Hayaller Hayatlar
- 03-05-2017
- KATEGORİ Tuğba Akbey İnan
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Erkek ya da kadın, anne ya da baba olarak isteklerimizin her daim öteki üzerinden bir davranış refleksi oluşturmaya programlı olduğunu düşünüyorum ne vakittir. Bu da ilişkilerimizin en temel açmazlarından biri.
Erkekler sokağa çıktıklarında onları günahtan alıkoyan şeyler olsun istiyorlar.Eve gidince hanımları her sözüne itaat etsin , çocuklar onlar gitmeden mümkünse uyusun, uyumamışlarsa bile onlara dokunmasınlar istiyorlar.
Kadınlar, romantik eşler, sorun yaşamayacakları kayınvalideler, her dediğini yapan, evin düzenini hiç bozmayan çocuklar istiyorlar.
Anne ve babaların ebeveynlikten anladığı da sadece söz dinleyen çocukları olması.
Yani işler karışmadığı sürece iyi biri olmaya devam edebilirim. Ama işler istediğim gibi gitmezse yapacaklarımdan ben sorumlu değilim demeye çalışıyoruz kurduğumuz tüm ilişkilerde.
Halbuki insan olarak da kulluk bilinciylede , kontrol edemediğimiz bunca şey arasından, sadece kendi tepkilerimizi kontrol edeceğimiz bilinciyle hareket etsek, sürekli başkalarını suçlayan reflekslere devam mı ederdik yoksa problemin çözümüne katkı sağlayalım mı isterdik?
Efendimiz (s.a.v) Sabrın, başımıza gelen şeye gösterdiğimiz ilk tepki olduğunu söylüyor. İnsan başına gelen şeylere ilk sabır tepkisi vermeden önce, hem bedenen hem de ruhen bir hazırlık yapmalı öyle değil mi? Yoksa ötekine yönelen suçlama okları bir gün yaratıcıya da yönelir.
Ben yetişkinler olarak, gerçekte kadın erkek, karı koca, gelin kayınvalide/damat, anne ve baba rollerinde ve diğer rollerimizde çocuklarımıza bağırmanın, tepki göstermenin, vurmanın, canının istediği şeyi hemen almanın, kızmanın, küsmenin ancak büyümeyi başardığında yapabilecekleri şey olduğu mesajını verirken, hayalde çocuklara iyi,iradeli ve sakin olmalarını söylediğimize inanıyorum. Çocuklara ancak büyüdüğünde tüm bunları yapabilirsin demek aslında bu… Bir erdemi öğretmektense, “ beni kızdırma yeter” mesajı vermek aynı zamanda.
Eş olarak, gelin/kayınvalide, anne baba olarak her tepkinin sorumlusu olarak başkasını göstermenin “ Sen öyle olduğun için böyleyim “ demenin, çocuklara tepkilerinden başkaları sorumlu mesajını veriyor mu? Pek çok yetişkin tüm bunları bilinçsizce yapıyor elbette. Zaten bu daha da acı verici olan değil mi? O kadar başkalarını suçlayarak yol alıyoruz ki, sorunun kaynağına bakmak bir türlü aklımıza gelmiyor.
Bir sarmalın içinde dönüp duruyor olmamızın sebebi de bu değil mi zaten? Karşımızdakinin davranışları nasıl olursa olsun, gösterdiğimiz tepkilerden biz sorumlu değilsek, “ Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever. (Ali İmran 134) “ ayetini hayatımızın neresine koyacağız?
Hayat “ hayaller ve gerçekler” esprisinden değil, “ gerçekler ve verdiğimiz mesajlar” üzerinden şekil buluyor kendi dünyamızda ve çocukların zihinlerinde.
Tam da bu sebeple, ötekine attığımı tüm suçlamalardan kendimize uzanan sorumluluk çizgisine ihtiyacımız var elbette. Bunun içinde gerçekten “ büyümek” gerekiyor.
Ben de zaten o yüzden “ çocuklar anne ve babalarını büyütür” diyorum ya :)
https://www.instagram.com/tugbaakbeyinan
Erkekler sokağa çıktıklarında onları günahtan alıkoyan şeyler olsun istiyorlar.Eve gidince hanımları her sözüne itaat etsin , çocuklar onlar gitmeden mümkünse uyusun, uyumamışlarsa bile onlara dokunmasınlar istiyorlar.
Kadınlar, romantik eşler, sorun yaşamayacakları kayınvalideler, her dediğini yapan, evin düzenini hiç bozmayan çocuklar istiyorlar.
Anne ve babaların ebeveynlikten anladığı da sadece söz dinleyen çocukları olması.
Yani işler karışmadığı sürece iyi biri olmaya devam edebilirim. Ama işler istediğim gibi gitmezse yapacaklarımdan ben sorumlu değilim demeye çalışıyoruz kurduğumuz tüm ilişkilerde.
Halbuki insan olarak da kulluk bilinciylede , kontrol edemediğimiz bunca şey arasından, sadece kendi tepkilerimizi kontrol edeceğimiz bilinciyle hareket etsek, sürekli başkalarını suçlayan reflekslere devam mı ederdik yoksa problemin çözümüne katkı sağlayalım mı isterdik?
Efendimiz (s.a.v) Sabrın, başımıza gelen şeye gösterdiğimiz ilk tepki olduğunu söylüyor. İnsan başına gelen şeylere ilk sabır tepkisi vermeden önce, hem bedenen hem de ruhen bir hazırlık yapmalı öyle değil mi? Yoksa ötekine yönelen suçlama okları bir gün yaratıcıya da yönelir.
Ben yetişkinler olarak, gerçekte kadın erkek, karı koca, gelin kayınvalide/damat, anne ve baba rollerinde ve diğer rollerimizde çocuklarımıza bağırmanın, tepki göstermenin, vurmanın, canının istediği şeyi hemen almanın, kızmanın, küsmenin ancak büyümeyi başardığında yapabilecekleri şey olduğu mesajını verirken, hayalde çocuklara iyi,iradeli ve sakin olmalarını söylediğimize inanıyorum. Çocuklara ancak büyüdüğünde tüm bunları yapabilirsin demek aslında bu… Bir erdemi öğretmektense, “ beni kızdırma yeter” mesajı vermek aynı zamanda.
Eş olarak, gelin/kayınvalide, anne baba olarak her tepkinin sorumlusu olarak başkasını göstermenin “ Sen öyle olduğun için böyleyim “ demenin, çocuklara tepkilerinden başkaları sorumlu mesajını veriyor mu? Pek çok yetişkin tüm bunları bilinçsizce yapıyor elbette. Zaten bu daha da acı verici olan değil mi? O kadar başkalarını suçlayarak yol alıyoruz ki, sorunun kaynağına bakmak bir türlü aklımıza gelmiyor.
Bir sarmalın içinde dönüp duruyor olmamızın sebebi de bu değil mi zaten? Karşımızdakinin davranışları nasıl olursa olsun, gösterdiğimiz tepkilerden biz sorumlu değilsek, “ Onlar bollukta ve darlıkta Allah yolunda harcayanlar, öfkelerini yenenler, insanları affedenlerdir. Allah, iyilik edenleri sever. (Ali İmran 134) “ ayetini hayatımızın neresine koyacağız?
Hayat “ hayaller ve gerçekler” esprisinden değil, “ gerçekler ve verdiğimiz mesajlar” üzerinden şekil buluyor kendi dünyamızda ve çocukların zihinlerinde.
Tam da bu sebeple, ötekine attığımı tüm suçlamalardan kendimize uzanan sorumluluk çizgisine ihtiyacımız var elbette. Bunun içinde gerçekten “ büyümek” gerekiyor.
Ben de zaten o yüzden “ çocuklar anne ve babalarını büyütür” diyorum ya :)
https://www.instagram.com/tugbaakbeyinan
2 Yorum Yorum Yaz