Zorunlu Elektrik Kesintisi İstiyorum!

Evimizin çok yakınındaki bir trafonun üzerinde yazan cümle bir hayli ilgimi çekti : “Elektrik kesintisiyle tanışmamış bir kuşak için çalışıyoruz.” Trafonun önünden geçip, her bu cümleyi okuduğumda derin bir ah çekiyorum içimden.

Günümüzde kesintisiz elektriğe mi ihtiyacımız var acaba, yoksa olabildiğince elektrikten kopmaya mı?

Eskiden sık sık elektrikler kesilirdi. Ailece gelmesini beklerdik saatlerce, bir mum ışığı etrafında… Ellerimizle şekiller yapıp, duvardaki gölgelerini seyreder, eğlenirdik: “Bak kuş, bak köpek…” Uzun süre gelmezse mecburiyetin verdiği bir huzurla derin bir uykuya dalardım. Karanlık sadece o gecelerde beni korkutmazdı.

Ya şimdi? Erken uyumak her yaş için bir hayal, evlerin dört bir tarafında priz var ama yetmiyor. Telefon(lar) şarj oluyor bir yanda, bir yanda televizyon(lar), diğer yanda bilgisayar(lar), internet… Hepsi ve daha fazlası tam zamanlı elektrik tüketmede… Peki ya harcanan, tükenen sadece elektrik mi?

En güzel aile zamanları tükenip gidiyor. Medeniyetin zirvelerine çıkacağız diye, sağolsunlar, şirketler hizmet yarışında(!) Bir yandan hizmet elbette, Allah bulanlardan, hayra kullananlardan razı olsun. Ama aile hayatımız ne halde?

“Yine elektrikler kesilse keşke.” demekten kendimi alamıyorum. Şimdiki çocuklar da bilebilselerdi mum ışığındaki gölge oyununun keyfini, ne kadar güzel olurdu. Sönen ışıklarla gözlerimiz biraz dinlense, beynimiz rahatlasa, telaşe bir süreliğine de olsa dursa. Büyük küçük demeden gözlerimizi televizyondan çekebilmenin başka yolu var mı? İnterneti kapatabilmenin, telefonu bir kenara atabilmenin var mı sizce bir başka çaresi?

Gözlerimi kapattım, bir hayal kuruyorum: Ülke genelinde elektrik kesintisi yapılsa. (Topluma hizmet veren, çalışması zorunlu yerler dışında) Kesinti saat tam 20.00-22.00 arası olsa. Gözümde canlanan şu manzara maalesef pek çok evi anlatır sanırım:

Anne: “Tam dizim başlayacaktı, ama artık elektrikler kesildi izleyemem.”

Baba: “Ben en iyisi kahvehaneye gideyim, iki taş atarım, ama orada da elektrik yok, sokaklar da zifiri karanlık, evde kalmaktan başka çare yok…”

Üniversiteli genç: “Bilgisayarda arkadaşlarla yazışıyorduk, nolcak şimdi, saat de çok erken, uykum da yok.”

Liseli genç: “Elektrikler gelince test çözerim, nasıl olsa herkes benimle aynı durumda, ortalamalar yüksek olmaz.”

Çocuk: “Oh be, öğretmenin verdiği sayfalar dolusu ödevin biteceği yoktu. Yaşasın, kurtuldum. (böylece öğretmenler akşam yapsınlar diye çocukların boyunu aşan ödevler veremeyecek.)”

Hatta bu, devletin “aile destek programı” kapsamında yapılan bir uygulama olsa. Haftanın en az 4 günü. Adı “Aile zamanı” uygulaması… Ülke genelinde yapılacak enerji tasarrufunu hayal bile edemiyorum, ama bu şimdilik konumuzun dışında.

Masalların, eski hatıraların anlatıldığı; gölge oyunlarının oynandığı, radyo tiyatrolarının dinlendiği sessiz, loş akşamlar. Aile hep bir arada, bir mum ışığı etrafında göz göze, diz dize… O unutulan kelime oyunları, şiirler, şarkılar, Nasrettin Hoca fıkraları… Bilmeceler “Çarşıdan aldım bir tane, eve geldim bin tane…”

gonca_anıl-150x150Hayal bu ya, unutulan sohbetler nur gibi aydınlatır belki yüzleri. Perdeler sonuna kadar açılır ve ay ışığının huzuru yakalanır. Çocuklar şimşeklerle, gök gürültüleriyle barışır. Yağmurun cama vurma sesiyle gönüller huzur bulur. Saatin tıktıkları böler odanın sessizliğini, belki de bu sayede zamanın kıymeti anlaşılır. Belki de bu denli karanlık, misafir mağduru olarak susturulan çocukların, aile oyununu tatmamış yavruların yüzünü güldürür.

Zorunlu tasarruf talep ediyorum. İsraf edilen aile zamanları için, yitip giden aileler için, yeni nesillerin geleceği için… Ailelerde sorun çok, gençler laf dinlemiyor, çocuklar hırçın, eşler birbirini anlamıyor, gönüller darmadağın… Çünkü konuşmaya, anlatmaya, göz göze bakmaya zaman yok. Herkes birbirinden kaçarmışçasına kendi alanına kapanıyor, başka dünyalar altında yitip gidiyor ailenin her bir ferdi.

Sadece paranın mı tasarrufu olur, aile zamanlarından tasarruf istiyorum. Hem de acilen, bu akşamdan itibaren.

Ne bileyim benimkisi hayal işte. Belki alışkanlık olur birbirimizin gözlerine dalıp gitmek, birbirimizi dinlemek… Belki sessizliğin dinginliği yer eder zihinlerimizde. Ruhumuz arınır belki bütün karmaşadan, gürültüden…

“Her şeyi devletten mi bekleyeceğiz?” diyenleriniz varsa, en azından birkaç akşam elektrik şalterlerini indirmeye ne dersiniz? Ailenizin ruhunu dinlendirebilmek için; yavrularınızın yüz hatları değişmeden yüzlerini görebilmek; büyümeden seslerini, keşfettikleri kelimeleri daha çok duyabilmek için; eşinizin gönlünü birkaç akşam da olsa hoş tutabilmek ve yuvanıza huzur katabilmek için DEĞMEZ Mİ

 


Bunlar da ilginizi Çekebilir

8 Yorum Yorum Yaz

Yorum Yaz