına gelir.
Bir sorun yaşadığında, kötü bir haber aldığında, derslerinde başarısız olduğunda, yalnız ve mutsuz hissettiğinde kişi kendini ilk olarak buzdolabının karşısında ya da bir pastanenin vitrinine bakarken buluyorsa, aslında çözümsüz bir kısır döngüyü başlatıyor demektir. Çünkü, yemek, her ne kadar yerken geçici bir iyilik hissi sağlasa da, sonuçta ne yalnızlığı, ne depresyonu, ne de kötü sınav notlarını düzeltebilir.
Emosyonel açlık, hiçbir besin ile doyurulamaz. Gerçek fiziksel açlıktan farklıdır. Aşağıdaki çizelgede, emosyonel açlık ile fiziksel açlık arasındaki farkları bulabilirsiniz:
Emosyonel (Duygusal) Açlık | Fiziksel Açlık |
Emosyonel açlık, birden bire gelir. | Fiziksel açlık yavaş yavaş kendini hissettirir. |
Emosyonel açlık, çok çabuk doyurulmak ihtiyacı hissettirir | Fiziksel açlık bekleyebilir. |
Emosyonel açlık, mideniz tamamen dolu olsa bile tatmin olmaz | Fiziksel açlık, doyduğunuzda biter. |
Emosyonel açlıkta özellikle çikolata, tatlı, fermente gıdalar gibi belli besinlere aşerme olur. | Fiziksel açlık durumunda pek çok seçenek kulağa hoş gelir. Doymak için özel bir besin seçilmez |
Emosyonel yemek yeme, suçluluk, zayıflık ve utanç gibi duyguları tetikler. | Fiziksel açlığı doyurmak, sizi kendinizle ilgili kötü hissettirmez. |
Peki emosyonel yemeyi yatıştırmak için ne yapmalı?
Öncelikle yukarıdaki çizelgede anlatılan fiziksel açlık ve emosyonel açlık arasındaki farklara dikkat etmeli ve şu soruyu sormalı : “Şu an aç mıyım yoksa keyifsiz miyim?”
Eğer şiddetli açlık hissettiren, hatta özellikle şekerli, unlu, tiramin (fermente gıdalarda ve peynirlerde bulunur) ya da kafein içeren besinlere kişiyi yönelten bir durum varsa yüksek olasılıkla emosyonel açlık söz konusudur ve kişi ne kadar yerse yesin bu hissi bastıramadığı için doymuş hissetmez. Tam tersine “Neden boş yere bu kadar kalori aldım?” diye kendini suçlar ve kendini aciz, zayıf ve yetersiz hisseder.
Bunu yatıştırmak için, kişi deli gibi acıktığını, mutlaka bir şeyler yemesi gerektiğini hissettiğinde yukarıda sorduğumuz soruyu tekrar kendine sormalı “ Şu an aç mıyım?”. Cevap “hayır” ise ve yine bir emosyonel yeme atağı ile karşı karşıya olduğunu düşünürse, bu isteğini öncelikle ertelemeli, gerekirse bir bardak su içmelidir. Canı çok çektiği halde o besini yemeyi en az 15 dakika yememelidir. 15 dakika sonra yeni bir emosyonel yeme atağı gelmediyse, şiddetle yeme dürtüsü azalacaktır.
İlk başlarda 15 dakika olan bu süre zamanla arttırılarak yeme davranışı 20 dakika ve daha sonra yarım saat ertelenmeye çalışılabilir. Şiddetli yeme isteğinin geldiği ilk 5-10 dakika önemlidir. Bu sürede sakız çiğnemek, elini yüzünü yıkamak, varsa balkona ya da dışarı çıkıp temiz hava almak da yararlı olabilir.
Bir “emosyonel yeme günlüğü” tutulabilir. Gün içinde yenilen besinler kaydedilerek, yemeden önce ve sonra ne hissedildiği not edilebilir. Böylece neyi niçin yediğini görmek, kişiye davranışlarını kontrol etmek konusunda yardımcı olabilir.
Genellikle depresyon, kaygı bozuklukları, yaşam olayları, ilişki sorunları, yoğun çalışma-öğrencilik temposu, değersizlik ve yetersizlik hissi, emosyonel yeme davranışına yol açar. Bu durumlarla başa çıkmak zor olduğunda en iyi çözüm psikolojik destek almaktır.
Bu durumda öncelikle bir psikiyatri hekimine başvurmalı, daha sonra gerekli görülürse ilaç tedavisi ya da psikoterapi desteği alınmalıdır.
Dr.Rabia Nazik Yüksel
0 Yorum Yorum Yaz