Game Over
- 08-12-2014
- KATEGORİ Gonca Anıl
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Hayal dahi edemeyeceğim bir oyun dünyasıyla karşılaştım bugün.
Eşinin saatler boyunca telefonda oyun oynamasından dertli bir anne...
Evinde varlığı hissedilmeyecek kadar insanın tüm dünyasını saran bir oyun bağımlılığı…
Gece yarıları farklı ülkelerden insanlarla savaşlar yapılıyormuş oyunda… Yok, öyle oyuncuktan falan değil… Gerçek online insanlar, aynı saatte biraraya gelerek, oyunda kıyasıya savaşıyorlarmış ki, bu bir nevi ölüm kalım meselesi(!)
Ne evde akşam yemeğinde “online” baba, ne misafirlikte… Ne çocuklar “babaaa” diye paçasından çekiştirdiğinde…
Ne de eşinin yorgun gözleri özlemle ona yöneldiğinde…
Baba sadece oyunda “online”. Gündüz işte, yolda trafikte, akşam ise evin en korumalı alanında elinde bir telefon, prizin başında, puanına puan eklemekte…
Keşke bir oyun kadar basit olsaydı hayat! Telefonu kapattığımızda bütün kazanç ve kayıplarımız sanal alemin dehlizinde silinip gidebilseydi.
Babaya tebrikler! Kazandı (!) Aile hanesine güçlü rakamlarla yazılan en yüksek puana ulaştı. İşte skor:
Baba modelini derin derin içselleştiren, problem haline gelmiş iradesiz erkek çocuklar…
Baba ilgisinin yoksunluğunu yabancı erkeklerden gidermeye çalışacak sevgiye aç, coşkusuz kız çocukları…
Ve gönlü kırık, ümitsiz, özlem içinde bekleyen, çaresiz hanımlar…
Ne kadar hafife alıyoruz hayatı bazen. Hayatın hızına ve sorumluluklarımıza rağmen bu kadar bencillik yapmaya hakkımız var mı?
Yavrusuna çok gördüğü yarım saatlik oyun arkadaşlığını gün boyunca başkalarına koşulsuzca sunabilen… Bir akşam yemeği sohbetini eşinden, yavrusundan esirgeyen babalar… Her türlü hayat tecrübesinden mahrum bıraktığı çocuklarını savunmasızca hayatın acımasız sularına salıveren… babalar… ve bazen de anneler…
Bitecek elbet, her oyun gibi… Seneler önce “start” veren hayatımız, bir yerlerde ansızın “game over” olacak. Peki ya elimizde hangi puanlar kalacak?
Bu aileyi emanet eden Yüce Allah’ın huzurunda “nerelerde online olduğumuz”un hesabını vermek sanırım çok kolay olmayacak.
Eşinin saatler boyunca telefonda oyun oynamasından dertli bir anne...
Evinde varlığı hissedilmeyecek kadar insanın tüm dünyasını saran bir oyun bağımlılığı…
Gece yarıları farklı ülkelerden insanlarla savaşlar yapılıyormuş oyunda… Yok, öyle oyuncuktan falan değil… Gerçek online insanlar, aynı saatte biraraya gelerek, oyunda kıyasıya savaşıyorlarmış ki, bu bir nevi ölüm kalım meselesi(!)
Ne evde akşam yemeğinde “online” baba, ne misafirlikte… Ne çocuklar “babaaa” diye paçasından çekiştirdiğinde…
Ne de eşinin yorgun gözleri özlemle ona yöneldiğinde…
Baba sadece oyunda “online”. Gündüz işte, yolda trafikte, akşam ise evin en korumalı alanında elinde bir telefon, prizin başında, puanına puan eklemekte…
Keşke bir oyun kadar basit olsaydı hayat! Telefonu kapattığımızda bütün kazanç ve kayıplarımız sanal alemin dehlizinde silinip gidebilseydi.
Babaya tebrikler! Kazandı (!) Aile hanesine güçlü rakamlarla yazılan en yüksek puana ulaştı. İşte skor:
Baba modelini derin derin içselleştiren, problem haline gelmiş iradesiz erkek çocuklar…
Baba ilgisinin yoksunluğunu yabancı erkeklerden gidermeye çalışacak sevgiye aç, coşkusuz kız çocukları…
Ve gönlü kırık, ümitsiz, özlem içinde bekleyen, çaresiz hanımlar…
Ne kadar hafife alıyoruz hayatı bazen. Hayatın hızına ve sorumluluklarımıza rağmen bu kadar bencillik yapmaya hakkımız var mı?
Yavrusuna çok gördüğü yarım saatlik oyun arkadaşlığını gün boyunca başkalarına koşulsuzca sunabilen… Bir akşam yemeği sohbetini eşinden, yavrusundan esirgeyen babalar… Her türlü hayat tecrübesinden mahrum bıraktığı çocuklarını savunmasızca hayatın acımasız sularına salıveren… babalar… ve bazen de anneler…
Bitecek elbet, her oyun gibi… Seneler önce “start” veren hayatımız, bir yerlerde ansızın “game over” olacak. Peki ya elimizde hangi puanlar kalacak?
Bu aileyi emanet eden Yüce Allah’ın huzurunda “nerelerde online olduğumuz”un hesabını vermek sanırım çok kolay olmayacak.
7 Yorum Yorum Yaz