Kulak Aşık Olurmuş Gözden Evvel
- 15-08-2018
- KATEGORİ Sema Maraşlı Kitapları
- YAZAR Sema Maraşlı
‘‘Demişlerdir gelenler bizden evvel :
Kulak aşık olurmuş gözden evvel…’’
Keyif alarak okuyacağınız ve hayatınıza sevgi katacak bir eser …
Dilinizden, kulağınızdan, yüreğinizden sevgi hiç eksik olmasın…
Kitaptan bir bölüm
Çöpün İçinde Gül Yetişmez
“Kin, mal gibi miras kalır.” diyor Hz. Ali
Miras deyince aklımıza hep mal mülk geliyor. Oysa çocuklarımıza esas manevî miras bırakıyoruz. Davranışlarımızla, ahlâkımızla onlara örnek oluyoruz ve çocuklarımız pek çok huyunu bizden alıyor. Çocuklarımıza miras bıraktığımız huylarımıza dikkat edelim, kötüsü varsa atıp elden çıkaralım. Hele huylarımızın içinde kin varsa acilen yok edip doğru örnek olalım.
"İletişim" kelimesi günümüzde çok moda. İletişim çağında yaşıyoruz. Başkalarıyla iyi bir iletişim kurmanın temel noktası önce kendinle iletişiminin iyi olmasıdır. Kendiyle derdi olanın başkalarıyla iyi bir ilişki kurması mümkün değildir. Önce kendimizle ilgili sıkıntılarımızı halletmeliyiz.
Siz kendinizi nasıl hissediyorsunuz? Üzerinizde bir ağırlık var mı?
Geçmişe takılanlardan mısınız? Gelecek kaygısı çekenlerden misiniz? Yoksa günün kıymetini bilenlerden misiniz?
"Karımın yaptıklarını hatırladıkça beynimde düdük ötüyor. Düğünümde kayınvalidem bana güzel bir takı takmadı. Eşyaları alırken kalitelisini almadı. Kocam bana üç yıl önce şöyle yaptı, iki yıl önce şöyle dedi, geçen hafta bana kızdı, haksızlık etti. Amcamla görüşmek istemiyorum, mirasta bize haksızlık ettiler. O arkadaşımı hatırladıkça sinirim tepeme çıkıyor... vs vs"
Bunlar bitmez. Eğer bunların çetelesini tutarsak koca bir kitap olur. Fakat bu kitabı okumanın kimseye bir faydası olmaz, aksine, herkese zararı olur. En iyisi bunları toplayıp bir çöp poşetine doldurup atmak.
Çünkü bunların hepsi çöp. Zihnimizde ne kadar çerimiz çöpümüz varsa onlardan kurtulmamız lâzım. Biriktirdiğimiz kırgınlıklar, kızgınlıklar, hayat enerjimizi tüketiyor, bizi ağırlaştırıyor.
Aslında bunları hiç biriktirmemek lâzım. İçimizde otomatik bir temizleme sistemi kurup, daha gelir gelmez, birikmesine izin vermeden temizlemek lâzım. Yoksa bu çöpler kokuşur, bizi sürekli rahatsız eder.
Yapılan kanser araştırmalarında, affedemeyen insanların kansere daha çok yakalandığı ortaya çıkmış. Nasıl vücudumuzun hastalıklara karşı bizi koruyan bağışıklık sistemi varsa ruhumuzun da bir bağışıklık sistemi var.
Üzüntüler, kızgınlıklar ruhumuzun bağışıklık sistemini çökertmekte. Beden ve ruh ayrılamadığı için ruhun bağışıklık sistemi çöktüğünde bedenin bağışıklık sistemi de çöküyor ve hastalıklara çok çabuk yakalanıyoruz.
Yine yapılan bir araştırmada hasta iki grup almışlar. Bir gruba affetmenin önemi üzerine bir buçuk ay eğitim verilmiş, onlar affedebilmeyi öğrenmişler. Diğer gruba bu hususta herhangi bir eğitim verilmemiş. Bütün şartlar eşit olduğu hâlde affedebilme eğitimi alanlarda hızlı bir iyileşme görülmüş.
Birbirine dargın olanların, akrabalarıyla görüşmeyenlerin dualarının kabul olmayacağını bildirmiş Peygamber efendimiz. Üç günden fazla kırgın durmayı da yasaklamış. Bu üç günlük müddet çok önemli. Hiç dargın durmayın da denilebilirdi. Fakat bu, insan psikolojisine ters olurdu. Ağlamak, kızmak, üzerinde düşünmek ve karşıdakini affetmek için bir zamana ihtiyacımız var. Bu bir saat de olabilir; bir gün de, iki gün de… Bazen de üç gün... Ama dördüncü güne taşımamamız gerekiyor. Kırgınlıklarımızı üç günden sonraya taşımaya hakkımız yok.
Affetmedik ama usulen konuşuyorsak yaptığını hatırladığımızda ya da onu gördüğümüzde sinirleniyorsak, sadece kendimizi kandırıyoruz demektir. Böyle hilelerle boş yere kendimizi kandırmayalım. Bizden istenen affetmemiz. Affetmek kendimize yapabileceğimiz en büyük iyiliktir.
Affetmemek ise kendimize yaptığımız en büyük kötülük. Kendimize böyle bir kötülüğü yapmaya hakkımız yok. Karşımızdaki bize bir kötülük yapmışsa, biz her seferinde onu hatırladıkça kızıyorsak, sinirleniyorsak, biz ondan daha kötüyüz, çünkü biz o kötülüğü kendimize sürekli yapıyoruz. Beynimiz; üzücü olayları her hatırladığımızda aynı üzüntüyü yeniden yaşıyor ve bundan zarar görüyor.
Affedebilmenin en iyi yolu kızmak yerine acımaktır. Kızgınlık duyduğumuz insanlara acıyalım. Yapmışsa bir kötülük, her ne kadar bize yapmış gibi görünse de aslında kendine yapmıştır. Çünkü yaptığımız iyilikler de kendimiz içindir, kötülükler de kendimiz içindir.
Biz kendi üzerimize düşeni yapalım, affedici olalım ki gönlümüzde, zihnimizde sevgi için, güzellikler için yer açılsın.
Karı koca muhabbetinden önce de gönül temizliği şart. Çöpün içinde gül yetişmez.
0 Yorum Yorum Yaz