Elveda Ya Şehr-i Ramazan...
- 03-08-2013
- KATEGORİ Sıtkı Aslanhan
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Rahmetin sağanak halinde ruhlarımıza yağdığı mübarek ay; Elveda Ya Şehr-i Ramazan...
Elveda demeye ne gönlümüz razı nede ruhumuz.. Gönlümüz bu huzur iklimine henüz kavuşmuşken, gitmeni nasıl isteriz. Ruhlarımız rahmete doyamamışken, bir çocuk masumiyetinde Elveda diyoruz belkide..Belki ömrümüzün son yılı olduğunun farkında olmadan, belkide bir daha kavuşamama ihtimalimizi düşünerek boyun büküyoruz. Halbuki daha edecek çok duamız vardı, daha var diye ertelediğimiz dünya telaşında, geldiğinin farkında olmadan gidiyor olmana gönlümüz razı olmadı. Daha sofrasına misafir olucaktık ağzı dualı bir yoksulun, yada misafir edecektik soframıza bir yetimi, rızaya tabi olabilmek için. Daha çeşit çeşit hazırladığımız yemekleri yemeden düşünecektik, Afrikayı, Somaliyi, Arakanı, Nijeri. Daha ahlakına uygun yiyip içip, israf etmeyecektik soframızdakileri. Daha kırgın olduğumuz dostumuzu arayacaktık, bir kaç güzel cümleyle gönlünü alacaktık. Daha sevdiklerimize samimi sevgimizi sunacaktık. Daha hakka yürüyen Allah dostlarını ziyaret edip, hürmetine dualar edecektik. Daha oruç tutmanın sadece aç kalmaktan ibaret olmadığını anlayacaktık. Daha oruç tutmanın ruhu sakinleştiren bir imtihan olduğunu anlayacaktık, gün boyu kimseye sinirlenmeden. Daha iftar masalarından kalkıp, bugün kahveye değil camiye gidiyorum diyecektik bizi arayanlara. Daha camilere koşup, şeytan girmesin aramıza diyerek safları sıklaştıracaktık. Daha eşimizle çocuklarımızla yüce kitabımız Kur’an-ı kerimi açıp okuyarak kulaklarımızın pasını silecektik. Daha doymamacasına okuyacaktık yüce kitabımızı. Daha biri gıybet ederken, orucuma zarar gelecek diyerek uzaklaşacaktık. Daha anlayacaktık, hakikatini. Daha daha daha yapılacak o kadar şey varken yine kaldı mı bize koskoca bir EYVAH...
Evet sevgili dostlar, yine kaldı bize koskoca bir eyvah. Binbir çeşit sevabıyla geldi ve gidiyor biz hala farkına varacağız. Şöyle bir etrafımıza baktık, insanların kusurlarını aradık, haddimiz olmadan kendimizi bir şey sandık. Neden oruç tutmuyorsun diye sorunca; “İlaç kullanıyorum, hastayım, dayanamıyorum, bayılıyorum vb..” nedenleri sıralayan binlerce insanı kınadık, kendi yanlışlarımızı görmeden, göremeden. Karamsar bir tablo çizmek için söylemiyorum bunları; ama bu Ramazan da kanayan bir yaramız vardı ve biz duyarsızca kulak kesildik olup bitenlere. Müslümanlığı sadece ülke sınırlarımız içerisinde aldık ve dünya üzerinde olup bitenlerden rahatsızlık duymadık. Bir tarafda Mısır bir zulmü yaşarken, insanların hergün islam davası uğruna meydanlarda, güneşin altında rabbe dua üzere olurken, malesef biz dualarımızın bir köşesine “Ya Rabbi müslüman kardeşlerimize yardımcı ol” demeyi ekleyemedik. Biz ağzımızın tadını hiç bozmadık. Bizim için önemli olan bu akşam Ramazan etkinliğinde kimin konser vereceğiydi. O kadar oruc tuttuk gidelimde biraz gezelim diyerek kendimizi ödüllendirdik. Alkış tuttuk öyle yada böyle bir tarafda kanayan yaranın farkına varmadan. Lütfen yanlış anlamayın, asla karşı değilim bu organizasyonların yapılmasına.. Sadece camileri boş bıraktık, dualarımızı etmedik. Rabbimize verdiğimiz sözleri yerine getiremedik. Önceliğimizde olması gerekenleri bir köşeye bırakıp, yüzümüz kızarmadan konu komşu toplandık koşa koşa etkinlik alanına akın ettik.
Ah !! Mus’ab Bin Umeyr .. Mekkenin yakışıklı delikanlısı. Uhud savaşı öncesinde Peygamber Efendimize “hep yanınızda olacağım ve sizi koruyacağım size söz veriyorum” der. Uhud savaşında peygamber efendimize gelen bir hançerin önüne kendisini atarak malesef acı bir şekilde şehit edilir. Efendimiz (sav) sonra yanına gittiğinde, Mus’abın yüzünü toprağa gömülmüş bulur. Peygamber Efendimiz (sav) nedenini sordugunda; “Efendim Mus’ab size yanınızda olacağım diye söz vermişti ama sözünde duramadığı için utancından yüzünü toprağa gömerek şehit olmuştur” derler...
Mus’abın cenazesin de Peygamber Efendimiz küçük ve ürkek adımlarla ilerler.Bu duruma şaşıran Sahabeler sorar neden böyle yürüdüğünü:
“Musabı taşımak için gökten o kadar melek indi ki onların kanatlarına basmamak için böyle yürüyorum” der.
Peygamber efendimize, sözümü tutamadım diyerek utancından toprağa yüzünü gömerek şehit olan Mus’ab Bin Umeyr. Ya bizler emanetine sahip çıkamadığımız için, yüzümüzü nereye saklayalım. Ya bizler sünnetine sarılmadığımız için yüzümüzü nereye gömelim. Ya bizler müslüman kardeşlerimize, yani efendimizin ümmetine sahip çıkamadığımız için yüzümüzü nereye dönelim.
Lütfen farkına varalım sevgili dostlar. Samimiyetle, hakkaniyete uygun işler yapalım. Bu güzel Kadir gecesinde, doğru sandığımız hal ve hareketlerimizi tekrar gözden geçirelim. Söz verdiğimiz halde defalarca caydığımız ibadetlerimiz için Rabbimizden bağışlanma isteyelim. Emanetine sahip çıkma, sünnetini idrak edebilmek için cesaret isteyelim. İrademizi güçlendimesini isteyelim. Evlatlarımıza, eşimize dostumuza ve dünyadaki tüm müslüman kardeşlerimize dualar edelim.
"Bu gece yer yüzünde melekler çakılların sayısından, çakıl taşcıklarının sayısından daha çoktur." Yâni pek çok melek etrafı kaplayacak, yer yüzüne inecek. Her taraf melek dolacak kadir gecesinde... Zaten: (Tenezzelül-melâiketi ver-rûhu fîhâ biizni rabbihim) diye Kadir Sûresi'nden de meleklerin indiğini biliyoruz ama, yeryüzündeki çakıl taşcıkları sayısı kadar çok olduğunu, ondan daha çok olduğunu Efendimiz bildiriyor. Demek ki, yeryüzünün meleklerle dolduğu güzel bir günü, ihyâ etmeye çalışalım!
Bu son günler içinse; (Ve âhiruhû itkun minen-nâr) "Müslüman kulların, mü'min kulların, Ramazana hürmet eden, Ramazanda gayret eden kulların cehennemden azad olma zamanı." diye tarif ediyor. Yâni cehennemlik olacak suçları olduğu halde Ramazan bereketiyle affolup, cehenneme düşmekten kurtulup, Allah tarafından bağışlanıp, cehennemden azad olacakları zaman...
Biliyorsunuz yarışın da sonuna doğru, yarışçılar gayretlerini daha da arttırırlar. Birinci olmak için bütün kuvvetlerini, güçlerini ortaya dökerler, iyice hızlanırlar. Biz de öyle yapalım; Ramazan bitmek üzere, azaldı diye gayretlerimizi arttıralım Daha daha daha demeden.. Yapacaktık, edecektik demeden. Bu geceyi ve bu son günleri en iyi şekilde idrak edelim!!
Kadir gecenizi tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum...
Elveda demeye ne gönlümüz razı nede ruhumuz.. Gönlümüz bu huzur iklimine henüz kavuşmuşken, gitmeni nasıl isteriz. Ruhlarımız rahmete doyamamışken, bir çocuk masumiyetinde Elveda diyoruz belkide..Belki ömrümüzün son yılı olduğunun farkında olmadan, belkide bir daha kavuşamama ihtimalimizi düşünerek boyun büküyoruz. Halbuki daha edecek çok duamız vardı, daha var diye ertelediğimiz dünya telaşında, geldiğinin farkında olmadan gidiyor olmana gönlümüz razı olmadı. Daha sofrasına misafir olucaktık ağzı dualı bir yoksulun, yada misafir edecektik soframıza bir yetimi, rızaya tabi olabilmek için. Daha çeşit çeşit hazırladığımız yemekleri yemeden düşünecektik, Afrikayı, Somaliyi, Arakanı, Nijeri. Daha ahlakına uygun yiyip içip, israf etmeyecektik soframızdakileri. Daha kırgın olduğumuz dostumuzu arayacaktık, bir kaç güzel cümleyle gönlünü alacaktık. Daha sevdiklerimize samimi sevgimizi sunacaktık. Daha hakka yürüyen Allah dostlarını ziyaret edip, hürmetine dualar edecektik. Daha oruç tutmanın sadece aç kalmaktan ibaret olmadığını anlayacaktık. Daha oruç tutmanın ruhu sakinleştiren bir imtihan olduğunu anlayacaktık, gün boyu kimseye sinirlenmeden. Daha iftar masalarından kalkıp, bugün kahveye değil camiye gidiyorum diyecektik bizi arayanlara. Daha camilere koşup, şeytan girmesin aramıza diyerek safları sıklaştıracaktık. Daha eşimizle çocuklarımızla yüce kitabımız Kur’an-ı kerimi açıp okuyarak kulaklarımızın pasını silecektik. Daha doymamacasına okuyacaktık yüce kitabımızı. Daha biri gıybet ederken, orucuma zarar gelecek diyerek uzaklaşacaktık. Daha anlayacaktık, hakikatini. Daha daha daha yapılacak o kadar şey varken yine kaldı mı bize koskoca bir EYVAH...
Evet sevgili dostlar, yine kaldı bize koskoca bir eyvah. Binbir çeşit sevabıyla geldi ve gidiyor biz hala farkına varacağız. Şöyle bir etrafımıza baktık, insanların kusurlarını aradık, haddimiz olmadan kendimizi bir şey sandık. Neden oruç tutmuyorsun diye sorunca; “İlaç kullanıyorum, hastayım, dayanamıyorum, bayılıyorum vb..” nedenleri sıralayan binlerce insanı kınadık, kendi yanlışlarımızı görmeden, göremeden. Karamsar bir tablo çizmek için söylemiyorum bunları; ama bu Ramazan da kanayan bir yaramız vardı ve biz duyarsızca kulak kesildik olup bitenlere. Müslümanlığı sadece ülke sınırlarımız içerisinde aldık ve dünya üzerinde olup bitenlerden rahatsızlık duymadık. Bir tarafda Mısır bir zulmü yaşarken, insanların hergün islam davası uğruna meydanlarda, güneşin altında rabbe dua üzere olurken, malesef biz dualarımızın bir köşesine “Ya Rabbi müslüman kardeşlerimize yardımcı ol” demeyi ekleyemedik. Biz ağzımızın tadını hiç bozmadık. Bizim için önemli olan bu akşam Ramazan etkinliğinde kimin konser vereceğiydi. O kadar oruc tuttuk gidelimde biraz gezelim diyerek kendimizi ödüllendirdik. Alkış tuttuk öyle yada böyle bir tarafda kanayan yaranın farkına varmadan. Lütfen yanlış anlamayın, asla karşı değilim bu organizasyonların yapılmasına.. Sadece camileri boş bıraktık, dualarımızı etmedik. Rabbimize verdiğimiz sözleri yerine getiremedik. Önceliğimizde olması gerekenleri bir köşeye bırakıp, yüzümüz kızarmadan konu komşu toplandık koşa koşa etkinlik alanına akın ettik.
Ah !! Mus’ab Bin Umeyr .. Mekkenin yakışıklı delikanlısı. Uhud savaşı öncesinde Peygamber Efendimize “hep yanınızda olacağım ve sizi koruyacağım size söz veriyorum” der. Uhud savaşında peygamber efendimize gelen bir hançerin önüne kendisini atarak malesef acı bir şekilde şehit edilir. Efendimiz (sav) sonra yanına gittiğinde, Mus’abın yüzünü toprağa gömülmüş bulur. Peygamber Efendimiz (sav) nedenini sordugunda; “Efendim Mus’ab size yanınızda olacağım diye söz vermişti ama sözünde duramadığı için utancından yüzünü toprağa gömerek şehit olmuştur” derler...
Mus’abın cenazesin de Peygamber Efendimiz küçük ve ürkek adımlarla ilerler.Bu duruma şaşıran Sahabeler sorar neden böyle yürüdüğünü:
“Musabı taşımak için gökten o kadar melek indi ki onların kanatlarına basmamak için böyle yürüyorum” der.
Peygamber efendimize, sözümü tutamadım diyerek utancından toprağa yüzünü gömerek şehit olan Mus’ab Bin Umeyr. Ya bizler emanetine sahip çıkamadığımız için, yüzümüzü nereye saklayalım. Ya bizler sünnetine sarılmadığımız için yüzümüzü nereye gömelim. Ya bizler müslüman kardeşlerimize, yani efendimizin ümmetine sahip çıkamadığımız için yüzümüzü nereye dönelim.
Lütfen farkına varalım sevgili dostlar. Samimiyetle, hakkaniyete uygun işler yapalım. Bu güzel Kadir gecesinde, doğru sandığımız hal ve hareketlerimizi tekrar gözden geçirelim. Söz verdiğimiz halde defalarca caydığımız ibadetlerimiz için Rabbimizden bağışlanma isteyelim. Emanetine sahip çıkma, sünnetini idrak edebilmek için cesaret isteyelim. İrademizi güçlendimesini isteyelim. Evlatlarımıza, eşimize dostumuza ve dünyadaki tüm müslüman kardeşlerimize dualar edelim.
"Bu gece yer yüzünde melekler çakılların sayısından, çakıl taşcıklarının sayısından daha çoktur." Yâni pek çok melek etrafı kaplayacak, yer yüzüne inecek. Her taraf melek dolacak kadir gecesinde... Zaten: (Tenezzelül-melâiketi ver-rûhu fîhâ biizni rabbihim) diye Kadir Sûresi'nden de meleklerin indiğini biliyoruz ama, yeryüzündeki çakıl taşcıkları sayısı kadar çok olduğunu, ondan daha çok olduğunu Efendimiz bildiriyor. Demek ki, yeryüzünün meleklerle dolduğu güzel bir günü, ihyâ etmeye çalışalım!
Bu son günler içinse; (Ve âhiruhû itkun minen-nâr) "Müslüman kulların, mü'min kulların, Ramazana hürmet eden, Ramazanda gayret eden kulların cehennemden azad olma zamanı." diye tarif ediyor. Yâni cehennemlik olacak suçları olduğu halde Ramazan bereketiyle affolup, cehenneme düşmekten kurtulup, Allah tarafından bağışlanıp, cehennemden azad olacakları zaman...
Biliyorsunuz yarışın da sonuna doğru, yarışçılar gayretlerini daha da arttırırlar. Birinci olmak için bütün kuvvetlerini, güçlerini ortaya dökerler, iyice hızlanırlar. Biz de öyle yapalım; Ramazan bitmek üzere, azaldı diye gayretlerimizi arttıralım Daha daha daha demeden.. Yapacaktık, edecektik demeden. Bu geceyi ve bu son günleri en iyi şekilde idrak edelim!!
Kadir gecenizi tebrik ediyor, hayırlara vesile olmasını diliyorum...
0 Yorum Yorum Yaz