Motorlu İnsan
- 10-01-2018
- KATEGORİ Gonca Anıl
- YAZAR Sema Maraşlı
Ne çoktu zaman, ne de az. Bir yerlerden kazanmaya çalıştıkça, daha çoğunu kaybediyorduk.
İşlerimiz otomatik yapılsın diye koca makinelerle dolduruyorduk evlerimizi. İşlerimiz bitiyordu da ruhumuz otomatik iyileşmiyordu. Tek tuşla biten işlerin ardından, boşa çıkan zamanımızı doldurmak için yeni işler üretmeliydik. Daha fazla temiz olmalıydı herşey, bizler daha titiz.
Çocuklarımızı, eşlerimizi yönetmek için daha fazla talimat vermeliydik. Daha çok ihtiyaç üretip, daha çok almaya gitmeliydik. Yaşanacaklar azaldıkça daha çok başkalarının hayatını merak etmeliydik. Yoksa nasıl geçecekti boşa çıkan saatler?
Zarifoğlu’nun Motorlukuş öyküsünü bilir misiniz? Vahşi bir grup kuş, küçük bir kırlangıcı kandırıp, ona motor takmak isterler. “Sana bir motor takacağız, o zaman yıldırım gibi uçacaksın, herkes sana hayran kalacak!” derler. Kırlangıç bu süper(!) teklifi hemen kabul eder. Sonra da heyecanla annesine anlatmaya uçar. Annesi de yavrusunun tuzağa düşürüldüğünü anlayınca üzülür. Küçük kırlangıç onu teselli etmek için “Anne düşünsene, hepimizde bunlardan olsaydı da bütün işlerimizi beş katı bir süratle yapsaydık, fena mı olurdu?” der.
“Fena olurdu” der annesi. “Düşün bakalım, artan zamanlarda ne yapacağız peki?”
Sahi bütün işleri beşte bir zamanda yapıp bitirince, ne yapacaklardı artan zamanda?
Bizler ne yapıyoruz? Teknoloji işlerimizi bir hayli kolaylaştırırken, kalan zamanları nasıl geçiriyoruz? Bir düğmeyle çamaşırlar yıkanırken, bir başka düğmeyle bulaşıklar. Bizler ne yapıyoruz boşa çıkan zamanlarda?
Motor takılmışçasına evleri son teknolojiyle temizleyip neye zaman ayırmış oluyoruz?
Hayatımızı kolaylaştıracağını iddia eden modern yaşam söylemleri, daha çok alıp, daha çok tüketmeye; daha az hissedip daha çok eğlenmeye yönlendirmiyor mu bizleri?
Kendi adımıza eğlence fırsatları oluşturmak, bizi diğerlerine karşı daha duyarlı yapmıyor. Sürekli artan eşyalarımızla yaşamaya çalışmak bizi daha mutlu kılmıyor. Aksine sahip olduklarımızın başında bekçi, keyfimizi bozanların karşısında kavgacı olmak yoruyor.
Zaman kazandıracağını söyleyen tuzaklara kanan masum yanımız can çekişiyor. Ruhumuz motordan dertli… Asıl ihtiyacımız, daha az zamana daha çok şey sığdırmak ve daha çoğa sahip olmak değil, biraz dinginlik, sükûnet ve bolca huzur…
https://www.instagram.com/goncanil/
İşlerimiz otomatik yapılsın diye koca makinelerle dolduruyorduk evlerimizi. İşlerimiz bitiyordu da ruhumuz otomatik iyileşmiyordu. Tek tuşla biten işlerin ardından, boşa çıkan zamanımızı doldurmak için yeni işler üretmeliydik. Daha fazla temiz olmalıydı herşey, bizler daha titiz.
Çocuklarımızı, eşlerimizi yönetmek için daha fazla talimat vermeliydik. Daha çok ihtiyaç üretip, daha çok almaya gitmeliydik. Yaşanacaklar azaldıkça daha çok başkalarının hayatını merak etmeliydik. Yoksa nasıl geçecekti boşa çıkan saatler?
Zarifoğlu’nun Motorlukuş öyküsünü bilir misiniz? Vahşi bir grup kuş, küçük bir kırlangıcı kandırıp, ona motor takmak isterler. “Sana bir motor takacağız, o zaman yıldırım gibi uçacaksın, herkes sana hayran kalacak!” derler. Kırlangıç bu süper(!) teklifi hemen kabul eder. Sonra da heyecanla annesine anlatmaya uçar. Annesi de yavrusunun tuzağa düşürüldüğünü anlayınca üzülür. Küçük kırlangıç onu teselli etmek için “Anne düşünsene, hepimizde bunlardan olsaydı da bütün işlerimizi beş katı bir süratle yapsaydık, fena mı olurdu?” der.
“Fena olurdu” der annesi. “Düşün bakalım, artan zamanlarda ne yapacağız peki?”
Sahi bütün işleri beşte bir zamanda yapıp bitirince, ne yapacaklardı artan zamanda?
Bizler ne yapıyoruz? Teknoloji işlerimizi bir hayli kolaylaştırırken, kalan zamanları nasıl geçiriyoruz? Bir düğmeyle çamaşırlar yıkanırken, bir başka düğmeyle bulaşıklar. Bizler ne yapıyoruz boşa çıkan zamanlarda?
Motor takılmışçasına evleri son teknolojiyle temizleyip neye zaman ayırmış oluyoruz?
Hayatımızı kolaylaştıracağını iddia eden modern yaşam söylemleri, daha çok alıp, daha çok tüketmeye; daha az hissedip daha çok eğlenmeye yönlendirmiyor mu bizleri?
Kendi adımıza eğlence fırsatları oluşturmak, bizi diğerlerine karşı daha duyarlı yapmıyor. Sürekli artan eşyalarımızla yaşamaya çalışmak bizi daha mutlu kılmıyor. Aksine sahip olduklarımızın başında bekçi, keyfimizi bozanların karşısında kavgacı olmak yoruyor.
Zaman kazandıracağını söyleyen tuzaklara kanan masum yanımız can çekişiyor. Ruhumuz motordan dertli… Asıl ihtiyacımız, daha az zamana daha çok şey sığdırmak ve daha çoğa sahip olmak değil, biraz dinginlik, sükûnet ve bolca huzur…
https://www.instagram.com/goncanil/
2 Yorum Yorum Yaz