Medyadan Aileye Yansıyan Şiddet Dili (5)
- 10-05-2020
- KATEGORİ Sema Maraşlı
- YAZAR Sema Maraşlı
“Amerika'da çocukların TV izleme olasılığının en yüksek olduğu saatlerde yayınlanan programların yüzde 75'inde filmin kahramanı insanları ya öldürür ya döver. Bu şiddet genellikle programın en heyecanlı kısmıdır. Kötü adamların cezalandırmayı hak ettiğini şiddeti izlemekten seyirciler zevk alırlar.
Pek çoğumuz bizim ne hissettiğimizi ve neye ihtiyaç duyduğumuzu farkında olmaya yönlendiren bir dille değil de aksini etiketlemeye, karşılaştırmaya talep etmeye ve yargılamaya yönelik bir dille büyüdük.” (1)
Bizim ülkemizde de durum pek farklı değil. Son yıllarda ülke halkı olarak medya vasıtasıyla haber dili, dizi ve filmlerle toplu şiddete maruz kalıyoruz. Toplumda gittikçe şiddet artıyor.
İlköğretimlerde; çocukların gençlerin birbirlerine karşı çok ciddi yaralayıcı şiddet uyguladıkları ile ilgili haberler sık sık gündeme geliyor. Çocuklar ve gençleri öğretmenlerine ve ailelerine karşı kışkırtıcı yayınlarla muhatap oluyorlar.
Radyo Televizyon Üst Kurulu ( RTÜK) Akıllı İşaretler Çalışma Grubu’nun çalışma raporuna göre, 16-17 yaşları arasındaki çocuk ve gençlerin okul dışındaki birinci etkinliği televizyon izlemek. Çocuklar, yılda yaklaşık 900 saati okulda, 1500 saati ise televizyon karşısında geçiriyor.
Ülkemizde ilköğretim çağını tamamlamış bir çocuk yaklaşık 100 bin şiddet sahnesi ve 8 bin ölüm ya da öldürme sahnesi izliyor. Ülkemizde yaklaşık 5 çocuktan birinin odasında televizyon bulunuyor veya çocuklar televizyonun bulunduğu odada yatıyor.
Şiddetle büyüyen bir neslin şiddete meyilli olması hiç de şaşırtıcı değil.
Medyadan topluma uzanan şiddeti azaltmadan bireysel şiddeti azaltamayız. Bu zararlı yayınlar başta aile huzurunu ve toplum huzurunu bozmakta ve genel bir şiddetin artmasına sebep olmaktadır.
Geçen yıl peşpeşe toplu aile intiharları oldu. İlki siyanürle oldu, arkasına diğerleri de siyanürle ve toplu aile intiharları şeklinde oldu. Neden medyada geniş yer alan şiddet haberleri de modelleniyor mu diye sorgulanmıyor ve araştırılmıyor? Aynı etki şiddet konusunda da var.
Pek çok ülkede şiddet haberleri; özellikle aile içi şiddet, din adamları ve öğretmenlerle ilgili şiddet haberlerinin medyada yer alması yasak. Niye? Çocuklar öğretmene güveni kaybediyor, toplum aileye güveni kaybediyor, din adamlarına güveni kaybediyor.
Haberlerde şiddetin detayları sunularak şiddete meyli olan kişilere senaryolar veriliyor. Mesela basına çıkan bir şiddet haberinde, erkeğin elinde bıçakla kovaladığı karısına “Seni Özgecan gibi yapacağım.” dediği yazıyordu. Senaryoyu medya veriyor, kişi bir problem yaşadığında, uyguluyor.
Şiddet haberleri her zaman dikkat çeker, medya reyting uğruna biraz daha çok okunmak adına, halkın ruh sağlığını düşünmeden şiddet haberlerini gündemde tutuyor.
Medya, dizi ve filmlerle de özellikle çocuk ve gençleri şiddete özendiriyor. Aldatma, yalan, hırsızlık, gasp, cinayet dizi filmlerle normalleşiyor hatta sevimli hale geliyor. Şiddetle büyüyen bir nesilden merhamet beklemek abes olur.
Medya merhameti, sevgiyi, iyiliği, sabrı gösteren güzel örneklerle, dizi ve filmlerle, eğlenceli ve eğitici programlarla başta çocuklar ve gençler olmak üzere halka iyiliğin mayasını çalmalı ki toplumda şefkat dili yaygınlaşsın.
Sema Maraşlı www.cocukaile.net
Kaynak:
(1) Marshall B. Rosenberg “Şiddetsiz İletişim” Remzi Kitabevi
http://www.cocukaile.net/siddetin-degisen-tanimi-siddet-dosyasi-1/
Pek çoğumuz bizim ne hissettiğimizi ve neye ihtiyaç duyduğumuzu farkında olmaya yönlendiren bir dille değil de aksini etiketlemeye, karşılaştırmaya talep etmeye ve yargılamaya yönelik bir dille büyüdük.” (1)
Bizim ülkemizde de durum pek farklı değil. Son yıllarda ülke halkı olarak medya vasıtasıyla haber dili, dizi ve filmlerle toplu şiddete maruz kalıyoruz. Toplumda gittikçe şiddet artıyor.
İlköğretimlerde; çocukların gençlerin birbirlerine karşı çok ciddi yaralayıcı şiddet uyguladıkları ile ilgili haberler sık sık gündeme geliyor. Çocuklar ve gençleri öğretmenlerine ve ailelerine karşı kışkırtıcı yayınlarla muhatap oluyorlar.
Radyo Televizyon Üst Kurulu ( RTÜK) Akıllı İşaretler Çalışma Grubu’nun çalışma raporuna göre, 16-17 yaşları arasındaki çocuk ve gençlerin okul dışındaki birinci etkinliği televizyon izlemek. Çocuklar, yılda yaklaşık 900 saati okulda, 1500 saati ise televizyon karşısında geçiriyor.
Ülkemizde ilköğretim çağını tamamlamış bir çocuk yaklaşık 100 bin şiddet sahnesi ve 8 bin ölüm ya da öldürme sahnesi izliyor. Ülkemizde yaklaşık 5 çocuktan birinin odasında televizyon bulunuyor veya çocuklar televizyonun bulunduğu odada yatıyor.
Şiddetle büyüyen bir neslin şiddete meyilli olması hiç de şaşırtıcı değil.
Medyadan topluma uzanan şiddeti azaltmadan bireysel şiddeti azaltamayız. Bu zararlı yayınlar başta aile huzurunu ve toplum huzurunu bozmakta ve genel bir şiddetin artmasına sebep olmaktadır.
Geçen yıl peşpeşe toplu aile intiharları oldu. İlki siyanürle oldu, arkasına diğerleri de siyanürle ve toplu aile intiharları şeklinde oldu. Neden medyada geniş yer alan şiddet haberleri de modelleniyor mu diye sorgulanmıyor ve araştırılmıyor? Aynı etki şiddet konusunda da var.
Pek çok ülkede şiddet haberleri; özellikle aile içi şiddet, din adamları ve öğretmenlerle ilgili şiddet haberlerinin medyada yer alması yasak. Niye? Çocuklar öğretmene güveni kaybediyor, toplum aileye güveni kaybediyor, din adamlarına güveni kaybediyor.
Haberlerde şiddetin detayları sunularak şiddete meyli olan kişilere senaryolar veriliyor. Mesela basına çıkan bir şiddet haberinde, erkeğin elinde bıçakla kovaladığı karısına “Seni Özgecan gibi yapacağım.” dediği yazıyordu. Senaryoyu medya veriyor, kişi bir problem yaşadığında, uyguluyor.
Şiddet haberleri her zaman dikkat çeker, medya reyting uğruna biraz daha çok okunmak adına, halkın ruh sağlığını düşünmeden şiddet haberlerini gündemde tutuyor.
Medya, dizi ve filmlerle de özellikle çocuk ve gençleri şiddete özendiriyor. Aldatma, yalan, hırsızlık, gasp, cinayet dizi filmlerle normalleşiyor hatta sevimli hale geliyor. Şiddetle büyüyen bir nesilden merhamet beklemek abes olur.
Medya merhameti, sevgiyi, iyiliği, sabrı gösteren güzel örneklerle, dizi ve filmlerle, eğlenceli ve eğitici programlarla başta çocuklar ve gençler olmak üzere halka iyiliğin mayasını çalmalı ki toplumda şefkat dili yaygınlaşsın.
Sema Maraşlı www.cocukaile.net
Kaynak:
(1) Marshall B. Rosenberg “Şiddetsiz İletişim” Remzi Kitabevi
http://www.cocukaile.net/siddetin-degisen-tanimi-siddet-dosyasi-1/
0 Yorum Yorum Yaz