Ağlamanın Psikolojik Dili
- 18-06-2013
- KATEGORİ Mehmet Emin Karabacak
- YAZAR Tuğba Akbey İnan
Üsâme İbni Zeyd (r.a) rivayet edildiğine göre, Resûlullaha (s.a.v) ölmek üzere olan kızının oğlunu verdikleri zaman, Peygamber’in gözleri doldu. Bunun üzerine Sa’d İbni Ubâde:
- Ey Allahın Resûlü! Bu ne haldir? dedi. Hz. Peygamber de:
- “Bu, Allah’ın, kullarının kalbine koyduğu acıma duygusu, rahmettir. Allah, acımasını bilen kullarına merhamet eder.” (Buhârî, Cenâiz, 33).
“Ağlayınız. Fakat şeytanın çığırtkanı olmaktan sakınınız. Zira ağlamak, göz ve kalpten oldukça Allah’tandır, rahmettendir. El ve sadece dille olduğu zaman ise şeytandandır.” (Râmuz el-Ehadis, 8/9) buyurmuştur.
İnsanoğlu konuşmasının dışında duygularını iki şekilde de ifade edebilmektedir. Bunlardan biri gülme, diğeri de ağlamadır. Bunlara bakarak bu kişilerin hangi duygu durumunda olduklarını anlayabiliriz.
Ağlama daha çok olumsuz duyguların bir ifadesi iken gülme olumlu duyguların bir ifadesidir. Nasıl ki sıkıntılarımızı, dertlerimizi, üzüntülerimizi, kızgınlıklarımızı, acılarımızı ağlayarak ifade ediyorsak sevinçlerimizi, mutluluklarımızı da gülerek ifade etmekteyiz.
Ağlamanın da gülmenin de bir adabı vardır. Bu adap, gülme ve ağlama şeklinden daha çok nerede ağlanıp nerede gülüneceği ile ilgilidir. Çünkü ağlanacak yerde nasıl ki gülmek hoş değilse gülünecek yerde ağlamak da hoş değildir.
Ağlama, gerçekte fiziksel ve duygusal uyarıcılara karşı verilen duygusal bir tepkidir. Bu canımız yandığında, bir yakınımızın kaybında, hayal kırıklığında, bunaldığımızda, aşırı sinirlendiğimizde, duygudaşlık gibi durumlarda görüldüğü gibi duygu yoğunluğunun çok olduğu sevinçli günlerimizde de görülebilir.
Benim burada ve bundan sonraki yazıda anlatacağım ağlama ve gülme nedenlerinden daha çok kişinin ağlama ve gülme şekillerinden kişiliğini tanıyabilmedir. Ya da kişinin o anki psikolojik durumunu anlayabilmedir.
Sulu Gözler: Bunlar aslında özlerinde iyi olmalarına rağmen görünüşte her şeye ağlayan, her şeyden alınan sulu göz şeklinde tarif edilirler. Olaylara ve kişilere hep iyimser gözle bakan bu kişiler olumsuz olaylardan çabuk etkilendikleri için çabuk ağlarlar. Bunlar insanlarla iyi anlaşan, sevecen, sıcak kalpli ve duygusal bir yapıya sahiptirler.
Sık Ağlayanlar: Bunların ağlamak için her zaman bir bahaneleri vardır. Ağlamamak için kendilerini tutamazlar ya da tutmak için uğraşsalar da konuşmaları ağlamaklı bir sesle olur. Bunlar daha çok karamsar, kendinden geçmiş, olaylara ve kişilere olumsuz bakan kişilerin psikolojisini yansıtır.
Normal Ağlayanlar: Bu ağlama şekli kişinin doğallığının bir ifadesidir. Bunlar daha çok kendine güvenen, kendini rahat ifade edebilen kişilerdir. Eleştirmek ve eleştirilmekten korkmayan, anı yaşayan kişilerdir. Ağlanması gereken yerde ağlamayı, gülünmesi geren yerde gülmeyi bilen insanlardır.
Bağırarak Ağlayanlar: Bağırarak ya da ağıt yakarak ağlayanlar kendilerini kontrol etmekte güçlük çeken kişilerdir. Bunlar daha çok çabuk sinirlenen, öfkesini kontrol etmekte zorlanan, sesini herkese duyurmaya çalışan, acındırmayı seven, ben merkezli, kendisiyle ve toplumla fazla barışık olmayan kişilerdir.
Yerlere Yatarak Ağlayanlar: Bunlar yerlere yatarak ve yuvarlanarak ağlarlar. Bu ağlama şekli daha çok çocuklarda görülmekle beraber birinci derecede yakınını kaybedenlerde de görülür. Bu kişiler de çok sevdikleri şeyler ellerinden alındığı takdirde isteklerini ağlayarak almayı alışkanlık edinenlerdir. Bunlar daha çok kural tanımaz, dediğim dedik, çaldığım düdük diyen, çevresindekilerin duygularına ve haklarına önem vermeyen kişilerdir.
Sessiz Ağlayanlar: Ağlarken sesleri çok az çıkan ya da kendi kendine ağlayanlardır. Bunlar ağlarken seslerini çıkarmamaya ve gözyaşlarını saklamaya çalışan kişilerdir. Bu şekilde ağlamak; kendine güvenen, kendisiyle ve toplumla barışık, kendisine ve toplum kurallarına saygılı, ne yaptığını bilen kişilerin ağlama şeklidir.
Sinirinden Ağlayanlar: Bu kişiler kendini ifade etmekte zorlanan, isteğini zorla yaptırmaya çalışan, şiddete meyilli kişilerdir.
Zor Ağlayanlar: Bunlar daha katı kuralcı olan, duygusallığa ve toplumsal kurallara önem vermeyen, ilişkileri yüzeysel olan, ilişkilerinde çıkarcılığı ön planda tutan kişilerdir.
Sonuç olarak ağlamak duyguların bir ifadesidir. Duyguların ifade şekli kişiden kişiye değiştiği gibi ağlama şekilleri de kişiden kişiye değişmektedir. Kişinin ağlamasını değerlendirirken yer, zaman ve kişinin içinde bulunduğu ruhsal durum da dikkate alınmalıdır.
- Ey Allahın Resûlü! Bu ne haldir? dedi. Hz. Peygamber de:
- “Bu, Allah’ın, kullarının kalbine koyduğu acıma duygusu, rahmettir. Allah, acımasını bilen kullarına merhamet eder.” (Buhârî, Cenâiz, 33).
“Ağlayınız. Fakat şeytanın çığırtkanı olmaktan sakınınız. Zira ağlamak, göz ve kalpten oldukça Allah’tandır, rahmettendir. El ve sadece dille olduğu zaman ise şeytandandır.” (Râmuz el-Ehadis, 8/9) buyurmuştur.
İnsanoğlu konuşmasının dışında duygularını iki şekilde de ifade edebilmektedir. Bunlardan biri gülme, diğeri de ağlamadır. Bunlara bakarak bu kişilerin hangi duygu durumunda olduklarını anlayabiliriz.
Ağlama daha çok olumsuz duyguların bir ifadesi iken gülme olumlu duyguların bir ifadesidir. Nasıl ki sıkıntılarımızı, dertlerimizi, üzüntülerimizi, kızgınlıklarımızı, acılarımızı ağlayarak ifade ediyorsak sevinçlerimizi, mutluluklarımızı da gülerek ifade etmekteyiz.
Ağlamanın da gülmenin de bir adabı vardır. Bu adap, gülme ve ağlama şeklinden daha çok nerede ağlanıp nerede gülüneceği ile ilgilidir. Çünkü ağlanacak yerde nasıl ki gülmek hoş değilse gülünecek yerde ağlamak da hoş değildir.
Ağlama, gerçekte fiziksel ve duygusal uyarıcılara karşı verilen duygusal bir tepkidir. Bu canımız yandığında, bir yakınımızın kaybında, hayal kırıklığında, bunaldığımızda, aşırı sinirlendiğimizde, duygudaşlık gibi durumlarda görüldüğü gibi duygu yoğunluğunun çok olduğu sevinçli günlerimizde de görülebilir.
Benim burada ve bundan sonraki yazıda anlatacağım ağlama ve gülme nedenlerinden daha çok kişinin ağlama ve gülme şekillerinden kişiliğini tanıyabilmedir. Ya da kişinin o anki psikolojik durumunu anlayabilmedir.
Sulu Gözler: Bunlar aslında özlerinde iyi olmalarına rağmen görünüşte her şeye ağlayan, her şeyden alınan sulu göz şeklinde tarif edilirler. Olaylara ve kişilere hep iyimser gözle bakan bu kişiler olumsuz olaylardan çabuk etkilendikleri için çabuk ağlarlar. Bunlar insanlarla iyi anlaşan, sevecen, sıcak kalpli ve duygusal bir yapıya sahiptirler.
Sık Ağlayanlar: Bunların ağlamak için her zaman bir bahaneleri vardır. Ağlamamak için kendilerini tutamazlar ya da tutmak için uğraşsalar da konuşmaları ağlamaklı bir sesle olur. Bunlar daha çok karamsar, kendinden geçmiş, olaylara ve kişilere olumsuz bakan kişilerin psikolojisini yansıtır.
Normal Ağlayanlar: Bu ağlama şekli kişinin doğallığının bir ifadesidir. Bunlar daha çok kendine güvenen, kendini rahat ifade edebilen kişilerdir. Eleştirmek ve eleştirilmekten korkmayan, anı yaşayan kişilerdir. Ağlanması gereken yerde ağlamayı, gülünmesi geren yerde gülmeyi bilen insanlardır.
Bağırarak Ağlayanlar: Bağırarak ya da ağıt yakarak ağlayanlar kendilerini kontrol etmekte güçlük çeken kişilerdir. Bunlar daha çok çabuk sinirlenen, öfkesini kontrol etmekte zorlanan, sesini herkese duyurmaya çalışan, acındırmayı seven, ben merkezli, kendisiyle ve toplumla fazla barışık olmayan kişilerdir.
Yerlere Yatarak Ağlayanlar: Bunlar yerlere yatarak ve yuvarlanarak ağlarlar. Bu ağlama şekli daha çok çocuklarda görülmekle beraber birinci derecede yakınını kaybedenlerde de görülür. Bu kişiler de çok sevdikleri şeyler ellerinden alındığı takdirde isteklerini ağlayarak almayı alışkanlık edinenlerdir. Bunlar daha çok kural tanımaz, dediğim dedik, çaldığım düdük diyen, çevresindekilerin duygularına ve haklarına önem vermeyen kişilerdir.
Sessiz Ağlayanlar: Ağlarken sesleri çok az çıkan ya da kendi kendine ağlayanlardır. Bunlar ağlarken seslerini çıkarmamaya ve gözyaşlarını saklamaya çalışan kişilerdir. Bu şekilde ağlamak; kendine güvenen, kendisiyle ve toplumla barışık, kendisine ve toplum kurallarına saygılı, ne yaptığını bilen kişilerin ağlama şeklidir.
Sinirinden Ağlayanlar: Bu kişiler kendini ifade etmekte zorlanan, isteğini zorla yaptırmaya çalışan, şiddete meyilli kişilerdir.
Zor Ağlayanlar: Bunlar daha katı kuralcı olan, duygusallığa ve toplumsal kurallara önem vermeyen, ilişkileri yüzeysel olan, ilişkilerinde çıkarcılığı ön planda tutan kişilerdir.
Sonuç olarak ağlamak duyguların bir ifadesidir. Duyguların ifade şekli kişiden kişiye değiştiği gibi ağlama şekilleri de kişiden kişiye değişmektedir. Kişinin ağlamasını değerlendirirken yer, zaman ve kişinin içinde bulunduğu ruhsal durum da dikkate alınmalıdır.
3 Yorum Yorum Yaz