Nedir Bu Öğretmenlerin Çilesi
- 26-02-2012
- KATEGORİ Nagehan İpek
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Değerli okurlar yeni köşemde yeniden sizlerle beraber hayatımızdan, yaşadıklarımızdan gözden kaçırdıklarımızdan kısacası bizi biz yapan değerlerimizi naçizane kaleme almaya çalışacağım inşallah . Siz özel insanların okuma lütfünde bulunacağınızı umut ediyorum.
Bugün yazımda sizlerle paylaşmak istediğim konu çoğunluğumuzun bu durumla sık sık karşılaşmak ve katlanmak zorunda olduğumuz ve olmaya da devam ettiğimiz klasik veli toplantıları.
Hiç aklımda böyle bir yazı kaleme almak yokken geçen hafta oğlumun veliler toplantısı olduğunu öğrendim ve akabinde gerildiğimi hissettim. Söylenmeye başladım yinemi veliler toplantısı? Ne kadarda sık yapılır oldu bu toplantılar; diye.
Kaçarı yok eskisi gibi değil. İstememek gibi bir şansım yok. Oğlum, “ Gelmen lazım! Söz geleceksin değil mi?”diye başlayan emri vaki ve zorlamalarla beni bana bırakmadı, her zaman ki gibi.
Evet şimdi hazırlık zamanı kıyıda, köşede, yedekte, ne kadar iyi niyet, hoşgörü ve sabır varsa yanıma alarak düştüm okulun yollarına.
Her zamanki gibi buraya kadar gelmişken şu işi de halledeyim bunu da yapıyım derken bir geldim ki veliler toplantısı bitmiş. İçimde engel olamadığım bir sevinç. Tüh! gelirken de stoklardaki bütün iyi duyguları da yanıma almıştım. O kadarda hazırlık yapmıştım, hepsi boşa gitti diye düşünürken aaa! bir baktım o da ne? bayan veliler öğretmeni tam anlamıyla esir almışlar.
Bir an içim acıdı. Vah hocam vah! Kapıya da yakın değilsiniz ki sıyrılıp kaçıveresiniz diye düşünürken hemen kendimi toparladım. Geciktim çok ayıp oldu, hiç bana yakışmadı diye düşünerek kendimi cezalandırmaya karar verdim.
Evet evet. Ben bunu hak etmiştim. Şimdi şu sıralardan birine oturup kadınların esir aldığı öğretmenin beni kurtarın diye etrafa haykıran acı bakışları eşliğindeki bu filmi izlemeye (sakın kısa metrajlı bir film zannetmeyin) tamı tamına bir saat sürdü.
Eziyetli dakikalar başlamış bulunuyor (vatana millete hayırlı uğurlu olsun). Ya bismillah deyip zikir matiğimle estağfurullah çekiyorum çekiyorum .Şu dakikalarda aklıma annem geliyor.
Sinirlendiği zaman tespih çekiyor olursa estağfurullahları makamlı söylerdi. İnişli çıkışlı, bir yüksek bir yavaş sesle anlardık ki annem çok sinirlenmiş.
O da ne? Bir baktım ki 3000’lerdeyim. Makam aynı anneminki gibi. Bende durum vahim. Ne stoklar kaldı ne tespih. Hepsi bitti son noktadayım. Oğluşumun dediği gibi sinirlerim oynamış durumda.
Tüm dikkatimi kendimden çekerek bu kargaşadan nasıl kurtulurum derken aklıma parlak bir fikir geldi. Görüntünün kritiğini çıkarıp yazmalıyım. Aaa çok iyi olur, evet şu anda daha iyiyim. Bakış pencerem hemen farklılaştı.
Aman Allah’ım, sorun yumağı olmuş bu kadar kadın öğretmene ne anlatmaya çalışıyorlardı. Koridorda çocukların inanılmaz bağrışmaları, koşuşturmaları içerisinde nasıl oluyorda konuşuyorlardı şaşkınım.
Kadının biri ağlıyor. Anladığım kadarıyla dertli. Çocuğunun başarısı biraz düşük. Az kitap okuyor diye üzüntülü. Ağladığı yerde birçok veli var ve karşısındaki nihayetinde öğretmende olsa yabancı bir erkek. Bilirsiniz hangi kadın olursa olsun erkekler bir kadının ağlamasına dayanamaz.
Üzüntülü bir ifadeyle sakinleştiriyor öğretmen kadıncığazı. Kadın bıkmadan usanmandan aynı cümleleri tekrar tekrar ifade ediyor. Öğretmende ısrarla bıkmadan usanmadan sabırla tek tek izah etmeye çalışıyor.
Bendeki düşünce aynen şöyle: Zorlama kendini hocam. Hanımefendi sizi psikolog zannediyor.
Boşa öğretmenim diye çırpınmayın. Dakikalar geçiyor aynı noktadayız, aynı şeyler konuşuluyor. O da ne? Bir anda bir mucize oluyor kadın iyi akşamlar hocam diyebiliyor. Hep beraber seviniyoruz.Evet şimdi sıra bize geldi diye.Tüh! sırayı yine kaptırdık bakışları etrafta kol geziyor. Sıradaki veli hemen söze başlıyor. Çocuğunun sıkıntılarının yanında eşininde sıkıntılarını sıkıştırabilecek kadar da rahat ve geniş.Benzer sözcükler tekrar! tekrar! tekrar.!
Gelelim diğer veliye bu dahada vahim. Tüm işvesini kullanarak öğretmene övgüler, güzel cümleler, bir kırılmalar, bir incelmeler. Allah’ım inanılır gibi değil gördüklerim! Bir an çok merak ediyorum bu işvelerin ve bu süslü cümlelerin kaç tanesinden eşi nasibini alıyor ya da hiç almıyor?
Yazık! Neler oluyor bize? Ne oldu değerlerimize? Bu kadınları evde ve yakın çevresinde hiç mi dinleyen yokmuş? Hiç teselli eden yok mu? acaba fırsat bulmuşken öğretmeni de esir alabilecek ve tanımadığı sadece merhabalaştığı bu insanların içinde özelini konuşacak ve davranacak kadar psikolojileri bozulmuş olabilir mi acaba?
Ünlü psikologlardan öğrendiğimiz kadarıyla toplum kitleler halinde depresyona doğru gidiyor. Durum bunu gösteriyor. Görüyorum ki uzmanlar haklı.
Evet, bir bakıyorum bir saat dolmuş. Öğretmenin iki çocuğu isyan bayrağını kaldırmış durumda. Çocuklar haklı, babalarını beklemekten çok sıkıldılar. Evlerine gidecekler doğal olarak.
Bütün bayanlar bir bir sınıfı terk ederken yüzlerinde tebessüm mutlu bir ifade, bana göre birçoğu depresyon hali yaşıyor. Onlara göre gayet doğal ve normal. Yine şaşkınım!.
Öğretmenin sesiyle irkiliyorum: “Buyurun Nagehan hanım.”
“Hocam tek kelime konuşmadan hemen kalkıp gidebilirim. Daha sonra konuşuruz.”dediysem de.
“Lütfen olur mu? Buyurun.”dedi.
“Çocuklarınızın sabrı kalmadı ve çok haklılar önce onlara biraz vakit ayırın.”dedim. Onun ısrarları üzerine sadece 5 dakika konuştum.
“Hocam bir siteye yazı yazmaya çalışıyorum. Bu haftaki konumu buldum. Halinize çok üzüldüm.”dediğimde:
“Yazınızın başlığını da Öğretmenin Çilesi yazarsınız herhalde.”diyerek yaşadıklarını tek cümleyle ifade etmiş oldu.
“Neden olmasın?”diyerek oradan ayrıldım.
İpin ucu o kadar kaçmış ki gün gelecek belki de o kaybolan topluluğun içinde kendimizi bulabileceğiz. Bir an önce farkındalık duygularımızı harekete geçirmemiz gerekiyor.
Sanırım unuttuklarımızdan biri de bu konu öğretmenlerimize bir şey ifade ederken lütfen aynı cümleleri defalarca anlatmayalım. Sorunlarımızı yalın bir dille, kısa cümlelerle kısa vakitlerle ve net bir şekilde ifade edelim.
Unutmayalım ki sorunları olan tek insan biz değiliz. İlgilenilmesi gereken tek çocuk bizim çocuğumuzda değil. Bu öğretmen bizim gibi birçok veli ve öğrenciyle uğraşmak ve ilgilenmek zorunda ve nihayetinde O da bir insan, onunda bir psikolojisi var. Onun ruh sağlığını el ele verip bozmak yerine sırt sırta verip daha verimli, daha çok yardımcı olarak evlatlarımızı özenle yetiştirmesine destek olmalıyız.
Bugün yazımda sizlerle paylaşmak istediğim konu çoğunluğumuzun bu durumla sık sık karşılaşmak ve katlanmak zorunda olduğumuz ve olmaya da devam ettiğimiz klasik veli toplantıları.
Hiç aklımda böyle bir yazı kaleme almak yokken geçen hafta oğlumun veliler toplantısı olduğunu öğrendim ve akabinde gerildiğimi hissettim. Söylenmeye başladım yinemi veliler toplantısı? Ne kadarda sık yapılır oldu bu toplantılar; diye.
Kaçarı yok eskisi gibi değil. İstememek gibi bir şansım yok. Oğlum, “ Gelmen lazım! Söz geleceksin değil mi?”diye başlayan emri vaki ve zorlamalarla beni bana bırakmadı, her zaman ki gibi.
Evet şimdi hazırlık zamanı kıyıda, köşede, yedekte, ne kadar iyi niyet, hoşgörü ve sabır varsa yanıma alarak düştüm okulun yollarına.
Her zamanki gibi buraya kadar gelmişken şu işi de halledeyim bunu da yapıyım derken bir geldim ki veliler toplantısı bitmiş. İçimde engel olamadığım bir sevinç. Tüh! gelirken de stoklardaki bütün iyi duyguları da yanıma almıştım. O kadarda hazırlık yapmıştım, hepsi boşa gitti diye düşünürken aaa! bir baktım o da ne? bayan veliler öğretmeni tam anlamıyla esir almışlar.
Bir an içim acıdı. Vah hocam vah! Kapıya da yakın değilsiniz ki sıyrılıp kaçıveresiniz diye düşünürken hemen kendimi toparladım. Geciktim çok ayıp oldu, hiç bana yakışmadı diye düşünerek kendimi cezalandırmaya karar verdim.
Evet evet. Ben bunu hak etmiştim. Şimdi şu sıralardan birine oturup kadınların esir aldığı öğretmenin beni kurtarın diye etrafa haykıran acı bakışları eşliğindeki bu filmi izlemeye (sakın kısa metrajlı bir film zannetmeyin) tamı tamına bir saat sürdü.
Eziyetli dakikalar başlamış bulunuyor (vatana millete hayırlı uğurlu olsun). Ya bismillah deyip zikir matiğimle estağfurullah çekiyorum çekiyorum .Şu dakikalarda aklıma annem geliyor.
Sinirlendiği zaman tespih çekiyor olursa estağfurullahları makamlı söylerdi. İnişli çıkışlı, bir yüksek bir yavaş sesle anlardık ki annem çok sinirlenmiş.
O da ne? Bir baktım ki 3000’lerdeyim. Makam aynı anneminki gibi. Bende durum vahim. Ne stoklar kaldı ne tespih. Hepsi bitti son noktadayım. Oğluşumun dediği gibi sinirlerim oynamış durumda.
Tüm dikkatimi kendimden çekerek bu kargaşadan nasıl kurtulurum derken aklıma parlak bir fikir geldi. Görüntünün kritiğini çıkarıp yazmalıyım. Aaa çok iyi olur, evet şu anda daha iyiyim. Bakış pencerem hemen farklılaştı.
Aman Allah’ım, sorun yumağı olmuş bu kadar kadın öğretmene ne anlatmaya çalışıyorlardı. Koridorda çocukların inanılmaz bağrışmaları, koşuşturmaları içerisinde nasıl oluyorda konuşuyorlardı şaşkınım.
Kadının biri ağlıyor. Anladığım kadarıyla dertli. Çocuğunun başarısı biraz düşük. Az kitap okuyor diye üzüntülü. Ağladığı yerde birçok veli var ve karşısındaki nihayetinde öğretmende olsa yabancı bir erkek. Bilirsiniz hangi kadın olursa olsun erkekler bir kadının ağlamasına dayanamaz.
Üzüntülü bir ifadeyle sakinleştiriyor öğretmen kadıncığazı. Kadın bıkmadan usanmandan aynı cümleleri tekrar tekrar ifade ediyor. Öğretmende ısrarla bıkmadan usanmadan sabırla tek tek izah etmeye çalışıyor.
Bendeki düşünce aynen şöyle: Zorlama kendini hocam. Hanımefendi sizi psikolog zannediyor.
Boşa öğretmenim diye çırpınmayın. Dakikalar geçiyor aynı noktadayız, aynı şeyler konuşuluyor. O da ne? Bir anda bir mucize oluyor kadın iyi akşamlar hocam diyebiliyor. Hep beraber seviniyoruz.Evet şimdi sıra bize geldi diye.Tüh! sırayı yine kaptırdık bakışları etrafta kol geziyor. Sıradaki veli hemen söze başlıyor. Çocuğunun sıkıntılarının yanında eşininde sıkıntılarını sıkıştırabilecek kadar da rahat ve geniş.Benzer sözcükler tekrar! tekrar! tekrar.!
Gelelim diğer veliye bu dahada vahim. Tüm işvesini kullanarak öğretmene övgüler, güzel cümleler, bir kırılmalar, bir incelmeler. Allah’ım inanılır gibi değil gördüklerim! Bir an çok merak ediyorum bu işvelerin ve bu süslü cümlelerin kaç tanesinden eşi nasibini alıyor ya da hiç almıyor?
Yazık! Neler oluyor bize? Ne oldu değerlerimize? Bu kadınları evde ve yakın çevresinde hiç mi dinleyen yokmuş? Hiç teselli eden yok mu? acaba fırsat bulmuşken öğretmeni de esir alabilecek ve tanımadığı sadece merhabalaştığı bu insanların içinde özelini konuşacak ve davranacak kadar psikolojileri bozulmuş olabilir mi acaba?
Ünlü psikologlardan öğrendiğimiz kadarıyla toplum kitleler halinde depresyona doğru gidiyor. Durum bunu gösteriyor. Görüyorum ki uzmanlar haklı.
Evet, bir bakıyorum bir saat dolmuş. Öğretmenin iki çocuğu isyan bayrağını kaldırmış durumda. Çocuklar haklı, babalarını beklemekten çok sıkıldılar. Evlerine gidecekler doğal olarak.
Bütün bayanlar bir bir sınıfı terk ederken yüzlerinde tebessüm mutlu bir ifade, bana göre birçoğu depresyon hali yaşıyor. Onlara göre gayet doğal ve normal. Yine şaşkınım!.
Öğretmenin sesiyle irkiliyorum: “Buyurun Nagehan hanım.”
“Hocam tek kelime konuşmadan hemen kalkıp gidebilirim. Daha sonra konuşuruz.”dediysem de.
“Lütfen olur mu? Buyurun.”dedi.
“Çocuklarınızın sabrı kalmadı ve çok haklılar önce onlara biraz vakit ayırın.”dedim. Onun ısrarları üzerine sadece 5 dakika konuştum.
“Hocam bir siteye yazı yazmaya çalışıyorum. Bu haftaki konumu buldum. Halinize çok üzüldüm.”dediğimde:
“Yazınızın başlığını da Öğretmenin Çilesi yazarsınız herhalde.”diyerek yaşadıklarını tek cümleyle ifade etmiş oldu.
“Neden olmasın?”diyerek oradan ayrıldım.
İpin ucu o kadar kaçmış ki gün gelecek belki de o kaybolan topluluğun içinde kendimizi bulabileceğiz. Bir an önce farkındalık duygularımızı harekete geçirmemiz gerekiyor.
Sanırım unuttuklarımızdan biri de bu konu öğretmenlerimize bir şey ifade ederken lütfen aynı cümleleri defalarca anlatmayalım. Sorunlarımızı yalın bir dille, kısa cümlelerle kısa vakitlerle ve net bir şekilde ifade edelim.
Unutmayalım ki sorunları olan tek insan biz değiliz. İlgilenilmesi gereken tek çocuk bizim çocuğumuzda değil. Bu öğretmen bizim gibi birçok veli ve öğrenciyle uğraşmak ve ilgilenmek zorunda ve nihayetinde O da bir insan, onunda bir psikolojisi var. Onun ruh sağlığını el ele verip bozmak yerine sırt sırta verip daha verimli, daha çok yardımcı olarak evlatlarımızı özenle yetiştirmesine destek olmalıyız.
15 Yorum Yorum Yaz